Erzurum beşeri sermayesine sırt dönmüş ve ihmal etmiş bir şehir görünümü sunuyor. Tarihi derinliği içinde sadece birkaç simge isme sığınan şehir, değerlerini vizyona çıkaramıyor, beşeri sermayesinden yararlanamıyor.
BÜROKRAT SAYISINDA DÜŞÜŞ
Son yıllarda üst düzey bürokraside temsilci sayısı ciddi bir düşüş seyri izleyen Erzurum’da, değerler etrafında birleşmek yerine değerleri tüketmek alışkanlığı hakim hale geldi. Ankara bürokrasisinde Erzurum ağırlığı ciddi biçimde azaldı. Erzurum bürokratlarına sahip çıkmak yerine, sadece seyirci konumunda kaldı.
GENEL AYMAZLIK
Bürokraside sergilenen aymazlık, tarihi, kültürel değerler için de sergilendi. Beşeri sermayesine sahip çıkmak noktasında sadece birkaç marka şahsiyeti ön plana çıkan Erzurum, diğer değerlerini unutulmaya terk etti. Araştırmacıların insafına ve değerlendirmelerine bırakılan beşeri değerlerin ruhları ise muazzep edildi.
DEĞERLERİMİZE SIRT DÖNDÜK
Erzurum beşeri sermaye ve kıymetlerini, fiziki eserlere nüfuz ettirerek ayakta ve diri tutmak tercihine ise son yıllarda uzak kaldı. Havalimanına hala bir Erzurumlu şahsiyetin ismi konulmazken, 2’inci üniversitenin adı ise Erzurum Üniversitesi olarak geçildi. Şehirdeki büyük caddeler, semtler ve yatırımlara Erzurum’un değerlerinin isimleri verilerek özellik katmak yerine, sıradan tercihler baskın hale getirildi.
ÜZÜNTÜ VERİCİ SÜREÇ
Erzurum’un kendi değerlerine sırt dönmesinin en bariz yanlarından birisini de Büyük iş merkezleri ve işletmelere verilen tabela isimleri oluşturdu. Yabancı isimlere yoğunlaşarak tanıtım tabelalarını adeta İngilizce düzenleyen esnaf, milli değerleri ifade eden Erzurum şahsiyetlerini ise tabelalarına taşımadı..
2011 FIRSATI
2011 sürecinde gerçekleştirilen onlarca yatırımın isimlendirilme sürecinde, Erzurum’un beşeri sermayesinin değerlendirilmesine yönelik çaba sarf edilmemesi, kentin kendi değerlerine sırt dönme sürecinde yeni bir versiyon oluşturdu. Erzurum değerleri sadece 12 Martlarda hatırlanan , tarihe defnedilmiş bir durumda bırakıldı.
ALCAN BİR İLKİ BAŞLATIYOR
Atatürk Üniversitesi, Erzurum kültürü ve değerlerini ifade etme boyutunda yeni ve ciddi bir süreç başlattı. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi Alcan‘ın üstlendiği belgeselle, Erzurum’un beşeri değerleri sinema diliyle yeni nesillere aktarılacak. Bu süreç desteklenirse, Erzurum kendi değerleriyle barışma fırsatını yeniden yakalayacak.
Atatürk Üniversitesi, Erzurum kültürü ve değerlerini sinema dili ile anlatacak Yapımcılığını Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi Jale Alcan‘ın üstlendiği belgesel, Erzurum’un kurtuluş yıl dönümü olan 12 Mart’ta Erzurumlularla buluşacak.
// KOÇAK:“ERZURUM KÜLTÜRÜNE ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLADI”
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Sebahattin Bulut’un Erzurum’da kültür ve sanat faaliyetlerine hizmet etmiş bu konuda eserler meydana getirmiş çok değerli bir insan olduğunu belirterek, “Bulut, yıllarca derneği açık tutarak başkanlığını yaparak gerek Erzurum’un müzik gerekse folklor kültürüne önemli hizmetler sağlamıştır. Bu ocakta yetişen onlarca sanatçı TRT’nin Erzurum, İstanbul, Ankara ve İzmir Radyolarında yıllarca yöremizin türkülerini söyleyerek şehrimizin bir bakımdan tanıtımını yapmışlardır. Kültürünün unutulmasına izin verilmemiştir. Bu sanatçıların eserleri TRT repertuarlarına girmiş ver Erzurum müziği böylece çok daha uzun yollar yaşama şansını elde etmiştir. Bütün bunları bir anlamda derneğin faaliyetlerine borçluyuz. Bu nedenle hem Bulut’u hem rahmetle anıyor hem de bu faaliyeti çalışmayı gerçekleştiren Jale Alcan’ı kutluyorum” diye konuştu.
//MİLLİ KÜLTÜR VE TARİH BİLİNCİ
Yapımcı Jale Alcan, 1954 yılında kurulan dernek belgeselinin hazırlanma onurunun kendisine nasip olduğu için çok mutlu olduğunu belirterek, “Yaşadığımız dönem itibarıyla kendimizi tanımanın gereği kadar, kendimizi tanıtmanın değeri ve lüzumu da meydandadır. Medeni toplumlar içerisinde bir milletin almış olduğu değer maddi varlıklar kadar, manevi varlıklarla da ölçülmektedir. Bu bağlamda Erzurum Halk Oyunları Türküleri Turizm Derneği’nin çok önemli bir görev üstlendiğini düşünüyorum. Bir insanın yurdunu ve milletini sevmesi, milletini kültürünü ve tarihini tanıması ile mümkündür” dedi.
//ALCAN BİLGİ VERDİ
Erzurum halk oyunları ve Erzurum’a emeği geçen Sabahattin Bulut’u belgeselde anlatmanın ağırlığını hissederek çalışmalarını tamamladıklarını söyleyen Alcan, “Halk oyunları; diğer sanat dallarından farklı olarak, ait olduğu toplumun orijinal karakterlerini taşıyan, fertlerin müşterek duygu düşünce ve davranışlarını sergileyen, başkasına göre yalnızca güzel, ama kendi içinde ilgilenen kişinin dünyasını aydınlatma özelliğine sahip bir kültürel kimliktir. Halk oyunları içinde barındırdığı melodi, ritim ve hareket yapısı ile bireyin bedensel ve ruhsal gelişiminde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Birlikte oynamanın avantajı ile kişiye kaynaşmayı, beraber hareket etmeyi, paylaşmayı ve kendini ifade etmeyi öğreten halk oyunlarının bu özelliklerinden yola çıkarak, uygulanacak etkinliklerle ülkemiz insanının bireysel gelişiminin yanı sıra toplumsal gelişiminin de sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Bu anlamda Erzurum halk oyunlarını ayrı bir manası ve duygu bütünlüğü vardır. Belgeselimizde bu bütünlüğü aktarmaya ve izleyenlere yaşatmaya çalıştık. Bu anlamda Sabahattin Bulut’un Erzurum halk oyunlarına geçen emeğini anlatmayı ahde vefa kabul ediyoruz” diye konuştu.
//ALCAN’DAN TEŞEKKÜR
Erzurum Halk Oyunları, Halk Türküleri Turizm Derneği’nin gerek kültürel, gerek sportif ve gerekse sanatsal özellikleri ile içinde yaşatıldığı toplumda, hayatın yeniden üretimi noktasında toplum bilimi açısından da oldukça önemli ve incelenmeye değer olduğunu da kaydeden Jale Alcan, “Böylesine anlamlı ve önemli bir belgeselin çekilmesini sağlayan Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Yönetimine, Erzurum’da Ankara’da ve İstanbul’da bu çalışmaya destek olan herkese teşekkürü bir borç biliyorum” şeklinde konuştu.
//ŞEHİRLERİN MANEVİ VE MADDİ GÜZELLİKLERİ
Alcan, daha sonra şunları kaydetti; “Şehirlerin manevi ve maddi güzelliklerini fark edebilmek bir nasip işidir ancak Havası, suyu ve insanı ile ünlü Erzurum; tarihi geçmişi, stratejik önemi, kültürel zenginliği ve coğrafi konumu ile her tarihte Anadolu’nun en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Kuruluşundan günümüze kadar çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması tarihi İpek Yolu’nun önemli kavşak noktalarından birinin üzerinde bulunması ,zaman zaman istila ve saldırılara maruz kalması,savaşlar yüzünden neredeyse her şeyini kaybedip yeniden ayağı kalkması son olarak bağımsız Türkiye Cumhuriyet’inin temellerinin atıldığı şehir olmanın gururunu taşıması Erzurum’u önemli ve farklı kılmaktadır. İnanıyorum ki ilerleyen yıllarda Nef’i, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Habib Baba, Sakıp Danışman, Ömer Nasuhi Bilmen, Alvarlı Lütfü Efendi, Rüştü Paşa, Reyhani, Hüseyin Avni Ulaş, Hüseyin Köycü, Nene Hatun, Kara Fatma, Emrah, Sümmani, Kırmaşzade, Fevzi Bey, Kadı Raif Efendi, Cemal Gürsel, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Kemalettin Kamu, Şerif Beygu, Solakzade Sadık Efendi, Hacı Haşıl, Nafiz Kotan, Rıfkı Salim Burçak, Raci Alkır, Nurettin Topçu, Kazım Yurdalan, Arif Sağ’ı ve ismini burada sayamadığımız önemli şahsiyetlerin hayatları belgesel haline getirilecektir. Sebahattin Bulut bu önemli insanlardan sadece birisidir.”