MHP Grup Başkan Vekili Şandır, Başbakan Erdoğan'ın siyasi bölücülük yaptığını ileri sürerek basın toplantısında kameralar aracılığıyla savcılara suç duyurusunda bulundu.
Huzurlu bir gelecek için 'Hayırlı Günler' kampanyası başlattıklarını ifade eden Şandır, “Sandıktan çıkacak kararın, milletimizin birliğini güçlendirecek, dirliğini
arttıracak hayırlı bir sonuç olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin ve ülkemizin hayırlı geleceği için bu Anayasa değişiklik teklifine 'hayır' diyoruz.”dedi.
Referanduma sunulan Anayasa değişiklik kanununun Türk milletinin birliği ve ülke geleceği açısından bir yıkım projesi olduğunu iddia eden Şandır, "Milletimizin farklılıklarını kimlikleştirerek birlikte yaşayan insanlarımızı ayrıştırmaya zemin hazırlamayı amaçlamaktadır.”iddiasında bulundu
AHMET AKBUĞA(İHA) - Milliyetçi Harekat Partisi (MHP) Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, Erzurum'da düzenlediği basın toplantısında 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan Anayasa değişikliği referandumuna 'Hayır' diyeceklerini belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Büyük Orta Doğu Projesi"nin eş başkanı olduğunu ileri sürdü.
//IĞSIZ OLAYI
Başbakan Erdoğan hakkında kameralar aracılığıyla savcılığa suç duyurusunda bulunan Şandır, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarının toplantı sürecinde bir komutan hakkında işlem başlatılmasını makul görmediklerini belirtti.
Bugün Erzurum'a gelerek referanduma hayır çalışmaları başlatan MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, parti binasında basın toplantısı düzenledi. MHP Erzurum İl Başkanı Zekai Kaya ve MHP Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ile birlikte basın açıklaması yapan Şandır, "Milletimizin ve ülkemizin hayırlı geleceği için bu Anayasa değişiklik teklifine hayır diyoruz" dedi.
//HUZURLU GÜNLER İ ÇİN HAYIRLI GÜNLER KAMPANYASI
Huzurlu bir gelecek için 'Hayırlı Günler' kampanyası başlattıklarını ifade eden Şandır, konuşmasını şöyle sürdürdü: "AK Parti hükümeti tarafından hazırlanan ve AK Partili milletvekillerinin oyları ile kanunlaştırılan 'Anayasa Değişiklik Kanun Teklifi', Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini aşarak yaptığı yeni düzenlenmiş haliyle halkın oyuna sunulmaktadır. Türk milleti, 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa değişikliği için sandığa gidiyor; Artık, söz ve karar millete aittir. Milletimiz kendi özgür iradesi ile kendi geleceğine karar verecektir. Sandıktan çıkacak kararın, milletimizin birliğini güçlendirecek, dirliğini
arttıracak hayırlı bir sonuç olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin ve ülkemizin hayırlı geleceği için bu Anayasa değişiklik teklifine 'hayır' diyoruz. 'Hayırlı bir gelecek için hayır' kampanyamıza hoş geldiniz. Bize göre; Türkiye'nin en önemli zenginliği ve stratejik değeri Türk milletinin birliğidir. Birliğimiz, huzur ve dirliğimizin kaynağıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz kendimizi Türk milletinin birliğinin teminatı olarak görmekteyiz. Bunun siyasetini yapıyoruz; siyasetimizin kaynağı ve amacı budur. Türk milleti, tüm farklılıkları ile bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşamış; et-tırnak misali bir olmuş ve birlikte verilen bir milli mücadele sonucunda Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Milletimizin birliğini, Türk milleti kimliği ile tekliğini, bedelini atalarımızın kanları ile ödediğimiz bu topraklar üzerindeki egemenliğini ve birlikte kurduğumuz devletimizin bağımsızlığını canımızdan aziz biliriz. Bunları güçlendirecek her sonuç hayırlı bir sonuç olacaktır."
//"REFERANDUM YIKIM PROJESİ"
Referanduma sunulan Anayasa değişiklik kanununun Türk milletinin birliği ve ülke geleceği açısından bir yıkım projesi olduğunu iddia eden Şandır, şöyle konuştu: "Milletimizin farklılıklarını kimlikleştirerek birlikte yaşayan insanlarımızı ayrıştırmaya zemin hazırlamayı amaçlamaktadır. AK Parti hükümeti ve Başbakan tarafından 'Bireysel özgürlükleri arttırmak ve demokrasi standardını geliştirmek' amacı ile yapıldığı iddia edilen bu anayasa değişikliği, aslında yine Başbakan'ın ifadesi ile 'Kürt açılımının' önünü açmak ve buna bir altyapı hazırlamak için yapılmaktadır. Başbakan bu hususu Kanal 24 Televizyonu Açık Görüş Programında 17 Nisan 2010 tarihinde açıkça ifade etmiştir. Başbakan'a göre Anayasa değişikliği ile gerçekleştirilmek istenen; Kürt açılımının önünü açmak ve daha sonra yapılacak hukuki düzenlemelere Anayasa Mahkemesi'nin engel olmasına tedbir geliştirmektir. Böyle olunca konuşulması ve tartışılması gereken husus, anayasa değişiklik teklifinin ne getirdiği değil Başbakan'ın başlattığı 'Kürt açılımının' içeriği ve amaçları olmalıdır. Kısacası Başbakan'ın demokratik açılımı aslında PKK açılımı'dır. Bu bir yıkım projesidir. Milletimizin birliği için bir ihanet projesidir. Halkımız, 12 Eylül'de sandıkta; AK Parti'nin başlattığı 'PKK açılımı'nı oylayacaktır. AK Parti iktidarının milleti ayrıştıran, alt-üst kimlik diye bölen siyasetini oylayacaktır. 19 Ekim 2010 tarihinde Habur'da yaşanan ihaneti ve rezaleti oylayacaktır. Habur'da PKK teröristlerini aklayan mahkemenin ve hakimin Anayasa Mahkemesi'ne taşınmak istenmesini oylayacaktır. AK Parti'yi, Başbakan'ı ve halkımız için zulme dönüşen AK Parti İktidarını oylayacaktır. 8 yılın sonunda ülkemizin ve
milletimizin geleceği için bir 'milli güvenlik sorunu' haline dönüşen AK Parti iktidarını oylayacaktır. Büyük Ortadoğu Projesi'ne eş başkanlığını yaparak 'Devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne' karşı bölücü siyaset üreten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı oylayacaktır. Takdir milletimizindir. Türk milleti, 12 Eylül'de birliğine ve geleceğine sahip çıkacak; 'Küresel güçlerin siyasi emelleri ile şahsi çıkarlarını birleştirmiş gaflet, delalet hatta hıyanet erbabı ülke yöneticilerine' ders
verecektir. Türk milleti, 12 Eylül'de, AK Parti'ye ve yandaşlarına 'hayır'da hayır olduğunu gösterecektir. PKK, 25 yıldan bu yana Türkiye'ye saldırmaktadır. 40 bin insanımızı katletmiştir. Ancak, Kürt devletini kuramamıştır. Bir Kürt milleti oluşturamamıştır. Milletimizi bölememiştir. Birbirine düşürememiştir. Başbakan; 1-12 Ağustos 2005 tarihinde Diyarbakır meydanında önce 'Kürt Kimliği'ni tanıdığını söylemiştir. Sonra da bu kimliğin sorunlarını siyaset üreterek çözmek sözü vermiştir; PKK'ya 'silahları
bırakın masaya gelin' diye davetiye çıkarmıştır. 2-23 Temmuz 2009 tarihinde, Diyarbakır'da verdiği sözü de hatırlatarak bu sözün gereğince 'Kürt Açılımı'nı başlattığını ilan etmiştir. 3-17 Nisan 2010 tarihinde 'Anayasa değişikliğini' Kürt açılımının önünü açmak ve hukuki altyapısını hazırlamak için yaptığını ifade etmiştir. Başbakanın bu üç konuşması birlikte ele alınırsa; Anayasa Değişiklik Teklifinin maksadı ve misyonu ortaya çıkar. Aslında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul il başkanı olarak bu görüşleri 18 Aralık 1991 tarihinde düzenlediği 'Kürt Sorunu Raporu' ile ifade etmiştir. Anayasa değişikliği, halkımızın demokrasi taleplerini karşılamak veya ülkemizin sorunlarını çözmek için değil öncelikle bölgemizde bir Kürt devleti kurmak isteyen küresel güçlerin küresel projelerini gerçekleştirmek için bir hukuk zeminini hazırlamak ve bir siyaset dili geliştirmek için yapılmaktadır. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Sevr Barış Antlaşması ile kurulmak istenen Kürt devleti hayali, milletimizin ateşle imtihan edildiği Milli mücadele sonunda imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yırtılıp atılmıştır. Bu gün, Sevr Barış Antlaşması'nın sahipleri, geçen yüzyılda yarım kalan heveslerini ve hesaplarını, yeni bir yüzyılın ilk çeyreğinde gerçekleştirmek için önce silahlı taşeron olarak PKK'yı kullanılmışlar ancak başarılı olunamamıştır. Şimdi ise yeni bir metod olarak siyaseti ve bir siyasi taşeron olarak AK Parti'yi ve Başbakan'ın Büyük Orta Doğu Projesi'nin Eş Başkanı olmak hevesini kullanarak bu yarım kalmış projeyi gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar."
//"ANAYASA DEĞİŞİK TEKLİFİ BİR ALDATMADIR"
Anayasa değişiklik teklifinin bir aldatma olduğunu ileri süren MHP Grup Başkan Vekili Şandır, "1982 Anayasa'sı da değiştirilmelidir. MHP, bu isteğini 1999, 2002 ve 2007 seçim beyannamesinde ifade etmiştir. MHP, 1982 Anayasa'sını değiştirmeye söz vermiştir. Anayasa; vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan, siyasi rejimin ve devlet organlarının görev ve yetkilerini belirleyen, kanunlar hiyerarşisinin en üstünde temel hukuk normlarıdır. Birey- toplum- devlet arasındaki hukuku
belirleyen bir 'Mutabakat Belgesi'dir. Anayasa değişikliği yapılırken iki hususa uymak zorunludur. Toplumsal uzlaşmayı temin etmek, devletin kuruluş hukukuna bağlı kalmak. Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) her partiden eşit sayıda üyenin katılacağı bir 'r.Anayasa Değişikliği Uzlaşma Komisyonu' kurulmasını istemektedir. 'Oy Birliği' usulü ile hazırlanacak Anayasa değişiklik taslağının yapılacak ilk seçimde halka sunularak seçilen Meclis'te kanunlaştırılmasını teklif etmektedir. AK Parti, bu anayasa değişiklik teklifi ile bütün bu hususlara kulak tıkamıştır. AK Parti bu anayasa değişiklik teklifi ile şunları gerçekleştirmek istemektedir: Kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemin denge ve denetim mekanizmaları iktidar partisi lehine bozmaktadır. Yargı bağımsızlığı ve hakim teminatı ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri zedelenmektedir. Parlamenter sistem yerine ucu diktaya açık ucube bir cumhurbaşkanlığı sistemi özlemine zemin hazırlamaktadır. Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine (Anayasa 14. ve 2, 3 ve 4. maddeleri) karşı suç işlenmesini suç olmaktan çıkartmaktadır. (Bu suçların odağı olmaktan dolayı AK Parti ve PKK'nın partileri Anayasa Mahkemesi tarafından sürekli kapatılmaktadır. Bu değişiklik teklifi ile öncelikle bu hususa tedbir getirilmek istenilmiştir. Değişiklik teklifi 8. maddesi ile 'Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen düşünceler ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde gözetilemez' diyerek bölücü ve laiklik karşıtı siyasete imkan tanınmak istenmiştir. Bu anayasa değişiklik teklifi ile Başbakan Erdoğan'ın gerçek niyeti ve gizli gündemi açığa çıkmıştır. Çok ağır şartlarda geçim mücadelesi veren Türk milletinin acı gerçeği olan açlık, işsizlik, yoksulluk gibi temel sorunlarının tartışılmasını önlemek, bunlar üzerine örtü çekerek AK Parti'nin bu alanlardaki karanlık sicilini gözlerden kaçırmak ve kafa karıştırmak istemektedir. Yedi buçuk yıllık vurgun, soygun, yolsuzluk ve talan döneminin hesabından kurtulmak için güdümlü bir yargı yapılanmasını oluşturmaktır. Etnik bölücülüğü Anayasal suç olmaktan çıkararak önünü açmak, PKK açılımının ilerletilmesinin Anayasal altyapısını ve kılıfını hazırlamaktır. Otuz altıya bölünmüş Türkiye'yi gerçekleştirmek için hukuki engelleri 'birinci Anayasa paketiyle' ortadan kaldırmaktır. Gerilimler üzerinden toplumu cephelere ayırmak, çatışma ile oluşacak kamplaşmadan siyasi yığınak oluşturarak seçim kararı verebilmektir. AK Parti, kendi siyasi varlığının devamı açısından son derece hayati olan bu konular üzerinde
sahte demokratlık ve mili irade savunuculuğu maskesi altında her türlü çirkinliği sergilemiştir. Bu teklifin içinde; millet yoktur, milletin iradesi yoktur, milletin beklentisi yoktur."
//KAMERALAR ARACILIĞIYLA BAŞBAKAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Şandır, Başbakan Erdoğan'ın siyasi bölücülük yaptığını ileri sürerek basın toplantısında kameralar aracılığıyla savcılara suç duyurusunda bulundu.
Şandır, MHP'nin anayasa değişikliklerine hayır kararı gerekçelerini şöyle açıkladı:
"Milletimizin önceliklerine ve taleplerine cevap vermeyen ve dışarıdan sipariş edilen bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Toplumun huzursuz, devletin gergin, Anayasal kurumların kavgalı olduğu bu süreçte sağlıklı bir sonuç alınmayacağı için bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Milletimizin yeni kutuplaşmaların içine girmesine engel olmak ve mevcutların derinleşmesini önlemek için bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Sekiz yıla yaklaşan iktidarı ile şaibeli ilişkiler ve istismarın odağı olmuş, AK Parti'nin hazırladığı bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Toplumsal kırılganlığı ve farklılaşmayı daha da artıracak olan bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Geride kalan yıllarda partimizin uyarı ve önerilerine kulaklarını kapatmış ve bir uzlaşma aramadan AK Parti tarafında hazırlanan bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Tamamen tükenmiş, başarısız, kabiliyetini kaybetmiş, iflasına bahane arayan AK Parti hükümetinin oluşturduğu bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Ülkemizi ve milletimizi bölmeyi amaçlayan ve hazmettirme sürecinin ilk adımı olan bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir. Milletimizi yokluğa mahkum etmiş müflis zihniyetin rezaletlerini örtme arayışlarının, gündemi değiştirme çabalarının maskesi olan bu 'Anayasa Değişikliklerine Hayır' demektedir."
//"VARSA SUÇ BUNLARIN YARGI TARAFINDAN ORTAYA ÇIKARILMASINI BİZ DE TALEP EDİYORUZ"
Basın toplantısının son bölümünde gazetecilerin sorularını cevaplayan Şandır, YAŞ toplantısına değindi. YAŞ'nin kendi gelenekleri doğrultusunda karar vereceğini ifade eden Şandır, şöyle konuştu: "Siyaseten yorumlamak çok doğru değil. Üzerine anlam yükleyerek değerlendirmesini doğru bulmuyorum. YAŞ kendi gelenekleri doğrultusunda kararını verecektir. Siyasi iktidarın başlangıçtan buyana YAŞ kararlarına şart koşmuş olması bir çatışma olduğunu ifade eder. Bu Askeri Şurada'da bir çatışma olduğu ortadadır. Halbuki YAŞ ile hükümet birbirine karşıda sorumludur. Anayasal kuruluşlardır. Bu işi çatışarak değil olması gereken şekilde yapmaları lazım. Arzumuz budur. Ama basının dilinde birtakım faydasız anlamlara da çekerek sonuçlar süslenmektedir. Yargının kararlarına bir şey söylemiyoruz. Ama YAŞ toplantısının devam ettiği bir süreçte ataması söz konusu olan bir komutan hakkında işlem başlatılmasını makul görmüyoruz. Tabii hiçbir şekilde varsa suç bunların yargı tarafından ortaya çıkarılmasını biz de talep ediyoruz. Eğer yargı siyasallaşır gündem belirlerse bunu ülke adına hayırlı görmüyorum."