Erzurum’daki kahvehane kültürü ve kahvehanelerin, bugünkü olduğu gibi sadece “çay içme” mekanları olarak tarif edilemeyeceği belirtildi. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, Erzurum’da kahvehane kültürünün çok eski bir geçmişi bulunduğunu söyledi. Kahvehanelerin, bugün olduğu gibi sadece çay içilen mekanlar olmadığına dikkati çeken Sezen, “Eski Erzurum’da kahvehaneler, fonksiyonu olan kurumlardı. Büyüklerin nasihat ettikleri, dostların karşılıklı görüştükleri, belli zamanlarda meddah hikayeleri anlatılan, saz şairlerinin şiirler söyledikleri yerlerdi. Aynı zamanda buralarda edep ve erkân öğrenilir, haberleşme sağlanırdı.” dedi.
6 ÇEŞİT KAHVEHANE
Erzurum’daki eskiden 6 ayrı amaca hizmet eden kahvehanelerin bulunduğunu vurgulayan Sezen, bu kahvehaneleri şöyle sıraladı: Sıradan Halk Kahvehaneleri, Kıraathane Mahiyetinde Kahvehaneler, Aşıkların Atıştıkları ve Hikaye Anlatılan Kahvehaneler, Çalgılı Kahvehaneler, Dini Eserler Okunan Kahvehaneler ve Han Kahvehaneleri.”
HALK KAHVEHANELERİ VE KIRAATHANELER…
Sıradan Halk Kahvehaneleri’nin, halkın çay içip dinlendiği mekanlar olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, bu mekanlarda karşılıklı sohbetlerin edildiğini, sorunların gündeme getirildiğini ve çözüm yollarının arandığını kaydetti. Sezen, bu kahvehanelere Yenikapı’da Temel’in Kahvesi, Tebrizkapı’da Dadaş’ın Kahvesi, Gölbaşı’nda Komposto’nun Kahvesi ve Erzincankapı’da da Laçin’in Kahvesi’nin örnek olarak gösterilebileceğini belirterek, günümüzdeki kahvehanelerin bu sınıflandırma girdiğini dile getirdi.
KIRAATHANELER OKUMA VE SOHBET MEKANIYDI
Kıraathane Mahiyetindeki Kahvehaneler’in ise, daha çok okumuş, aydın ve memur kesimini konuk ettiklerine işaret eden Sezen, kitaplığı ve okuma salonu bulunan bu kahvehanelerde, kitap, gazete, dergi ve her türlü matbuat eserlerinin okunduğunu anlattı. Lalapaşa Mahallesi’ndeki İstanbul Kıraathanesi ile Cumhuriyet Caddesi’ndeki Sakarya ve Safa kıraathanelerinin, bu sınıfa verilebilecek en güzel örnekler olduğunu vurgulayan Sezen, günümüzde kıraathane kültürünün neredeyse yok olduğunu bildirdi.
AŞIK KAHVEHANELERİ
Erzurum’da sayı itibariyle en çok bulunan ve en büyük ilgiyi gören kahvehanelerin başında, Aşıkların Atıştıkları ve Hikaye Anlatılan Kahvehaneler’in geldiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, bu kahvehanelerden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da, övgüyle bahsettiğini aktardı. Sezen, bu kahvehanelerde, şehrin tanınmış halk ozanlarının buluştuğunu belirterek, aşıklık geleneği ve halk edebiyatının en diri tutulduğu mekanların, buralar olduğunu ifade etti. Sezen, “Bu kahvehanelerde bazen söz ve saz sahibi aşıkların da atıştıkları olurdu. En büyük ilgiyi Erzurumlu Emrah ve Aşık Sümmani’nin deyişleri görürdü. Tebrizkapı’da Temel’in Kahvesi, Gez Mahallesi’nde Hafi Emi’nin Kahvesi, Kuloğlu Mahallesi’nde Huzur Kahvesi ve Lalapaşa Mahallesi Arapgirler Çarşısındaki Aşıklar Kahvesi, halk edebiyatına hizmet etmiş müesseselerdir” diye konuştu.
ÇALGILI KAHVEHANE KÜLTÜRÜ
Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, Erzurum’da çalgılı kahvehane kültürünün de, uzunca bir zaman canlı kaldığını kaydetti. Çalgılı Kahvehaneler’in, Erzurum’da genellikle gençler tarafından tercih edildiğini dile getiren Sezen, bu kahvehanelerde toplanan gençlerin, davul-zurna eşliğinde bar oynadıklarını söyledi. Erzincankapı’daki Merdivenli Kahve, Gölbaşı’ndaki Kürdoğru Husso’nun Kahvesi, Hacılar Hanı’ndaki Pervaneli Kahve ve DAbakhane Çeşmesi yanındaki bazı kahvehanelerin, Erzurum’daki kahvehane kültürünün birer parçası olduklarına dikkati çeken Sezen, Dini Eserlerin Okunduğu Kahvehaneleri ise, şöyle aktardı: “Siyer-i Nebi, Ahmediye, Muhammediye, Battalname, Mahzaname gibi eserler bu kahvehanelerde okunup, dinlenilirdi. Müşterileri daha çok yaşlılar olurdu. Okur yazar olan ve dili dönen yaşlılar, dini hikayeler okur ya da anlatır, diğerleri de izlerdi. Bu kahvelerde oyun oynanmazdı. En tanınmışları ise, Erzincankapı’daki Ağa ve Madırelli Mustafa’nın kahveleridir.”
HAN KAHVEHANELERİ
Erzurum’da kahvehaneler zincirinin en son halkasını ise, Han Kahvehaneleri’nin oluşturduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Lütfi Sezen, bu mekanların genellikle yolcular tarafından kullanıldığını belirtti. Hanların önünde kurulan bu kahvehanelerde, tabure yerine peyke adı verilen kanepelerin bulunduğunu anlatan Sezen, “Halk bu peykelerde oturur, ehlikeyf olanlar, nargile, diğerleri de çay içerlerdi. Bu kahvehanelerde en büyük ilgiyi, yolcuların hatıraları toplardı. Gölbaşı’ndaki Kamburoğlu Hanı Kahvesi, Kasımpaşa’da Kasımpaşa Hanı Kahvesi ve Gürcükapı’da Hacılar Hanı Kahvesi’nin, han kahvehaneleri arasında en önemlileridir.” şeklinde konuştu.
KIRAATHANELER YERLERİNİ OYUNLU KAHVEHANELERE TERK ETTİ
Sezen, kahvehanelerin günümüzde çay, kahve, meşrubat içilen, tavla, domino, taş ve kağıt oynanan mekanlar haline geldiklerine dikkati çekerek, artan işsizliğin de etkisiyle, kahvehanelerin sayısında da önemli artışlar olduğunu belirtti. Bu mekanların ıslah edilerek topluma verimli hale getirilmeleri gerektiğini anlatan Sezen, “Kültürümüzü kahvehanelerde yaşatmak zorundayız.” dedi.