FATİH GÜLNAHAR (İHA) - Tarihin belirli dönemlerine ışık tutan tarihi mekânlar, Vali Abdülkadir Demir’in girişimleri sonucu yeniden gün yüzüne çıkarılıyor.
Abdülkadir Demir’in girişimleri sonucu yeniden gün yüzüne çıkarılan Kemah Kalesinin Erzincan ve Doğu Anadolu Bölgesinde tarihin önemli yüzü olması bekleniyor. Kemah Kalesinde yapılan restorasyon çalışmaları kapsamında kale bünyesinde bulunan geçitlere yönelik yapılan yeniden tasarımlama çalışmalarına start verildi.
VALİ DEMİR’İN AÇIKLAMASI
Kemah Kalesinde bulunan geçitlere yönelik yapılan çalışmalar hakkında bir açıklama yapan Vali Abdülkadir Demir, 2010 Yılından itibaren yapılan girişimler sonucunda Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun Onayı doğrultusunda Kültür Bakanlığı ile birlikte çalışmayı yürüteceklerini yapılan çalışmalar sonucunda Erzincan’ın bölgenin parlayan yıldızı olacağını ifade etti.Vali Demir kaleyi yerli ve yabancı turistlerin ziyaret etiğini, ancak geçitlere yüzyıllardır yağmur suları ile gelen moloz ve toprak birikintilerinin dolduğunu ve yapı kaynaklı taşların düştüğünü ve bu durumdan dolayı tıkalı olduğu için gezinin zor şartlarda yapıldığını dile getirdi.Kemah Kalesinde başlatılacak çalışmalardan sonra dehlizlerin yeniden hizmete açılacağı ve özelikle bu bölgenin gülen yüzü olacağını ve bu temizlemeler sırasında önemli bilimsel veriler elde edilebileceğini beyan etti.Kemah Kalesi bugünkü durumuyla ilgili bilgiler veren Vali Demir, kale burçları ve duvarları büyük blok taşlardan yapılmış beş köşeli bir yapıdan ibaret olduğunu ve Kalenin 700 bin ile 800 bin metrekarelik bir alana yayıldığını belirtti.
KEMAH KALESİ HAKKINDA
Bilimsel kazı açısından önemli özellikler taşıyan kalenin en ilginç yönü güneye bakan yönündeki üç katlı demirden yapılmış kapısıdır. Ayrıca yontma kesme taşlardan yapılmış Kral Kızı Kulesi de üzerinde durulacak bir eserdir. Kapının bulunduğu alanda ikinci bir sur bulunmakta olup bunlar meyilli bir şekilde aşağıya doğru inmektedir. Kalenin doğusunda Fırat Nehri’ne inen tüneller bulunmaktadır. Ancak bunlar günümüze harap ve özelliğini yitirmiş olarak gelebilmişlerdir. Kale içerisindeki keskin uçurumlar kaleyi doğal bir konuma getirmiştir. Ayrıca Fırat Nehri’nin kuzey-batısındaki Tanasur Çayı da doğal konumu tamamlamıştır. İç kalede Osmanlı döneminde kurulmuş 60 haneli bir mahalle ve mescit bulunmaktadır. Ancak günümüze yalnızca 3 m. yüksekliğinde minare kalıntısı ile bazı evlerin temel kalıntıları gelebilmiştir. Kaleyi ikiye ayıran iç surun kalıntıları dikkati çekmektedir.