KAPILAR ŞEHRİ ERZURUM
Kapılardan Erzincan, Gürcü ve Tebriz diye adlandırılanları, ‘Erzurum Kapıları’ diye adlandırılırken, İstanbul, Kars, Kavak ve Harput ise, ‘Devre-i Muttasıla Kapıları’ şeklinde ifade ediliyor. Bu kapıların dışında, Şair Nefi İlköğretim Okulu civarında Yeni Kapı, Kale civarında da, Gez ve Uğrun isimli iki kapıyı daha barındıran Erzurum, çarpık yapılaşma ve tarih bilinçsizliği yüzünden bu kapılarını da koruyamadı.
KARS KAPI KORUMA ALTINDA
Erzurum’un kapılarından en şanslısı, Kars Kapı oldu. Askeri bölge içerisinde bulunuyor olması nedeniyle devamlı koruma altında tutulan Kars Kapı, şehri çevreleyen surları göstermesi açısından büyük bir öneme sahipken, Atatürk’ün Erzurum’a girdiği kapı olan İstanbul Kapı ise, alemcilerin mekanı olmuş durumda.
TARİHİ KAPILARIN ÖNEMİ
Kale’ye en yakın girişlerden olan Tebriz Kapı’nın, Ebu İshak Kazeruni’nin türbesi, Ulu Camii ve Çifte Minareli Medrese üçgeninde bulunduğu öğrenilirken, 19. yüzyıl belgelerine göre, bir köprüden geçilerek dış sura ulaşılmakta ve az sonra da, halk arasındaki adıyla ‘Tevrüz’ Kapı’sına varılmakta idi. Şehrin batı tarafına düşen Erzincan Kapı’nın ise, Çaykarye suyunun hemen arkasında bulunduğu belirtilirken, burada yine Çaykarye adlı bir köprü ve Ilıca’yı bile görüş alanında bulunduran sur ve kulenin bulunduğu kaydedildi.
Şehir içerisindeki kapılarından farklı olarak, ‘Devre-i Muttasıla’ adı verilen batıda İstanbul Kapı, Doğu’da Kars Kapı, güneyde Harput Kapı ve kuzeyde ise Kavak Kapı’dan giriş çıkışın yapıldığı Erzurum’da, söz konusu kapılardan sadece 3’ü günümüze ulaşabildi.
ALEMCİLERE MEKAN OLAN KAPILAR
Kars Kapı, askeri bölge içerisinde bulunuyor olması nedeniyle günümüze kadar ulaşmayı başarırken, İstanbul Kapı da, çevresinde park alanı yapılmış olmasına rağmen, sarhoşların mekanı olmaktan kurtarılamadı. Mustafa Kemal Atatürk’ün, 3 Temmuz 1919 tarihinde geldiği Erzurum’a İstanbul Kapı’dan giriş yapması, bu kapıya ayrı bir anlam kazandırırken, bu özellik, kapının bakımsızlıktan kurtarılmasına bile yetmedi. Geceleri alemcilerin adresi olan İstanbul Kapı, zaman zaman çevre sakinleri tarafından da şikayet konusu edildi. Kapının hem içler acısı hali, hem de alemcilerin buluşma adresi olmasından yakınan vatandaşlar, ilgilileri bu konuda defalarca ikaz etmişti. Devre-i Muttasıla’nın üçüncü kapısı olan Harput’tan, günümüze kalan herhangi bir iz bulunmazken, şehrin kuzeyine kalan Kavak Kapı ise, şu anda iki mahalleyi birbirine bağlayan bir tünel vazifesi yapıyor.
VATANDAŞLAR KAPILARIN KORUMA ALTINA ALINMASINI İSTİYOR
Vatandaşlar, Erzurum’un geçmişiyle adeta özdeşleşmiş olan kapıların, düşmana karşı geliştirilen savunma taktiğinin önemli bir parçası olduğuna vurgu yaparak, kapılardan çok azının günümüze ulaşmış olmasının büyük bir talihsizlik olduğunu dile getirdiler. Erzurumlular, hiç olmazsa İstanbul Kapı, Kars Kapı ve Kavak Kapı’nın koruma altına alınması ve gelecek nesillere ulaşmasının sağlanması çağrısında bulunarak, “Biz bugün nasıl ki, söz konusu kapıların ortadan kalkmasına sebep olanlara öfke duyuyorsak, bizden sonraki nesil de, aynı öfkeyi bize duyacaktır. Bu nedenle tarihi mirasımızdan gelecek nesli mahrum bırakmayalım” diye konuştular.