Samet ÖZÜNAL(GHA) – Osmanlı döneminde Anadolu’nun en önemli tahıl ve hayvancılık merkezlerinden olan Erzurum’un, son 50 yıl içerisinde ciddi manada kan kaybettiği bir kez daha gözler önüne serildi.
Dünya Gazetesi’nin 17 Ekim 1955 sayılı nüshasında, sadece Anadolu’nun değil, Tebriz, Bağdat ve Şam’ın bile ‘et deposu’ olarak tarif edilen Erzurum, bugün yurt dışından ithal edilen kasaplık canlı hayvanlarla ayakta duruyor.
“Karadeniz ve Doğu Anadolu’dan Röportajlar” başlığıyla bir yazı dizisi kaleme alan Gazeteci İsmet Yenisey, tarım ve hayvancılık geçmişine ilişkin bilgiler aktardığı Erzurum’dan, ‘Anadolu’nun et, süt ve tahıl deposu’ olarak bahsediyor. Başlattığı yazı dizisi kapsamında Erzurum’a gelen ve Et Kombinası’nda çeşitli incelemelerde bulunan Yenisey, gazetesinde kaleme aldığı yorumunda, Erzurum’un sadece Anadolu’nun değil, Tebriz, Bağdat ve Şam’ın bile et deposu olduğunu dile getiriyor. Yenisey, 1461 sonrasında, Trabzon ve İstanbul yolunun Osmanlı kontrolüne geçmesiyle birlikte, Erzurum’daki hayvan sürülerinin hem karadan, hem de denizden İstanbul’a ulaştırıldığı bilgisine yer verdiği yazısında, İstanbul’a Rumeli ve Kırım’dan da tarımsal ve hayvansal ürünler gönderildiğine vurgu yaparak, “Rumeli, Kırım vesaire yerlerden gönderilen hayvanlar arasında eti ve diğer maddeleri en kıymetlisi Erzurum’a ait olanlarmış” ifadesini kullanıyor.
1955 YILINDA ERZURUM’DA ET KONSERVECİLİĞİ İÇİN DANİMARKA İLE İŞBİRLİĞİ YAPILMIŞ
Erzurum’dan sevk edilen hayvanlar için İstanbul’da 1923 yılına kadar ajanlıklar tahsis edildiği ve alım satım işlerinin bu temsilcilikler vasıtasıyla yapıldığına işaret edilen yazı dizisinde, Erzurum’da et ve tahıl ürünlerinin çok ucuz olduğunun bilindiğine dikkati çeken İsmet Yenisey, Demokrat Parti iktidarı tarafından Erzurum’da kurulan Et Kombinası’nın, hem kesim, hem de ticari pazarlama işlevini üstlendiğini aktarıyor. Ekim 1955 yılında günlük 500 koyun ve 150–200 büyükbaş hayvan işlendiğini bildiren İsmet Yenisey, Erzurum Et Kombinası’nın bundan 56 yıl önceki durumunu şu cümlelerle bildiriyor: “Kombinada işlenen hayvanlar soğuk hava deposunda dinlendirmeye alınmakta, sonra ticari bakımdan pazarlaması yapılmaktadır. İç tüketimde ön sırayı askeri birlikler teşkil ediyor. Çiftçiler ve besiciler, getirdikleri canlı hayvanları günübirlik, yığılma olmadan satabilmekteler. İşçilerin görevlendirilmesi ise, kombina yakınından veya çevresinden ehil kimselerdir. Halk arasında, kasabı da, alanı da, satanı da memnuniyet içindeler. Şimdiki halde, 300–2000 arasında talep var. Erzurum’da, etin pişirilerek konserve edilmesi de gündemde. Bu konuda Danimarkalılar ile teknik bağlantılar kurulmuş; temaslar sağlanmış. Bağlantılar sonuçlandıktan sonra Erzurum’da et konserveciliğine de çok yakında başlanır”
“NEREDEN NEREYE” ?...
Öte yandan Gazeteci İsmet Yenisey’in 56 yıl önce “Sadece Anadolu’nun değil, Tebriz, Bağdat ve Şam’ın bile et deposu” olarak tarif ettiği Erzurum, et ihtiyacını ise bugün yurt dışından ithal edilen kasaplık canlı hayvanlarla karşılıyor. Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü’nce 20 Mayıs’ta yapılan ihaleyle yurt dışından kasaplık canlı hayvan ithalatına başlanan Türkiye’de, ilk sevkiyat Konya’ya yapılırken, Erzurum’a ise geçtiğimiz yıl içerisinde çeşitli periyotlar halinde 4 bine yakın kasaplık canlı hayvan ithal edildi. Kırmızı et fiyatlarının tavan yapmasıyla birlikte başlatılan canlı hayvan ithalatı, piyasaların yeniden dengeye kavuşmasını sağlarken, Erzurum’daki kasapların büyük bir bölümü de, müşterilerine ithal et pazarlıyor.