Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu geçici Bakanlar Kurulu kurmak üzere Başbakan olarak atadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu'nu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 1,5 saat sürdü.Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, en fazla milletvekiline sahip Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı ve Konya Milletvekili, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu Anayasanın 114. maddesi gereğince geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere Başbakan olarak atadı.Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, seçimlerden sonra istifa eden ve yeni hükümet kuruluncaya kadar göreve devamı istenmiş ve bu defa Anayasanın 114. maddesi gereğince görevinden çekilmiş olan Bakanlar Kurulunun, geçici Bakanlar Kurulu kuruluncaya kadar görevine devam etmesini de istedi.
ÜSTLENDİĞİM GÖREV, DEVLET GÖREVİDİR
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün üstlendiğim görev, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın tarafıma tevdi ettiği görev, bir devlet görevidir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün üstlendiğim görev, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın tarafıma tevdi ettiği görev, bir devlet görevidir. Siyasi mahiyettedir doğru, ancak siyasi parti kimlik ötesinde ülkede hükümet kurulamaması sebebiyle seçimlere ülkeyi götürecek ve dolayısıyla da devlet görevi itibarıyla halkın huzur ve güven içinde seçimlere gitmesini sağlayacak görevdir" dedi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere Başbakan olarak atanmasının ardından, Çankaya Köşkü'nde basın toplantısı düzenledi.
Türkiye'de ilk defa demokrasi tarihinde yaşanacak bir tecrübe nedeniyle basın ve kamuoyunun huzurunda bulunduğunu belirten Davutoğlu, önce Artvin'de sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileklerini iletmek istediğini ifade etti.
Artvin'de bir an önce etkin şekilde müdahale etmek için her türlü tedbiri aldıklarını dile getiren Davutoğlu, devletin gerek maddi kaynaklar gerekse lojistik imkanlar itibarıyla vatandaşın yanında ve hizmetinde olduğuna vurgu yaptı.
Demokrasi tarihinde ilk kez tecrübe edilecek sürecin başladığı bir dönemde olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Dolayısıyla görüşlerimi, kanaatlerimi, takip edeceğim yol haritasını, sizlerle ve kamuoyumuzla açık ve şeffaf bir şekilde paylaşmayı hem bir zaruret hem de görev olarak telakki ediyorum. Onun için dikkat ederseniz, bugün basın toplantısını Başbakanlıkta yapıyoruz. Daha önce 7 Haziran'dan bu yana koalisyon görüşmeleri çerçevesinde yaptığım bütün basın toplantılarını, AK Parti Genel Merkezi'nde yaptım. Çünkü koalisyon görüşmeleri nihai kertede, siyasi partiler arasında faaliyettir ve siyasi parti kimliğiyle konuşmak, AK Parti Genel Başkanı olarak konuşmak zarureti vardır" ifadesini kullandı.
"DEMOKRASİDE İLK TECRÜBE"
"Bugün üstlendiğim görev, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın tarafıma tevdi ettiği görev bir devlet görevidir" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Siyasi mahiyettedir, doğru ancak siyasi parti kimlik ötesinde ülkedeki hükümet kurulamaması sebebiyle seçimlere ülkeyi götürecek ve dolayısıyla da devlet görevi itibarıyla halkın huzur ve güven içinde seçimlere gitmesini sağlayacak görevdir. Onun için Başbakanlıkta bu toplantıyı yapmayı uygun gördüm. Bundan sonra bu süreçle ilgili bütün toplantılar, Başbakanlık çerçevesinde ele alınacak hususlardır. Biraz önce zikrettim, demokraside ilk tecrübe. Bu bir anayasal zorunluluk ve bir sorumluluk."
"Buraya ben, AK Parti Genel Başkanı ya da Başbakan olarak iradi şekilde ve isteyerek gelmiş değilim" diyen Davutoğlu, süreci, doğası içinde, anayasal bir zorunluluk ve ülkeye hissettikleri derin sorumluluk anlayışıyla başlattıklarını vurguladı.
Davutoğlu, "Gönül isterdi ki 7 Haziran'dan bu yana bütün siyasi parti liderleri, sorumluluk içinde davransınlar. Türkiye’de kamuoyunu oluşturan bütün kesimler ve ilgili bütün taraflar bu sorumluluk çerçevesinde bir hükümet oluşumu için katkı sağlamış olsunlar ve bugün Türkiye’de yeni bir seçime ihtiyaç olmamış olsun" dedi.
AK Parti Genel Başkanı olarak da Başbakan olarak da 7 Haziran'dan bu yana hep anayasal süreçleri işletmek ve meşruiyet çizgisi içinde kalmak vurgusunda bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çünkü nihai kertede hepimizin saygı duymak durumunda olduğu ve ülkenin geleceği itibarıyla elimizi taşın altına koymamız gereken süreçlerde temel referans noktası, ülkenin huzuru, güvenliği ve bununla birlikte süreçleri tanımlayacak olan anayasal çerçeve" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında Anayasa'nın öngördüğü şekilde, TBMM Başkanlık seçimleri yapıldığını, TBMM Başkanlık divanının oluşmasının ardından Cumhurbaşkanı'nın da yine Anayasa'nın çizdiği çerçevede kendisini hükümet kurmakla görevlendirdiğini ifade ederek, daha sonra yoğun bir şekilde hükümet kurma çalışmalarına başladıklarını anımsattı.
"HERKES BURAYA NASIL GELDİĞİMİZİ GÖRSÜN"
CHP ve MHP liderleri ile HDP eş başkanlarıyla, hükümet kurma çalışmaları doğrultusunda bir araya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Burada çıkan tablo şuydu; bunu açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum ki herkes buraya nasıl geldiğimizi görsün. Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede bir koalisyon müzakeresi değil ancak bir koalisyon kurabilecek zeminin olup olmadığını anlamak üzere bir görüşmeler silsilesi başlatmak konusunda mutabık kaldık. Ben kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Kendisi ve ekibi, bizim ekibimizle birlikte son derece derinlemesine karşılıklı anlayış içinde bir çalışma yürüttüler ve Sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik.
Şunu da ifade edeyim, 'Burada bize koalisyon teklif edilmedi' kanaati yanlıştır. Çünkü o görüşmelerde zaten bir koalisyon için zemin olup olmadığı hususu etüt edilecekti. Bir araya geldiğimizde özellikle AK Parti'nin son 13 yıl içinde uyguladığı dış politika ve eğitim alanında yapılanların hemen hemen tümünün değişmesi gerektiği kanaati toplantılarda zikredildi ve derin görüş ayrılıkları ortaya çıktığı için uzun süreli koalisyonlarla ilgili ciddi tereddütler hasıl oldu. Toplantıda açıkça ele aldığımız hususlardı."
SİYASİ LİDERLERE ‘SORUMLULUK’ ÇAĞRISI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir kez daha siyasi liderlere çağrıda bulunuyorum: Gelin, suçlamak yerine, karşılıklı ithamlar yerine bu sorumluluk çerçevesinde, Anayasa'nın gösterdiği çerçevede bir hükümet oluşumu için çaba sarf edelim" dedi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere Başbakan olarak atanmasının ardından Çankaya Köşkü'nde basın toplantısı düzenledi.
Siyasi liderlere bir kez daha çağrıda bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, "Gelin, suçlamak yerine, karşılıklı ithamlar yerine bu sorumluluk çerçevesinde Anayasa'nın gösterdiği çerçevede bir hükümet oluşumu için çaba sarf edelim. Kritik bir süreçteyiz, terörle mücadele bağlamında. Bu ülkeyi siyasi kriz havası varmış gibi bir atmosfere sokmayalım" diye konuştu.
Anayasa'da açık şekilde geçici Bakanlar Kurulu oluşumunun, ilkelerinin ve çerçevesinin bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Süreci tıkayacak bir tutum içine girmek, 'Bizden hiçbir şekilde Bakanlar Kuruluna katılım olmayacak' diye sorumluluktan kaçmak, önümüzde telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açar. Tek tek partililer üzerine baskı yapmak, onlara güvensizlik izhar edecek şekilde şimdiden gayri ahlaki ithamda bulunmak doğru değil. Teklif edilen şey, herhangi bir menfaat karşılığı yürütülecek bir bakanlık görevi değildir. Teklif edilen şey, Anayasa'nın öngördüğü şekilde 2 ay içerisinde ülkenin sorumluluğunu, onurlu bir görevde birlikte taşımaktır. Eğer koalisyon mümkün olmuş olsaydı zaten buna ihtiyaç kalmazdı.
Biz bir kez daha genel başkanlara hitaben söylüyorum. Ne ben ne arkadaşlarım hiçbir şekilde herhangi bir partinin iç işlerine müdahil olmadık olmayız. Herhangi birisi bizim adımıza başka bir partinin iç işlerine dönük olarak bir mesaj verirse önce ben karşı çıkarım. Buna kesinlikle izin vermem. Gayri ahlaki hiçbir müzakerenin parçası olmadık olmayız. Hiç kimseye menfaat teklifinde bulunmadık bulunmayız. Ahlaksız teklif gibi tabir edilen konularda da, hem kendimizi tenzih ederim hem de bahsi geçen onurlu Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini tenzih ederim, TBMM üyelerinin hiçbirisi böyle bir teklifin muhatabı değildir."
"BİZİM HAYATIMIZ, SİYASİ GEÇMİŞİMİZ BELLİDİR"
Anayasa'nın kendisine Bakanlar Kurulunu kurma görevi verdiğini, bunun için 5 günlük bir süre tanıdığını belirterek, "Bütün partiler de oranları nispetinde temsil edilecek diyor. O zaman benim görevim, madem ki genel başkanlar, bu çağrılarımıza kulak tıkadılar doğrudan bazı tekliflerde bulunmak" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "Aksi takdirde bağımsız üye atayamıyoruz. Anayasa o kadar detaylı tanımlamış ki. Şöyle denebilir, 'Bize teklifte bulunmadan bağımsız üye atasın'. Atayamaz, atayamam, Cumhurbaşkanı'mız da bunu onaylayamaz. Anayasa açık bir şeklide diyor ki 'Partililer bu teklifi kabul etmezlerse bağımsız üye atayabilir'. Ben resen şimdi CHP ve MHP liderleri böyle dedi, ben de onlara saygı göstereyim, dolayısıyla onlardan kimseye teklif götürmeyeyim, bağımsız atayayım desem anayasal suç işlemiş olurum. Herhangi bir müracaatta bu hükümetin meşruiyeti tartışmaya açılır" değerlendirmesinde bulundu.
Günlerdir konuyu etüt ettiğini, her perspektiften baktığını, hiçbir parti genel başkanını rencide edecek bir ifade kullanmadığını söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:"Ama kimse de bizi rencide etmesin. Bizim hayatımız, siyasi geçmişimiz bellidir. Hiç kimseye gayri ahlaki teklifte bulunmadık, menfaat karşılığı hiç kimseye bir makam tevdi etmedik, etmeyiz de. Ama Anayasa ne diyorsa o olur. Hem bizi zan altında bırakıp hem de kendi milletvekillerine güvensizlik içinde, onları zan altında bırakmak doğru bir şey değil, anayasal süreci işletemeyiz. O bakımdan çağrım, gerekirse görüşürüz, ama kimse yolları tıkamasın, kapıları kapatmasın. Bu çerçevede 5 günlük bir süre de olduğu için TBMM Başkanı bana oranları bildirdiği andan itibaren ben ilgili milletvekillerine teklif götürmeyi planlıyorum."
"KRİTERLERİM ÇOK AÇIK"
Kriterlerinin çok açık olduğunu dile getiren Davutoğlu, bunları da ehliyet, liyakat, uyum, devlet veya sivil toplum hayatında belli sorumlulukları almış olmak şeklinde sıraladı.İsimleri belirlerken şu veya bu siyasi kanaati, parti içindeki konumu, şu veya bu olmasını göz önüne almayacağından herkesin emin olmasını isteyen Davutoğlu, kriterinin bu görevleri yürütecek bir birikimin bulunması olacağını kaydetti.
Bu çerçevede her partiden milletvekilerinin özgeçmişlerini tek tek incelemeye gayret ettiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bunu da bir sorumluluk bilinci içinde en doğru isimleri, en doğru derken diğerleri yanlış anlamında demiyorum, oluşabilecek bir kompozisyon bağlamında herhangi bir spekülasyon yapılmaması için belli kriterlere uyulmasına özen gösterdim" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile reform ağırlıklı, anlaştıkları hususlarda reform yapmak üzere kısa dönemli, ülkeyi seçime götürecek bir hükümet modeli üzerine konuştuklarını belirten Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:"Burada da bizim tarafımızdan temel, esas alınan husus, uzun dönemli koalisyon yürütmede bir takım zorluklarla karşılaşması halinde doğabilecek sorunları da ortadan kaldıracak şekilde kısa dönemde mutabık kaldığımız hususlarda anayasal ve yasal reformlar yapıp, ülkeyi ondan sonra bir seçime götürmek hususunda ülkede oluşabilecek, toplumda oluşabilecek genel mutabakatı da yansıtacak olumlu bir süreci başlatmaktı. Bu mümkün olmadı, burada kimseyi suçlayacak değilim. Yetkili kurullarında her iki taraf da istişare etti, mümkün olmadı. Ama bir koalisyon teklifi, görüşmeler sonrasında hangi tür koalisyon olabileceği yönünde bir kanaat paylaşımı oldu."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürekli "Koalisyona kapılarının kapalı olduğu ve bir an önce seçime gidilmesi gerektiğine" dair açıklamaları bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, yaptıkları görüşmelerde Bahçeli'nin bir hükümet kurmayı arzu etmediğini, olması gerekenin diğer partiler arasında bir koalisyon olduğunu açık bir şekilde ifade ettiğini aktardı.
Davutoğlu, CHP ile koalisyon görüşmelerinin bitmesi sonrasında tekrar bir araya gelme konusunda MHP ile mutabık kaldıklarını, fakat ilk görüşmede Bahçeli'nin koalisyona kapıları kapattığını kaydetti.
Bahçeli'nin 7 Haziran akşamı da koalisyona kapıları kapattığını vurgulayan Davutoğlu, "Şimdi buraya geldiğimiz süreci, nasıl geldiğimizi unutanlar sanki 'AK Parti kendi iradesiyle ülkeyi bir seçime zorluyor' diye suçlamalarda bulundular, bu doğru değil. Milletimiz neyin, nasıl söylediğini, kimin neleri söylediğini o kadar kolay unutacak hafızaya sahip değil" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Bahçeli ile gerçekleştirdikleri ikinci görüşme üzerine spekülasyonlar yapıldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Hiçbir zaman biz her iki liderle yaptığımız görüşmenin arka plan bilgilerini paylaşmadım ama şunu ifade edeyim, o gün de söyledim, kendisine de bunu ifade ettiğim için bu konuda ilkesel olarak doğru olduğunu düşünüyorum. Daha konuşmamızın başında kendisi herhangi bir müzakereye girmeden uzun dönemli bir koalisyona, seçim koalisyonuna, AK Parti azınlık hükümetine ve erken seçim kararına açık bir şekilde karşı olduğunu ifade ettiler. Yine eleştirmek maksatlı söylemiyorum tablo bu. Buraya, bizim irademizle gelindiği kanaatini yaymak isteyenler açısından kısa bir özet vermek durumunda kaldım."
"DENEMEDİĞİM YOL VE YÖNTEM KALMADI"
Koalisyon imkanı kalmayınca Cumhurbaşkanı Erdoğan'a geçen salı günü görevi iade ettiğini anlatan Davutoğlu, perşembe günü de bu kez böyle bir anayasal zorunluluk olmasın diye, bütün siyasi liderlere bir çağrıda bulunduğunu ve "Madem bir koalisyon hükümeti oluşamadı, gelin hep beraber Meclis'te ortak bir karar alalım ve sorumluluklarını yerine getirmiş liderler olarak halka gidelim, birlikte gidelim, rekabet edeceğiz ama el ele gidelim dedik" sözlerini anımsattı.
Davutoğlu, yaptığı bu çağrıların karşılık bulamadığını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Eğer bulmuş olsaydı bugün anayasal zorunluluk olarak ortaya çıkan durum olmayacak ve 4 parti, 3 parti, hatta 2 parti anlaşıp birlikte bir seçimin kapısını aralayıp birlikte milletin huzuruna gitme imkanı olacaklardı. Her şeyi açık bir şekilde ifade ediyorum, deniz tükenene kadar her şeyi denedik. Ben şahsen bunu milletime olan bir borcum olarak ifade ediyorum, denemediğim yol ve yöntem kalmadı. Ve her aşamada da milletimizi açık ve net bir şekilde bilgilendirdim. Bunun üzerine 45 günün dolmasına müteakip, dün Sayın Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanı ile yaptığı görüşme sonrasında ülkeyi erken seçime götürmekten başka bir çare olmadığı kanaati hasıl olduğundan erken seçim kararı aldı. Bu sabah da bir yönetim boşluğu olmaması için görevi bana tevdi ederek, geçici bakanlar kurulunu kurmamı ve anayasanın ilgili maddeleri çerçevesinde biran önce bu çerçevenin çizdiği rota içinde vazifeyi tevdi etmek hükümet boşluğuna yol açmadan, ülkeyi sükunet ve sühuletle seçimlere götürme konusunda adım atmamızı bildirdiler."
Anayasa çerçevesinde geçici Bakanlar Kurulunun kurulması için milletvekillerine teklif götürmek zorunda olduklarını, bu milletvekillerinin partileri ve genel başkanlarıyla istişare etme haklarına karışamayacaklarını belirten Davutoğlu, "O teklifi ama yapmak zorundayız, Anayasa'yı açıp okusunlar. O teklif yapılmadan bağımsız atanamaz. Bakanlar Kurulu kurulmadan da ülke seçime gidemez. Yani çıkmaz bir sokağa ülkeyi sokmak, sonra da 'Bu çıkmaz sokağa kim soktu' diye sormak bize yakışmaz, devlet adamlığına yakışmaz" diye konuştu.
Milletvekillerine geçici Bakanlar Kurulunda görev almaları için yapacağı davete, makul bir sürede cevap bekleyeceğini kaydeden Davutoğlu, "Çünkü 5 günümüz var. Makul süre bu. 5 günü düşündüğünüzde gelen cevaplara göre Bakanlar Kuruluna girme konusunda olumlu irade beyan eden milletvekillerinin görev dağılımlarını da düşüneceğim. Sonra da Cumhurbaşkanı'mızın onayı ve devri. Bütün bunların da 5 gün içinde bitmesi gerektiği için davet ederken, bu teklifte bulunurken, bir süreyle makul bir süre ile cevaplandırılması çağrısında bulunacağım" ifadelerini kullandı.
"PUSLU HAVALARDA ORTAYA ÇIKAN BAZI ŞER ODAKLARINA FIRSAT VERMEYECEĞİZ"
Kritik süreçlerden geçildiğini, 7 Haziran seçimlerinde oluşan tablo içinden bir hükümet çıkarmanın mümkün olmadığını anımsatan Davutoğlu, halka şu çağrıda bulundu:
"7 Haziran'dan bu yana da ülkede bir yönetim boşluğuna izin vermedik. Herkes mutmain olmalıdır, anayasal çizgiyi ve süreci kararlılıkla işleteceğiz. Milli iradeye kesinlikle saygılı bir şekilde, ülkenin yönetim boşluğu içine düşmeksizin, seçimlere gitmesi için elimizden geleni yapacağız. Burada daha önce de ifade ettiğim gibi puslu havalarda ortaya çıkan bazı şer odaklarına fırsat vermeyeceğiz. Alınması gereken devlet tedbirlerini siyasi ve ekonomik istikrar için alacağız. Güvenlik ve sükunet içinde seçime gidilebilmesi için de terörle mücadele de dahil olmak üzere yürüttüğümüz çalışmalarda hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz. Sonuçta millet ne derse o olur. Hayır olsun diyoruz."
"HER AN, HER YERDE GÖRÜŞEBİLME ÇAĞRISI"
Davutoğlu açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.CHP ve MHP Genel Başkanlarının geçici hükümete üye vermeyeceklerini daha önce açıkladıklarının anımsatılması üzerine Davutoğlu, "Liderlere yaptığım çağrı, seçime giderken bugün ve gelecekte önümüzdeki 2 ay içinde ülkenin gereksiz siyasi gerginliklere düşmesine izin vermeden, her an, her yerde görüşebilme çağrısıdır" karşılığını verdi.
Siyasi rakiplerin düşman veya hasım olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Olsa olsa karşılıklı rakibiz. Birbirimizi yok etmek, tasfiye etmek için değil demokrasinin temel unsurları olan siyasi partilerin eşit şartlarda rekabet etmesi için demokratik süreçleri işletiyoruz. Dolayısıyla bir hasım gibi birbirimize bakmayalım. Oturup konuşalım. Üretilecek çözümleri birlikte üretelim. Sonunda milletin huzuruna gidin herkesin ülke ile ilgili kendi kanaatini, hedefini, ilkelerini ortaya koysun, millet de karar versin. Böyle bir seçim ortamına giderken tekrar bloklaşma çabaları içine girmek, tekrar 'Zinhar şu olmaz, hayır şu da olmaz' diye kapıları kapatan bir tutum içine girmek ülkemizin geleceği bağlamında sorumsuzca bir davranış olur kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.
"BURADAKİ NİYET KESİNLİKLE BİR BAYPAS YAPMA NİYETİ DEĞİL"
Başbakan Davutoğlu, milletvekillerine geçici Bakanlar Kurulu üyeliği teklifi götürene kadar genel başkanların çağrısına cevap vermesi durumunda liderlerle görüşmeye hazır olduğunu ifade etti. Liderleri aşarak milletvekillerine dönük bir hesap içinde olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Parti organlarını aşarak bir hesap içinde değilim. Ama Anayasa'nın kendisi zaten bunu böyle çiziyor. Çünkü liderler zaten bir araya gelip çözemediği için bir geçici Bakanlar Kurulu oluşuyor. Buradaki niyet kesinlikle bir baypas yapma niyeti değil."
Davutoğlu, yapılan yorumlar üzerine bu çağrısını tekrar ettiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Fakat yine Anayasa açık bir şekilde 'Partililere teklif götürülür' diyor. Bu da bir zaruriyet. Bunu da işletmek bundan sonraki adım için olmazsa olmaz bir şart. Yani ben teklif etmezsem Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerini, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine sayı gelmediği için daha herhalde basın toplantısı bittiğinde takriben gelir 8 veya 9, 7 veya 9 diyeyim o civardaki bakanlık boş kalır. Ben oraya bağımsız üye atayamam. Çünkü diyor ki Anayasa, 'Teklif edilecek, reddetmesi halinde içeriden veya dışarıdan bağımsız üye atanır' diyor. O zaman bu Anayasa'yı nasıl işleteceğiz eğer siz benim yaptığım her teklifi, milletvekillerine yaptığım teklifi gayrı ahlaki veya sanki onların içişlerine müdahale gibi görülürse nasıl bu işletilir. Ama o şöyle olsaydı, perşembe günü yaptığım çağrı üzerine bir araya gelseydik, birlikte bir hükümet kursaydık, tabii ki Cumhuriyet Halk Partisinden kimin geleceğine Sayın Kılıçdaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisinden kimin geleceğine Sayın Bahçeli karar verirdi. Daha sonra dahi bu hükümet içinde yer alacaklarını beyan etmiş olsalardı tabii ki ben siyasi nezaket içinde onlarla da istişare ederdim.
Siyasi nezaket içinde, anayasal zorunluluk içinde değil. Çünkü bu koalisyon değil. Siyasi nezaket içinde istişare ederdim. Ama Sayın Cumhurbaşkanı'mız daha bu kararı almadan öyle açıklamalar yapıldı ki 'Biz kimseyi vermeyiz, telefonları kapatırız, kapıları kapatırız. Kim bunu kabul ederse ahlaksız bir teklife evet demiş olur.' Dediğim gibi bu milletvekillerine de hakaret, bize de hakaret. Telefonu kapatmak ne demek, eğer o ifade olmasaydı ben kendileriyle son bir telefon görüşmesi yapmaya niyetliydim. Acaba ne yapabilir birlikte diye."
"SİYASİ NEZAKETSİZLİK ANLAMINA GELECEK BİR ADIM ATMADIK"
Birçok eleştiriye maruz kaldıklarını ama 2 aylık süre içinde siyasi nezaketsizlik anlamına gelecek bir adım atmadıklarını belirten Davutoğlu, "Telefonları kapattınız, kapıları kapattınız, e bacaları da kapattın, demokrasi odasına nereden gireceğiz biz, seçime nasıl gideceğiz. Olmaz ki. Varsa bir ayrı yöntemleri onu söylesinler ama Anayasa içinde söylesinler" dedi.
Davutoğlu, herkesi sorumluluk içinde davranmaya davet ettiğini söyleyerek, "Emin olun tek tek özgeçmişlere baktım hiçbir istisna olmadan, mümkün olduğu kadar dediğim devlet tecrübesi de içinde olmak üzere bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Burada Sayın Genel Başkanlara mesajım bu. Bugün ve seçimlere kadar, seçimlerden sonra da her zaman her yerde konuşuruz ama kapıları kapatmak, telefonları kapatmak böyle bir üsluba girildiğinde bu üsluba girenler siyasi gelecek anlamında bedel öderler. Bunu yapmaması lazım kimsenin" değerlendirmesinde bulundu.
"İSİMLER BENDE MAHFUZ"
Muhalefet partilerinden hangi isimlere teklif götüreceğine ilişkin soruya Davutoğlu, "En yakın arkadaşlarım da bilmiyor. Bu isimler bende mahfuzdur" dedi.
Davutoğlu, en uygun yöntemle, hukuki bakımdan görevini yapmış olduğunu delillendirerek, Anayasa'nın gereğinin yerine getirildiğini gösterecek şekilde bir teklif ileteceğini bildirdi.
AK Parti içindeki görevlendirmelerin de kendisinde mahfuz olduğunu belirten Davutoğlu, "Diğer partilerden teklifleri, isimleri, evetleri bilmem lazım ki en son AK Parti'yi bu anlamda açıkça düşünüyorum. Çünkü öncelikle onu bilirsem ona göre Bakanlar Kurulu görev dağılımı yapıp, teklif edilen bakanlıkların ve reddedilmişse onların yerine bağımsız, geri kalanları da AK Parti içindedeğerlendirme yapacağız ve AK Parti'den hiçbir arkadaşım bu anlamda bir sorumluluktan kaçacak değil. Onları da tek tek yapacağım yani parti organları üzerinden yapmayacağım. Yani MYK'ya götürmeyeceğim ya da MKYK da değerlendirmeyeceğim" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Herkesin emin olmasını isterim, bizden gayri ahlaki bir tavır sadır olmaz. Hiçbir şekilde, hiçbir partinin iç işlerine müdahale etmeyiz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Herkesin emin olmasını isterim, bizden gayri ahlaki bir tavır sadır olmaz. Hiçbir şekilde, hiçbir partinin iç işlerine müdahale etmeyiz. Hiçbir şekilde herhangi bir partinin içinde bir takım huzursuzluk çıkması için küçük ayak oyunlarına, kurnazlıklara da itibar etmeyeceğimizi herkes bilir" dedi.
Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimin yenilenme kararının ardından, geçici Bakanlar Kurulu'nu kurmakla görevlendirildiğini belirtti. Davutoğlu, "Bu görev, bir koalisyon hükümeti kurma görevi değildir. Bu görev, AK Parti ile diğer siyasi partiler arasında bir müzakere süreci başlatma görevi de değildir" diye konuştu.
Koalisyon hükümeti kurulması için yapılan müzakerelerden netice alınması halinde bugün geçici Bakanlar Kurulu'nu kurmakla görevlendirilmeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Bir koalisyon hükümeti kurmuş ya da ikili, üçlü bir hükümetle huzurunuza çıkmış olsaydım ama bu mümkün olmadıysa bunun sorumlusu kesinlikle biz değiliz" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, sürece ilişkin yol haritasını, çerçeveyi açık, şeffaf ve net bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağını dile getirerek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir uygulamayla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Bu nedenle son iki gün içinde, gerek partideki gerekse akademik hayattaki anayasa hukukçularıyla, hukuk formasyonuna sahip, kanaatine güvendiği bütün uzmanlarla istişare yaptığını aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:"Dün gece geç saatlere kadar değişik görüşleri, mütalaaları aldım. Teamüle çok önem veren biri olarak, yanlış bir teamülün başlamasına ön ayak olmak istemem. Geldiğimiz noktada, sürecin Anayasa'nın 114 ve 116'ncı maddelerini, beğeniriz beğenmeyiz, kabul ederiz etmeyiz ayrı bir şey ama bu maddelerin getirdiği çerçevede hareket etmek hepimizin üzerine bir borç. Biz bunun üzerine yemin ettik. 114 ve 116'ncı maddelerin dışına çıkmamız söz konusu olamaz. Peki bu maddeler çerçevesinde atılan adımların meşruiyeti tartışılır mı? Asla tartışılamaz.
Dün ve evvelsi gün yapılan yorumlarda, özellikle ahlakilik çizgisi çerçevesinde yapılan yorumları hem talihsiz hem de Anayasa ile çelişik bulduğumu ifade edeyim. Biz Güneş Motel uygulamaları vesaire peşinde değiliz, burada bir koalisyon hükümeti de kuruyor değiliz. Eğer Güneş Motel benzetmesi yapılacaksa 8-9 Haziran'da eksiğimizi tamamlamak için böyle bir yola tevessül edebilirdik. O gün söyledim ve millet de tarih de Allah da şahit ki o günden bugüne meşruiyet çizgisinden bir an sapmadım. Herhangi bir meşruiyet çizgisinden sapma eğilimine de izin vermedim, vermem de. Gayri ahlaki bir tutumu hiçbir zaman meşru görmedim, böyle bir şeyi kim yaparsa yapsın onun da karşısında yer alacağımız açık bir şekilde ifade edeyim."
"BU MADDE 1982 ANAYASASI İLE GELMEDİ"
Davutoğlu, TBMM ve RTÜK başkanlık seçimlerindeki tutumlarının açık olduğunu, net, ilkeli ve meşruiyet çizgisinde bir tutum takındıklarını ifade ederek, "Dün ve bugün yapılan yorumları talihsiz yorumlar olarak gördüm. Bir koalisyon hükümeti pazarlığı içinde değiliz. Ülke seçime gidecek, bu süreç içinde, iki ayı aşkın süreç içinde, ülkenin yönetimsiz kalmaması lazım" değerlendirmesini yaptı.
Hiçbir yola yeterli etüdü yapmadan çıkmadığına işaret eden Davutoğlu, son günlerde hem 1961 ve 1982 anayasaları ile Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili bütün maddelerini incelediğini hem de farklı kanaate sahip kişileri ayrı ayrı dinlediğini anlattı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Zannedildiği gibi bu madde, 1982 Anayasası ile gelmedi, 1961 Anayasası, Temsilciler Meclisi'nde ilk teklif yapıldı, Milli Birlik Komitesi'nde tartışıldı, o günden bugüne gelen, 1982 Anayasası'nda 'temsil edilirler' tabiri yerine 'üye alınırlar' şekliyle düzenlenen ama ülke bir hükümet kurulamaması tablosuyla karşı karşıya kaldığında atılması gereken adımları tanımlayan çerçeve madde. Siyasi Partiler Kanunu'nun 28'inci maddesi de göz önüne alındığında, Bakanlar Kurulu'nun nasıl oluşacağıyla ilgili temel bir hukuki çerçeve var.
Şundan herkesin emin olmasını isterim, bizden gayri ahlaki bir tavır sadır olmaz. Hiçbir şekilde, hiçbir partinin iç işlerine müdahale etmeyiz. Hiçbir şekilde herhangi bir partinin içinde bir takım huzursuzluk çıkması için küçük ayak oyunlarına, kurnazlıklara da itibar etmeyeceğimizi herkes bilir."
Başbakan Davutoğlu, verilen görevin gereğini yapmanın anayasal bir zorunluluk ve sorumluluk olduğuna vurgu yaparak, "Benim tevdi edilen görevi yerine getirmem için çaba sarf etmem nasıl anayasal bir görevse, görev tevdi edilen milletvekillerinin bu görevleri yerine getirmesi de anayasal bir sorumluluktur. Artık burada AK Parti, CHP, MHP, HDP yok. Ülke bütünüyle TBMM'den çıkacak bir hükümetin yönetiminde gidecek, hep beraber götüreceğiz.
Davutoğlu, seçim hükümetini kurması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevlendirilmesinin ardından Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Hangi parti milletvekillerine hangi bakanlıkları teklif edeceğinize dair çalışmalarınızı bize açıklar mısınız? Muhalefete kalan hangi bakanlıkları parti temsilcilerine teklif etmeyi düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, şu yanıtı verdi:"Bu isimler bende mahfuz ama AK Parti, CHP veya diğer muhalefet partileri arasında ayrım gözetmeden özgeçmişleri çerçevesinde son bir iki gündür çalışıyorum. Çünkü beş deniliyor, beş gün. Cumhurbaşkanımız bana görevi versin ondan sonra başlayayım desem bir iki gün de ona çalışıp ayırmam lazımdı, vakit kaybetmememiz lazım. Milletin herhangi bir şekilde 'ne oluyoruz' diye sormasına, bürokrasinin yavaşlamasına izin vermemek lazım. Cumhurbaşkanımız bana böyle bir görev tevdi edebilir düşüncesinde olduğum için kendi ev ödevimi yaptım. Bu çerçevede de zihnimde başbakan yardımcılıkları, bakanlıklar üzerinde bir resim var. Ancak bunu şu anda paylaşmayı uygun görmüyorum. Öncelikle teklif ettiğimiz milletvekili arkadaşlarımızın, başka partiden de olsa CHP, MHP hepsi TBMM çatısı altında, onlardan olumlu cevap gelmesi durumunda bakanlık dağılımları itibarıyla olması gereken şekliyle kendilerine bildireceğiz, görevlendirme yapacağız."
"EĞER MİLLETVEKİLLERİNE TEKLİF YAPMAZSAM ANAYASA'YA AYKIRI DAVRANIRIM"
Davutoğlu, "Türk siyasi tarihinde ilk kez olacağı için izlenecek yöntemin Anayasa'ya aykırı olarak yorumlanabileceği ve Anayasa Mahkemesine taşınabileceği"ne dair yorumların hatırlatılması üzerine de iki gündür hem partisinden hem de dışarıdan kanaatine güvendiği anayasa hukukçularıyla bir araya geldiğini ve ne olması gerektiği konusunda önce kendisinin kanaat oluşturduğunu ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, "Ben aksi olursa Anayasa Mahkemesinin iptaline gideceği kanaatindeyim. Eğer milletvekillerine teklif yapmazsam Anayasaya aykırı davranmış olurum. 'Resen dışarıdan sen kendi yakınını mı, tanıdığını mı belki de oraya yaptın' diye bir sualle Başbakana gelinebilir. Ama önce muhalefet partililerine teklifi yaparım, olmadığı zaman gideriz. Burada bir Anayasal ihlal olduğu kanaatinde değilim ama hukuk yolları her zaman açık, işletilebilir. Biz kendimizden eminiz" diye konuştu.
"Bakanlar Kurulu'nun profili nasıl olacak?" sorusunu Davutoğlu, "Bunlar tek tek görevlendirmeler olduğu için parti dengesinden daha çok, açık söyleyeyim kişilerin o görevi ifa edebilmeleri açısından bir değerlendirmenin doğru olduğu kanaatindeyim. Parti dengeleri sayısal olarak oturması lazım ama hangi bakanlığın hangi parti tarafından yürütülmesi gerektiği konusu kişi bazında değerlendirilecek bir şey, parti bazında değil. Hangi milletvekili en uygun olacaksa orada da devlet tecrübesi ya da sivil toplum tecrübesi benim için önemli hususlar. Çünkü iki ay böyle bir tecrübe edinecek bir dönem değil, zaten tecrübesi var olan kişilerin etkin yönetim sergileyebileceği bir dönemdir. Dolayısıyla partililere teklif ederken, aklımın ucundan köşesinden, 'şu partide genel başkanı şundan muhalifmiş onlara yönelelim şu partide bunlar muhalifmiş' gibi, zinhar bir şey geçmedi, geçmez de. Ama eğer tecrübe birikimi bağlamında birileri muhaliftir birileri yakındır o beni ilgilendirmez, başka partinin iç işleridir, hiçbir şekilde kriter olmaz, kendi aralarında istişare edecekler sonra da karışmam" diye yanıtladı.
"Ben doğru kişiyi doğru yerde değerlendirebilmek için teklifimi yaparım" ifadesini kullanan Davutoğlu, reddedilmesi halinde bu sefer dışarıdan atanacak olanlarla da iki ay içinde bu görevi etkin şekilde yürütebilecek kapasitedeki kişilere bakacağını söyledi.
Davutoğlu, ideolojilere, siyasi yaklaşımlara gitmeden bağımsız, tarafsız niteliklere uyan herhangi bir bürokrat, akademisyen, geçmiş siyasi tecrübesi olan birinin bakan olabileceğini kaydetti.
"HER EVE DÜŞEN ACI HEPİMİZİN YÜREĞİNE DÜŞÜYOR"
Bir gazetecinin, Hakkari'de şehit düşen yüzbaşının cenazesinde ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan'ın sözlerini ve hakkındaki iddiaları hatırlatması üzerine Davutoğlu, şöyle konuştu:"Zor günlerden geçiyoruz. Kimse bugünlerin acısız ve ızdırap vermeyen günler olmadığını iddia edemez. Hepimize bu acılar düşüyor. Her eve düşen acı, hepimizin yüreğine düşüyor. Bunları biz şehit aileleri ile bir araya geldiğimizde, görüştüğümüzde de derinden hissediyoruz. Türkiye 78 milyonluk bir büyük aile. Zor zamanlarda nasıl kenetlendiğimizi, deprem felaketleri, şimdi yaşadığımız sel felaketi, terör felaketinde cümle alem şahit, öyle bir şehit haberi geldiğinde yüreğinde sızı hissetmeyen hiçbir vatandaşımız olduğu kanaatinde değilim.
Tabii ateş düştüğü yeri daha fazla yakar, hepimizi yakıyor ama... Bir aile için bu acının hissedilmesi de doğaldır. Ben, onlarca şehit ailesiyle konuştum. Emin olun hala hatırladığımda gözlerimi yaşartan çok insani diyaloglar duyduk. Başsağlığı için aradığınız bir babanın, annenin 'devlet, vatan, millet sağolsun' dediğinde, yürekten deyişini, size duyduğu güveni ifade etmesini, şu ana kadar hepsini aradım. Aradıklarımdan tek bir kişi sitemkar bir ifadede bulunmadı. Anneler, babalar, yaşlılar, gençler..."
GATA'da gazileri ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, bir gazinin kendisine "Şuradan çıkayım hemen gidip mücadeleye devam edeceğim Sayın Başbakanım" dediğini aktardı. Gazinin Adana'daki annesini aradığını kaydeden Davutoğlu, annesinin "Ben bugünler için yetiştirdim" dediğini ve kendilerine de dua ettiğini kaydetti.
Böyle günlerin "dayanışma günleri" olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Ola ki art niyetli provokasyonlar varsa, bu olayı kastetmiyorum, onlara karşı da vakar içinde davranma günleri..." dedi.
Sevgilisi olan yaralı bir gazinin kendisine "Çıktığım anda nişana, söze değil, bıraktığım yere gideceğim Sayın Başbakanım" dediğini anlatan Davutoğlu, "Bizim askerimizin, subayımızın bilinci bu, şuuru bu... Şu anda büyük bir kahramanlıkla, fedakarlıkla bu yarbayımızın silah arkadaşları da Türkiye'nin her yerinde dağlarda, yaylalarda al bayrak için çarpışıyor. Bu vatanın birliği, beraberliği için çarpışıyor" şeklinde konuştu.
"ACILARI ANLIYORUZ AMA BU VAKARIN KORUNMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
"Acıyı anlarız, ızdırabı hep hissederiz" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Dolayısıyla orada kardeş acısıyla bu sözlerin sarf edildiğini düşünüyorum. Bu anlamda insani olarak yaklaşmak gerektiğini de düşünüyorum ama Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının gerektiğinde en derin acılara vakar içinde ve dimdik durabilecek nitelikte yetiştirildiklerine dair inancım da sonsuzdur. Yüksek Askeri Şura'ya katıldım. Özel Kuvvetler Birliği'ni ziyaret ettim. Çelik iradeli, kararlı, vakur subaylarımızı görmek bana sadece gurur, onur ve geleceğe dair ümit verdi. Zor zamanlarda, zorlu süreçlerde vakar ve kararlılık acıları dindirecek tek şeydir. Fedakarlık yaptığımızda da o fedakarlıkları gelecek nesiller için yaptığımızın bilincinde ve şuurunda olmamız hepimize katkı sağlar. Acıları anlıyoruz ama bu vakarın korunması gerektiğini düşünüyorum."
Başbakan Davutoğlu, AK Parti'nin Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi ile ittifak yapacağı iddialarına ilişkin ise şunları söyledi: "7 Haziran tablosu birçok siyasi partiler arasında işbirliği imkanlarını, seçim öncesinde de işbirliği imkanlarını değerlendirebileceği bir ortam da doğurdu. Ancak şu anda hemen bu konuda alınmış bir karar yok. Fakat herhangi bir teklif ya da görüşme süreci olursa da sadece bu partilerle değil, Türkiye'nin genelinde... Keşke Türkiye'de 2-3 partili bütünleşmeler silsilesi yaşansa. Siyasi tablo, seçim sandığında çarşaf gibi oy pusulası yerine, bunları da yanlış görmüyorum, herkesin hakkıdır ama siyasi yelpazelerde bütünleşme olursa siyasi istikrarın en büyük garantisi odur. Bu çerçevede çabalar olabilir. Ama şu anda ortaya çıkmış bir durum söz konusu değil."