Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "18 yıl önce milletimize daha özgür, daha huzurlu bir Türkiye inşa etme sözü verdik. 18 senede de sözümüzü yerine getirdik. Kızlarımız başörtüsü ile üniversitelere sokuluyor muydu? Şu anda artık üniversitelerde başörtüsü sorunu var mı? Yok. ‘ dedi
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Konya İl Başkanlığının düzenlediği yemek programına katılarak teşkilat mensupları ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin 18. yaşını kutladıkları şu dönemde kuruluşundan beri AK Parti çatısı altında fedakarca hizmet veren, alın teri döken yol arkadaşlarına teşekkür ederken, vefat edenleri rahmetle andı.
31 MART SEÇİMLERİ
Erdoğan, 31 Mart seçimlerinde Konyalıların kendilerini mahcup etmediğini belirterek, “Büyükşehirde yüzde 70 buçuk gibi son derece yüksek bir oy oranıyla Konya bize sahip çıktı. Gönül belediyeciliğine 'Evet' dedi, devam dedi. Bu bu rekor oy oranı ile Konya, büyükşehir belediyeleri arasında ilk sıraya yerleşti. Son 17 yıldır olduğu gibi 31 Mart seçimlerinde de aramıza kimseyi sokmayan tüm Konyalılara, bize gönül veren, bizden hayır dualarını eksik etmeyen tüm Konyalı kardeşlerime şahsım ve tüm parti teşkilatım adına teşekkür ediyorum. Bu başarının sancaktarı olarak gördüğüm adaylarımıza, Konya teşkilatımıza, ilçe başkanlıklarımıza, mahalle temsilciliklerimize, sandık müşahitlerimizin her birine buradan şükranlarımı sunuyorum. Hiç şüphesiz Konya'da elde ettiğimiz başarıda Cumhur İttifakı olarak güç birliği yaptığımız Milliyetçi Hareket Partili kardeşlerimizin de payı var. Devlet Bahçeli başta olmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatına, Milliyetçi Hareket Partisi'ne gönül veren tüm vatandaşlarıma da buradan teşekkürü borç biliyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde de ülkemizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda yine beraber hareket etmeyi sürdüreceğiz” dedi.
“TÜRKİYE'NİN BU MESELELERİN HİÇ BİRİNİ TRİBÜNDEN SEYRETME LÜKSÜ YOKTUR”
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın sancılı günler yaşadığını ifade eden Erdoğan, “Terörden ekonomiye, dış politikadan iç siyasete, savunmadan enerjiye kadar tarihimizin en kritik meseleleri ile yüzleşiyoruz. Gündemimizde olan konular milletimizin sadece bu gününe değil, gelecek her bir asrına damga vuracak mahiyettedir. Suriye ve Doğu Akdeniz'de yaşanan hadiseler bile ülkemiz için adeta bir beka meselesidir. Türkiye'nin bu meselelerin hiç birini tribünden seyretme lüksü yoktur. Sahada varlık gösterilmeden masada olunmayacağını bilhassa Suriye konusunda yaşayarak gördük. Komşumuz Suriye'de 8 yılını geride bırakan iç savaşta 1 milyon civarında masum insan hayatını kaybetti. Yarısından fazlası bizde olmak üzere 7 milyon kardeşimiz vatanlarını terk ederek başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Konya gibi özellikte İslam medeniyetinin sembol şehirlerinden Halep, Esed rejiminin varil bombaları altında koca bir enkaza dönüştü. Şayet Türkiye'nin çabaları, gayretleri olmasaydı emin olun Suriye'de katledilen masumların sayısı 2-3 katına çıkardı. Türkiye Suriyeli mazlumlara kapısını açarak insanlığın vicdanı olmuş, tüm dünyaya merhamet ve insanlık dersi vermiştir. Provokasyonların arttığı bu günlerde milletimizin çok daha dikkatli olması şarttır” şeklinde konuştu.
“FIRAT'IN DOĞUSUNDAKİ TERÖR YUVALARINI DA TEMİZLEMEKTE KARARLIYIZ”
“Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarımızı yapmasaydık, güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşumunu engellemekte zorlanırdık” diyen Erdoğan, “Biraz gecikmeyle de bu iki harekatla karanlık emellere ağır darbeler indirdik. Böylece ülkemizin ve vatandaşlarımızın güvenliğini temin noktasında çok önemli başarılara imza attık. Şimdi gündemimizde Fırat'ın doğusu var. Fırat'ın doğusundaki terör yuvalarını da temizlemekte kararlıyız. Suriye'de bu adımları atarken diğer komşumuz Irak'ta da Pençe Harekatıyla teröristlerin inlerini başlarına geçiriyoruz. Hem Suriye hem de Irak sahasındaki askeri varlığımız arttıkça PKK'nın ülkemizdeki eylem kapasitesi de azalıyor. Örgütten kaçanların ve teslim olanların sayısında da çok büyük artış var. Sınırlarımız içinde güvenlik birimlerimiz 365 gün 12 ay 24 saat kesintisiz operasyon halindeler. Silahlı ve silahsız insansız hava araçlarımız teröristlere nefes aldırmıyor” ifadelerini kullandı.
“HİÇBİR MEDENİ DEVLET KAMU KAYNAKLARININ TERÖRİSTLERE KULLANDIRILMASINA MÜSAMAHA GÖSTERMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede kalıcı başarının ancak terörün beslenme kaynaklarını kesmekle mümkün olduğunu vurgulayarak, “Şayet terörün kökünü kurutacaksak bölücü örgüte mali, ekonomik ve lojistik destek sağlayan siyasi uzantılarıyla da mücadele etmemiz şarttır. Belediyelerin imkanları vatandaşa hizmet için vardır. Belediye başkanlığı terör örgütüne piyonluk değil, şehre ve millete hizmet makamıdır. Hiç kimse sandıktan çıkan iradeyi terör baronlarına peşkeş çekemez. Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir. Hukukun olmadığı, kanunların alenen çiğnendiği bir yerde demokrasiden de, millet iradesinden de bahsedilemez. Açık söylüyorum, hiçbir medeni devlet kamu kaynaklarının teröristlere kullandırılmasına müsamaha göstermez. Hiçbir devlet belediye kadrolarının militanlarla doldurulmasına sessiz kalmaz. Hiçbir devlet belediyenin teröristlerin arka bahçesi haline dönüşmesini eli kolu bağlı bir şekilde izlemez. Van, Mardin, Diyarbakır büyükşehir belediye başkanlıklarına yapılan vekil görevlendirmelerinin sebebi işte budur. Devlet kanunlar çerçevesinde milletin hakkını, hukukunu korumak, demokrasiye yönelik tehditleri bertaraf etmek için son derece meşru bir adım atmıştır” dedi.
“BİZ CHP GİBİ ESEN RÜZGARA GÖRE ŞEKİL ALAN İLKESİZ, TUTARSIZ, RUHSUZ BİR PARTİ OLAMAYIZ”
Atılan adım karşısında bölücü örgütün uzantılarından daha fazla CHP'nin rahatsız olduğunu ifade eden Erdoğan, “CHP teşkilatları koro halinde bize ve görevlendirilen belediye başkan vekillerimize saldırıyor. Lafa gelince mangalda kül bırakmaz, 'Biz Atatürk'ün kurduğu partiyiz' derler, hem 'Cumhuriyetle yaşıtız' diyeceksiniz hem de şehit yakınlarımızı kapı dışarı edenlerin avukatlığını yapacaksınız. Hem demokrasi diyeceksiniz hem de demokrasiye suikast düzenleyenlere destek çıkacaksınız. Hem vatanperverlik iddiasında bulunacaksınız hem de çukur eylemlerinde askere, polise kurşun sıkanların, Kürt kardeşlerimin hayatlarını zindana çevirenlerin yanında saf tutacaksınız. Bunun Adı merhum Ahmet Kaya'nın ifadesi ile nereden baksan tutarsızlıktır. Elbette milletimiz bu süreçte kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. Milletimiz CHP'nin, CHP'li yetkililerin, CHP'li belediye başkanlarının tutarsızlıklarını derin hafızasına not etti. Vatandaşlarımız CHP'nin terörle mücadele diye, hukuk diye, demokrasi diye bir dertlerinin olmadığını çok yakından görüyor. Biz CHP gibi esen rüzgara göre şekil alan ilkesiz, tutarsız, ruhsuz bir parti olamayız. Biz başka partiler gibi 'Bana değmeyen yılan bin yaşasın' da diyemeyiz. Biz milletin emanetini sırtında taşıyan bir partiyiz. Biz dertliyiz, derdi olan, davası olan, prensipleri olan bir partiyiz. Biz gece gündüz demeden, Türkiye'nin meseleleriyle, Türk milletinin dertleriyle dertlenen bir partiyiz. Biz Diyarbakırlı Hacire ananın derdiyle hemhal olan, Aylan bebek gibi Suriyeli masumların acısını yüreğinde hisseden bir kadroyuz. Bunun için PKK tarafından evlatları dağa kaçırılan Diyarbakırlı anaların feryadını duymazdan gelemeyiz. Suriyeli mazlumlara sırtımızı dönemeyiz. Biz ilk kıblemiz Kudüs'ün, üstüne türküler yaptığımız Yemen'in, yüzyıllarca himayemiz altında bulunan Libya'yı kaderine terk edemeyiz. Biz milli meselelerde dahi Rumların ağzıyla siyaset yapanlardan olamayız. Ne diyor CHP'nin başındaki zat; 'Doğu Akdeniz'de Amerika var, İngiliz var, Fransız var, Katar var, sadece Türkiye yok diyor. Hale bak ya. Gözü var görmüyor. Devasa bizim orada Yavuz’umuzu görmüyor. Bizim orada Barbaros Hayrettin'i görmüyor. 4 tane gemi, ikisi sondaj ikisi sismik araştırma gemisi... Hepsi orada ve devasa üzerilerinde ay yıldızlı bayrağımız var, onu da görmüyor. Batı bizi tehdit ediyor. Gemilerinizi oradan çekin. Onlar gemilerimizi çekin dediler biz ne yaptık? Fırkateynlerimizi oraya gönderdik. Biz ne yaptık? Uçaklarımızı, SİHA'larımızı, İHA'larımızı oraya gönderdik. Biz şu anda bize ayrılan bütün bu alanlarda araştırmalarımızı yapmaya devam edeceğiz. Zira Doğu Akdeniz'de tüm Kıbrıs'ın hakları var. Bizim de haklarımız var, Güney’in de var ama biz Türkiye olarak garantör bir ülkeyiz, orada bulunma hakkına sahibiz. Aynı şekilde Yunanistan garantör ülke. Aynı şekilde İngilizler, aynı şekilde Avrupa Birliği ama kimse bize niye oradasınız deme hakkına sahip değildir. İşte oradayız. Doğu Akdeniz’de tüm Kıbrıs’ın hakları var, bizim de var, Güney’in de var. Kimse bize neden ordasınız deme hakkına sahip değildir” diye konuştu.
“18 YIL BOYUNCA DEĞER VE İLKELERİMİZDEN TAVİZ VERMEDİK”
“Her bir şehrimizin, her bir vatandaşımızın derdi bizim derdimizdir” şeklinde konuşan Erdoğan, “Geçen hafta Artvin’de idik. Dünyanın üçüncü büyük barajını yapıyoruz. Türkiye’nin 1 numaralı barajını yapıyoruz. İnşallah önümüzdeki yıl su tutmaya başlayacak ve 1 yılda tamamen dolmuş olacak. Artvin’de 7 baraj yaptık. Artvin adeta barajlar şehri. İnşallah Konya’da da KOP aynı karalılıkla devam edecek ve Konya’da da su sıkıntısı yaşamayacak. Konya Ovası su sıkıntısı yaşamayacak ki biz tarım da burada hedeflediğimiz başarıyı elde edelim. Dünyanın neresinde olursa olsun, tüm kardeşlerimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Bizim nazarımızda siyaset ülkeye ve milletimize hizmet yarışıdır. Fitne yarışı değildir. Biz siyaseti ikbal kapısı olarak değil, milletin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için kullanıyoruz. 14 Ağustos 2001 tarihinde işte bu hassasiyetlerle yola çıktık. 18 yıl önce milletimize daha özgür, daha huzurlu bir Türkiye inşa etme sözü verdik. 18 senede de sözümüzü yerine getirdik. Kızlarımız başörtüsü ile üniversitelere sokuluyor muydu? Sabreden derviş muradına ermiş. Şu anda artık üniversitelerde başörtüsü sorunu var mı? Yok. Devlet te var mı? Yok. Her yerde kızlarımız başörtülü olarak görev yapıyor mu? Yapıyor. Nereden nereye. 18 yıl boyunca değer ve ilkelerimizden taviz vermedik. Birçok kez sınandık, tehdit edildik, partimiz kapatılmak istendi, içeriden ve dışarıdan saldırılara maruz kaldık ama milletin emanetini Dicle’nin doğusunda, Fırat’ın doğusunda kuzularımızı çakallara yedirtmedik” ifadelerini kullandı.
“18 YILLIK BU UZUN İNCE MEŞAKKATLİ YOLDA NEFESİ KESİLENLER ÇIKTI”
"Biz zaferden değil seferden sorumluyuz" diyerek davayı bugünlere kadar getirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “18 yıllık bu uzun ince meşakkatli yolda nefesi kesilenler çıktı. Bu yolculukla hırs ve kibirlerinin kurbanı olanlar, böbürlenenler, başarıyı kendinden menkul görenler oldu. Sahada çalışmak varken bir kenara çekilip fil dişi kulelerde ahkam kesenler oldu, nefislerine yenik düşenler oldu. Biz kaderin tek sahibinin Allah olduğuna inanarak yolumuza sizlerle devam ettik ve ediyoruz. Bugün hava limanını meydana kadar yol boyunca binlerce Konyalı kardeşimizin bizleri nasıl karşıladığını gördük. Allah’ın izni ile bundan sonra da bu birliğimiz, bu beraberliğimiz, dayanışmamız gurura mahkum olmadan, hırsızımı başımızın üstüne çıkarmadan, onu ayaklarımızın altına alarak, nefsimizi ayaklarımızın altına alarak milletimizin huzurunda el pençe durmaya devam edeceğiz. Zira biz, sadece rükû ve secdede eğileceğiz. Bunun dışında kimsenin huzurunda eğilmeyeceğiz. Fitne ateşinin yakılmasına kesinlikle rıza göstermeyeceğiz. Bizim için esas olan Allah’ın rızasıdır. Milletin rızası ve hayır duasıdır. Bizim için esas olan milletimizin ne dediği ve ne beklediğidir. 7 Ekim’de 7. olağan büyük kongre sürecimizi başlatıyoruz. 31 Mart seçimlerinde sandıktan çıkan tablo bu süreçte bizim en önemli referans kaynağımız olacak. Milletimiz bize hem 24 Haziran 2018’de, hem de 31 Mart’ta önemli mesajlar vermiştir. Şahsım başta olmak üzere hiç birimizin bunlara kulak tıkama hakkı yoktur. Üyelerimizden eksilenler varsa sebebini araştırmalı, yeni üye kazanma çalışmalarını da kesintisiz sürdürmeliyiz. Kağıt üzerinde üyemiz görünen ama gönlünü başka bir yerlere vermiş olanları da ayıklamalıyız. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Milletimizle irtibatımızı ne kadar güçlü tutarsak parti olarak geleceğimize o kadar güvenle bakabiliriz. Yolumuz uzun, yükümüz ağırdır. Tüm birimlerimizden bu hassasiyetle gece gündüz çalışmasını bekliyorum. Sadece Allah için seveceğiz. Makam, para, pul için değil. Bu düşüncelerle ne dedik, Rabia. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bunun için de bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.