Güneş Vakfı’nın düzenlemiş olduğu Geleneksel Cuma Konferanslarının bu haftaki konuğu “Türk Tasavvufu İçinde Dede Ömer Ruşeni’ye” Bir Bakış isimli sunumuyla, Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Dr. Turhan Kaya oldu.
Dr. Turhan Kaya, Kültür atlasımızda en çok işlenen konulardan biri olan tasavvufun edebiyat sahasında da ele alındığını belirterek, “Türk halk Edebiyatı, kültür değerlerinin öğretilmesinde önemli bir görevi üstlenmiştir. Türk tasavvuf edebiyatının konusu; Allah’a ulaşmanın yolları ahlak ve nefsin terbiyesidir. Bir topluluğu toplum yapan meziyetlerin başında elbette ki o toplumun çekirdeğinde bulunan ruh, heyecan ve dinamizmdir. Toplumların hayatındaki bu dinamizm, onun özünde gizli olan kültür değerlerinden mürekkeptir. Tasavvuf, İslamiyet’teki dini algılanışı, dinin içten yaşanışını anlatır. Batı dünyasında İslam mistisizminin özel adı tasavvuftur. Tasavvuf kaynaklı eserlerin, insan bedeni ve ruhunun ritmiyle uyumlu, ahenkli yapısı; şiir ve musikimizi olumlu yönde etkilemiştir. Öyle ki, mesela mesela klasik Türk şiirinde mutasavvıf olmayan şairler bile tasavvuf edebiyatına dair kavramları, mazmunları severek kullanmışlar, şiirlerinin kalitesini yükseltmişlerdir. Mutasavvıf şairler yazdığı şiirleri edebi kaygıyla değil, sadece yaşadıkları manevi tecrübeleri anlatmak ve bu yoldaki salikleri eğitmek için kullanmışlardır.
XV yüzyılın önde gelen Halveti şeyhlerinden Dede Ömer Rüşeni, iyi bir medrese tahsili gördüğü, devrin ilim ve edebiyat muhitlerinden faydalanarak her bakımdan iyi yetiştiği kaynaklardaki bilgilerden anlaşılmaktadır Yaşadığı dönemin büyük mutasavvıflarından, Halvetiyye tarikatının pir-i sanisi kabul edilen Seyyid Yahya’yı Şirvani’nin yanına Bakü’ye giderek ona intisap edip, halifesi olmuştur. Ruşeni 1487 Tebriz’de vefat etmiştir.
Ruşeni’nin Arapça ve Farsça eserlerinin yanı sıra; dini tasavvufi konularda kaleme aldığı Çobanname, Miskinname, Neyname ve Kalemname adlı mesnevileri bulunmaktadır. Dede Ömer Ruşeni hakkında birçok akademik çalışma yapılmıştır.
Türk kültüründe edebiyat ile din arasında, disiplinler arası ilişki bir zorunluluk doktrinine dayanır. Edebiyat ve musiki, tarih boyunca dinin estetik ihtiyaçlarını karşılayan birer kurum olmuşlardır. Asırlarca tasavvufi şiirde nat’ı şerif ve tasavvuf manzumesi ile tanınan Dede Ömer Ruşeni Bu haftaki konferansın ana hatlarını belirlemiştir” diye konuştu.
Konferansın ardından Güneş Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, vermiş olduğu kıymetli bilgiler dolayısıyla Dr. Turhan Kaya’ya teşekkürlerini ileterek katılım belgesi ve vakfın yayınlarından III. Uluslararası Türk Şöleni Bildirileri kitabını takdim etti.