Başbakan Davutoğlu, "Şu ana kadar 7 Haziran'dan beri, milletimiz de şahittir, tek bir santim hukuktan, anayasadan, yasal çerçeveden sapmadık, bundan sonra da sapmayız. Ümit ederim herkes, bu ulvi ve milli görev için elini taşın altına koyar. Birlikte, suhuletle temsil kabiliyeti yüksek bir meclis oluşturmak için seçimlere gideriz" dedi.
Anadolu'nun 12 ve 13'üncü yüzyıldan bu yana insan onuruna dayalı Anadolu felsefesi anlamında köklü bir geleneğe sahip olduğunu, bugün sürdürülen geleneğin gelecekte de ilelebet yaşatılacağını kaydedenDavutoğlu, Alevi toplumunun temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin, son dönemde özellikle Türkiye'deki birliği ve kardeşliği hedef alan, Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi ayrımlarla bu topraklardaki kardeşlik hamuruna zarar vermeye çalışan bütün faaliyetlere, şiddete ve teröre karşı omuz omuza vermenin güzel bir sembolünü oluşturduğunu dile getirdi.
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Demir'e yönelik saldırıyla ilgili olarak, "Bu saldırıların şahsen kendilerine değil, Türkiye'deki barışa, huzura dönük olduğunu da ifade etmek istiyorum. Kim, ne niyetle hangi vatandaşımıza saldırırsa saldırsın, saldırgan kamu düzenine, bu topraklardaki kardeşlik hamuruna saldırmış demektir" diyen Başbakan Davutoğlu, hükümet olarak bu saldırıların karşısında en etkin tedbiri aldıklarını, almaya devam edeceklerini, bu kardeşliği ilelebet "eşit vatandaşlık" ilkeleri çerçevesinde sürdüreceklerini söyledi.
Bütün Alevi vatandaşlara "geçmiş olsun" dileğini iletenDavutoğlu, Sünni, Alevi bütün vatandaşları bu saldırılar karşısında omuz omuza olmaya çağırdı.
Ziyaret dolayısıyla Medya İhtisas Gazetecileri Federasyonu yetkilileri ile de görüşme fırsatı bulduğunu aktaran Başbakan Davutoğlu, basının her zaman Türkiye'de fikir ve düşünce özgürlüğünün temel omurgası olduğuna dikkati çekti. Tarihi resimlerden oluşan koleksiyonu görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu, federasyon yetkililerine, organ bağışına dikkat çekmek için hayata geçirilen "Türkiye Transplant Oyunları"na öncülük ettikleri için teşekkür etti.
"HERŞEYİN SİYASİ MEŞRUİYET ÇİZGİSİNDE OLMASI ÖNEMLİ"
Başbakan Davutoğlu, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Hükümet kurulması için öngörülen 45 günlük sürenin bugün sona ereceği, seçimlerin yenilenmesi kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra 5 gün içinde Geçici Bakanlar Kurulu'nun oluşturulması gerektiği hatırlatılan ve bu konudaki değerlendirmesi sorulan Davutoğlu, Türkiye'nin demokrasi tarihinde ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalındığını kaydetti.
7 Haziran seçimlerinin çarpıcı bir tablo ortaya koyduğunu, AK Parti olarak az bir marjla tek parti iktidarını kaçırdıklarını ifade eden Davutoğlu, "Parlamentoya da, 2002'den bu yana ilk defa dört parti girmiş oldu. Çok hassas bir siyasi denge oluştu. Geçmişte de koalisyon hükümetleri oldu ama orada daha parçalanmış bir tablo vardı, 90'lı yıllarda. Koalisyonun kendi içinde başka bir mantığı, dokusu vardı. Uzun zamandır Türkiye'de koalisyon tecrübesinin olmamış olmasından da kaynaklanan belli bir intibak dönemi oldu" diye konuştu.
Toplum ve partiler olarak, iki ayı geçen bu süre içinde, olgun bir şekilde yeni şartlara intibak etmek için çalışıldığını söyleyen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herşeyin siyasi meşruiyet çizgisinde olması önemli. Anayasa, yasalar ne diyorsa, bugünkü siyasi sistemimiz neyi öngörüyorsa onun yapılması önemli. Küçük siyasi hesaplar, menfaatler için anayasal çerçevelerden kopulduğu, ayrıldığı zaman hep beraber zarar görürüz. Şimdi bunu gururla ifade etmek isterim, AK Parti olarak da bütün siyasi kadrolar olarak da 7 Haziran'dan bu yana bu anayasal çizgiyi, çerçeveyi uygulamak için büyük çaba sarf ettik ve buradan sapmaya izin vermedik."
"KİMSE, 'TÜRKİYE'DE BİR OLAĞANÜSTÜLÜK VAR' KANAATİ OLUŞTURMAYA KALKMASIN"
Hükümet kurma sürecinin Anayasa'da belirtilen çerçevede yürütüldüğünü anımsatan Davutoğlu, "Partiler arasında koalisyon görüşmeleri yürütüldü. Bir kez daha CHP heyetine, bizim heyetimizle birlikte yoğun çabalar dolayısıyla teşekkür ediyorum. Sonunda bir koalisyon oluşmamış olması tabi bir kayıptır ama kendisi bu sürecin başlı başına bir kazanımıdır" dedi.
Başbakan Davutoğlu, MHP ile de görüşme yaptığını ancak bir koalisyon imkanı olmayınca görevi iade ettiğini hatırlatarak, "Şimdi Anayasa'nın yine aynı çizgide, bakınız hiçbir sapma yok. Kimse, 'Türkiye'de bir olağanüstülük var' kanaati oluşturmaya kalkmasın. Ben bir vesileyle söyledim, olağandışı bir görünüm verilmek istenen her aşamada son derece olağan, sakin davranmak lazım ve yasal, anayasal çerçeveleri uygulamak lazım" diye konuştu.
"HİÇBİR YERDE 'PARTİ GRUBUNA TEKLİF GÖTÜRÜLÜR' DİYE BİR ŞEY YOK"
Anayasa'ya göre, 23 Ağustos'ta bir hükümet kurulamaması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçim kararı alabileceğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:"Bu Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Bu takdir çerçevesinde görev bana tevdi edilmesi halinde, yine anayasa ne diyorsa onu yapacağım. Ne eksik ne fazla. Bunu açık bir şekilde ifade edeyim. Her zaman anayasal çerçeveye atıfta bulunulur ama nedense bazen bu çerçeve gözardı edilir. Anayasa'nın 114 ve 116'ncı maddelerinin uygulaması açıktır. Denir ki 'Görevlendirilen başbakan adayı, Meclis Başkanı'ndan oranlara göre bakanların sayılarını aldıktan sonra görevlendirme yapar ve kişisel olarak teklif eder'. Orada hiçbir yerde 'Parti grubuna teklif götürülür' diye bir şey yok. Tek tek, o sayılar esas teşkil ederek, teklif de bulunur. Kişiler bu teklifi kabul eder ya da etmez. Etmemesi halinde, yerine tarafsız, bağımsız kişilerden atama yapılır yani AK Parti'den yapılmayacak bu atama.
Öyle bir durum söz konusu olduğunda, Meclis Başkanımız bana sayıları verdiğinde ben, uygun gördüğüm isimlere teklif götürürüm, teklif götürülen şahıslar, bakanlık gibi onurlu, bu millete iki ay değil iki dakika hizmet etmek, bakan olarak hizmet etmek dahi büyük bir onurdur. Hele hele böyle kritik bir dönemde bakanlık görevi üstlenmek milli bir vazifedir benim için. 'Aynı durumda kendim olsaydım nasıl davranırdım' diye düşündüğümde, öyle bir milli görev teklif edildiğinde 'Hayır' denmemesini beklerim. Parti gruplarının kararlarına saygı duyarız. Onlar kendi içlerinde her türlü kararı alabilirler ama nihayet bu seçime hep beraber, bütün Türkiye olarak, bütün partiler olarak gideceğiz. Eğer bu hükümetin içinde, bütün partilerden temsil olursa seçim döneminde toplumda bir rahatlama olur, tansiyon düşer. Oy veren bütün vatandaşlarımız temsil edildiklerini gördükleri için mutlu olurlar."
"KEŞKE SİYASİ PARTİLER OLARAK BUNA BİR ÇÖZÜM BULABİLMİŞ OLSAYDIK"
Davutoğlu, 20 Ağustos'ta son bir teklifte bulunduğunu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya gelip erken seçim ve hükümet kararı almayı istediğini dile getirerek, "Bu olmuş olsaydı çok daha iyiydi. Keşke Cumhurbaşkanımız, böyle bir karar vermek zorunda kalmamış olsaydı. Keşke biz siyasi partiler olarak buna bir çözüm bulabilmiş olsaydık. Ben kalben mutmain olarak elimden gelen herşeyi yaptığıma inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Geçici Bakanlar Kurulu'nu oluşturma görevinin kendisine verilmesi halinde elindeki imkanlar ve gördüğü perspektifleri de değerlendirerek en uygun isimlere teklif götüreceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:"Kabul etmeleri kendileri için de bir şereftir. Türkiye'de böyle bir görevi üstlenmek, Türk milletine hizmet etmek... Etmemeleri halinde de yerlerine ehliyetine, liyakatine güvendiğim, hiçbir zaman da siyasi bir hesap yapmadan karar vereceğim bakanları atar, Cumhurbaşkanımızın onayına sunarım. Burada da hiçbir anayasa dışı çerçeve yoktur. Anayasa dışına çıkan hiçbir husus yoktur. Çok ehil bir hukuk heyetiyle partimizde ben bu olayları takip ediyorum. Şu ana kadar 7 Haziran'dan beri, milletimiz de şahittir, tek bir santim hukuktan, anayasadan, yasal çerçeveden sapmadık, bundan sonra da sapmayız. Ümit ederim herkes, bu ulvi ve milli görev için elini taşın altına koyar. Birlikte, suhuletle temsil kabiliyeti yüksek bir meclis oluşturmak için seçimlere gideriz."