AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İnsanların eline silah veren, insanların canına kast eden caniler, bizi birbirimizden ayıramaz, ayıramayacak. Ayrımcılık yapan kimse, aramızda kendine yer bulamayacak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin TBMM Grubu'ndaki konuşmasına, "Serok Ahmet" sloganları arasında başladı.Salonda Türkiye'nin dört bir yanından gelen misafirlerin bulunduğunu belirten Davutoğlu, Şırnak, Silopi, Cizre, Diyarbakır'ın da İzmir, Çanakkale, Manisa'nın da salonda olduğunu söyledi. Davutoğlu, AK Parti'nin siyaset misyonunu yansıtacak şekilde, kuzeyden güneye, batıdan doğuya bütün teşkilatlarının, Tekirdağ, Balıkesir, Kocaeli, Gaziantep, Tokat, Muğla, Kütahya'nın salonda olduğunu belirtti.
Özellikle bir kardeşlerini, bütün grubun selamlamasını isteyen Davutoğlu, geçen hafta hain terör örgütü tarafından kaçırılan ancak davasından dahil geri adım atmayan İspir İlçe Başkanı Salih Zeki Çetinkaya'nın da grupta olduğunu ifade etti.
Çetinkaya'nın, hain terör örgütünce kaçırıldığını, kahramanca onlara ders vererek özgürlüğüne kavuştuğunu dile getiren Davutoğlu, "Onlar AK Parti'ye bunun için saldırıyorlar. Çünkü biliyorlar ki AK Parti ne zaman grupta, Mecliste, Türkiye'nin herhangi bir köşesinde bir araya gelse bütün milleti temsil ediyor. İspir İlçe Başkanımızı, kahraman eşini, ailesini selamlıyorum. Bize ne baskı yaparlarsa yapsınlar, AK Parti teşkilatı bütün gücüyle dimdik ayaktadır, ayakta olacaktır. Aynı şekilde geçtiğimiz aylarda Silopi'de operasyon devam ederken, Şırnak'ta evi kuşatılmasına, arabası, evi yakılmasına rağmen bugün Şırnak Kadın Kollarını buraya getiren Hatice kardeşimize de selam ediyorum." diye konuştu.Davutoğlu, terörle mücadelede hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına, millete başsağlığı diledi.
ÇATIŞMA SÜRECİNİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
Başbakan Davutoğlu, Dağlık Karabağ'daki temas hattında Ermenistan'ın saldırısıyla başlayan çatışma sürecini yakından takip ettiklerini, bu saldırıları TBMM AK Parti grubu adına lanetlediklerini bildirdi.
Ermenistan'ın saldırısı sonucu hayatını kaybeden can Azeri vatan şehitlerine Allah'tan rahmet, Azeri kardeşlerine başsağlığı dileyen Davutoğlu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i saldırılar sırasında aradığını, AK Parti, hükümet adına kendisine seslendiğini anlattı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bugün de buradan sesleniyorum, bütün dünya bilmelidir ki Türkiye, Ermenistan'ın saldırganlık ve işgaline karşı can Azerbaycan ile omuz omuza durmaya kıyamete kadar devam edecektir. Can Azerbeycan'ın kaybettiği her şehit, bizim canımız, bizim yüreğimizdir. Azerbaycan'ın haklı davasına desteğimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Dağlık Karabağ da dahil olmak üzere, can Azerbaycan'ın işgal altındaki bütün toprakları kurtulana kadar biz de 78 milyon olarak Azerbaycan'ın yanında durmaya devam edeceğiz. İnşallah gün gelecek, can Azerbaycan toprak bütünlüğü içinde, kendi bağımsızlık ve istiklal mücadelesini nihayete erdirecek."
YAŞADIĞIM HİSLERİ TARİF EDEMEM
Başbakan Ahmet Davutoğlu, millete hizmet yolunda yoğun bir haftayı geride bıraktıklarını dile getirerek, Diyarbakır, Sur ziyaretine değindi.Davutoğlu, geçen cuma gününü Diyarbakır, Sur'da geçirdiklerini anımsatan Davutoğlu, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'dan sonra beşinci kutsal mekan olarak görülen Ulu Cami'de cuma namazı kıldıklarını, "Diyarbekirli kardeşleriyle kucaklaştıklarını" anlattı.Hiçbir planlama, ön hazırlık olmadan "Binlerce Diyarbekirli kardeşinin, cuma namazı sonrasında Ulu Cami önündeki meydanı doldurması anında yaşadığı hisleri tarif edemeyeceğini" belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:"Oraya sadece Sur'un ihya planını ilan etmek üzere bir toplantı planlamasıyla gitmiştik. Ama Diyarbekirli kardeşlerimiz o kadar büyük hasret, muhabbetle bizi karşıladılar ki önceden hiç planlanmamış ama meydanın hınca hınç dolduğu miting yapmak durumunda kaldık. Hepsi heyecanlıydı, hepsi bu ülkenin birliği, beraberliği için gönülden sevdalıydılar. Hele bir tanesi vardı ki Saliha Teyze... 80 yaşını aşmış haliyle saatlerce bizi beklemiş, bütün vücuduna al bayrağı sarmıştı, Ulu Cami meydanında bizi karşıladı. Elindeki tespihi uzattı, 'Bu tespih bana vefat eden eşimden yadigardır, 57 yıllık. Siz bize sahip çıktınız, bundan sonra bu tespih de Diyarbekir gibi size emanettir' dedi. Başkentimizden sesleniyorum, her bir Diyarbekirliye sahip çıkacağız, ülkemizin her bir vatandaşına sahip çıkacağız, Saliha Teyze'nin bu güzel emanetini hep yüreğimizde taşıyacağız."
KARDEŞLİK HUKUKUMUZA SAHİP ÇIKTI
Davutoğlu, "Diyarbekir halkının terörün karşısında dimdik durduğunu, kardeşlik hukukuna sahip çıktığını" vurguladı. Bugün Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşların, terör örgütüne asla destek olmadıklarını, olmayacaklarını net şekilde ortaya koyduğunu kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Her hafta gittiğim yerlerde, Mardin, Bingöl, Van, Silopi'de teröre karşı dimdik duruş sergileyen vatandaşlarıma teşekkür ettim, burada bir kez daha canı gönülden teşekkür ediyorum. Teröristleri tecrit eden, terörist ile arasına mesafe koyan bölge halkına, bütün vatandaşlarımıza, ebedi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Terör destekçisi siyasetçilere, 'Siz Diyarbakır'ın yıkılmasından, acısından besleniyorsunuz' diyen Diyarbekir halkına şükranlarımı sunuyorum. Nevruz'da kan dökülsün diye bekleyenlerin heveslerini boşa çıkaran, eylem için sokağa çağıranlara itibar etmeyen kardeşlerime teşekkür ediyorum. Halka zulüm eden can, mal emniyeti kast eden, din,diyanet, mukaddes, namus bilmeyen terör örgütüne asla geçit vermeyen Diyarbekirli kardeşlerime teşekkür ediyorum. Öyle ki biz gitmeden önce günlerce bizi protesto etmek için Diyarbekirlileri kepenk kapatmaya çağırdılar. Protesto gösterilerine çağırdılar. Onlar Diyarbekirlilere, 'Başbakan Diyarbekir'e geliyor, kepenk kapatın' dedi, Diyarbekirliler ise 'Başbakan Ankara'dan geliyor bağrımızı, gönlümüzü açıyoruz' diyerek onların provokasyonlarına hiç taviz vermedi. 7 canımızı, bugün de 8. yitirdiğimizi canlarımızı, benim ziyaretimden bir gün önce hain terör saldırısında katlettiler.
Zannettiler ki biz korkarız, çekiniriz, güvenlik endişesiyle Diyarbekir'e gitme programımızı erteleriz ama onlar ne bizi ne davamızı ne de bu milleti tanıyorlar. Diyarbekir meydanında da söyledim, onlar ne yaparsa yapsınlar biz asla korkmadık, korkmuyoruz, korkmayacağız. İnsanların eline silah veren, insanların canına kast eden caniler, bizi birbirimizden ayıramaz, ayıramayacak. Canlı bombalar, intihar eylemi yapmaya azmettirenler bizi birbirimizden koparamaz. Biz demokrasi, hukuk, adalet, refahla, birbirimizin bütün haklarına sahip çıkarak ama en önemlisi birbirimizin hayat hakkına sahip çıkarak, hep birlikte yaşayacağız. Ayrımcılık yapan kimse, aramızda kendine yer bulamayacak. Bizi bölmeyi hedefleyenlere karşı, hukuk, demokrasi, kardeşliğimiz adına mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizler, Allah'ın izniyle birbirimizin hukukuna sonuna kadar sahip çıkacak, ebediyen bir ve beraber olacağız. Teröre karşı da terörün yol açtığı tahribata karşı da vatandaşlarımızın yanındayız. Terörden mağdur olan vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesi, yaralarının sarılması için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Diyarbakır, Sur'u da büyük ölçüde teröristlerden temizledik. Medeniyetimizin mürşit şehri Diyarbekir'i asla onlara teslim etmedik, etmeyeceğiz."
Diyarbakır surlarının bir kalp, yürek gibi inşa edildiğini söyleyen Davutoğlu, "Sur bizim yüreğimizdir. Nasıl yüreğimiz son ana kadar bedenimizin ayrılmaz parçasıysa Sur da Diyarbekir de kıyamete kadar bu aziz vatanın ayrılmaz parçasıdır" ifadesini kullandı.
DİYARBAKIR MİMARİSİNE UYGUN ŞEKİLDE YENİDEN İNŞA EDİLECEK
Başbakan Davutoğlu, ikinci önceliklerinin Sur'u tarihsel dokusuna uygun inşa etmek, üçüncü önceliklerinin ise bölgede ticareti canlandırarak, hayatı bereketlendirmek olduğunu anlatarak, "Bölgede yapılacak çalışmalar ekonomiyi canlandıracak ve esnafımızın yüzü yeniden gülecek. Bu bağlamda çarşı kültürü özenle korunacak, Diyarbakır mimarisine uygun şekilde yeniden inşa edilecek" diye konuştu.
DIŞ TÜRKLER DE DIŞ KÜRTLER DE BİZİM HİMAYEMİZ ALTINDADIR
Başbakan Davutoğlu, 10 Nisan tarihinde Diyarbakır Havalimanından Erbil, 10 Mayıs'tan itibaren de KKTC Ercan havalimanlarına seferlerin başlatılacağını belirterek, "Diyarbekir'den Erbil'e, Diyarbekir'den Ercan'a uçan her uçak dış Türklere de dış Kürtlere de bütün gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimize selamlar götürecek. Bilinsin ki dış Türkler de dış Kürtler de bizim himayemiz altındadır, herhangi bir şekilde onların geleceğine ipotek konmasına izin vermeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin iktidara geldiği günden itibaren Türkiye'nin terör belasından kurtulması için büyük çaba harcadığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:"Tek bir derdimiz var, milletimizin huzurunu sağlamak, refahını artırmak, istikbalini ve istiklalini korumaktır. Biz milletimiz için varız. Gereken neyse yapmaktan çekinmez, üstlenilmesi gereken fedakarlık ne ise üstlenmekten kaçınmayız. Bizden önceki hükümetlerin aksine AK Parti iktidarları olarak güvenlik enstrümanlarıyla siyaset imkanlarını eş zamanlı olarak harekete geçirmeye çalıştık.
Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanlığı döneminde büyük siyasi riskler üstlenerek açılım süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci ve çözüm süreçlerini başlattı. Analar ağlamasın, akan kan dursun diye baldıran zehiri içmeye hazır olduğunu, siyasi gövdesini bu işin arkasına koymaktan çekinmeyeceğini söyledi. 'Siyasi hayatınıza mal olur' dediler kendisine ama ne Cumhurbaşkanımız ne de AK Parti, Türkiye'yi prangalarından kurtaracak bu hayati meselede bir adım dahi geri atmadı."
Paralel yapıyla mücadelenin yanı sıra çözüm sürecini yürütme görevini de AK Parti kongresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan devraldığını anımsatan Davutoğlu, çatışmaların durması, milletin huzura ve emniyete kavuşması için siyasi riskler alarak güçlü devletin yapması gerekenleri yaptıklarına dikkati çekti.
TERÖRLE MÜCADELE
Başbakan Davutoğlu, siyasi iktidar olarak demokratik adımlarla bir huzur ortamı sağlamaya çalışırken, terör örgütü PKK'nın çukur kazarak, barikatlar kurarak ve temmuz ayında hain suikastlar gerçekleştirerek yeni bir süreç başlattığını, bunun karşısında da Hükümet olarak bölücü terör örgütüne karşı tarihin en büyük terörle mücadele operasyonlarını başlattıklarını söyledi.
Davutoğlu, çözüm süreci iradesi ve terör örgütüne karşı yürüttülen mücadelenin aynı amaca hizmet ettiğini vurgulayarak, "Türkiye, dün sürdürdüğü çözüm sürecinde nasıl doğru bir siyaset izliyorsa, bugün de yürüttüğü kararlı terörle mücadele süreciyle aynı ölçüde doğru bir siyaset izlemektedir. Her iki siyaset de Türkiye'nin terör belasından kurtulması için, milletimizin huzur ve emniyeti için iktidarlarımız tarafından ve Sayın Cumhurbaşkanımız, bendeniz tarafından süreklilik içinde sürdürülen siyasetlerdir" diye konuştu.
Milletin hükümetin yürüttüğü her iki sürece büyük destek verdiğini belirten Davutoğlu, terörle mücadelenin büyük bir kararlılıkla sürdüğünü, bu mücadeleden geri dönüşün asla olmayacağını kaydetti.
Diyarbakır ziyaretinden iki kesimin rahatsız olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bütün provakasyon çağrılarına rağmen Diyarbakırlıların tahriklere kapılmadığını gören PKK uzantısı siyasi yapılar ve örgütler sukutuhayale uğradılar. Çünkü biz Diyarbekir'e kavuştuk, Diyarbekir bize kavuştu. Çünkü biz Diyarbekir'i bağrımıza bastık, Diyarbekir bizi bağrına bastı. Çünkü biz Sur ile bütünleştik, Sur bizimle bütünleşti. Rahatsız oldular, onları rahatsız etmeye devam edeceğim" değerlendirmesini yaptı.
BAKANLAR KURULU ŞANLIURFA'DA TOPLANACAK
Başbakan Davutoğlu, her fırsatta illere gideceğini, 11 Nisan'da Şanlıurfa'yı ziyaret edeceğini ve bu şehirde Ankara dışındaki ilk Bakanlar Kurulu toplantısını gerçekleştireceklerini belirterek, "Bu hafta içinde inşallah suratla tamamlanır, İstiklal Madalyasını da Şanlıurfa'ya TBMM Başkanımızla birlikte götürmek nasip olur" dedi.
Terör örgütünün siyasi uzantılarının Diyarbakır ziyaretinden rahatsız olduklarını, başka bir kesimin de başlattığı kampanyalarla terörle mücadeledeki kararlığı sorgulama cüretine kalkıştığının altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Şehirlerimizi yaşanmaz hale getiren, medeniyet mirasımızı talan eden bu barbar terör örgütüne karşı büyük başarılar elde ettik. Güvenlik güçlerimiz şehirlerdeki terör odaklarını tek tek temizledi, temizliyor. Terörle mücadele bütün dağlarımız, ovalarımız, şehirlerimiz, mahallelerimiz, sokaklarımız teröristlerden tamamen temizleninceye kadar kesintisiz şekilde devam edecektir.Ülkemize ve milletimize silah doğrultanlara hak ettikleri cevabı verdik, vermeye devam edeceğiz. Bizden kimse elinde silah ve kan olan terör örgütünü muhatap alcağımızı beklemesin. Bizim bundan sonra tek muhatabımız vardır, o da milletimizdir, milletimizin her bir ferdidir. Terör örgütleri ancak milletimizin güçlü iradesini yansıtan güvenlik güçlerimizin muhatabı olabilirler. Terörle mücadele kararlılığımızı sınamak, sorgulamak da hiç kimsenin haddi değildir."
Davutoğlu, terörle mücadeleyi yürütürken, diğer siyasi partilerden bir destek görmediklerini, buna rağmen milletin desteği ve güvenlik güçlerinin yiğitçe mücadeleleriyle operasyonları sürdürdüklerini söyledi.
Bir yandan terörle kararlı bir şekilde mücadele ederken, bir yandan da mağdur olan vatandaşların yaralarını sardıklarını, tahrip edilen şehirleri imar ettiklerini belirten Davutoğlu, her hafta bir şehri ziyaret ederek de Kürt, Türk bütün vatandaşlarla kucaklaştıklarını dile getirdi.
Aynı gün içerisinde hem Diyarbakır Ulu Cami'de Kürt vatandaşlarla bayram sevincini yaşadıklarını hem de Yüksekova'ya gidip terörle mücadele eden kahraman güvenlik görevlilerinin bayram sevincine ortak olduklarını anımsatan Davutoğlu, "Son günlerde şahsım ve Hükümetimizin terörle mücadele kararlılığını diline dolama cüretkarlığı gösteren bazı kesimler türedi. Terörle mücadeleyi biz başlatmamışız, tüm operasyon kararlarının altında bizim imzamız yokmuş gibi bazı kaos ve fitne tacirleri hemen harekete geçtiler." ifadesini kullandı.
Hükümetin terörle mücadeledeki başarısından, kuşatıcı tutumundan terör örgütünün ve siyasi uzantılarının rahatsız olduğunu kaydeden Davutoğlu, Diyarbakır ziyaretinden önce vatandaşlara "kepenk kapatma" çağrısının yapıldığını, Kürt vatandaşlarla kucaklaşmalarından rahatsız olanların bulunduğunu söyledi.
Terör örgütünün, Diyarbakır'a gidişlerinden bir gün önce 7 güvenlik görevlisinin şehit olduğu bir saldırı gerçekleştirdiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bu terör saldırısından sonra Diyarbakır'a gitmekten vazgeçeceğimizi, çekineceğimizi zannettiler. Onlar bizi de sizi de AK Parti'yi de tanımıyorlar. Gitmekten vazgeçmek, çekinmek bir yana heyetimizi büyüterek, eşlik edecek bakan arkadaşlarımızın sayısını 9'a çıkardık. Bir an bile tereddüt etmedik, gittik ve orada ne terör örgütlerinden ne de herhangi bir başka yapıdan korkmadığımızı, korkmayacağımızı gösterdik" diye konuştu.
Koruma görevlilerinin, kendisine çelik yelek giyme teklifinde bulunduğunda, "Bir başbakan olarak, ülkemin herhangi bir yerine çelik yelekle gitmeyeceğim. Benim çelik yeleğim, milletimizin bize duyduğu muhabbettir" dediğini aktaran Davutoğlu, "Çünkü Diyarbakırlıyı bağrımıza, kucağımıza bastığımızda, onların yüreğimizin atan sesini duymasını isteriz, çelik yeleğin sertliğini değil" dedi.
BÜTÜN SİYASİ VE HUKUKİ RİSKLERİ ALDIK
Herkesle, her yerde yakın bir muhabbet ilişkisi içinde olacaklarını belirten Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Biz böyle mücadele ederken, mücadeleyi yürüten güvenlik güçlerimizle her yerde beraberken, bu kararlılığı gösterirken, bir taraftan terör örgütü bütün bu ziyaretlerden rahatsızlık duyarken, güya terörle mücadeledeki kararlılığımızı sorgulamaya cüret eden başka bir kesim daha çıktı. Terörle mücadele konusunda şahsımın ve hükümetlerimizin üstlendiği risklerin binde birini üstlenmeyen sanal ve sahte kahramanlar ahkam kesmeye, terörle mücadele konusundaki kararlılığımızı sorgulamaya kalktılar. Ben bunların hepsini takip ediyorum, kimin ne düşündüğünü biliyorum. Bu sorgulama yapmaya çalışanların arkalarında kimlerin olduğunu da hangi fitne hesapların olduğunu da biliyorum. Ama onlar bilsin ki biz 23 Temmuz'da güvenlik güçlerimize Kandil'i ve bütün terör inlerini bombalama talimatı verirken, Meclis'ten güven oyu almış bir hükümetin başbakanı değil, seçim sonrasında hükümet kurulmadığı için geçici olarak görevi Sayın Cumhurbaşkanı'mızdan almış olan, bir başbakan olarak görev yürütüyordum. Bütün siyasi ve hukuki riskleri üstümüze aldık."
Operasyon kararı aldıklarında Meclis'te 258 milletvekilinin bulunduğunu, çoğunluğun kendilerinde olmadığını anımsatan Davutoğlu, bu siyasi ve hukuki sorumlulukların bütününü üstlenerek, 23 Temmuz'da Başbakan direktifi olarak güvenlik güçlerine ilettiğini söyledi.
Davutoğlu, yaptıkları güvenlik toplantısında, Türkiye'nin bütün dağları, vadileri, şehirleri, ilçeleri, mahalleleri teröristlerden temizleninceye kadar mücadele edilmesi talimatı verdiğini anlattı.
TEREDDÜT ETMEDEN MÜCADELE TALİMATI VERDİK
Meclis'te çoğunluğu olmayan bir hükümetin başında bulunduğunu, bu anlamda verdiği kararın kolay olmadığını belirten Davutoğlu, "Eğer milletin bekası bir karar gerektiriyorsa biz tereddüt etmeyiz. 7 Haziran akşamı baykuşlar AK Parti çoğunluğa sahip olmadı diye bulundukları yerlerden öterlerken, biz milletimize söz vermiştik ve AK Parti'nin demokrasi balkonundan, Cumhurbaşkanı'mızın demokrasi balkonu yaptığı o balkon, 'Biz, bir an bile bu ülkeyi hükümetsiz, sahipsiz, iktidarsız bırakmayız' demiştik. Sözümüzün gereğini yaptık." dedi.
Operasyon talimatını verdiği 23 Temmuz'da ne kadar kararlılarsa bugün de o kadar kararlı olduklarını vurgulayan Davutoğlu, 28 Ağustos'ta Anayasa'nın zorunlu gördüğü 63. Hükümeti kurduklarını, aynı gün, kırsal alanda daha kararlı mücadele etme söz konusu olduğunda, 7, 8 ve 9'uncu kolordulara doğrudan Başbakan direktifiyle "Doğu ve Güneydoğu'daki dağları temizleyeceksiniz" talimatını verirken, muhalefet partileri tarafından yalnız bırakıldıklarını kaydetti.
Bu kararları verirken arkasında sadece milletin ve AK Parti teşkilatlarının olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu güvenle, siyasi ve hukuki anlamda zor kararları aldıklarını, tereddüt etmediklerini vurguladı.
Davutoğlu, terörle mücadele yürürken, anayasal hükümet kurma zorunluluğu ortaya çıktığında diğer partilerin birer birer kenara çekildiğini, sadece Tuğrul Türkeş'in sorumluluk alıp, saflarına katıldığını hatırlatarak, bu şartlarda dahi tereddüt etmeden 7,8 ve 9'uncu kolordulara tam yetkiyle kırsal alanda mücadele talimatı verdiklerini söyledi.
KARDEŞLİK YAKLAŞIMIMIZI SARSAMAYACAKLAR
Bugün Hükümetin kararlılığını sorgulayanların, bu talimatların arkasındaki iradeyi göremediğini belirten Davutoğlu, "O günlerde biz şehitlerimizle, terör mücadelesiyle uğraşırken, birileri fitne yapmanın hesabı içindeydiler ama bizim gönlümüzde de zihnimizde de tek bir mesele vardı, ülke birliğini, beraberliğini korumak" dedi.
Cizre, Silopi ve Sur operasyonlarına karar verdikleri 14 Aralık'ta da yeni seçimden çıkıldığını, Hükümetin yeni kurulduğunu anımsatan Davutoğlu, tereddüt göstermeden, aldıkları cesur kararla tam bir şekilde istikamet üzerinde yürüdüklerini kaydetti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bütün bunları saygısız ve sorumsuz bir şekilde, bizim terörle mücadele karnemizi sorgulama cüreti gösterenler için hatırlatma ihtiyacı duydum. Bu mesnetsiz iftiralar bizim milletimizle kucaklaşmamızdan, güvenlik güçlerimizin destansı kahramanlıklarından duyulan hasedin ürünüdür. Milletimiz engin ferasetiyle bu zor dönemde kimin, hangi hesaplar içinde olduğunu biliyor. Kimin milletin derdiyle dertlendiğini, kimin ise kendi küçük hesaplarıyla meşgul olduğunu görüyor. Biz, bu milletin huzur ve emniyeti için ülkemizin dört bir tarafında koştururken, Ankara'dan çıkmayanlar, çıkamayanlar, AK Parti'nin tökezlemesi için terör örgütüne ve hain odaklara casusluk yapanlar, bu millete bunun hesabını veremez. Vesayet odaklarının ufku ve iftiralarıyla dün nasıl yolumuzdan geri dönmediysek bugün de benzer iftiraları ve söylemleri dillendirenler, bizim kardeşlik yaklaşımımızı sarsamayacaklar. Geçmişte başlattığımız kardeşlik girişimlerine atılan iftira ve karalamalar bizi nasıl yolumuzdan döndürmediyse bugün de terörle mücadele azmimizi kıramayacakları gibi kardeşliğimize de halel getiremeyecekler."
AK Parti'nin, milletin birlik ve bütünlüğünün yegane teminatı olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Biz Türkiye'nin partisiyiz, özetle biz, Türkiye'yiz" diye konuştu.
HUZUR, BARIŞ, KARDEŞLİK KAZANACAK
Davutoğlu, salondakilerin, "Dik dur eğilme, Şırnak seninle" sloganı atması üzerine, Şırnak'a da en kısa zamanda gideceklerini söyledi.Her türlü ırkçılığı, faşizmi ayakları altına alarak yola çıktıklarını belirten Davutoğlu, 7 Haziran'da da 1 Kasım'da da "Ne kardeşlikten ne de terörle mücadeleden vazgeçeriz. Kardeşliğimiz milletimize, gazabımız ise teröre ve teröristleredir. Milletimiz kardeşliğimizin muhabbetini, teröristler de gazabımızın kudretini görecekler" dediklerini aktardı.
Bir yandan terörle mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini bir yandan da birlikteliği, kardeşliği güçlendirmek için gereken her türlü adımı atacaklarını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Kardeşlik girişimlerimize 'ihanet' yaftası atanlar nasıl başarılı olamadıysa bugün terörle mücadelemizi polemiklerle akamete uğratmaya çalışanlar da başarılı olamayacaklar. Tüm vatandaşlarımızın içi rahat olsun. Milletimizi ve ülkemizi terörden mutlak suretle kurtaracağız. Bütün bu kampanyalara, saptırma çabalarına karşı terörü bu topraklardan temizleyeceğiz. AK Parti iktidarda olduğu sürece terör baronları, hain çeteler, fitne odakları bu ülkede asla barınamayacak. Nifak tohumu ekmek isteyenler, çatışma fitili ateşleyenler, çukur kazanlar, suikast yapanlar, bomba patlatanlar kaybedecek, huzur, barış ve kardeşlik kazanacak."
PARALEL YAPININ ÜSTÜNE GİTTİK, GİDECEĞİZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde yaşananların, Türkiye'ye karşı birçok terör örgütünün iş birliği halinde olduğunu bir kez daha gösterdiğine dikkati çeken Davutoğlu, "ABD seyahati ideolojik olarak birbirine düşman görünen ama aynı kuklacı tarafından yönetilen piyon örgütlerin taktıkları maskeyi düşürmüştür. Seyahat, PKK'lı hainlerin, paralel hainlerin, ASALA hainlerinin, ulusalcı bazı hainlerin nasıl bir araya geldiğini, birlikte eylem yaptıklarını bir kez daha gösterdi" dedi.
Ankara'da, İstanbul'da, Suruç'ta gerçekleştirilen saldırılar sonrasında, hep "Türkiye'nin kirli bir terör ittifakıyla karşı karşıya olduğunu" dile getirdiklerini hatırlatan Davutoğlu, birilerinin ise dikkatleri başka yere çekecek, milletin zihnini bulandıracak, tedirgin edecek açıklamalar yapmaya devam ettiğini söyledi.
Terör paçavrası altında eylem yapan paralel çete üyesinin fotoğraflarının görüldüğünü anımsatan Davutoğlu, "İşte o fotoğraf ihanetin fotoğrafıdır, resmidir. Birileri ısrarla Türkiye'de paralel yapı gerçeğinin üstünü örtmeye çalıştı, sözcülüğünü yaptı. Birileri ısrarla terörün ve teröre istihbari ve lojistik destek sağlayan paralel yapı tehlikesinin üzerini örtmeye çalışsa da biz ısrarla bu yapıların üstüne gittik, gideceğiz" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, geçen hafta "Paralel Yapı" ile mücadele noktasında önemli bir adım attıklarını belirterek, bugüne kadar "Paralel Yapı"yla ilgili çalışmaları gözden geçirdiklerini ve devlet kurumlarının bu hain yapı ile mücadelesinde gevşekliğe müsamaha göstermeyecek koordinasyon mekanizmasını hayata geçirdiklerini ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, "Bizim gözümüzde 'Parelel Yapı'yla bölücü terör arasında herhangi bir fark yoktur, her ikisi de devlet, millet, demokrasi düşmanıdır. Her iki örgüt de Türkiye'yi tökezletmek isteyen odakların taşeron olarak kullandıkları birer kukladır. Devleti ele geçirmeye çalışan bu Paralel Örgüt'e, istihbarat ve şantaj şebekesine karşı mücadelemiz de aynen PKK'ya karşı yürüttüğümüz mücadele gibi kararlılıkla sürdürülecektir." diye konuştu.
18 Mart'ta gerçekleştirilen Türkiye-AB liderler zirvesinin, Türkiye AB ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, zirvede AB ile aldıkları kararların, hem Türkiye-AB ilişkileri hem de Türkiye'nin bölgesel önemini göstermesi açısından son derece değerli ve önemli bir örnek oluşturduğunu kaydetti.
Başından itibaren AB'nin Türkiye için, Türkiye'nin de AB için stratejik öneme sahip olduğunu söylediklerini anımsatan Davutoğlu, zirvenin bu görüşün doğruluğunu teyit eder sonuçlarla neticelendiğini bildirdi.
Avrupa'nın sorunlarını çözmesinde Türkiye'nin hayati katkılar sağlayabileceğini bir kez daha teyit ettiğini ifade eden Davutoğlu, "Zirvede Türkiye olarak, AB ile sorunların değil, çözümün ortağı olma zeminini güçlendirdik ve AB'nin Suriye'deki dramından kaynaklanan göçmen krizini, edilgen bir şekilde izlemek yerine, aktif tutum almasına katkıda bulunduk." dedi.
Davutoğlu, bunları yaparken ulusal çıkarları esas alarak, ilkeli ve insani diplomasi çizgisini derinleştirdiklerini vurguladı.
EGE DENİZİ'NDE BOĞULMALARIN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:"Zirvede kabul edilen birebir sistemiyle, Ege adalarından aldığımız her bir Suriyeli için, Avrupa ülkelerine bir Suriyeli gönderme konusunda mutabık kalmıştık. Dün bu mutabakat çerçevesinde ilk adımı atarak, Yunan adalarına geçen 202 yasa dışı göçmeni geri aldık. Suriye uyruklu olmayan 199 kişiyi Kırklareli Geri Gönderme Merkezine, bir refakatsiz çocuğu da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı merkeze teslim ettik. 199 kişi geri kabul anlaşması olan ülkelere geri gönderilecek. Geri alımı gerçekleşen iki Suriyeli sığınmacıyı ise İzmir Geri Gönderme Merkezine yerleştirdik. Bu iki Suriyeliye karşılık kamplarımızda yaşayan 78 mülteci kardeşimizi de Almanya'ya, Avrupa'ya gönderdik.
Böylece, 'bu anlaşmayla Türkiye'deki mülteci sayısı artacak' diyenler de derslerini almış oldular. Bu uygulama sayesinde ülkelerindeki savaştan, çatışmadan ve krizlerden kaçan kişilerin Ege Denizi'nde boğulmalarının ve Ege Denizi'nin bir göçmen mezarlığı haline gelmesinin önüne geçilecek. Suriyelilerin yasal yollarla ülkemiz üzerinden Avrupa ülkelerine yerleştirilmelerinin de önü açılacak. Yasa dışı göçle mücadelenin caydırıcılığı artacak, yasa dışı göç yerine yasal göç teşvik edilmiş olacak."
Başbakan Davutoğlu, AB ile varılan mutabakat çerçevesinde, Türkiye'de yaşayacak göçmenlere harcanacak, AB finansman paketine ilişkin de şu görüşlerini paylaştı.
Bu finansman paketi üzerinden Kilis'te yapımı tamamlanan okul ve hastanenin açılışını, 16 Nisan'da, başta Almanya Başbakanı Merkel olmak üzere Avrupalı liderlerle gerçekleştireceklerini anlatan Davutoğlu, "Suriyeli mülteciler meselesi, Suriye'deki istikrarsızlıktan ve gerek rejimin gerekse DAEŞ ve PYD gibi terörist örgütlerin zorba politikalarından kaynaklanmaktadır. Suriye krizi çözülmediği müddetçe göç dalgaları devam edecektir. Göçmen krizi konusunda inisiyatif almaya başlayan AB'yi, aynı şekilde Suriye krizi konusunda da aktif tutum almaya çağırıyorum." ifadelerini kullandı.
ALMAN MEDYASINDAN CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET
Başbakan Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Alman medyasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik kabul edilemez, hakaretamiz ifadeler içeren programlar yapıldığını anımsatarak, basın özgürlüğünün sınırsız olmadığına ve de olamayacağına işaret etti.
Davutoğlu, "Herkes eleştirebilir, herkes eleştirilebilir, her gün hepimiz hakkında en sert, neredeyse hakarete varan yazılar yayınlanıyor ama kişisel ideolojik tatmin ve reyting uğruna kimse, kimsenin onuruyla ve hele hele Türkiye'nin onurlu bir makamında bulunan Sayın Cumhurbaşkanımızın onuruyla oynayamaz, oynatmayız. Bunu herkes bilmelidir. Cumhurbaşkanlığı makamı bütün milletimizin onur makamıdır, ona yönelen her hakaret, aynen misliyle karşılığını görür." değerlendirmesinde bulundu.
Ahmet Davutoğlu, iki gün önce Merkel'le yaptığı telefon görüşmesinde, Alman basınındaki bazı programlara dikkat çektiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik bu yayınları kabul etmelerinin kesinlikle mümkün olmadığını bildirdiğini anlattı.
Merkel'in, "Bu programların asla Almanya Hükümeti'nin pozisyonunu yansıtmadığını" ifade ettiğini aktaran Başbakan Davutoğlu, bu görüşmeden sonra dün Almanya Hükümet Sözcüsünün net bir şekilde, "Basın özgürlüğü sınırsız değildir" diyerek önemli bir vurgu yaptığını kaydetti.
Davutoğlu, böylece batı Avrupa standartları içinde de basın özgürlüğünün sınırının ahlaki ölçüler olduğunun teyit edildiğini bildirdi.
MERKEL'E TEŞEKKÜR
Angela Merkel'e, yaptığı açıklama dolayısıyla teşekkür eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz, nerede olursa olsun yanlış bir tavır gördüğümüzde eleştirir, tepki gösteririz. Doğru bir tavır gördüğümüzde de teşekkür etmekten çekinmeyiz." dedi.
Davutoğlu, basın özgürlüğünün kimseye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret özgürlüğü içermediğini bir kez daha vurgulamak istediğini belirtti.
Başbakan Davutoğlu, siyasi istikranın ekonomik istikrar olmadan gerçekleşmeyeceğini bildiklerine işaret ederek, ekonomi alanındaki olumlu gelişmelere değindi.
Türkiye'nin 14 yılda ekonomi alanında çok önemli işler başardığını anımsatan Davutoğlu, "Birinci nesil reformlarla, Türkiye'yi kapasitesini en iyi şekilde kullanan bir performansa taşıdık. Şimdi ikinci nesil reformlarla daha büyük hedefler için koşuyoruz. Eylem ve reformlarımızın meyvelerini de her geçen gün görüyoruz." diye konuştu.Ahmet Davutoğlu, geçen hafta 2015 yılı büyüme rakamlarının açıklandığını anımsattı.
SON 17 ÇEYREĞİN EN YÜKSEK BÜYÜMESİ...
Ülke ekonomisinin 2015 yılının son çeyreğinde yüzde 5,7 büyüdüğünü açıklayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Biz haftalardır yüksek büyümenin geleceğini söylüyorduk, öyle de oldu. Yüzde 5,7 büyüme, 2011 yılı üçüncü çeyreğinden beri görülen en yüksek çeyreklik büyümedir. Bu da seçim şartları içinde gerçekleşmiş büyümedir. Son 17 çeyreğin en yüksek büyümesini, Kasım seçimlerinin sonrasındaki dönemde yaşadık. Siyasi istikrar, ekonomik istikrar ve kalkınmayı beraberinde getiriyor. Burada en büyük başarı tabi 1 Kasım'da doğru tercihte bulunup tekrar emaneti AK Parti'ye veren milletimize aittir, şükranlarımızı ifade ediyorum. Böylece 2008 krizi sonrasında aralıksız 25 çeyrek büyümüş olduk. Ekonomik ve siyasi başarıların anahtarı güven ve istikrardır. 2015 yılı geneline baktığımızda ülke ekonomisinin yüzde 4 büyüdüğünü görüyoruz. Küresel ekonominin henüz toparlanmadığı bir ortamda Türkiye kalkınmasını sürdürüyor."
Davutoğlu, yaşanan iki genel seçime, bölgedeki jeopolitik risklere, dış talepteki daralmaya rağmen Türkiye ekonomisinin AK Parti ile büyüdüğünü ve doğru yolda ilerlediğini söyledi.
Türkiye'nin yüzde 4'le Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler ortalamasının 2 katından fazla büyüdüğüne, G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 4'üncü ülke olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Büyüdük ve büyürken insanımızın ekmeğini de büyüttük, refah seviyesini de yükselttik. 2015 yılında yaklaşık 700 bin kişiye, krizden bu yana yaklaşık 6,5 milyon kişiye ilave istihdam sağladık" diye konuştu.
Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde ABD'den sonra en fazla istihdam üreten ülke olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Biz inanıyoruz ki 2016 yılı, daha da bereketli bir yıl olacak. Kaos ve kriz bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak. Türkiye'nin ilerlemesini sabote etmek isteyenler amaçlarına asla ulaşamayacak. Türkiye ekonomisini daha da büyüteceğiz ve vatandaşımızın refah seviyesini daha da yükselteceğiz. Türkiye'yi küresel ekonomide daha da yükseklere, zirvelere taşıyacağız" ifadelerini kullandı.
Dış ticarette kendilerini sevindiren bir canlanma yaşandığını, şubat ayı ihracatının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,4 yükseldiğini ve böylece parite etkisi, bölgedeki siyasi gerginlikler ve dış talepteki daralma yüzünden istenen seviyede olmayan ihracatın şeytanın bacağını kırdığını dile getiren Davutoğlu, mart ayı ihracatının da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2 arttığını bildirdi. İhracatçılara teşekkür eden Davutoğlu, onların girişimci ruhlarının zor zamanlarda Türk ihracatının önünü açtığını kaydetti.
Dün açıklanan enflasyon rakamlarının piyasa beklentilerinin altında geldiğini, yıllık enflasyonun yüzde 7,46 ile son 7 ayın en düşük seviyesini gördüğünü dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Aylık olarak baktığınızda endeksin bir önceki aya göre yükselmediğini, bilakis gerilediğini görüyoruz. 4 yıl aradan sonra tek haneli rakamlara indirdiğimiz enflasyonu daha da aşağılara çekmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz asgari ücreti arttırdığımızda, vaatlerimizi birer birer yerine getirdiğimizde felaket tellalları bunun enflasyon üzerinde büyük baskı oluşturacağını ve Türkiye'nin enflasyon kıskacına gireceğini ifade etmişlerdi. Onlar bilmiyorlar. Biz milletimize imkan verdikçe bizim ekonomimiz bereketleniyor. İnşallah enflasyonla birlikte faiz de aşağı doğru bir trend içine girecek. Yatırım ortamını iyileştirmeye, çalışanlarımızın hayat standartlarını yükseltmeye ve ekonomimizin rekabetçi karakterini güçlendirmeye devam edeceğiz. Demokrasi ve hukukun benimsendiği bir zeminde, sürdürülebilir kalkınmanın önünü daha da açmak için gereken tüm düzenlemeleri yapacağız. Dünya ekonomisine tam bir entegrasyon sağlayacağız ve küresel ekonominin güçlü bir parçası olacağız. Zira sağlam bir ekonomi, milli onur ve menfaatlerimizin de ön şartıdır."
MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ YENİ ANAYASA SÖZÜMÜZÜ DE YERİNE GETİRECEĞİZ
Davutoğlu, CHP başta olmak üzere diğer siyasi partilerin uzlaşmaz tutumu nedeniyle Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulamadığı için AK Parti olarak anayasa çalışmalarını hızlandırma kararı aldıklarını belirtti.
"Bizim en önemli reformumuz, bu millete en büyük vaadimiz yeni anayasadır. Allah'ın izniyle verdiğimiz diğer sözleri nasıl yerine getirdiysek, milletimize verdiğimiz yeni anayasa sözümüzü de yerine getireceğiz" diyen Davutoğlu, parti içinde kurulan Anayasa Komisyonu çalışmalarını büyük titizlikle ve ciddiyetle sürdürdüklerini anlattı.
Davutoğlu, geçen hafta geniş bir akademisyen heyetiyle bir araya gelerek, Türkiye'nin nasıl bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını, parti ve Meclis Grubu'ndaki bu konuda uzman partililerle istişare toplantısı yaptıklarını dile getirdi.
İstişare ve değerlendirme toplantılarını, farklı katılımlarla zenginleştirip, derinleştireceklerini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:"Önümüzdeki günlerde AK Parti Ar-Ge Başkanlığımız da düzenleyeceği bir dizi çalıştayla anayasa yazım sürecine katkıda bulunacak. Bir yandan ülkemizin ve milletimizin ihtiyaçlarına cevap veren bir anayasa için istişarelerimizi sürdürürken, diğer taraftan da yazım heyetimizi belirleyerek anayasa yazım sürecini başlatıyoruz. Allah'ın izniyle önümüzdeki 2-3 ay içerisinde milletimize söz verdiğimiz yeni anayasa vaadimizi yerine getirerek AK Parti olarak hazırladığımız anayasa taslağımızı milletimizin takdirine sunacağız, herkesin bu taslağa katkıda bulunması talebinde bulunacağız. İnşallah bu çalışmalar neticesinde milletimiz nihayet özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasaya kavuşmuş olacak."
HER TÜRLÜ FESAT ODAĞININ SON KULLANIM TARİHİ ARTIK GEÇMİŞTİR
Türkiye'nin hem problemlerini çözmeye hem de büyümeye, güçlenmeye, kalkınmaya devam ettiğini belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:"Yarınlar adına umutlarımızı hep taze tutalım. Bu ülke için güzel hayaller, güzel idealler kurmaya devam edelim. Türkiye medeniyet yürüyüşünde adımlarını bundan sonra çok daha hızlı atacak, mesafeleri çok daha çabuk kat edecek. Millet iradesi her alanda tecelli etmeye devam edecek. Buna hiç kimsenin gölge düşürmesine asla izin vermeyeceğiz. Her türlü fesat odağının son kullanım tarihi artık geçmiştir. Allah'ın izniyle milletimiz bu zorlu süreçten de alnının akıyla çıkacaktır. Allah milletimizin yolunu açık etsin, millete düşmanlık besleyenlere meydan vermesin, birlik ve beraberliğimizi daima muhafaza eylesin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah'a emanet olun."