Birlik ve beraberliğimizi hazmedemeyenler var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı namazını İstanbul Ataşehir’de bulunan Mimar Sinan Camii'nde kıldı. Namazın ardından vatandaşlarla bayramlaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıkışta kendisini bekleyen basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın mensuplarının bayramlarını kutlayarak, "Tüm milletimin Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum, bayramın tüm İslam dünyasının, tüm insanlığın barışına, huzuruna vesile olmasını temenni ediyorum" dedi.

Bu yıl farklı sınavların da beraberinde olduğu bir Ramazan idrak edildiğini, hava şartlarının verdiği imkanla oruçların kolaylıkla tutulduğunu ve bir sıkıntıya muhatap olmadan Ramazan’ın geçirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamdolsun herhangi bir sıkıntı yaşamadan oruçlarımızı tuttuk. Fakat çevredeki gelişmeler, Irak'ta, Suriye'de, kısmen Filistin'de, Mısır'da, Libya'da, aynı zamanda Ege'de, Akdeniz'deki gelişmeler, bölge huzursuzluğu itibarıyla ne yazık ki bize birçok sıkıntılar yaşattı” diye konuştu.

"BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZİ HAZMEDEMEYENLER VAR"

Gündemdeki gelişmelere ilişkin açıklamalarda da bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin birliğine ve beraberliğine kastedenlerin, birlik ve beraberliğini hazmedemeyenlerin bulunduğunu ve bunun şu anda ülkenin en büyük çıkmazı olduğunu söyledi. Böyle bir atmosfer içinde, seçimde en fazla oyu alan parti olan AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na hükümeti kurma görevini verdiğini, onun da Meclis’te grubu bulunan diğer üç siyasi parti ile koalisyon görüşmeleri yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bu görüşmelerden sonra öyle zannediyorum ki yetkili kurullarında, bunun değerlendirmesini yapacaklar ve bu değerlendirmelerden sonra da ikinci tur görüşmelerini hangi siyasi partilerle yapacak, bunları da göreceğiz. Bu ikinci turun dışında da kendilerinin de bana ifade ettikleri şekliyle, sivil toplum kuruluşlarıyla da bu süreçte bazı görüşmeler, değerlendirmeler yapacağını, yani işin temelini sağlam bir zemine oturtmanın gayreti içerisinde olduğunu, bu düşünceyle koalisyon şartlarını zorlayacağını ifade ettiler.”

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ

Bütün bu şartlar neticesinde bir koalisyon oluşmuyorsa, kapısı çalınacak olan merciinin milli irade olacağını; milli iradeye gitmenin, netice alabilme noktasında en isabetli yol olacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi bütün bunları ifade ederken bir gerçeği özellikle vurgulamak istiyorum” dedi ve şunları ekledi: “Şu anda biz bayramı bayram gibi yaşamak istiyoruz, ama ne yazık ki ülkemizin Güneydoğusunda, Doğusunda bayramı bayram gibi yaşayamıyoruz. Hala bölücü terör örgütü ne yazık ki tırlar yakabiliyor, ne yazık ki minibüsleri, sivil vatandaşları tarayabiliyor ve buradan ölüm haberlerini alıyoruz. Bunun yanında, bölgede dev Silvan Barajı’nın tehdit altında. Orası, bombalanmak suretiyle, sulamada özellikle çok büyük işlevi olacak, içme suyu olarak kullanılabilecek bu önemli barajı, bir güvenlik barajı, bir askeri baraj gibi ifade etmek suretiyle, yıkmak, onun yapımını engellemek gibi bir gayretle de karşı karşıya. İş makinelerinin yakıldığını, termik santrallerinin maalesef bölgede yakıldığını görüyoruz.”

BARAJLARA YÖNELİK SALDIRILAR

Tabi bu şartlar altında Parlamento’da temsil kabiliyeti bulmuş olan uzantının kalkıp elinden geleni yapmasının gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu söylüyorlar: ‘Bizim organik bağımız yok.’ Organik bağın olmayacak tabii; ama inorganik bağınızın olduğu ortada, bunu bölgede dolaştığımızda görüyoruz. İnorganik bağınızın olduğunu biz bütün istihbarî bilgilerle biliyoruz” ifadelerini kullandı.

7 Haziran seçimlerinde yüzlerce köyde oyların silme olarak tek bir partiye çıkmasının düşündürücü olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki süreçte, arkasına böyle bir gücü almak suretiyle siyaset yapanların, demokrasiye inanıyor ve demokratik parlamenter sistem içinde işi yürütmek istiyorlarsa, daha hassas ve daha dikkatli olmak durumunda olduğunu vurguladı.

"AYDINLIK YARINLARIN TÜRKİYE'Sİ BİZİM İÇİN ÖNEMLİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin bu konuda hassasiyetini ortaya koyduğunu ve koyacağını, bir yere kadar sabredeceğini, sabrının da bir sonunun olduğunu, sonra da nihai kararını vereceğini sözlerine ekleyerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Aydınlık yarınların Türkiye’si bizim için çok önemli. Bunun birlik, beraberlik, kardeşlik içerisinde olması lazım. Yani biz özellikle Cumhurbaşkanı olarak Türk’ün Kürt’e, Kürt’ün Türk’e; Abhaza’sı, Gürcü’sü, Laz’ı, Arnavut’u, Roman’ı, kim varsa, 78 milyonuyla biz kardeşlik bağları içerisinde birbirine kenetlendiği bir Türkiye’yi imar etmek durumundayız. Herkes kendi değerler silsilesi içerisinde bir siyaset yürütebilir; ama bunu ülkenin şartları olarak ortaya süremez; yani ‘ülkenin şartları olarak bunlar kabul edilmelidir’ diyemez. Yani siz eğer demokrasiyi bir uzlaşma rejimi olarak görüyorsanız siz de şartlarınızı süreceksiniz, ama karşı taraf da şartlarını sürecek ve bu şartların bir bileşkesi ortaya çıkacak ve bu siyasi bileşke üzerinden de adımını atacaksınız. Eğer birbirinize şartlarınızı dayatmaya kalkarsanız, zaten ortaya o zaman bir senfoni çıkmaz, bir kakofoni çıkar, ama biz senfoni arıyoruz ki bunun tadını alalım.”

"DOLMABAHÇE MUTABAKATI İFADESİNİ KABUL ETMİYORUM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından, basın mensuplarının sorularını da cevapladı. HDP Eş Genel Başkanının örgüte bir silah bırakma çağrısı olduğunu, AK Parti’yle HDP arasındaki koalisyon görüşmesinde Dolmabahçe mutabakatının gündeme geldiğini hatırlatan bir basın mensubunun, “Bütün bunları düşündüğümüzde, çözüm sürecinde şu an gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle cevapladı: “Ben ‘Dolmabahçe mutabakatı’ ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Niye? Çünkü ortada bir hükümet vardır, öbür tarafta bir grubu olan siyasi parti vardır, burada neyin mutabakatını kimle, niçin sağlıyorsunuz? Böyle bir şey olmaz. Yani eğer adayla ilgili bir çalışmaysa bu, böyle bir şey asla olmaz. Ama burada ülkemizin geleceğine yönelik atılacak bir adımsa, bu mutabakatın yeri Parlamentodur. Parlamentoda diğer siyasi partiler de, hükümet de müşterek çalışmasını yapmak suretiyle orada kalkar, ‘Türkiye mutabakatı’ gibi böyle bir değerler silsilesini ortaya koyarlar ve bu Parlamento’dan çok güçlü bir şekilde çıktığı zaman onun bir karşılığı olur, bir değeri olur. Yoksa bölücü terör örgütüne sırtını dayamış olanlarla bir mutabakat asla yapılamaz, böyle bir şey düşünülemez. Ve burada yan yana durup orada bir fotoğraf karesi içerisinde yer almak doğru bir şey değildir. Bunu bir defa bu şekilde değerlendirmek gerekiyor.”

Geçtiğimiz günlerde HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın dillendirdiği ‘Bizim silahları bırakın dememizle silahlar bırakılmaz’ yaklaşımını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun ayrı, diğer taraftan çözümü İmralı Adası’na havale etme yaklaşımının ayrı bir konu olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani bir taraftan sırtını oraya dayayacaksın, bunu artık herkes biliyor, diğer taraftan da ‘bunu biz değil, İmralı çözer’ diyeceksin, öbür taraftan da hala milletvekillerini vesaireyi oraya göndereceksin. Peki, sen milletvekillerini Ada’ya niye gönderiyorsun? Peki, neticeyi de niye böyle takdim ediyorsun? Senin milletvekillerinin o zaman oraya gitmesinin ne anlamı var? Herhalde turistlik seyahat yapmıyorlar, bir şeyin iletişimini sağlamak için gidiyorlar, bunu da bizim görmemiz, bilmemiz lazım. Dolayısıyla, samimiyet arıyoruz.”

6-7 EKİM OLAYLARI

Konuyla ilgili cevabında 6-7-8 Ekim tarihlerindeki olayları unutmasının mümkün olmadığını, bu tarihlerde Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlarını sokağa davet edenlerin olduğunu ve bu olayların neticesinde kişinin öldüğünü sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öldüren Kürt, ölen de Kürt; bunu kim, neyle izah edecek? Bunu batıda yaşayan Türk vatandaşlarım, gelip de bunu yapmadı ki. Bu eylemi yapanlar ortada, çağrıyı yapanlar ortada. Ondan sonra eline saz ver, ‘cici çocuk’ diye çıkar meydanda göster. Buralarda samimi olmamız gerekiyor artık” dedi.

Basın mensuplarının, Batılı ülkelerin İran’la yürüttüğü nükleer müzakerelerin anlaşmayla sonuçlanmasını nasıl değerlendirdiği yönündeki sorusunu dav cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmeyi olumlu olarak değerlendirdiğini, dün akşam İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile bayramlaşma vesilesi ile telefonlaştığını aktardı ve şu açıklamaları yaptı: “Bu görüşmede, nükleer enerjiyle ilgili konuyu da görüştük ve kendileri bu konudaki mutabakatın tüm insanlık için önemli bir aşama olduğunu ifade ettiler. Tabi hepsinden öte, İran’ın Amerika’daki çok ciddi bir parası var, bu paranın geri ödenmesi söz konusu. Bu da İran için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Bu bakımdan anlaşma önem arz ediyor. Ve kendilerinin çok umutlu olduklarını, yani bu işin kararlı bir şekilde yürüyeceğini Sayın Ruhani dün akşamki görüşmesinde bana ifade etti. Hakikaten bölgenin barışı için bu önemli bir gelişmedir, bizim ikili ilişkilerimizi olumlu istikamette tahrik edecektir, o bakımdan ben isabetli buluyorum, hayırlı olsun diyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedavi gördüğü hastanede dün vefat eden, İslami Edebiyat Vakfı Onursal Başkanı şair, yazar ve araştırmacı merhum Ali Nar’ın , Cuma namazından sonra Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazına katıldı. Cenaze töreninin ardından Yavuz Sultan Selim’in türbesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra özel bayram ziyaretlerinde bulundu.