ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
Aziziye Kahramanı Miralay Bahri Bey’e vefa
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
GSİM’den  filenin dadaşlarına motivasyon desteği
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Erzurum’da aranan 6 şahıs yakalandı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Şehit Polis Akoral rahmet niyazlarıyla anıldı
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
Emniyet üniversite öğrencilerini bilgilendiriyor
HABERLER>TÜRKİYE
15 Ocak 2016 Cuma - 05:30

‘Niyetleri belli..!’

Davutoğlu, "Bize, 'Devlet operasyonları durdursun' diyenler aslında bir adım ötede şunu söylüyorlar, 'Siz çekilin oraya PKK egemen olsun'. Bunu herhangi bir demokratik Avrupa ülkesinde, meşru yönetime dönüp teklif edebilecek bir tek akademisyen çıkar mı?” dedi

‘Niyetleri belli..!’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde 8. Büyükelçiler Konferansı'na katılanlarla öğle yemeğinde bir araya geldi.

Konuşmasına, Diyarbakır'ın Çınar ilçesi ve İstanbul’da meydana gelen terör saldırılarını lanetleyerek başlayan Davutoğlu, insan olarak terörün her türlüsüne karşı ortak bir tavır göstermenin, birlikte mücadele etmenin bir zaruret olduğunu vurguladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sultanahmet'teki terör saldırısının ardından, top ve tank atışıyla DAEŞ'in hem Başika’da hem Suriye’de sınır boyundaki sığınaklarının ve mevzilerinin vurulduğunu, aralarında bazı bölge sözde yöneticilerinin de bulunduğu 200’e yakın DAEŞ mensubunun etkisiz hale getirildiğini belirterek, "Bir kez daha ifade ediyorum, bundan sonra da Türkiye’ye yönelecek her el, Türkiye’nin misafirlerine yönelecek her tehdit misliyle mukabeleyle cezalandırılacaktır" dedi.

Kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, nerede gerçekleşirse gerçekleşsin hangi gerekçeyle dayanırsa dayansın terörün her türlüsünün insanlık suçu olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Terörün her türlüsüyle mücadele etmek bir insanlık görevidir. Bir yandan terörle mücadelemizi sürdürürken aynı zamanda terörün beslediği kaynakları birer birer kurutmaya kararlıyız" diye konuştu.

Sultanahmet’te meydana gelen terör saldırısını bir kez daha telin ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu menfur olayda hayatını kaybeden çoğu Alman dostlarımızı buradan saygıyla anıyorum, yaralanan Alman, Perulu ve Norveçli misafirlerimize de vatandaşlarımıza da Allah'tan acil şifalar diliyordum. Terör alçak, korkak ve kaypak tiynetini, yüzünü Sultanahmet'te bir kez daha ortaya koydu. Yine sinsice geldi, yine yeryüzünün en yüce değerini insan hayatını hedef aldı, yine arkasında kan gözyaşı ve hüzün bıraktı. İstanbul saldırısının, Londra, Madrid ve Paris saldırılarından hiçbir farkı yoktur. Bu evrensel bela, her an, herhangi bir dünya metropolünde o çirkin yüzünü gösterebilir ve gösteriyor. İnsanlığa yönelen bu aşağılık cinayet şebekelerine karşı, ülke olarak, millet olarak tam bir kenetlenmeyle cevap vermeli, insanlık camiası adına terörün her türüne tam karşı durmalıyız ve gerektiğinde de ülkemize meydan okuyan bu terör örgütlerine karşı en kararlı tutumu sergilemekte de gecikmemeli, tereddüt göstermemeliyiz."

200 DEAŞ MENSUBU SON 48 SAAT İÇİNDE ETKİSİZ HALE GETİRİLMİŞTİR

Türkiye'ye yönelen her tehdide, hiçbir tereddüt göstermeden mukabelede bulunulacağını, ülkeye, millete, ülkenin misafirleri olan yabancılara dönük her terör saldırısının mutlaka mukabeleyle karşılaşacağını belirtenDavutoğlu, şunları söyledi:"Dün basın toplantısında, İstanbul Valiliğinde, ‘Bir mukabele düşünüyor musunuz’ diye sorulan bir soruya, 'Uygun gördüğümüz zamanda, uygun gördüğümüz şekilde, Türkiye'ye uzanan bütün elleri kırar, gerekli cevabı veririz’ demiştim. Şimdi burada kamuoyumuza paylaşarak ifade ediyorum, salı günü 10.20'de cereyan eden olayın hemen sonrasında, birkaç saat sonra topladığımız güvenlik zirvesinde, intikal eden bilgiler dolayısıyla, bu adi terör olayının, bu alçakça saldırının DEAŞ tarafından yapıldığının tespit edilmesine müteakip silahlı kuvvetlerimize verdiğimiz talimatla, o andan bugüne kadar yaklaşık 48 saat içinde, DEAŞ mevzilerine, Suriye ve Irak’ta 500’e yakın kara atış vasıtasıyla, top ve tank atışıyla taarruzda bulunulmuş ve DEAŞ mevzileri sığınakları hem Başika’da hem Suriye’de sınır boyumuzda bütün imkanlarımızla vurulmuş, 200’e yakın DEAŞ mensubu, bunlar tek tek tespit edildi, 200’e yakın DEAŞ mensubu, aralarında bazı bölge sözde yöneticilerin de olduğu DEAŞ mensubu son 48 saat içinde etkisiz hale getirilmiştir. Bir kez daha ifade ediyorum, bundan sonra da Türkiye’ye yönelecek her el, Türkiye’nin misafirlerine yönelecek her tehdit misliyle mukabeleyle cezalandırılacaktır."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim ülkemize, milletimize, milletimizin misafirlerine dönük terör eylemine karışırsa bilsin ki her türlü tedbiri alır ve gerekli mukabelede bulunuruz. Şu anda dahi bu mevzilere dönük kara atış taarruzuyla cezalandırma uygulamalarımız devam ediyor. Gerektiğinde hava kuvvetlerimiz de devreye girecek" dedi.

 

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Büyükelçiler Konferansı Yemeği'nde yaptığı konuşmada, DAEŞ terör örgütü Türkiye sınırlarından tümüyle ayrılıncaya kadar ve bölgede, dünyada mübarek İslam dinini lekeleyecek davranışları sürdürdükçe, bütün bu etkisini kaybedene kadar da en kararlı mücadeleyi göstermeye devam edeceklerini vurguladı.

"Kim ülkemize, milletimize, milletimizin misafirlerine dönük terör eylemine karışırsa bilsin ki her türlü tedbiri alır ve gerekli mukabelede bulunuruz. Şu anda dahi bu mevzilere dönük kara atış taarruzuyla cezalandırma uygulamalarımız devam ediyor. Gerektiğinde hava kuvvetlerimiz de devreye girecek" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Her zaman ifade ettiğimiz gibi uluslararası toplum da ortak bir irade sergilemelidir. Kimse terörün şu veya bu kısmını diğerinden ayırarak bir kısmına müsamahakar, diğer kısmına ise cezalandırıcı davranmamalıdır. İnsanlığın vicdanını kanatan bu alçak saldırılar güvenlik endişesi oluşturmamalı, tedirginlik kaygı ve korku değil ortak akıl, ortak vicdan ve terör karşısında ortak tutum egemen olmalıdır. Elbette önleyici tedbirleri en üst seviyede alcağız. Elbette teröre karşı en doğru yöntemlerle mücadele edeceğiz. Terörle mücadele dünyanın neresinde olursa olsun daha az demokrasi, daha az hukuk ve daha az özgürlüğü beraberinde getirmemelidir. Türkiye bu mücadelesini demokratik hukuk devleti kuralları içinde sürdürecek" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, dünya milletler ailesi olarak bu konuda zaafiyet gösterdikleri takdirde bilmeden ve istemeden tam da terörün istediğini yapmış olacaklarını ifade ederek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Terörü yapan, Suriye menşeili bir DEAŞ'lı diye düşünüp, bütün Suriyeli mültecileri, mağdurları, mazlumları tehdit olarak görürsek, DEAŞ'ı yapan, yüce dinimizi istismar eden bir grup olması sebebiyle bütün müslümanları yerkürede potansiyel tehdit gibi görüp, onları uçaklardan indirmeye kalkarsak, işte o zaman tam da terörün istediği tuzağa düşülmüş olur. Bizim, Türkiye olarak onlarca yıldır teröre karşı mücadeleden aldığımız bir sonuç var. Teröristleri vatandaşlarımızdan, insanlık ailesinin diğer fertlerinden, şimdi de DEAŞ terörünü Suriyeli masum insanlardan ayırarak onların tuzaklarını bozabiliriz. Zira, terör örgütlerinin bu insanlık dışı yöntemle birinci gayeleri makul, masum insanları, karar vericileri terörize etmektir, endişe ve kaygıya sevk etmek, panik halinde karar almalarını teşvik etmektir."Davutoğlu, terörün, demokrasinin nefesinin kesildiği ortamlarda kendisine iyi gelen zehirli, kirli havayı soluyarak daha da palazlandığını dile getirdi.

ALMAN MİSAFİRİMİZİN CANI AZİZDİR

Temmuz ayından itibaren DAEŞ, DHKP-C ve PKK'nın düğmesine basıldığını, hepsinin birden Türkiye'ye saldırdığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:"Belli ki bu eli kanlı güruh, Türkiye'nin huzurunu bozmak için yeni bir ihale yönetti. Belli ki bu taşeron örgütler bir yerlerden 'tam da vaktidir Türkiye'yi kaosa sürüklemek, diğer ülkelerde görülen istikrarsızlığı Türkiye'yi de ateş çemberinin içine de alarak yaymak gerekir' deyip bu terör örgütlerine farklı niyetlerle de olsa birtakım işaretler verdiler. Düşünün, dün bizim misafirlerimizin, Alman dostlarımızın acısını DEAŞ sebebiyle yaşarken bütün bir gün o acıyla dünyaya seslenirken, gece geldiğimizde bu çerçevede yaptığımız güvenlik toplantısı esnasında, Diyarbakır Çınar'da 5 aylık bebeğin de içinde olduğu lojmanlara yapılan saldırılarda, vatandaşlarımızın ve lojmanların kenarında yaşayan sivil vatandaşlarımızın öldüğü, yaralandığı haberi geldi. Bu terör olaylarını mazur göstererek, devleti katil veya katliam yapan konumda gösterenlere sesleniyorum. İstanbul'da Alman misafirlerimizi öldüren o terörist ile Çınar'da 5 aylık bebek ve annesini öldüren, o adi ve alçak saldırgan arasında ne fark vardır. Alman misafirimizin canı azizdir, Çınar'da kaybettiğimiz daha çınar olamamış bir fidan olarak dünyaya gelmiş olan o 5 aylık bebeğin canı da azizdir. Neden ses verilmez? Neden terör olayları karşısında hep beraber omuz omuza duramayız?"

Teröristlerin bir taraftan şehirleri, ilçeleri tehdit altına almaya çalıştığını, şehirlerde çukurlar kazarak vatandaşların günlük hayatını etkilemeye gayret ettiğini, diğer taraftan da vatandaşların canına kastettiğini belirten Davutoğlu, terör örgütünün barikat, çukur ve pusu, her türlü alçaklıkla, Cizre, Silopi ve Sur'da vatandaşların canına, malına, huzuruna kastettiğinin altını çizdi.

Davutoğlu, "Dünyanın her yerinde, her devlet, her demokratik yönetim bu maharetteki bir sokak şiddetine ve teröre hak ettiği cevabı, karşılığı verir. Teröre karşı vereceğimiz mücadele, her hukuk devletinin vereceği bir mücadeledir. Bu mücadele aynı zamanda, her hukuk devletinin masum vatandaşlarına karşı bir zorunluluğu ve vazgeçmeyeceği bir görevidir. Güvenlik güçlerimiz bu çetelere karşı canla, başla mücadele ediyor" dedi.

 

Teröre, şiddete kategorik olarak karşı durması gereken akademik çevrelerden gelen bazılarının da bu haklı ve meşru mücadeleyi kamuoyuna yanlış lanse etmenin peşinde olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Üniversitelerin, akademik dünyanın özgürlüğünden yana olduğumu burada izah etmeyi bile zait görürüm. Hayatım boyu hiçbir zaman, hiçbir otorite karşısında düşüncemi söylemekten çekinmedim" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, "Hiçbir zaman hiçbir üniversite öğretim üyesine de başbakan ve daha önce bakan olarak, görüşünü söylemesi konusunda zihninde bir sınır oluşturması gerektiği gibi bir şeyi ima dahi etmedim. Dışarıdan gelen bilim adamlarıyla, iki hafta önce buluştuğumuzda lütfen yanlış gördüğümüz her şeyi eleştirin, bize bildirin dedim. Biz bundan kormayız. İfade özgürlüğü benim en çok önem verdiğim değerdir. İfadesini dahi gündeme getirme konusunda özgür olmayanların, özgür bir toplum kurmaları ve kendi ülkelerinin istiklalini savunmaları mümkün değildir. İfade özgürlüğü aynı zamanda kendi içinde bir tutarlılık gerektirir. İfade özgürlüğü altında kimse gayri meşru çizgide olanı, organize suç işleyeni, terör örgütlerini omuzlayamaz, onlara destek olamaz. Bu haksızlıktır" ifadelerini kullandı.

 Başbakan Ahmet Davutoğlu, bir grup akademisyenin imzaladığı bildiriye ilişkin, "Sabahki konuşmadan bu yana, bir kaç saat içinde değişik yerlerden gelen mesajlarla bu akademisyenler içinde, 'Biz metnin çoğunu da görmeden dostlarımıza, akademisyen arkadaşlarımıza güvendiğimiz için imza attık' diyen çok sayıda akademisyen oldu" dedi.

Söz konusu bildiriyi imzalayan akademisyenlere bildiriyi tekrar okumaları tavsiyesinde bulunan Başbakan Davutoğlu, bildiride devleti suçlayan ifadelere karşı, bölücü terör örgütüne karşı, imalı da olsa bir tek eleştirinin olmamasının olgusal objektiflikten uzaklık gösterdiğini belirtti.

Bildiriyi imzalayanların güvenlik güçlerine yönelik ifadelerini Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde 5 aylık bebeğin de aralarında bulunduğu sivillerin ölümüne sebep olan bölücü terör örgütü için kullanmamasını eleştiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Olgusal olarak siz Türkiye gerçekliği içinde yaşıyor musunuz? Siz acaba kendi üniversitelerinizde, rahat odalarınızda akademik çalışma yaparken ya da evlerinizde bulunurken, semtinizde silahlı bir terör örgütü sizin okula ulaşmanıza engelleyecek barikatlar yapsaydı, el yapımı bombalarla sizin hayatınızı her gün tehdit etseydi, çukurlar kazsaydı, Cizre'de olduğu gibi sizin hastaneye gitmenizi dahi engelleyecek şekilde bir hastaneye 20 roket atılmış olsaydı, siz o ortamda yaşasaydınız acaba dönüp bize, 'Biz size bu siyasi emaneti verdik, niye bizim can ve mal özgürlüğümüzü sağlamıyorsunuz' diye sormaz mıydınız?"

DEVLETİN BİRİNCİ GÖREVİ KAMU DÜZENİNİ TESİS ETMEK

"Bize, 'Devlet operasyonları durdursun' diyenler aslında bir adım ötede şunu söylüyorlar, 'Siz çekilin oraya PKK egemen olsun'. Düşünün ki eğer Cizre'de, Silopi'de, Sur'da devletin meşru güçleri çekilse, oralarda nasıl bir düzen olacak? Bunu herhangi bir demokratik Avrupa ülkesinde, meşru yönetime dönüp teklif edebilecek bir tek akademisyen çıkar mı? Teklif edilen şey eğer buysa, sadece Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil, bir akademisyen olarak olgusal gerçekliğin bütününe vakıf bir vatandaş olarak da devletin birinci görevi kamu düzenini tesis etmek ve vatandaşların her birinin canını ve malını emniyet altına almaktır. Kavramsal düzlemde metne bakıyorsunuz, birbirinden kopuk ve siyaset bilimi açısından, kesinlikle modern, demokratik, çağdaş ilkelere hiçbir şekilde uymayan kavramlar kullanılıyor. Diyor ki 'Devlet Kürt siyasi iradesini tanımalı'. Türk ya da bu Alevi veya Sünni herhangi bir demokratik toplumda vatandaşlıkla birlikte oluşan meşru siyasi irade dışında kimliklere dayalı bir irade oluşursa, buna demokrasi diyebilir miyiz? Kim Kürtler adına söz söyleme ve irade kullanma hakkına sahip? Yarın Alevi vatandaşlarımız Alevi siyasi iradesi, Sünni vatandaşlarımız Sünni siyasi iradesi tanımlamaya kalkarlarsa bunun adına demokrasi ve barış ortamı denebilir mi?"

 

Vatandaşlık dışında dünyanın hiçbir ülkesinde kimlik temelli siyasi irade tanımlaması bulunmadığını anlatan Başbakan Ahmet  Davutoğlu, akademisyenlerin eleştiri kültürünün yanında insan onuru ve hayatını savunma sorumluluğunun olduğunu belirtti.

"İlkesel duruş bağlamında, bizler eğer bu ülkenin demokratik meşruiyetini tartışmaya açarsak, bu ülkedeki en temel insan haklarını, meşru yönetim dışındaki insanlara sanki pazarlık konusu yapılacakmış gibi bir duruş sergilersek, ondan sonra demokratik hukuk devletinden bahsetmek mümkün olabilir mi? Bugün Irak ve Suriye niçin parçalara ayrıldı? Çünkü her etnik grup, ülkenin meşru siyasi iradesini değilde kendi siyasi iradesini tanımlamaya ve dikte etmeye kalktığı için bugün Irak ve Suriye parçalanıyor" değerlendirmesini yapan Davutoğlu, Kürt kökenli vatandaşlar hakkında hiç kimsenin kendisinden menkul bir siyasi iradeden bahsedemeyeceğini bildirdi.

AK Parti'nin üç il dışında 78 ilde milletvekili çıkardığını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'de her vatandaş kesiminin iradesini temsil eden bir parti olduklarını vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, vatandaşlık dışında ve vatandaşlık bağı dışında hiçbir kimlik temelli iradeden bahsedilemeyeceğini, bütün vatandaşların eşit olarak iradesini seçimler ve siyasi mekanizmalar üzerinden kullandığını ifade etti.

Sabah katıldığı programda, imzalanan bildiriyle ilgili görüşlerini dile getirmesinin ardından, memnun olduğu bir gelişme yaşadığını aktaran Davutoğlu, konuşmasını söyle sürdürdü:"Sabahki konuşmadan bu yana, bir kaç saat içinde değişik yerlerden gelen mesajlarla bu akademisyenler içinde, 'Biz metnin çoğunu da görmeden dostlarımıza akademisyen arkadaşlarımıza güvendiğimiz için imza attık' diyen çok sayıda akademisyen oldu. O zaman bu akademisyenlere bir çağrıda bulunuyorum, kendinizi bir doktora jürisi yerine koyun, o metni siyaset bilimi ve bu ülkenin gerçeklikleri açısından, demokratik hukuk devleti açısından, yaşananlar açısından, en önemlisi de aklınız ve vicdanınız açısından bir sınavdan geçirin. Kavramlara, kullanılan dile bakın. Bu metni, bırakın çok sayıda profesörün imza attığı metin olmayı, acaba siyaset bilimine giriş dersinden geçiş belgesi verir miydiniz, demokrasiye giriş dersinden geçiş belgesi verir miydiniz?"

 
Altıparmak: 'Kalkınmanın yolu projeden geçer'
 
F.Ü. : ‘Bu bir karalama kampanyasıdır’
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Herkes safını belirlemek durumundadır’
"Herkes artık safını bu anlamda belirlemek durumundadır" diyen Davutoğlu, ...
‘Muhatabımız sadece milletimizdir’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhatabımız sadece ve sadece milletimizdir. Bizim ...
‘Mücadelemiz kararlılıkla sürecek’
Davutoğlu, Sultanahmet Meydanı'ndaki patlamaya ilişkin, "Saldırının failinin ...
 
‘Tuzakları bozacağız..’
Davutoğlu, ‘"Daha önceki tehditler çeşitlenerek ülkemizi zaafa uğratmaya ...
‘Türkiye bir garabetten kurtuldu’
Türkiye'nin bir garabetten daha kurtulduğunu anlatan Yalçın, "Ekseriyeti ...
Ala: ’Terörle mücadele sürdürülecek’
Türkiye'de terörle mücadelenin sürdüğünü ve süreceğini belirten Ala, "Terörle ...
 
‘Erzurum’da ‘dadaş’, İzmir’de efeyiz’
Çavuşoğlu, ‘Mevlana misali, bizim pergelimizin bir ucu bütün insanlığı ...
‘Milletimizin Hizmetindeyiz’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün ilk günkü aşkla, şevkle, kararlılıkla ...
‘Söz verdik, yapıyoruz..’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, üniversite öğrencilerinin 400 liraya çıkartılan ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Çözümün Kuşkulusu
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Berhan Yılmaz hocam kitabın ortasından konuşmuş: Sistem değişmeli
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva