Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ankara'da görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ve İmam-Hatip liseleri müdür ve öğretmenleriyle bir araya geldi.
Türkiye Diyanet Vakfı konferans salonunda, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Çankaya İlçe Müftülüğü tarafından düzenlenen programda Diyanet İşleri Başkanı Görmez, öğretmenlere yönelik 'Din eğitimi ve evrensel sorumluluklarımız' başlıklı bir konferans verdi.
İçinde bulunduğumuz Kutlu Doğum Haftasını tebrik eden Başkan Görmez, Kutlu Doğum Haftasının, Mevlid Kandilinin bir alternatifi olmadığını belirterek, "Kutlu Doğum Haftası, yıllarca anmak şeklinde idrak ettiğimiz Mevlid Kandillerini anlamaya dönüştürme çabasıdır. Kutlu Doğum Haftası ilmi ve fikri bir haftadır" dedi.
Her yıl Kutlu Doğum Haftalarında bir tema üzerinde durduklarını, bu yıl ise ‘Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet’ temasını işlediklerini kaydeden Başkan Görmez, İslam'ın en temel ve kurucu ilkesi olan ‘tevhid’ ile ilgili, İslam dünyasında yanlış anlayış, düşünce ve sapmalar gördüklerini belirtti.
Tevhidin, aslında sadece Yaratıcının varlığına ve birliğine iman etmekle sınırlı olmadığını, varoluşu nasıl anlamlandıracağımızı öğreten bir kavram olduğunu ifade eden Başkan Görmez, şunları söyledi;
“TEVHİD, VAROLUŞUMUZU ANLAMLANDIRACAĞIMIZ BİR KAVRAM İKEN, İSLAM DÜNYASINDA SLOGANA DÖNÜŞTÜ…”
Tevhid, aynı zamanda varlığa bakışın, varlık alemini nasıl yorumlayacağımız, varoluşumuzu nasıl anlamlandıracağımız, insan, kainat, tarih, kültür ve medeniyet kavramlarına nasıl bir anlam yükleyeceğimizi bize öğreten bir kavram iken, İslam dünyasında slogana dönüştü. İnsanların birbirini tekfir ettikleri, birbirlerini suçladıkları soyut bir inanca dönüştürüldü.
"KUTLU DOĞUM HAFTASI, HZ.PEYGAMBER’İ SADECE YAD ETMEK DEĞİL, BU ÇAĞA BAKAN YÜZÜNÜ ANLATABİLMEKTİR…”
Kutlu Doğum Haftası, bütün ülkeyi hatta yakın coğrafyayı kuşatan bir hafta olarak yaklaşık 30 yıldır varlığını sürdürmektedir. Zaman zaman tartışma konusu oluyor. Kutlu Doğum Haftası, Mevlid Kandilinin alternatifi değildir. Sadece yıllarca anmak şeklinde idrak ettiğimiz Mevlid Kandillerini anlamaya dönüştürme çabasıdır. Peygamberimizi sadece yadetmek, sadece hatırasını tazelemek, sadece mevlit okumak değil, bu çağa bakan yüzünü anlatabilmektir. Bugünün insanlarına yönelik Rabbin mesajlarını topluma anlatabilmektir. Buna dönüşen bir hafta olarak varlığını devam ettiriyor. İslam Peygamberi, getirdiği dinin kaynağı bakımından eski dünyaya ait olabilir. Fakat getirdiği dinin ruhu ve mesajı bakımından o geleceğe aittir.
“BİLGİNİN, ‘DİNİ’ VE ‘DİNİ OLMAYAN’ ŞEKLİNDE TASNİF EDİLMESİ TEVHİDE AYKIRIDIR…”
Başkan Görmez, din eğitimi konusunda tarihte kırılmalar yaşandığını, en büyük kırılmanın bilginin ‘dini’ ve ‘dini olmayan’ diye tasnif edilmesi olduğunu kaydettiği konferansına şöyle devam etti;
Bizim tarihimizde önceleri dini bilgi, dini olmayan bilgi, pozitif bilgi, negatif bilgi diye bir tasnif yoktu. Bu tasnif aslında İslam'ın en temel ilkesi olan tevhide de aykırı bir tasnif. Çünkü tevhide göre siz bilgiyi kainatın bilgisi ile kainatın ayetlerini birbirinden ayıramazsınız. Bilginin tasnif edilmesi dinin kendisine aykırıdır. Böyle yaptığımız zaman dini hayattan koparıyoruz. Hadis ne kadar dini bir ilimse matematik o kadar dini bir ilimdir. Çünkü matematik olmazsa, Allah'ın kainata koyduğu sünnetleri ve kanunları öğrenemezsiniz. Eğer din hayatın kendisi ise o zaman bunun bu şekilde tasnif edilmesi doğru olmaz.
“‘HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?’ AYETİ, SADECE İLAHİYAT İLMİYLE İLGİLİ DEĞİLDİR…”
Bizim dinimizde ‘din adamı’ tabiri de yoktur. İslam’a göre herkes dininin adamıdır. Peki başka Müslümanlara ne diyeceğiz? Onlar dinin dışında adamlar mı? Bu başka dinlerde medeniyetlerde ortaya çıkan bir kavramdır. ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ ayetinin önüne ve arkasına bakıldığında aslında ilahiyat ilimleriyle ilgili olmadığı görülecektir. Yaratıcımızın varlığı, kainatı anlamlandırmak için okuduğumuz bilgilerden söz ettiğini görürüz. Dolayısıyla 'bilenlerle bilmeyenler bir olur mu' derken sadece din bilenler, ilahiyat okuyanları kastetmiyor.
“İSLAM DÜNYASININ ÇEKTİĞİ ISTIRABIN EN TEMEL SEBEBİ, İLMİ HİKMETTEN, HİKMETİ MARİFETTEN AYIRMAK OLMUŞTUR…”
Bizim medeniyetimizde üç önemli kavram vardır. İlim, Hikmet ve marifet. İlmin sahibine ‘alim’, hikmetin sahibine ‘hakim’, marifetin sahibine ‘arif’ diyoruz. İslam dünyasının çektiği ıstırabın en temel sebebi, ilmi hikmetten ve hikmeti marifetten ayırmak olmuştur. Dini bilgi sadece bir malumata dönüştü. İlim hikmetle, hikmet marifetle ve irfanla birlikte olmazsa o zaman çocuklarımıza sadece malumat yüklemiş oluruz. Bunlar birbirlerini denetleyen kavramlardır. İlim ve hikmet sorgulamayı gerektirir. Gençlerimize bunu öğretmemiz gerekir. Biz din eğitimini verirken bunları birlikte vermeliyiz. Sadece zihne malumat yüklemekle yetinemeyip kalbi de düşünmeliyiz. Kalbi düşünürken aklı da devre dışı bırakmamalıyız. Tevhid akıl ile kalbin birlikteliğidir. Aklın başka yere kalbin başka yere kayması demek değildir.
Programa Başkan Görmez’in yanı sıra Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Çankaya İlçe Müftüsü Hamdi Gevher ve çok sayıda öğretmen katıldı.