Doğuda hastaların dermatoglara sorduğu ilk soru:
DOKTOR BEY, HASTALIĞIM CİĞERDEN Mİ GELİYOR?
Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Erdem, deri hastalıklarında, en fazla karşılaştıkları sorunun, ''Doktor bey hastalığım ciğerden mi geliyor?'' olduğunu söyledi.
İÇ HASTALIKLARLA İLİŞKİ KURMA
Prof. Dr. Erdem, yaptığı açıklamada, servislerinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nin farklı illerinden gelen birçok hastaya rastlanabildiğini, vatandaşların büyük bölümünün deri hastalıklarında, özellikle iç hastalıklarla ilişki kurmaya çalışmasının dikkatini çektiğini belirtti.
DERİ HASTALIKLARI VE YAŞAMA ETKİSİ
Deri hastalıkları, gerek görünür olmaları, gerekse bir kısmının kaşıntılı olması nedeniyle hastanın yaşam kalitesini etkileyen önemli hastalıklar olduğuna ifade eden Erdem, şunları kaydetti: ''Toplumdaki yanlış inanışların aksine deri hastalıklarının çok büyük kısmı bulaşıcı değildir ve iç hastalıklarla özellikle de akciğer veya karaciğerle ilişkisi yoktur. Ama maalesef, hastaların biz dermatologlara sordukları ilk soru (Doktor bey hastalığım ciğerden mi geliyor?) sorusu oluyor. Bir diğer sık sorulan soru da, ''Hastalığım bir iç hastalıkla ilgili mi?'' sorusudur.''
DOĞU ANADOLU’DA EN YAYGIN DERİ HASTALIKLARI.
Prof.Dr. Erdem, bölgede gerek yöresel şartlar, gerekse sosyo ekonomik ve hijyenik yapı nedeniyle en fazla görülen hastalıkların, mantar, uyuz, egzama ve deri kuruluğu olduğunu söyledi.
Mantar hastalıklarının, bölgede başlıca geçim kaynağının hayvancılık olması nedeniyle sıklıkla hayvanlardan bulaşma şeklinde görüldüğünü belirten Erdem, ''Mantar, hem gövdede hem de özellikle çocukların saçlı derisinde görülebilen bir hastalıktır. Hastalık erken tedavi edilmezse kalıcı kellik oluşabilir. Hastalık belirtilerinde erkenden bir dermatoloğa görünülmelidir.'' dedi.
UYUZ VE CİLT KURULUĞU
Uyuz hastalığının da bölgede sıklıkla görüldüğüne dikkati çeken Erdem, ''Bölgemizde, özellikle kırsal kesimde aileler kalabalık. Bu nedenle aile içi bulaşma kolaydır'' diye konuştu.
Bölgede nem oranının düşük olmasının, deri kuruluğunu artırdığını anlatan Erdem, şöyle devam etti: ''Kışın soğuğun da etkisiyle derimiz iyice kurumakta. Kuru derinin belirtisi, derinin kuru ve kaba görülmesi, deride çatlaklar ve kepeklenmelerin oluşmasıdır. Bu nedenle günde en az 2 litre su içilmeli ve evler mutlaka nemlendirilmelidir. Bu arada, iklim değişiklikleri ve hava kirliliği, atopik dermatit yani egzama hastalığını tetiklemektedir.''