ERZURUM
Elazığ Valisi Muammer Erol, "Kültürle, terör ve terörün yarattığı korkuya, hainliğe, kalleşliğe bırakılacak tek karış yerimiz, gönlümüz yok diyoruz" dedi.Elazığ, Malatya, Tunceli ve Erzincan illerini kapsayan Fırat Havzası Kültür Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi Çalıştayı Elazığ'da bir otelde başladı.
FIRAT HAVZASI ÇALIŞTAYI
2 gün sürecek çalıştayın açılışında konuşan Elazığ Valisi Erol, program başlangıcında okunan İstiklal Marşı'nı dinlerken 'Nedir ki bu yaptığımız işin anlamı?' diye sorguladığında "Evet, yüreğimizi yakan şehitlerimizin ve depremde yitirdiklerimizin acıları var, yaraları var. Bu çalışma o pencereden baktığımızda teröre ve terörün yarattığı korkuya bırakılacak tek gönül ile memleketimizin tek karış dahi yeri yok" cevabını verdiğini söyledi.
VALİ EROL’UN SERT TEPKİSİ
"Kültürle, terör ve terörün yarattığı korkuya, hainliğe, kalleşliğe bırakılacak tek karış yerimiz, gönlümüz yok diyoruz. Memleketimizin her karışını ve gönlünü kültürümüzün bütün değerleriyle donatıp imar edeceğiz" diyen Erol, şöyle devam etti:
"Turizmle bunu bütün dünyaya tanıtacağız diyoruz. Tanıtacaksak bir standart ve kalite ifade etmesi lazım tanıtacağınız şeylerin. En başta da insanlar sizin yapılarınızı gelecekler, görecekler, kalacaklar, insanlarınız yaşayacak bu yapılarda. O yapılarınız kendiliğinden bir standart kazanma, bir kalite kazanma, yanlışlara son verilme süreci yaşayacak. Böyle baktığımızda hakikaten sorulabilir belki 'Deprem acıları yaşanırken her işi bırakmışlar kültürle turizmle uğraşıyorlar hem de Elazığ, Tunceli gibi bir yerde akla ziyan bir iş' diyecekler olabilir. Lütfen şu söylediklerimi düşünsünler. Burada yapılan işin de ne kadar anlamlı ve bu manada değer üreten ve var olan ve ürettiği değerleri koruyacak olan çok ciddi bir çalışma olduğunu göreceklerdir."
TUNCELİ VALİSİ TAŞKESEN’İN DEĞERLENDİRMESİ
Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen ise çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Çalıştayın ilkinin haziran ayında Pertek'te yapıldığını hatırlatan Taşkesen,
"Çalıştayın anlamı bana göre Türkiye'nin sadece Antalya ve Sultan Ahmet Meydanı'ndan ibaret olmadığını bütün Türkiye'ye haykırmaktır" dedi.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (Türsab) Genel Başkan Yardımcısı ve Bölgesel Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Üçkardeşler ise yaşanan terör olaylarının bölgenin tümüne mal edildiği için kurunun yanında yaşın da yandığını söyledi.
Elazığ'da hiçbir olumsuzluk yaşanmamasına rağmen o grubun içine girdiğinden bahseden Üçkardeşler, acenteler de programları yayımladıkları zaman yolcunun kendilerine ilk olarak güvenliği sorduklarını ve "Nasıl gideriz? Oralarda başımıza bir şeyler gelir mi?" gibi endişeleri bulunduğunu kaydetti.
Turizm işinde çok acele edildiğini, bunun "yarınla bugünle" hal olacak bir şey olmadığını ifade eden Üçkardeşler, "Bir de dikkatimi çeken bazı olaylar var. Alaturka tuvaletler var her yerde. Bu olacak iş değil. Taşıdığımız yolcuların yüzde 90'ı 50 yaş üzeri kadınlar veya erkekler. Bu insanların ya dizlerinde kireçlenme var ya sakat ya bir arızası var. Yani bu insanlar bu tuvaletlerden istifade edemezler. Lütfen bir tane alaturka tuvalet olursa bir tane alafranga olsun. Bu turizmde olmasa olmaz kuraldır" dedi.
ÜÇ KARDEŞLERİN DEĞERLENDİRMESİ
Kentin şansının çok yönlü turizm yapılabilmesi olduğunu, şansızlığının ise bölgedeki olumsuzluklar ve acentelerin tur güzergahları olduğunu belirten Üçkardeşler, şunları kaydetti:
"Bir gece de burada kaldığımız zaman maliyet artar, maliyet arttığı zaman da müşteri bulamayız. Bunlar ince hesaplardır. Nasıl yapılır? Malatya'daki konaklamamızdan sonra Elazığ'a geldiğimiz zaman o yolcuları dilediğimiz gibi meşgul edebilirsek oldu bu iş. veya yabancı yolcularımız, biliyorsunuz doğudan geliyorlar. Geldiği zaman gönlünce hareket edebilirse Elazığ'ındır. Turist kısıtlanmak istemez, yaşamını sürdürmek ister. Maalesef bazı yerlerde duyduğum kadarıyla içki verilmiyormuş, ben hacıyım. Buna dikkat edelim, karışmayalım, turiste karışmayalım, karışacaksak getirmeyelim. Getirirsek bu insanları, burada onlara mani olduğunuz takdirde olan acentenin başına olur. Hatta bizi dava bile edebilirler 'niye bizi götürdün' diye?"