Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, "Biz çokluk içinde birlik, birlik içinde çokluk felsefesine inanmış bir medeniyetin çocuklarıyız. Hem kültürel çoğulculuğumuzu, herkese olan hoşgörümüzü göstereceğiz. Hem de ait olduğumuz kültüre, ait olduğumuz dine sadakatle bağlı kalıp bundan onur duyacağız." dedi.
Nisan ayında çok özel günlerin mevcut olduğunu belirten Davutoğlu, alemlere rahmet olarak gelen Hazreti Muhammed Aleyhissalatu Vesselamın’ın doğum haftası vesilesiyle bütün Türkiye'de tevhit ve vahdet teması altında toplantılar tertip edildiğini anımsattı.
Bu toplantıların birinde konuşma yaptığını hatırlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Orada da ifade ettim; biz çokluk içinde birlik, birlik içinde çokluk felsefesine inanmış bir medeniyetin çocuklarıyız. Hem kültürel çoğulculuğumuzu, herkese olan hoşgörümüzü göstereceğiz. Hem de ait olduğumuz kültüre, ait olduğumuz dine sadakatle bağlı kalıp bundan onur duyacağız. Hazreti Peygamber'in yolu her şeyden önce bir merhamet yoludur, bir şefkat yoludur, o bir şefkat peygamberidir, o vahdet peygamberidir. Allah, şefkati ondan aldığımız dersle bütün topluma yaymayı bize nasip eylesin. Onun gösterdiği tevhitten, vahdetten bizi ayırmasın. Bugünlerde hepimiz onun getirdiği muhabbet etrafında birlikte gönül gönüle vermeliyiz. Aramıza fitne sokmak isteyenlere karşı, onun muhabbeti ile biz biriz, beraberiz, onun yolundayız, demeliyiz. Bu bizim için en temel yaklaşım olmalı ve bu özel günlerde özellikle de salı günü idrak edeceğimiz Miraç Kandili vesilesiyle hep ortak değerlerimizle buluşmalıyız. Bu vesileyle Miraç Kandilimiz de hayırlı olsun."
Nisan ayındaki ikinci kutlu günün, 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, 23 Nisan 1920’de, Anadolu’nun değil sadece mazlum milletlerin sesini yükseltmek için bir araya gelen kutlu öncülerin, milli egemenliğin sembolü ve temeli olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurduğuna işaret etti. Bu dönemde, imkanların az, zorlukların çok olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Ama o imkanları zorluklar karşısında güçlü kılacak yürekleri vardı, tarih bilinçleri vardı. Ait oldukları millete duydukları güven ve geleceğe ait duydukları öz güven vardı. Bir araya geldiler ülkenin her bir yanından, Türk, Kürk, Sünni, Alevi her bir köşesinden Ankara’da buluştular. Ankara o andan itibaren istiklalimizin karargahı oldu, Ankara o andan itibaren milletimizin onur mücadelesinin verdiği odak şehir oldu." diye konuştu.
"İşte Kutlu Doğum Haftası ve Ankara, Mekke, Medine ve Ankara, İstanbul; hepsi bizim o güçlü kimliğimizin, derin tarihi kimliğimizin ana unsurlarıdır." ifadesini kullanan Davutoğlu, bunların birbirinden ayırt edilemeyeceğini söyledi.
TBMM DUALARLA AÇILMIŞTI
23 Nisan 1920’de TBMM'nin dualarla açıldığını anımsatan Davutoğlu, "Bir cuma sonrası Anadolu’ya bizim medeniyetimizi taşıyan Hacı Bayram-ı Veli’nin huzurundan İstiklal Savaşı'nın merkezi, karargahı olacak olan Meclis binasına yüründü. Dualarla kurulmuş bir devletin vatandaşlarıyız biz. Dualarla yola çıkılmış bir istiklal yürüyüşünün evlatlarıyız biz, kimse bunları birbirinden ayırt etmemeli. Millet ile devlet hep Ankara’da ilk Meclis’te buluştuğu gibi buluşmalı. Siyasetimizin, kültürümüzün, irfanımızın odağı budur, bundan kopmayalım, ayrılmayalım." değerlendirmesinde bulundu.
29 Nisan'ın Kut'ül Amare zaferinin 100. yıl dönümü olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, bir yıl önce İstanbul’u savunmak için Çanakkale’de destan yazan ordunun 1 yıl sonra bu kez Bağdat’ı savunmak için Kut’ül Amare’da destan yazdığını ifade etti.
Davutoğlu, "Çünkü onlar için o zaman vatan toprağı olan Bağdat, İstanbul kadar aziz, ana gibi yar idi. Bugün Bağdat’ın karşı karşıya kaldığı tablo hepimize hüzün veriyor." dedi.
Onlarca yıldır unutulan Kut’ül Amare Zaferi'nin bundan sonra kıyamete kadar kutlanacağını dile getiren Davutoğlu, bu zaferin dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kut’ül Amare’den gelen Vali ve her birinin sancağında ay yıldız olan Kut ve civarındaki Arap aşiretlerinin temsilcileriyle kutlandığını anımsattı.
KUT'ÜL AMARE, MAZLUM MİLLETLERİN İSTİLACILARA KARŞI OMUZ OMUZA VERDİĞİ SON DİRENİŞ
Davutoğlu, "Kut’ül Amare, mazlum milletlerin, Ortadoğu halklarının sömürgecilere, istilacılara karşı omuz omuza verdiği son büyük direniştir. Orada Türkler vardı, Kürtler vardı, Araplar vardı, Sünniler, Şiiler, Keldaniler, Süryaniler vardı, ama hedefleri ortaktı; Bağdat’ın ruhunu korumak. Aynen Çanakkale’de İstanbul’un ruhunu korumak için oraya fevç fevç yürüyen Rumeli çocukları, Anadolu çocukları, Mezopotamya çocukları gibi." değerlendirmesinde bulundu.
"İşte biz bu coğrafyanın hamurunu oluşturuyoruz değerli vatandaşlarım. Biz bu coğrafyanın ruhunu yüreğimizde en kutsal emanet olarak taşıyoruz." diyen Davutoğlu, "Bu coğrafyayı bölmek isteyenlere, bu coğrafya içinde kardeş kanı dökmek isteyenlere karşı temel referans noktamız Hazreti Peygamber'in şefkati, 23 Nisan 1920’de doğan milli irade inancı ve Kut’ül Amare’deki vahdet ve tevhit ruhudur. Allah bunları bizden eksik eylemesin." ifadesini kullandı.
MARDİN’DE VERİLEN SÖZ
Başbakan Davutoğlu, Mardin'de söz verdiği şekilde her hafta Doğu ve Batı'daki bir ili ziyaret ettiğini, nisan ayında Diyarbakır'a gittiğini anımsattı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:"Diyarbakır ziyaretimiz birçok açılardan bizim gönlümüze huzur, geleceğimize güven veren bir ziyaretti. Bir cuma namazında Ulu Cami’de, aşkla sevdiğim, içinde bulunduğum her vesilede feyz aldığım Diyarbakır Ulu Cami’de cuma namazını idrak ettikten sonra halkımızla buluştuk. Bir miting planlanmamıştı, bir duyuru yapılmamıştı, ama onbinlerce Diyarbakırlı, teröre karşı tek bir ses olan o aziz vatandaşlarım kendi başbakanlarına hoş geldiniz demek için Diyarbakır Meydanını doldurdular. Planlanmadığı halde orada kendilerine hitap ettim ve orada sadece tek bir mesaj verdim; kardeşlik, kardeşlik, kardeşlik. İşte bu toprakların sırrı bu. Kut’ül Amare’de Diyarbakırlılar da vardı, Konyalılar da. Edirneliler de vardı, Halepliler de. Çanakkale’de de birlikteydiler. Ve Allah şahit olsun, siz de şahit olun; bundan sonra da hep bir arada olacaklar.
Sur’u yakıp yıkan, Sur içindeki tarihi eserlere zarar veren o terör odaklarına karşı o gün Diyarbakır tek bir ruh, tek bir yürek, tek bir sesti. O meydanı dolduran, sayın başbakanım diyerek bana sarılan, al bayrağı dalgalandıran bütün Diyarbakırlılara bir kez daha selam ediyorum. Bizim en büyük teminatımız, sizlerin yüreğindeki birlik bilincidir. Hiçbir zaman hiçbir şekilde teröristlere bu meydanı bırakmayacağız. İşte Kilis’te, işte Bursa’da farklı şekillerde ortaya çıkan terör saldırılarına karşı en büyük gücümüz, en büyük direncimiz; Diyarbakır Meydanında gördüğüm ruh ve bütün Türkiye’de her zaman şahit olduğum kardeşlik bilincidir."
DİYARBAKIR DÜNYA ÇAPINDA BİLİNEN BİR KÜLTÜR MERKEZİ OLACAK
Diyarbakır’da tarihi Sur için ihya ve inşa planını paylaştığını anlatan Davutoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, bütün kurumlarla, bakanlıkların tarihi Sur içini en iyi şekilde inşa ve ihya etmek için bir seferberlik halinde olduklarını ifade etti.
Diyarbakır’da hep güzel günler göreceklerini belirten Davutoğlu, "Güzel baharlar, hep kadim şehrin ruhunu görmek için gelen ziyaretçiler göreceğiz. Diyarbakır, dünya çapında bilinen bir kültür merkezi olacak." dedi.
Şanlıurfa'yı 11 Nisan'da ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Şanlıurfa’nın kendi iradesiyle istilacıları şehirden kovduğu ve Şanlıurfa’da ebediyete kadar ay-yıldız dalgalanacak dediği günün yıldönümü. İşte Kut’ül Amare ruhu orada da vardı." diye konuştu.
Şanlıurfa’daki vatandaşlarla iki vesileyle buluştuklarını kaydeden Davutoğlu, bunlardan birincisinin İstiklal Madalyası'nı bu şehre vermek, ikincisinin ise Ankara dışındaki ilk Bakanlar Kurulu toplantısını yapmak olduğunu dile getirdi.
Kocaeli'de gençlerle buluştuğunu, Düzce’de 550 milyon Türk Lirası civarında 81 eserin açılışını yaptıklarını söyleyen Davutoğlu, "Siyasetin kalbi Ankara’dır, ama siyasetin atar damarları Anadolu’nun her yeridir. Siyaseti Ankara’ya bağlı kılanlar, siyaseti Ankara içindeki kapalı kapılar ardındaki müzakerelere bağlı kılanlar, ona indirgeyenler siyasetin ruhunu, Anadolu’nun, Rumeli’nin enerjisini anlayamaz. Size söz veriyorum, hiçbir zaman siyaseti Ankara’nın dar kulislerine terk etmeyeceğiz. Devlet idaresini milletimizle birlikte Türkiye’nin her yerinde omuz omuza yapacağız. Her köşesine gideceğiz ülkemizin, sizlerle buluşacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yalova’da, dünyanın en uzun dördüncü asma köprüsünü, son tabliyesini kurarak kemale erdirdiklerini anlatan Davutoğlu, açılışını mayıs ayı içinde yapacakları köprünün adının da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları istişare sonucunda "Osman Gazi" olmasını uygun gördüklerini bildirdi.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"İstanbul’dan kalkan bir kardeşimiz, bir vatandaşımız Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden ya da Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden ya da Boğaziçi’nden geçerek gelecek Osman Gazi Köprüsü'nden geçecek. Bursa’ya selam verecek ve Cumhuriyetimizin istiklal şehri İzmir’e yönelecek, 7 vilayetimiz birbirine bağlanacak; İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa ve İzmir. Türkiye nüfusunun üçte biri bu İstanbul-İzmir otoyoluyla, bu iki aziz şehrin arasındaki şehirlerle birlikte seyahat edebilecek. 9-10 saat süren yolculuk 3-3,5 saate inecek. Yalova’dan karşıya geçiş geçmişte saatler alırdı, şimdi 6 dakikada geçilecek bütün Körfez."
HİÇBİR ANIMIZ SİZDEN UZAK, SİZDEN GAYRI DEĞİL
Günlerini millete hizmetle geçirdiklerini ifade eden Davutoğlu, "Terörle mücadele ederken başlıyoruz icraatla devam ediyoruz, eylem planlarıyla sürdürüyoruz. Hiçbir anımız sizden uzak, sizden gayrı değil. Biz siziz, siz bizsiniz. Böyle bir ayrımın herhangi bir şekilde vatandaşlarımız arasına girecek ayırıcı bir tavrın oluşmasına asla izin vermeyeceğiz." diye konuştu.
Antalya'ya da iki vesileyle önemli bir ziyaret gerçekleştirdiklerini söyleyen Davutoğlu, bu ilde 841 milyon liralık çok açılışlar gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, "EXPO 2016 Botanik Fuarı'nın açılışını Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte yaptık. Dünyada en çok katılım sağlayan EXPO’lardan birisi oldu Antalya EXPO. Ve bütün dünyaya Antalya’nın güzelliklerini, Türkiye’nin zenginliklerini tanıtmak için yeni bir fırsat oluştu. Milyonlarca insan EXPO 2016’yı ziyaret edecek, Antalyalının, Türkiye’nin güzel mesajlarını iletecek." değerlendirmesinde bulundu.
Antalya'dan sonra aynı günün gecesi doğduğu şehir Konya'ya Hazreti Mevlana’nın diyarına gittiğini anlatan Davutoğlu, "Vesile yine çok güzeldi, İslam Dünyası Turizm Başkenti ilan edilmişti aziz Konyamız. Gez dünyayı gör Konya’yı derler, gerçekten öyle. Ve Konya’da bu yılın İslam Dünyası Turizm Başkenti faaliyetlerinin açılışını gerçekleştirdik. Antalya’ya da, Konya’ya da hayırlı mübarek olsun. Dünyaya bizi en iyi şekilde tanıtacaklarından eminim." dedi.
Bugün de kurtuluş yıl dönümü nedeniyle Muş’u ziyaret ettiğini belirten Davutoğlu, "Bakınız, ayağımızın birisi sabit Ankara’da, ama diğeri bütün Anadolu’yu dolaşıyor. Doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle biz her yerdeyiz, her yerde olacağız. Kut’ül Amare ruhu, Çanakkale ruhu bunu gerektirir." ifadesini kullandı.
İSLAM DÜNYASI BU PRANGALARI AŞACAKTIR
Bu yoğun iç temasların yanında aynı önemde ve yoğunlukta dış temaslarında da bulunduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye’nin çok boyutlu coğrafyasının ve tarihinin yansıması oldu. En önemli faaliyetimiz, hiç şüphesiz İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne evsahipliği yapmaktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın evsahipliğinde gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi çok zor bir gündemle, çok zor bir günde toplandı. Ama bu kez toplanılan yer İstanbul’du ve bu kez toplantıya evsahipliği yapan İslam dünyasının yükselen yıldızı Türkiye Cumhuriyeti Devleti idi. Bu toplantıyla birlikte üç yıl için Dönem Başkanlığını da devraldık. İslam dünyası bugün kendi içinde ve dışında birçok konuyla mücadele ediyor, birçok tehditle karşı karşıya, birçok yüzleşmeyle hesaplaşmak durumunda. İçeride kendi halkına zulmeden zalim rejimler ve her türlü vicdani ilkeyi ayaklar altına alan barbar terörist örgütler, dışarıda ise şefkat dini olan İslam dinini tam bir algı sapmasıyla başka bir ön yargıyla değerlendirmek isteyen çevreler, yani İslamofobik çevreler. Yani İslam’a, yani İslam dünyasına, yani Müslümanlara oryantalist gözle bakan çevreler, aşırı ırkçı akımların Avrupa’daki saldırıları. İslam dünyası bu kıskacı aşacaktır, İslam dünyası bu prangaları kıracaktır. Çünkü İslam dünyasında artık Türkiye gibi başarı örnekleri de var, çünkü İslam İşbirliği Teşkilatı’na artık üç yıllığına Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dönem Başkanlığı yapacak. Allah bize güç ve kuvvet versin, bu Dönem Başkanlığımızda en güzel hizmetleri yapmayı bize nasip eylesin."
DIŞ POLİTİKA
Konuşmasında dış politikaya yönelik açıklamalar yapan ve Türkiye'nin paydaş olduğu zirveler hakkında bilgi veren Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatına İstanbul'da ev sahipliği yaptıktan sonra Strazburg'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine hitap ettiğini, Avrupa Konseyinde görüşmeler gerçekleştirdiğini anlattı.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisindeki hitabının sadece muhtevası değil, dili açısından da önemli olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Yaptığımız temaslar neticesinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, güzel dilimizi, Yunus Emre'nin güzel Türkçesini Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin resmi çalışma dili olarak ilan etti. Türkçenin çalışma dili olarak ilan edilmesinden sonra Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine bu aziz dille hitap eden ilk Türk Başbakan olmaktan da büyük bir onur duydum, hepiniz adına onur duydum. Güzel Türkçemizi beşiklerde ninnilerle söyleyen anneler adına onur duydum, İstiklal Marşı'nı güzel Türkçemizle haykıran gençler adına onur duydum. Güzel Türkçemizi Anadolu'nun nehirlerinin diliyle aktaran Yunus Emre adına onur duydum. Bugün bu güzel Türkçeyi konuşan, farklı diyarlarda konuşanlar adına, Kaşgar’daki bir Uygur adına, Semerkant’taki bir Özbek adına, Bişkek’teki bir Kırgız adına, Astana’daki bir Kazak adına ve Bakü’deki bir Azeri adına gurur duydum. Üsküp’te yankılanan Yahya Kemal Türkçesinin bugün Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde yankılanmasıyla gurur duydum. Aşkabat’taki Türkmenler adına gurur duydum. Saraybosna’da Sancak’ta Türkçe öğrenmek aşkıyla yanan Boşnaklar adına gurur duydum. Kerkük’teki Türkmenler, Bayırbucak’taki ecdat yadigarı Türkmenler, Yörükler adına gurur duydum. Bununla gurur duymayanlar çıkabilir. O mecliste ben Türkçe hitap ederken bana İngilizce soru sormaya kalkanlar bu gururu anlayamazlar. Biz her yerde dilimizi de dinimizi de örfümüzü de medeniyetimizi de onurla taşıyacağız. Allah güzel Türkçemizi dilimizden eksik etmesin."
EGE ADALARINA GEÇMEYE TEŞEBBÜS EDEN MÜLTECİ SAYISI AZALDI
Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinden sonra 29 Kasım'da, 13 yıl sonra ilk kez Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'ni Brüksel'de topladıklarını anlatan Davutoğlu, ilişkilere yeni çerçeve çizdiklerini belirtti.
Hem mülteciler kriziyle mücadele etmek, hem de Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini sağlam zemine oturtmak için yeni çerçeve çizdiklerini dile getiren Başbakan Davutoğlu, ardından üç zirve daha gerçekleştirdiklerini, son zirvenin ise 18 Mart'ta yapıldığını anlattı.
Zirveye mültecilerle ilgili politikalarda devrim mahiyetinde değişiklik yapan bir teklif sunduklarını ve Avrupa Birliğince kabul edilen teklifin 4 Nisan’da uygulamaya konulduğunu hatırlatan Davutoğlu, ekim ayından itibaren günde 6 bin 800 Suriyeli mültecinin Türkiye kıyılarından Ege adalarına doğru gittiğini ve onlarcasının hayatını kaybettiğini ifade etti.
Davutoğlu, her gün televizyonlarda bu haberleri görmekten zihnilerin de gönüllerin de yorulduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:"Bu rakam aldığımız tedbirlerle ocakta 3 bine, şubat ve martta bin 500'lere ama en önemlisi 18 Mart'ta bizzat teklif ettiğim yeni yöntemle başlayan uygulama sonrası, yani 4 Nisan sonrası iki haneli rakamlara düştü, 80'lere, 90'lara, hatta 10 Nisan’da tek bir mülteci dahi Ege adalarına geçmeye teşebbüs etmedi. Şu anda da nisan ayı ortalaması dediğim gibi 80-90 civarında. 6 bin 800’lerden 80-90’a inen mülteci geçişleri, uyguladığımız politikanın, Avrupa Birliğiyle birlikte yürüttüğümüz çalışmaların başarısının açık bir işareti. Biz bu müzakereleri bir pazarlık müzakeresi olarak yapmadık. Tek bir niyetimiz vardı, o da, Ege sahillerine Aylan bebek gibi cesetlerin vurmaması. Tek bir niyetimiz ve hedefimiz vardı, Türkiye’nin kıyılarının insanlık trajedilerine şahit olmaması. Bakınız nisan ayında bu haberler azaldı, neredeyse tamamıyla yok oldu. Biz bu anlaşmayı yaptığımızda eleştirenler oldu, Türkiye mülteci çöplüğüne dönecek gibi ağır ifadeler kullananlar oldu. Ama biz onlara bakmadık."
Davutoğlu, Suriyeli mültecilere en iyi imkanları sunmanın yanında Avrupa'ya gitmek isteyenlere de doğru kanalları göstermeye çabaladıklarını söyledi.Avrupa Birliği (AB) ile yapılan anlaşma çerçevesinde 20 Suriyeli geri alınırken, 110 Suriyelinin Avrupa'ya gönderildiğini bildiren Davutoğlu, mültecilerle ilgili yürütülen politikanın dünyanın her yerinde takdir topladığını aktardı.
MÜLTECİLERE YARDIM PAKETİ
Başbakan Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Franz Timmermans ile Gaziantep’i ziyaret ettiklerini ve Nizip'teki mültecilerle bir araya geldiklerini hatırlattı.
Davutoğlu, anlaşmalar çerçevesinde Avrupa Birliğinin taahhüt ettiği 3 yılda 6 milyar avro yardımın ilk aşaması olan 187 milyon avroluk paketi ziyaret kapsamında uygulamaya geçirdiklerini ve AB yetkililerinin temmuz sonuna kadar bir milyar avroluk uygulamanın da hayata geçirileceğini ifade ettiklerini aktardı. Davutoğlu, "Biz hiç kimseden para istemedik. Biz hiçbir şekilde Suriyelilerin dramını elimizde bir kart gibi görmedik ama her yerde de külfet paylaşımı konusunda adalet istedik. Türkiye'nin üzerine tek başına yüklenen bu ağır yükün paylaşılmasını istedik. Bugün bu anlaşmayla bu paylaşımın ilk işaretleri başlamış oldu." değerlendirmesinde bulundu.
VİZE MUAFİYETİ
Vize muafiyetiyle ilgili de çok önemli bir aşamaya gelindiğine işaret eden Davutoğlu, şu bilgileri verdi:
"Vize muafiyeti, Türkiye’nin ve sizlerin, aziz vatandaşlarımızın doğal hakkıdır, bunu alana kadar çaba göstereceğiz. Türkiye içinde gerekli çalışmaları yaptık, ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde AB ve Avrupa Parlamentosu bu kararı uygulamaya geçirecek adımları atar. Bu konuda da yoğun bir faaliyet içindeyiz. Ayrıca, yine bu ay içinde Türkiye ile AB arasında ilgili bakanlarımızın katıldığı Ekonomi Zirvesi'ni de gerçekleştirdik. Bunların hepsi anlaşmamızın içinde olan farklı unsurlar. Haziranda da ümit ederiz ki 33. faslı açacağız. Biz her yerde aktif diplomasinin, yapıcı, uzlaşma kültürünün sözcüsü olduk. Türkiye Avrupa kıtasının bir parçasıdır ve Avrupa’nın tarihi de geleceği de biz olmadan yazılamaz. Nisan ayı içinde ikili temaslarımız da oldu."
EKONOMİK GELİŞMELER
Ekonomi alanında nisan ayında güzel ve sevindirici gelişmeler yaşandığını aktaran Davutoğlu, 1 Kasım sonrası oluşan güven, huzur ve istikrar ortamının ekonomiye yansıdığını vurguladı.
Davutoğlu, reel kesim güven endeksinin nisanda yüzde 4,1 artarak 110,2 seviyesine yükseldiğini ifade eden Davutoğlu, bunun son 22 ayın en yüksek seviyesi olduğunun altını çizdi. Reel kesim üreticileri güven endeksideki artışın ekonomideki canlanmanın açık bir göstergesi olduğuna işaret eden Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu: "Öbür tarafta tüketici güven endeksi de yüzde 2,2 oranında arttı. Diğer yandan enflasyon rakamlarına baktığımızda, yüzde 7,46 seviyesine gerilediğini görüyoruz, bu da son 7 ayın en düşük enflasyonu. Sanayi üretim endeksimiz ise şubatta yüzde 5,8 arttı. Güven endekslerimizdeki bu artış ve üretim endeksindeki artış, enflasyondaki düşüş ekonomideki verimli ve canlı bir dönemin işaretleri olarak görülmeli. Bu arada artan bu istikrar ve güven uluslararası yatırımcıların da ülkemize yönelik ilgisine yeni boyutlar kattı. Öte yandan ihracat rakamlarımızda da açık bir artış gözlendi. Şubata ihracatımız yüzde 1,2, martta yüzde 2,3 arttı. Şubat ayında 12,4, mart ayında 12,8 milyar dolara yükseldi. Bakınız bunlar açık ve net rakamlar. Reel kesim güven endeksi artıyor, tüketici güven endeksi artıyor, sanayi üretim endeksi artıyor, uluslararası yatırımlar artıyor, ihracat artıyor, enflasyon düşüyor. İnşallah baharla birlikte ortaya çıkan ekonomimizdeki bu bahar havası, yazla birlikte daha da güzelleşecek, ekonomimiz bereketlenecek, ülkemiz bereketlenecek. Allah bu ülkeye dirlik ve birlik nasip eylesin."
SPOR ALANINDAKİ BAŞARILAR
Spor alanındaki başarılara da değinen Davutoğlu, Galatasaray Erkek Basketbol Takımı'nın Avrupa Kupası'nı kazandığını, maçtan sonra Galatasaray Kulüp Başkanı Dursun Özbek’i aradığını ve tebrik ettiğini söyledi. Bu başarıyı sadece bir takımın değil, Türkiye'nin başarısı olarak gördüğünün altını çizen Davutoğlu, teniste de bir ilkin gerçekleştiğini, İstanbul Turnuvası'nı kadın tenisçi Çağla Büyükakçay'ın kazandığını ifade etti.
Özgüven kazanan bir ülkenin başarısının her alana yansıyacağına işaret eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:"Dünya zor bir süreçten geçiyor, çevremizde ateş çemberi var ama emin olunuz, Ankara’da bu ülkeyi düşünen, bu ülkenin geleceğiyle yatıp kalkan, her şeyini bu ülke için feda etmeye hazır devlet kadroları var. Devletinize güveniniz, devlet ve millet el ele verdiğinde, devlet ile millet kaynaştığında bir ülkenin en büyük enerjisi ortaya çıkar. Ülkemizin geleceğinden emin olunuz, ekonomimizin yükselişinden emin olunuz. Tabi hain odaklar her zaman bu ülkenin geleceğini karartmak için çaba gösterecekler, Kilis’te olduğu gibi dışarıdan saldıranlar olacak, Bursa’da olduğu gibi içeriden canlı bomba saldırıları yaparak halkımızın moralini bozmak, ülkemizin geleceğini karartmak isteyenler olacak. Onlara karşı en büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimizdir. Şundan emin olunuz, gerek sınırlarımızın korunması, gerek vatandaşlarımızın huzur ve istikrarının her şehrimizde mutlak anlamda teminat altına alınması için gece gündüz çalışıyoruz. Her türlü tedbir alınacak, her türlü çalışma yapılacak ve bu ülkenin her bir köşesi mutlak emniyetin ve tam özgürlüğün sağlandığı topraklar olacak." Başbakan Davutoğlu, mayıs ayının nisandan daha verimli geçmesi temennisinde bulundu.