DOĞU’DA TARIM SEKTÖRÜNÜN TEK SEÇENEĞİ HAYVANCILIK
Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, bölge şartlarına, iklimine, toprak yapısına, Türkiye’deki hastalık şartlarına ve bölgedeki ahır yapısına uygun hayvan ırklarının ıslah edilmesi ve geliştirilmesinin gerektiğini söyledi. Öztürkler;“Bugün, dünyada, bir hayvandan 7–8 ton süt elde edilirken, Türkiye’de hayvan başına elde edilen süt 1 buçuk tondur” dedi
DOĞUDA TARIM HAYVANCILIĞA DAYANIYOR
VHO Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, Doğu Anadolu’daki hayvancılığın, Batı Anadolu’dan, İç Anadolu’dan daha karlı olmadığını belirterek, “Batı Anadolu’da, hayvancılığın karını 100 birim kabul edersek, Doğu Anadolu’da bu birim 60’tır. Ancak, Doğu Anadolu’daki insanlarımız, yaşam mücadelesini bu sektörde vermek zorundadır, başka seçenek imkanı yoktur. Yaşam, hayvancılığa dayanmaktadır” diye konuştu.
ERZURUM ÖRNEKLEMESİ
Erzurum ve Kars’ta batıya nazaran daha fazla hayvancılık yapıldığını ifade eden Öztürkler, “Erzurum’da veya Kars’ta hayvanlar ancak 5 ay merada kalabiliyor. 8 ay yemleme mecburiyetinde kalınmaktadır. Yemler, İç Anadolu’dan veya Batı Anadolu’dan gelmekte, bu da girdi fiyatlarını etkilemekte. Karlılık oranının düşmesine ve insanların hayvancılıktan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Hayvancılıkla ilgili kararlar, genellikle politik ve günlük amaçlar doğrultusunda ve Tarım Bakanlığı’nın dışında alınmaktadır. İşletmeler, ekonomik büyüklüğün çok altındadır. Bir kaç inekle bir kaç besi danasıyla, bizim hayvancılığımızı bir yere götürmemiz ve o insanların gelir seviyesini artırma imkanımız yoktur. Bölgemiz sığır varlığının çoğu, ıslah edilmemiş yerli ırklardan oluşmaktadır” şeklinde konuştu.
ERZURUM VE KARS’TA YEM SORUNU
Kars ve Erzurum bölgesinde yem sorununun büyük boyutta olduğunu da dile getiren Öztürkler,şunları söyledi;“Hayvancılıkta karlılık ve verimliliğin artırılmasının birinci noktası kaliteli, kuru, kaba yem ile yıl boyu ihtiyaç duyulan yeşil ve sulu yemin temin edilmesidir. İran ve Irak’tan getirilen kaçak hayvanlardan bölgeye bulaşan şap hastalığı tüm hayvanları etkilerken, çiftçiyi içinden çıkılması zor bir duruma sokmuştur. Yem bitkisi üretimi, süt, canlı hayvan, belgeli damızlık, suni tohumlama konularında teşvik sorunu da yaşanmaktadır. Hayvan sahipleri gelecek endişesi taşımakta ürettikleri etin pazarlama sorunlarını çözememektedirler. Üretici hayvanlarını kestirmek için bölge dışına gitmekte, büyük sorunlar yaşamaktadır. Bu da entegre et kesim hane sorunlarını gündeme getirmektedir.”
TÜRKİYE'DE HAYVAN BAŞINA ELDE EDİLEN SÜT MİKTARI: 1 BUÇUK TON
Öztürkler, daha sonra hayvancılığın sorunlarının yanı sıra çözümleri de olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Hayvancılık projelerimizi geliştirirken, Doğu Anadolu’ya, hem hayvancılık projesi açısından hem de sosyal açılardan bakmak gerekmektedir. Bölge için özel projeler yapılmalıdır. Özel hayvancılık projeleri uygulanması gereklidir. 2000’li yılların bilim ve teknolojisini kendimize rehber edinerek, dünya ekonomisinin gidişatına, dünyada hayvancılığın nasıl yapıldığına bakarak bu şekildeki bir yapılanmaya gitmek mecburiyetimiz vardır. Hayvancılık sektörünün canlı bir materyal olduğunu unutmadan düzenlemeler yapılmalı. Zira, Türkiye’nin etrafı net tarım ithalatçısı, net küçükbaş hayvan ithalatçısı ülkelerle çevrilidir. Türkiye de, Avustralya, Yeni Zelanda ve Hollanda’da olduğu gibi hayvancılık sektörünün önemli bir lokomotifi olarak değerlendirilebilir. Bu anlamda bölgemiz de ülkenin lokomotifi olabilir. Halen, hayvancılıkta karlılık ve verimliliğin artırılması için hayvan ırkının ıslah edilme mecburiyeti vardır. Bugün, Afrika ülkeleri de dahil olmak üzere, dünyada karkas ortalaması 250 kilogram iken, Türkiye’de karkas ortalaması 180 kilogramdır. Bugün, dünyada, bir hayvandan 7–8 ton süt elde edilirken, Türkiye’de hayvan başına elde edilen süt 1 buçuk tondur. Bölge şartlarına, iklimine, toprak yapısına, Türkiye’deki hastalık şartlarına ve bölgedeki ahır yapısına uygun hayvan ırklarının ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gereklidir.”