BAYRAM KILINÇER (İHA) - Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Çocuk ve kadına dönük şiddeti eğitimle çözebiliriz" dedi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı koordinatörlüğünde şiddetle mücadele eden grupların oluşturulmasını ve arasına başta öğretmenler, akademisyenler olmak üzere velilerin de alınması gerektiğini söyledi.
EĞİTİMCİLERE ÇAĞRI
Çocuklara ve kadınlara uygulanan şiddetin boyutunun her geçen gün arttığını ve bu konuda bilinci artırmak için eğitimciler başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin mücadeleye dahil edilmesi gerektiğini kaydeden Avcı, "Halkımızın 'aile içi şiddet, çocuğa ve kadına yönelik şiddet' konularında uluslararası ve ulusal mevzuat dahilinde ve kültürel mirasımız doğrultusunda eğitilmesine ve bilinçlendirilmesine büyük ihtiyaç vardır" dedi.
ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE
Şiddete karşı mücadele planlamasında anne ve babalara yönelik çalışmaların öncelik teşkil etmesini ve bu anlamda alan taraması yapılarak ekonomik, sosyokültürel ve psikolojik destek programlarının uygulanması gerektiğini ifade eden Avcı, "Milli Eğitim Bakanlığı, öğrenci ve velileri kapsayan aile danışmanlığı sistemi geliştirerek, kısa ve etkili planlamalarla bir an önce programlanmış alternatif çözümler geliştirmelidir. Başta çocuklara ve kadınlara olmak üzere şiddet maalesef toplumsal bir sarmal haline gelmiş durumdadır. Her gün gazetelerde, televizyonda çocuk ve kadın cinayetini görür hale geldik. Yine her gün medyada şiddet, cinsel taciz ve istismar haberleri ile karşılaşıyoruz. Kayseri'de Şeker Bayramı'nda şeker toplamaya çıkan ve kaybolan 3 çocuğun cesetleri ve katil zanlısı haberleri toplumsal hafızamızda yankılanmaya devam ediyor. Bu tür vahşet olayları giderek normalleşiyor. İnsanlar gergin ve sinirli. En ufak bir olayda patlıyor. Sudan sebeplerle kavga ve cinayetler yaşanıyor. Okullarımızda bıçaklama ve kavga olayları eksik olmuyor. Yani tehlike uzakta değil, en yakınımızda. Son yıllarda çocukları ve kadınları koruyan birçok yasa yürürlüğe girdi. Polisiye tedbirlerle, yasa ve cezai müeyyidelerle sonuç alınamadığı ortada" dedi.
TOPLUMSAL EĞİTİM GEREKLİLİĞİ
Bir şiddet türü olarak dayağın sosyal hayatımızın bütün boyutlarında maalesef bulunduğunu ve şiddet görerek veya şiddete sık sık tanık olarak büyüyen insanın şiddet uygulayacağını belirten Avcı, "Toplumun kültüründe şiddet normalleşmişse toplumsal eğitimin yanı sıra uzun vadeli ve ciddi hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapmak gerekir. Şiddet, çocuğa şiddeti öğretmesi yanında, toplumda şiddetin kanıksanması ve yerleşmesi tehlikesi de yaratıyor. Böylece şiddet, toplumun hayal kırıklıklarıyla, sinirle, stresle ve depresyonla başa çıkabileceği daha ılımlı yolları öğrenmesini engelliyor. Bu nedenle bir bakıma problemin kaynağı toplum ise, toplumun kültüründe şiddet olayı normalleşmiş ise ve şiddet toplumun tüm sosyoekonomik kesimlerinde patolojikleşmesi söz konusu ise yapılacak tek şey vardır; o da uzun vadeli ve ciddi hukuki ve kurumsal düzenlemeler yapmak ve topyekun bir eğitim faaliyetiyle şiddet olayını ortadan kaldırmak. Toplumun kanaat önderleri başta olmak üzere bu konuda topluma bir zihniyet dönüşümü pompalanması gerekiyor. Bunun da yolu dört başı mağrur bir eğitimden, kültürel değerlerimizi doğru anlamak ve anlatmaktan, insan merkezli bir eğitim anlayışını hem müfredatlara hem de hayatın içine koymaktan geçer. Çünkü vatandaşlarımız arasında kötü muamele, aşağılanma, yasaklama, yoksun bırakma, alaya alma ve küçük düşürme davranışları oldukça yaygın duruma gelmiştir. Kadın ve çocuklarımız hemen her gün şiddete ya karışmakta ya da tanıklık etmektedir. Bu nedenle şiddet ile mücadele konusunda en büyük görev ve sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığı'na düşmektedir" ifadelerini kullandı.