YURTTAŞ HABERCİLİĞİ
Erzurum Büyükşehir Belediyesi EKOSEP Koordinasyon Birim Üyesi Abdurrahman Müftüoğlu’nun yaptığı açılış konuşmasının ardından söz alan Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Çağdaş Ceyhan, “Sosyal Hizmetler Sunumunda Basının Önemi ve Yurttaş Gazetecilik” konusunu ele aldı. Erzurum’dan yaygın ve yerel medya temsilcilerinin katıldıkları seminerde konuşan Ceyhan, ‘Yurttaş Gazetecilik’i, haberin kaynağına inme ve sahadan bildirme olarak tanımladı. Medyanın, egemen güçlerin elinde bulunduğunu, bu nedenle belirli bölge ya da sınıfa tabi olan insanların sesini duyurmamaya başladığını vurgulayan Ceyhan, “İş o kadar çığırından çıkarıldı ki, medya artık siyasi ya da ekonomik çıkarlar elde edebilmek için kullanılan bir güce dönüştü.” dedi.
KAYNAKTAN UZAK HABERLER, UÇUK YORUMLAR..
Medyanın, kamuoyunu bilgilendirme, bilinçlendirme ve yönlendirme görevinin bulunduğunu, esas itibariyle de, medyanın görevinin bu şekilde tanımlandığına dikkati çeken Çağdaş Ceyhan, “Medya işten atılan çalışanları haber yaptı, ama buna neyin sebep olduğunu araştırmadı. Cinayetleri yazdı, fakat olayın sosyal, ekonomik, ya da kültürel boyutunu irdelemedi. Neden, çünkü medyayı elinde bulunduran egemen güçler böyle istedi. Bu durum zamanla iktidarlar doğurdu, güçler yarattı.” diye konuştu. Günümüzde ihtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımların bile, artık özellikle bu amaçla hazırlanan programlarla afişe edildiğini belirten Ceyhan, “Yardıma muhtaç olan insanların çokluğu ya da artışı, bu tür programların yapılmasına araç olmaya başladı. Ve ilginçtir, bu tür programlar bile artık medya için para kazanma yolu olarak görülmeye başlandı.” dedi.
“MEDYA KARABULUT CİNAYETİNİ, DİZİ HALİNE GETİRDİ”
İstanbul’da genç bir kızın başının kesilmesi suretiyle katledilmesi olayına işaret eden Ceyhan, medyanın, bu cinayeti çeşitli dramatik unsurlarla süsleyerek adeta bir öykü haline getirdiğini kaydetti. Kamuoyunda “Münevver Karabulut Cinayeti” olarak bilinen olayın, bir yerde kanunların bile ihlal edilmeye başlandığı bir hale sokulduğuna vurgu yapan Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Çağdaş Ceyhan, “Medya, 18 yaşından küçük olan maktulün ismini ve görüntülerini afişe etmekten çekinmedi. Aynı durum cinayetin zanlısı için de geçerli. Bu cinayet, öyle dramatik unsurlarla süslendi ki, adeta bir dizi şeklinde, öykü şeklinde sunulmaya başlandı. Bu cinayet belki de bir başka sınıfa ya da bir başka bölgeye tabi iki insan arasında gerçekleseydi, bu kadar gündem olmayacaktı. Halbuki, bugün Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde öyle suçlar işleniyor ki, bu durum medyanın umurunda bile olmuyor.” ifadelerini kullandı.
ARTIK YURTTAŞ GAZETECİLİĞİ DÖNEMİ BAŞLAMALI
“Yurttaş Gazetecilik”in, haberin kaynağı olan halka inme ve onların sorunlarını gündeme getirme amacı taşıdığını anlatan Ceyhan, “Bu gazetecilik türünü Türkiye’de dile getirmek için belki çok erken, ama bunu bugün burada konuşuyor olmamız bile, atılmış önemli bir adımdır. Yurttaş Gazetecilik yapacak olan her gazeteci, kurum ya da kuruluş, egemen güçlerin elinin altındaki medya için aynı zamanda bir alternatif teşkil edecektir. Bugün internet, bu konuda verilebilecek en güzel örnektir. İnsanlar tarafından oluşturulan bloglar ya da kişisel siteler, aslına Yurttaş Gazetecilik bağlamında değerlendirilebilinir. Nitekim, İran’da öldürülen Nida isimli kız çocuğunun görüntüleri, tüm dünyaya bu tür bloglar sayesinde ulaştırıldı. Öbür türlü kimsenin bundan haberi bile olmayacaktı.” diye konuştu.
Seminer, atölye uygulama çalışmaları ve değerlendirmelerin ardından sona erdi.