İLETİŞİM FAKÜLTESİ ANKETİNDEN İLGİNÇ SONUÇ ÇIKTI:
ZENGİNLERDE SİLAHLANMA EĞİLİMİ DAHA FAZLA
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencileri tarafından yapılan “Eğitim ve gelir düzeyinin bireysel silahlanmaya etkisi” konulu anket çalışmasında, bireysel silahlanma eğiliminin gelir düzeyine göre artış gösterdiği, eğitim ve kültürel düzeye göre ise gerilediği ortaya çıktı.
ANKETİ DOÇ.DR. KÖSE YÖNETTİ
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Köse, öncülüğünde bir araya gelen Gazetecilik Bölümü öğrencilerinin yaklaşık 1 yıl süren anket çalışması sona erdi. Anket çalışması bazı ilginç sonuçları ortaya koydu. Örnekler alanı olarak tümüyle Erzurum ili ve çevresinin (Erzurum merkez, Üniversite Yerleşke Alanı, Yıldızkent, Mahallebaşı, Yenişehir, Yunus Emre, Kredi Yurtlar Kurumu) esas alındığı araştırmada farklı sosyo-kültürel çevre ve meslek grubundan toplam 500 kişiyle görüşüldü. Araştırmada, bireysel silahlanma eğiliminin “ontolojik güvensizlik”, “toplumsal statü”, “şiddet eğilimine yatkınlık”, “korku ve itaat kültürü”, “adalet ve yargı sistemine güvensizlik” olgulara kaynaklık eden farklı boyutlarının eğitim ve ekonomik gelir düzeyi ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi aydınlatılmaya çalışıldı. Araştırma kapsamında, yüzde 10’unu lisansüstü eğitim mezunu kişilerin oluşturduğu dilim olmak üzere, yüzde 30’u lise, yüzde 27’si fakülte, yüzde15’i ilkokul, yüzde18’i ise okuryazar olmayan kişilerin görüşüne başvuruldu. Ankete katılanların meslek gruplarına göre oransal dağılımı ise yüzde13 serbest meslek gruplarına mensup kişiler, yüzde 9 kamu kuruluşu çalışanları, yüzde 10 esnaf ve tüccarlar, yüzde 50 öğrenciler, yüzde 18 çiftçiler oluşturdu.
ONTOLOJİK GÜVENSİZLİK SİLAHLANMA EĞİLİMİNİ TETİKLİYOR
Söz konusu araştırmada, “Silahın size çağrıştırdığı somut anlam nedir?” sorusuna “acziyet ve güçsüzlük telafisi” yanıtını verenlerin oranı yüzde 50, “güç simgesidir” diyenlerin oranı yüzde 20. 8, “namus, şeref ve haysiyet” diyenlerin oranı yüzde 23.2, “diğer” yanıtını verenlerin oranı ise yüzde 6 olarak belirlendi. Bu sonuca göre, ankete yanıt verenlerin yaklaşık yarısından fazlası bireysel silahlanma olgusunu ve silahın kendileri için ifade ettiği simgesel anlamı ontolojik güvensizlik temelinde değerlendirerek, gündelik yaşamlarında hissettikleri “güçsüzlük ve zayıflık duygularını” telafi etmenin bir aracı olarak görüyor. Silahlanma olgusuna “bireysel acziyet ve güçsüzlük” dışında ikinci düzey simgesel bir anlam yükleyenlerin genel düşüncesi ise, silahlanmanın her şeyden önce, “namus, şeref ve haysiyet” meseleleriyle ilişkili olduğunu ortaya koyarken; üçüncü sırayı alan yanıtlar, genel olarak, silahın bir “güç simgesi”ne karşılık geldiği sonucunu gözler önüne serildi. Son olarak, geriye kalan yüzde 6’lık dilimin ise, aynı soruya “karizma / gösteriş”, “imaj çağının vazgeçilmez aksesuarı”, “arkadaş, sırdaş”, “dokunulmazlık zırhı”, “kötü bir alışkanlık”, “korunma içgüdüsü”, “şiddete eğilim”, “hoby”, “hepsi”, cevaplarını verdikleri gözlendi.
Aynı soruya verilen cevaplar, yanıtlayıcıların gelir düzeyleri ile ilişkilendirilerek değerlendirildiğinde, gelir düzeyi ile silahlanma eğilimi arasında doğrudan bir bağıntı olduğu ortaya çıktı. Buna göre; 500 YTL’den az olanların bu soruya verdiği yanıtlar önem sırasına göre sıralandığında, “acziyet ve güçsüzlük telafisi” yanıtının ilk sırayı aldığı, “namus, şeref ve haysiyet” yanıtının ikinci sırada yer aldığı, “güç simgesi”nin ise ancak üçüncü sırada kendine yer bulduğu görüldü. Aynı şekilde, 500-1.000 YTL aralığındaki gelir grubuna mensup kişilerin bu soruya verdiği yanıtlar, yine önem sırasına göre sıralandığında şöyle bir tablo ortaya çıktı: ilk sırada “namus, şeref ve haysiyet”; ikinci sırada “güç simgesi”; üçüncü sırada ise “acziyet ve güçsüzlük telafisi”. Son olarak, gelir grubu 1000-2000 YTL aralığında olanların ilk sıradaki yanıtı ise “güç simgesi” oldu. Bu sıralamadan da anlaşılacağı üzere, bireyler, gelir düzeyleri arttıkça, “acziyet ve güçsüzlüğe” bağlı riziko durumlarının ortadan kalkmasına bağlı olarak, silahı yalnızca “güç ve statü simgesi” olarak görüyor.
“Sizce silahlanmanın nedenleri arasında hukuk, adalet (yargı-yaptırım) sistemine duyulan güven ya da güvensizliğin doğrudan bir etkisi var mı?” sorusuna ankete katılanlardan 250 kişinin (yüzde 50’si) “evet” yanıtını verdiği gözlenirken; yüzde12’sinin “hayır” cevabını verdiği belirlendi. “Evet” cevabını verenlerin tamamına yakını bireysel silahlanmayı “adalet sistemindeki aksaklık”la doğrudan ilişkilendirirken, geriye kalan yüzde 32’lik dilimin ise “adalet sistemine güvensizlik” seçeneği dışında kalan diğer bireysel güdüleri (hobby, arkadaş, imaj ve kişisel aksesuar) işaretlediği görüldü.
SİLAH ERKEKLİKLE İLİŞKİLENDİRİLİYOR
“Silahı daha çok hangi cinse yakıştırıyorsunuz?” sorusuna yanıtlayıcıların yüzde 45’i “erkeğe”, yüzde 15’i “kadına” yanıtını verirken; geriye kalan yüzde 40’lık bir dilim ise “hiçbirine” yanıtını verdi. Bu sonuç, ataerkil bakış açısının silahlanmayla cinsiyet ilişkisi arasındaki asırlık, değişmez gerçeğini bir kez daha teyit etmiş oldu. Aynı soruya yanıt verenlerin eğitim düzeyine göre oransal dağılımı ise şöyle oldu: Lise mezunlarının yüzde 20’si silahı “erkeğe” yüzde 30’u ise “kadına” yakıştırmakta; fakülte mezunlarının yüzde 45’i silahı “hiçbir cinse” yakıştıramadığını ifade etmekte. Burada da, yine eğitim düzeyi arttıkça ataerkil bakış açısının kırılmaya uğradığı gözlendi.
“Sizce dünyayı en iyi tanımlayan ifade ya da ifade çiftleri aşağıdakilerden hangileridir?” şeklindeki soruya, yanıtlayıcıların yüzde 60’ı “belirsiz-tehlikeli” yüzde 20’si “karmaşık-kaotik” yüzde 11’i “çok renkli / çok-kültürlü" yüzde 9’u ise “güvenli-huzurlu” cevabı verdi. Araştırmaya katılan bireylerin ezici bir çoğunluğu, içinde yaşadıkları dünyaya güvenli gözlerle bakmamakta ve tehlike algısı yüksek bir yaşam sürmekte. Dolayısıyla bireysel silahlanmayı, yaşadıkları güvensizliği aşmanın bir aracı olarak görüyor.
MEDYA SİLAHI ÖZENDİRİYOR, AMA ONA KARŞI BİLİNÇLENDİRİYOR DA
“Medyada silahı ve silahlanmayı özendirici yayınlar yapıldığını düşünüyor musunuz? “şeklindeki soruya cevabınız ‘evet’ ise, bu konuda dikkatinizi çeken TV programları, dizileri, çizgi filmler ya da reklamlar hangileridir?” şeklindeki soruya “evet” diyenlerin oranı yüzde 42 “hayır” yanıtını verenlerin oranı yüzde 39 “fikrim yok.” diyenlerin oranı ise yüzde 19. Medya içerikleri bağlamında silahı ve silahlanmayı özendirici TV dizilerinin başında yüzde 39.3’lük bir oranla ilk sırayı “Kurtlar Vadisi” dizisi ve türevleri alırken; yüzde 32’si “Acı Hayat” yüzde 13.3’ü “Sağır Oda” cevabını verdi. Aynı soruya 15.4’lük bir dilim ise genel olarak “aşiret-töre-cemaat dizisi şeklinde adlandırılan diziler” diye cevapladı. Buradan da anlaşılacağı üzere, medyada silahı özendiren içerikler, türsel yapılaşma olarak genellikle TV dizilerinde yoğunlaşıyor.
EĞİTİMLİ ANNE BABALAR BİLE SİLAHA KARŞI DUYARSIZ
“Çocuğunuza oyuncak olarak silah alıyorsanız, kişisel nedenlerinizi açıklar mısınız?” şeklindeki soruya, yanıtlayıcıların yüzde 36’sının “çocuğum istiyor diye alıyorum” yüzde 20’sinin “bilinçli olarak gerçekle ilişkili bir gereç olmasından ötürü silahı tercih ediyorum” yüzde 20’sinin “çevredeki çocuklardan etkileniyor, isteyince dayanamayıp alıyorum” yüzde 14.8’inin “izlediği filmlerden etkileniyor” geriye kalan yüzde 9.2’lik dilimin ise, “çocuğuma oyuncak olarak asla silah almıyorum, almam da!” yanıtını verdiği görüldü. Bu oranların ortaya koyduğu gerçek, çocuklarına oyuncak olarak silahı tercih eden ebeveynlerin, çocuklarının ruhsal eğitimi ve gelişimiyle bilinçli olarak ilgilenmediklerini, dahası, çocuklarının erken yaşta -söz konusu olan şey, bir oyuncak bile olsa- silahla tanışmalarına göz yumduklarını gözler önüne sermekte. Yüzde 14.8’lik dilimin ortaya koyduğu bir diğer ürkütücü gerçek de, eğitim ve kültürel düzeyi yüksek yetişkinlerin bile silahın çağrıştırdığı olumsuz eğilimlere karşı çoğu zaman duyarsız kaldıkları.
EN ETKİLİ SİLAH PARA
Öte yandan, “Sizce günümüzün en etkili silahı nedir?” sorusuna yanıtlayıcıların yüzde 64’ü “para” yüzde 14’ü “bilgi” yüzde 6’sı “propaganda”, yüzde 4’ü “sosyal statü”, yüzde 3’ü “kalem”, kalan yüzde 9’u ise “hepsi” yanıtını verdi. Yanıtların eğitim düzeyine göre oransal dağılımı ise şöyle: “Para” cevabını verenlerin başını yüzde 45’lik dilimle lise mezunları çekerken; “sosyal statü” diyenlerin büyük çoğunluğunu (yüzde 55 ile) fakülte mezunları oluşturdu. Aynı soruya “bilgi” ve “propaganda” yanıtını verenlerin yüzde 60’ını lisansüstü eğitim mezunları oluştururken; “kalem” diyenlerin çoğunluğunu ise (yüzde 60 ile) fakülte mezunu kişiler meydana getirdi.. Eğitim düzeyi arttıkça, silahın yerine ikame edilebilecek eşdeğer unsurların arttığı gözleniyor.
Araştırmada son olarak, “bedava ruhsat dağıtıldığını duysanız ilk tepkiniz ne olurdu?” şeklindeki soruya “bireysel olarak karşı çıkardım” diyenlerin oranı yüzde 55; “bu fırsat bir daha ele geçmez, derhal bir ruhsat edinirdim” diyenlerin oranı ise yüzde 25. Üçüncü bir yanıt olarak “yasal yollara başvururdum” diyenlerin oranı ise sadece yüzde 10. Geriye kalan yüzde 10’luk dilim ise, “hiçbir şey yapmaz, seyirci kalırdım” cevabını vermekle yetindi. Çalışmayla, yasal ve demokratik yurttaşlık bilincinin en son sırayı aldığı bu yanıtlardan da açıkça anlaşıldığı üzere, bireylerin ezici bir çoğunluğunun toplumsal sorumluluk duygusundan azade bir biçimde, tümüyle fırsatçı bir eğilimin denetimi ve yönlendirmesi altında hareket etmesi, geleceğe ilişkin oldukça düşündürücü bir toplumsal tabloyu ortaya konuldu.