ERZURUM (İHA) - Su, yüzyılımızda yaşam açısından ve ekonomik açıdan kalkınmayı sürdürmek için daha iyi yönetilmesi gereken, vazgeçilemez olan ve giderek azalan bir kaynak. Birleşmiş Milletler (BM) kapsamında düzenlenen 22 Mart Dünya Su Günü’nde bu yıl, altyapılarından daha hızlı bir şekilde genişlemekte olan şehirlerde su yönetiminin geliştirilmesi ön plana çıkarılıyor.
SU YÖNETİMİ ÖNEM KAZANDI
Her yıl farklı konu başlıkları altında kutlanmakta olan Dünya Su Günü’nün 2011 yılındaki konusu ise "Şehir Sularının Yönetimi" olarak belirlendi. Türkiye’de de afiş, fotoğraf, kompozisyon ve resim yarışmalarıyla önemine değinilen bu tema su bilincini topluma yayma hedefine yönelik.
Su kaynaklarını daha iyi yönetmek için yeni yöntemler uygulanmazsa, 2050 yılına kadar dünya nüfusu beklendiği gibi 9 milyara ulaştığında neler olacak? BM Nüfus Fonu'nun tahminlerine göre, 2025’e kadar dünya nüfusunun neredeyse yüzde 60'ı güvenilir su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde yaşayacak.
GÜVENİLİR SU KAYNAKLARININ KULLANIMI
Ancak güvenilir su kaynaklarının kullanılabilmesi, yalnızca uzun vadede görülecek bir sorun değil. Günümüzde 1,1 milyar kişi temiz suya düzenli olarak erişemiyor ve güvenilir olmayan içme suyu nedeniyle her yıl ölen kişi sayısı 1,6 milyon. Su kalitesinin geliştirilmesiyle küresel hastalıkların yaklaşık yüzde 10'unun önlenebileceği öngörülüyor. Güvenilir içme suyu sağlamanın yanı sıra aşırı yada gereksiz kullanımı azaltmak için de yeni yönetim teknikleri gerekli.
Dünya üzerindeki temiz suyun yüzde 70'i tarım alanlarını sulamak için kullanılırken, BM’ye göre su arıtma sistemlerinin bulunduğu toplumlarda su kaynaklarının yaklaşık yüzde 20'si su sızdıran altyapı nedeniyle kayba uğruyor. Arıtma sistemleri yetersiz kaldığında ise dünya genelindeki şehirlerin yüzde doksan beşi arıtılmamış atık suyu denizlerine boşaltmakta. Sınırlı su kaynaklarımızı yönetmek adına daha iyi işler yapabiliriz ve bunu başarmalıyız.
SU KAYNAKLARINI “AKILLI” YÖNETMEK
Önümüzdeki yıllarda yaşamda ve ekonomik açıdan refahın korunabilmesi için bugün suyu, su kalitesini, su baskınlarının ve kuraklıkların etkisini yönetmek için yeni ve daha etkili yöntemlerin uygulanması gerekiyor.
Sürdürülebilir su kaynaklarına ilişkin üç temel konu var: miktar, kalite ve güvenilir suyun sağlanması için gereken enerji miktarı. Günümüzde su kalitesini, arıtma ve dağıtım altyapılarının etkinliğini analiz etmek için gelişmiş teknolojik araçlar kullanılabiliyor. Bu tür analizlerle geliştirilen bilgiler kirliliğin azaltılmasına ve verimsizliklerin önlenmesine yardımcı olmak için kullanılabilir.
TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE SU KAYNAKLARININ DURUMU
Yeni teknolojik gelişmeler, önümüzdeki yüzyılda toplumlarımızın ve çevremizin yararlanabileceği daha akıllı su sistemlerinin oluşturulmasına yardımcı olabilir. IBM’in “Akıllı dünya” vizyonu içerisindeki alanlardan biri olan su kaynakları yönetimi için, İrlanda Denizcilik Enstitüsü ile beraber çalışan IBM, kıyı koşullarını, kirlilik düzeyini ve deniz yaşamını değerlendirmek için gelişmiş analitik teknikleri kullanarak Galway Körfezini izliyor.
Bu sayede yetkililer, kirlilik, su baskını ve balıkçılık seviyeleri gibi kritik öneme sahip sorunlara daha hızlı cevap verebiliyorlar. Ayrıca gerçek zamanlı izleme sayesinde elektrik üretmek amacıyla okyanus dalgalarının gücünden yararlanma olanağını (fosil yakıtların kullanımını azaltmayı amaçlayan ileriye dönük bir girişim) denemeleri için araştırmacılara gereken verileri de sağlıyor.
Amsterdam’da ise IBM şehir yetkililerine Kuzey Denizi’ndeki bir şehrin en önemli sorunlarından biri olan su baskınlarının etkili bir şekilde yönetilmesi için destek veriyor. Yönetim işlemlerini devamlı değerlendirebilecek analitik araçları sağlayan nehir kenarı set sistemlerini izleme teknolojisi kullanılıyor.
New York’taki Hudson Nehri ve nehir ağzı sistemi ise, kirliliği ve zararlı su akışını denetlemek için tasarlanmış IBM teknolojisi tabanlı izleme ve tahmin ağına sahip. İrlanda, Amsterdam ve New York şehirlerindeki gibi analitik araçların yanısıra alıcı teknolojilerinin kullanımı suyla ilgili yetkili kurumlar, kamu sağlığı ve çevre örgütleri tarafından kullanılabilen su kalitesine ilişkin veriler sağlıyor.
TÜRKİYE’NİN SU KAYNAKLARI
26 su havzası ve 677 baraj gölü bulunan Türkiye, su zengini bir ülke değil. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne göre aksine, kişi başına düşen yıllık su miktarıyla su azlığı yaşayan bir ülke konumunda. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.652 m? civarında. Devlet İstatistik Enstitüsüne göre 2030’da nüfusumuz 100 milyon olacak. 2030’da kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının ise yaklaşık 1.120 m?/yıl olacağı belirtiliyor. Tüm bunlar mevcut kaynaklar, hiç tahrip edilmeden aktarılırsa sağlanabilecek. Dolayısıyla Türkiye’nin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynakları çok iyi koruması ve akılcı kullanması gerekiyor.
IBM Türk Genel Müdürü Michel Charouk konuyla ilgili olarak, "Gerçek zamanlı izleme, sonuçta hepimiz için zararlı olacak kirliliğin önlenmesi için yardımcı olabilir. Bu, artan dünya nüfusunun su gereksinimlerini karşılayabilecek akıllı su yönetimi sistemlerinin geliştirilmesinde ilk adımdır. Güvenilir su sağlayan modern altyapılar, hem insanların sağlığı ve refahı için yarar sağlayacak hem de değerli kaynakları ve çevreyi korumak, ekonomik açıdan uygulanabilirliği sürdürmek konusunda yardımcı olacaktır" Dedi.
21. yüzyılda bir toplumun gelişmesi, su gibi önemli kaynaklarını ne kadar iyi koruyabildiğiyle ve toplum içinde yaşayan kişilerin yaşaması için ne kadar yüksek kalitede ortam sağlayabildiğiyle ölçülüyor.