Atatürk Üniversitesi’nin davetlisi olarak Erzurum’a gelen ve Divan edebiyatı üzerine yaptığı sohbetlerle ünlenen Av. Hayati İnanç, “Klasik Türk Edebiyatında Hayata Bakış” konulu konferansta Erzurumlu Hâzık Mehmed Efendi’yi ve Divan’ını anlattı.
Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansta konuşan İnanç, birçok divan şairini de bağrından çıkarmış Erzurum’a ilk defa geldiğini hatırlatarak, bundan sonra daha sık geleceğini ifade etti.
//ESKİ TÜRK EDEBİYATI KONFERANSI
Konuşmasında klasik edebiyatın birbirinden seçkin örneklerini okuyarak yorumlayan İnanç, geçmişteki örneklere bakarak günümüzde yaşanan bazı sosyal ve siyasal hadiseleri, ‘hikmet’ ve yer yer de ‘mizah’ penceresinden bakarak anlattı.
Son büyük Osmanlı Mutasavvıfı ve şair bilgini olan Hasankaleli İbrahim Hakkı Hazretleri’ne Erzurum’daki medresede Farsça hocalığı da yapan Müderris Şair ve Müftü Hazık Mehmed Efendi’nin divanından da söz eden İnanç, Müftü Hazık Mehmed’in 1690 yılında Erzurum’da doğduğunu, adının Seyyid Mehmed ve mahlasının ise Hâzık olduğunu söyledi. Müftü Hâzık Mehmed’in, ilk ilmini ulemadan olan babasından öğrendiğini, Erzurum Medrese’lerinde okuduktan sonra, şiir ve edebiyat zevkini ve âlimlik icazetini aldıktan sonra İstanbul’a gittiğini ifade eden İnanç, burada Şeyhulislam Efendi ile görüşüp bir gazelinde; “Yok Sıtanbul kadar cayi mezak ücrada” diye Osmanlı Başkentini pek sevdiğini belirtmişse de, gönlünü sıla hasretinin sardığından, Erzurum Müftülüğü’ne tayinini isteyip, Erzurum’a döndüğünü, İbrahim Paşa Medresesi’nde Farisî Hocalığı yaptığını ve bu sırada İbrahim Hakkı Hazretlerini okuttuğunu anlattı. Müftü Hazık Mehmed’in, 1750—1752 yıllarında Ahıska’da bulunarak burada beylerbeyi Atabekler sülalesinden Hacı Ahmet Paşa’nın yaptırdığı Ahmediyye Camii ve Ahmediyye Külliyesi adlı şaheserlere ve şadırvanlarına tarihler düştüğünü, Ahıska’dan dönüşünde Erzurum Müftüsü iken yine müderrisliğe devam ettiğini 1763 yılında burada rahmete kavuştuğunu açıklayan İnanç, Seyyid Mehmed Hâzık Efendi’nin, şiir sanatında daha çok Nef’i ile Urfalı Nâbi’yi beğenerek onların tesirinde kaldığını, tam ve müretteb bir divanın bugün elimizde olduğunu sözlerine ekledi.
//HAZIK EFENDİNİN BERCESTE BEYİTLERİNDEN ÖRNEKLEME
İnanç, Hâzık’in Divanı’ndan beyitler okuyarak açıklamasını da yaptı. Hayati İnanç, Türk insanın kendi kültürünü tanıma ihtiyacı içerisinde olduğunu da belirterek, “Kimseye kendimizi anlatmasak da olur, ama kendimizi tanımalıyız. Değerlerimizle tanışmalı, aynaya bakmalı ve gönlümüz huzur dolu lezzetle yaşamalıyız. Bu bizim hakkımız ve ödevimizdir. Bu konuda elimizden geleni yapmaya çalışmalıyız,” dedi.
Divan edebiyatının anlaşılmamasının uzak durmakla bir ilgisi olduğunu ifade eden İnanç, yaptığı programlar ve verdiği konferanslarla pek çok gencin Divan edebiyatını sevdiğini hatırlattı. İnanç, “Demek ki biz onlara ulaşabilirsek, kültürümüzü onlara sunabilirsek, güzel bir biçimde alacaklar ve bunu yaşatacaklar” diye konuştu.
“Benden geriye eski edebiyatımızı anlayan, anlatan beş yüz genç kalırsa” mutlu öleceğim diyen İnanç, muazzam bir mirasın mirasyedi mirasçıları olmaktan bir an önce kurtulup kendi köklerimizden ve kaynaklarımızdan istifade etmenin yolların aramamız gerektiğini sözlerine ekledi.