Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Hatay'da bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. Muhtarlar ile ‘Tarım ve Orman Sektörü Buluşma Toplantısı’ gerçekleştiren Bakan Pakdemirli, burada açıklamalarda bulundu.
İlk olarak Hatay Valisi Erdal Ata'yı makamında ziyaret eden Bakan Pakdemirli daha sonra merkez ilçe Antakya'nın Karlısu Mahallesi'nde zeytin hasadı gerçekleştirdi. Ardından 3. Hatay Mobilya Fuarı'na ziyaret gerçekleştiren Pakdemirli, son olarak STK ve muhtarlarla buluşma toplantısı yaptı.
Bakan Pakdemirli gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada, “Kaynakları ihtiyaçlara göre planlamamızı yapmamız lazım. Bilgiyi biz Bakanlıkça alıp yorumlayabilirsek, hele havza bazlı üretim bilgiyi daha sağlıklı akan bilgiyi yorumlayabilirsek sizler için de ekimle ilgili karar destek mekanizması haline getiririz. Tarım sigortalarının da özellikle fiyat garantisi üzerinde bir çalışmamız var. Bunu uluslararası borsalardan da tarım sigortasını sigortalayıp, senin ürünün sezonda 10 lira olacak, eğer 10 lira değilse 8 liraysa aradaki 2 lirayı gel biz sana sigortadan ödeyeceğiz tarzında çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Hal yasası üzerinde çalıştıklarını belirten Bakan Pakdemirli, “Ürün tarlada 1 lira, özellikle yaş sebze meyve için söylüyorum, tüketicide 4 lira. Bunu üreticimiz de 1 liraya satmamalı 2 liraya satmalı, tüketici de 4 liraya yememeli 3 liraya yemeli. Tarladan çatala kadar olan bu zincirdeki mutlaka ve mutlaka değer zincirini yani herkesin alacağı payı hakkaniyetli bir şekilde dağıtmanın yolunu bulmamız lazım. Bunun için hal yasası çalışıyoruz, ticaret bakanlığımızla beraber tarım bakanlığı da buradaki görüşlerini iletiyor. Sadece hal yasası ile olacak iş değil, tabi marketlerde de bugün ulusal zincirler bu işin pazarının %50-60’ı, bunu da unutmamamız gerekiyor. Ama hal yasası ve marketlerle biz buradaki verimliliği biraz daha arttırabiliriz diye düşünüyorum. Buradaki verimsizlikler ise %10 tarlada kaybediyoruz, %20-30 hale gidene kadar kaybediyor. %10’da evimizde kaybediyor. Aslında %50’ye varan bir verimsizliğimiz var. Bu verimsizlikleri eğer iyileştirebilirsek, verimli hale getirebilirsek, gerçekten bugüne göre çok daha iyi bir noktada yer alacağız ve israftan kurtulacağız. Bu israfların bir kısmından gerçekten kurtulabilirsek, Türkiye’de ne fakirlik, ne açlık ne de başka bir şey kalır. Paris’teki bir hali gezdim. O halde meyve sebze artıklarını blenderdan geçiriyorlar ve onlardan çorba yapıyorlar. Ve zincir mağazalarında bunu sosyal sorumluluk olarak satıyorlar, fakir insanlara çok ucuz fiyatlarla. Bu tarz şeylerin peşinde olmamız lazım. İsraftan mutlaka kurtulmamız lazım. Ekmek israfından kurtulmamız lazım, her şeyin israfından kurtulmamız lazım. İnanın halen bizden çok zengin olan Avrupa, bizden çok daha tutumlu ve bizden çok daha iyi parasının hesabını yapıyorlar” dedi.
Bakan Pakdemirli, Türkiye’deki birlik ve kooperatiflerin tarımsal üretimde verimsiz kaldığını belirterek “Burada birçok STK var ama ben bunları da açık açık konuşuyorum. Bugün tarımsal üretimle alakalı 14 bin tane birlik ve kooperatif var. Bu 14 bin birlik ve kooperatife rağmen, ülkemizin birlik ve kooperatiflerinden dünyada 5’e, 10’a, 100’e, bine, beş bine giren bir kooperatifimiz yok. Burada bir verimsizliğimiz var. Birlik ve kooperatifler mutlaka ticaretin içerisinde olmalı, üreticisini kollamalı, tüketicisini de ucuz ürünlerin ulaşmasını sağlamalıdır” ifadelerine yer verdi.
Yerli tohumun ana önceliklerden biri olduğunu ifade eden Bakan Pakdemirli, “Ülkelerin stratejilerine bakıyorum, Çin dahil hepsi yerli tohumu göbeğine merkezine oturtmuşlardır. Tohumu yurtdışından aldığınız zaman karın önemli bir kısmı dışarıda kalıyor. Bizim bu işi yerleştirmemiz lazım. Bir de yerlinin lezzeti daha güzel. Yerli tohum dediğimiz, onu da mutlaka daha ileri çalışmalara götürüp topraklarımıza yabacılardan girmeyecek mi girecek ama yerli tohumu önceliğe alıp, yerli tohum ekmeye dikkat etmemiz lazım. Burada da aslında olduğumuz yer fena değil, 2002’de 145 bin ton olan yerli tohum, 1 milyon 50 bin tona geldi. Yakın zamanda çevre şehircilik bakanıyla birlikte açıkladığımız hazine arazilerinin kiraya verilme sürecini başlattık. 218 bin çiftçimize yaklaşık 125 milyon lira destek vereceğiz. Artık çiftçi kardeşlerimiz kendi arazilerini gönül rahatlığıyla biçecek. Ayrıca çiftçilerimiz isterlerse bu arazileri 10 yıl sonra bu arazileri satın alabilecekler” dedi.
Dövizdeki artıştan etkilenen sektörlerin başında tarım sektörünün geldiğini dile getiren Bakan Pakdemirli, “Birçok sektör belli oranda dövizdeki artıştan etkilenirken, tarım sektörü dünya imtiya fiyatları ile fiyatlandığı için dövizde ki artıştan en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Çiftçi çok çok harcar, az az kazanır. Bu dönemde ani yükselen maliyetlere karşı da çiftçilik ne yazık ki son derece kırılgan. Bu sebeple birçok maliyetin arttığını biliyorum. Gübrede yüzde 15, yem de yüzde 10 indirim sağladık. Enflasyonla mücadele programında üreticimiz aynı zamanda tüketici. Bizim dağı taşı ekmemiz lazım. Eğer hasılayı arttırmamız gerekiyorsa dağı taşı ekmemiz lazım. Özellikle tarlasını ekmeyeni sahiplik anlamında değil ama bunun ekilmesi anlamında belki yasal müeddiler de getirmemiz lazım. Aile işletmelerini de ayakta tutmamız lazım. Çünkü sabit yatırım ihtiyaçları düşük, iş gücü maliyetleri düşük, iş bilen kalifiye elemanlar var” dedi.
Kısa vade de problemler yaşanabileceğini ama uzun vadede ülkemiz için problem görmediğini belirten Bakan Pakdemirli orta vadede uzun vadede ülkemizin çok iyi bir noktaya geldiğini ve çok çeşitli bir ekonomisi olduğunu ifade etti.