Türkiye’deki obezite (şişmanlık) oranının yüzde 31.2 olarak saptandığı, Diyabet ve obezitenin en fazla görüldüğü bölgenin ise Doğu Anadolu Bölgesi olduğu bildirildi.
İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Rüya Mutluay yaklaşan '14 Kasım Dünya Diyabet Günü' münasebetiyle bir açıklama yaptı. Uzm. Dr. Mutluay diyabetin, vücutta pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda 'insülin' adlı hormonu salgılayamaması ya da bu hormonun vücutta etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu devam eden kan şekerindeki yükseklikle ortaya çıkan önemli bir hastalık olduğunu söyledi.
//KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMÜ
Mutluay diyabetin, "Bir kişinin diyabetik olup olmadığı açlık kan şekeri (AKŞ) ölçümü veya şeker yükleme testi ile saptanabilir. Diyabeti olmayan bir bireyin kan şekeri açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde ise 140 mg/dl'nin üstüne çıkmaz" dedi.
//ERZURUM TARAMA YAPILAN İLLER ARASINDA
Diyabetin küresel bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Mutluay şöyle devam etti:
"Hastalık tüm dünyada 250 milyon kişiyi etkilemektedir. 2025 yılında dünyadaki diyabetli sayısının 380 milyona çıkması beklenmektedir. Ülkemizde ise yaklaşık 5 milyon diyabet hastası vardır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Sağlık Bakanlığı, Üniversite ve Eğitim ve Araştırma Hastaneleri tarafından ilki 1997 yılında gerçekleştirilen Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışmasının (TURDEP) ikincisi 18 Ocak-15 Haziran arasında yapıldı. 5 coğrafi bölgedeki 15 kentte (İstanbul, Samsun, Trabzon, Antalya, Adana, Gaziantep, Bursa, İzmir, Denizli, Erzurum, Malatya, Diyarbakır, Eskişehir, Ankara ve Konya) 20 yaş üstü toplam 26 bin 499 kişi incelendi ve Türkiye'deki diyabet sıklığı yüzde 13,7 olarak saptandı. Yine bu çalışmada gizli şeker hastalığı sıklığı ise yüzde 13,9 olarak bulundu. Aynı çalışmada yurdumuzdaki obezite (şişmanlık) oranı ise yüzde 31.2 olarak saptandı. Diyabet ve obezitenin en fazla görüldüğü bölge ise Doğu Anadolu Bölgesi olarak bulundu."
//"DİYABETİN ERKEN SAPTANMASI "
Diyabetin herkeste, her yerde ve her yaşta teşhis edilebileceğini hatırlatan Uzm. Dr. Rüya Mutluay, "Ailesinde şeker hastalığı olanlar, şişman kişiler ve 4 kilogramdan daha ağır bebek doğuran kadınlarda görülme riski daha yüksektir. Diyabetik ve kan şekeri yüksek kişilerde sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi ve sık enfeksiyon gibi belirtiler sıklıkla görülebilir. Diyabetik olduğundan şüphe duyulan kimseler en yakın sağlık kuruluşlarına giderek hekimkontrolünden geçmeli ve takibe girmelidir. Diyabetin erken saptanması ve kontrol altına alınması daha sonra karşılaşılması muhtemel komplikasyonlardan korunmada birincil önem taşımaktadır. Diyabetin etkin tedavisinin yapılmaması halinde ilerleyen yıllarda ciddi göz problemleriyle birlikte böbrek yetmezliğinin görülmesi kaçınılmazdır. Diyabet tanısı konulan hastalara uygun beslenme önerilerinin yanı sıra kilo verme yöntemleri ve günlük egzersizlerin hekim-hemşire-diyetisyen ortak çalışması ile öğretilmesi oldukça önemlidir. Yine bu hastaların ilaç gerekirse de insülin tedavilerinin düzenlenmesi ve hastaların kontrollerini muntazam yaptırmaları gerekmektedir. Diyabetik hastalarda neredeyde yüzde 50 sıklıkta görülen hipertansiyonun da bu kontroller sırasında ilgili hekim tarafından erken farkedilerek tedavi edilmesi tedavinin etkinliğini arttıracaktır. Günümüzde yaygınlığı ve komplikasyonlarının fazla oluşu nedeniyle özellikle ülkemizde daha da önem kazanan diyabet ve hipertansiyondan korunmada günlük tuz
tüketiminin azaltılması, kilo alınmamasına dikkat etme, sigaradan kaçınma ve egzersiz önemli rol oynamaktadır. Risk grubunda olan ya da diyabet olduğundan şüphe duyulan hastaların kan şekeri kontrolü yaptırmak ve doktor kontrolüne girmek üzere en yakın sağlık kuruluşlarından destek almaları sağlanmalıdır" diye konuştu.