Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğunu belirterek, "Ortak paylaşılan evrensel değerler çerçevesinde Avrupa Birliği üyesi olmak konusundaki stratejik hedefimiz yolunda çalışmaya devam edeceğiz. Bize göre bugün Avrupa'nın Türkiye'ye her zamankinden daha çok ihtiyacı var, özellikle güvenliği ve refahı açısından" dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na hitap eden Davutoğlu, yabancı terörist savaşçılar konusunun da önemli bir konu olduğunu ifade ederek, BM rakamlarına göre yüzden fazla ülkeden 25 bin yabancı terörist savaşçının bulunduğunu, bu tehdidin de kaynağında çözülmesi gerektiğini söyledi. Bu sorunun çözümü için bilgi alışverişi açısından uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, bu konudaki eksikliğin de mevcut sorunlardan biri olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Türkiye'nin 2011'den bu yana 20 binden fazla kişiyi giriş yasağı listesine eklediğini belirtti.
Türkiye sınırlarının ötesindeki ihtilaf bölgelerine ulaşmaya çalışan 2 binden fazla kişinin sınır dışı edildiğini anlatan Davutoğlu, Libya'dan Yemen'e, oradan Ukrayna'ya kadar küresel güvenliğin kuzeyden güneye, doğudan batıya kırılgan bir dönemden geçtiğini belirtti. Davutoğlu, böylesine hassasiyetlerin olduğu bir dönemde Türkiye'nin elinden gelenin en iyisini yaptığını, küresel süreçler ve konularla ilgili sorumluluklarını kararlılıkla üstlendiğini söyledi.
Türkiye'nin 3,5 milyar dolarlık resmi kalkınma yardımı sağlayarak, bu alanda da önde gelen güvenilir bir partner olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çünkü biz sürdürülebilir ekonomik kalkınmayla küresel istikrar arasında çok net bir bağlantı görüyoruz. Bunu gerçekleştirebilmenin yolunun kapsayıcı bir ekonomik büyümeden geçtiğini düşünüyoruz. Böyle bir süreçte hiç kimse -kadınlar veya muhtaç olanlar dahil- geride kalmadan ileriye doğru ilerleyebilir" dedi.
Davutoğlu, bugün dünya nüfusunun yarısından fazlasının günde 2,5 dolardan daha az bir gelirle yaşadığına, her gün açlık ve fakirlikten dolayı 20 bin çocuğun öldüğüne dikkati çekti.
Türkiye'nin G20'nin dönem başkanlığını yaptığını hatırlatan Ahmet Davutoğlu, küresel belirsizliklerle ve risklerle başa çıkabilmek için uluslararası işbirliği koordinasyonunun ve dayanışmanın öneminin altını çizdiklerini kaydetti. Davutoğlu, bu çerçevede G20 gündemi içine kapsayıcılık ve eşitsizliğin üstesinden gelme konularını eklediklerini söyledi.
"DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ'NDE HERKESİ GÖRMEK İSTERİZ"
"Bizim neslimiz 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa bu kadar büyük sayılarda mülteci ve yerlerinden edilmiş insanla karşı karşıya kalıyor" diyen Başbakan, insani sorunların önemli kısmının çatışmalardan kaynaklandığını belirtti.
Küresel insani sistemin ise kaynaklarını kaybettiğini, insanların da artık bekleyecek halinin ve zamanın bulunmadığını aktaran Davutoğlu, Türkiye'nin, dünyanın bu çerçevede göçmenlerle, mültecilerle, kalkınmayla ilgili en büyük küresel forumuna ev sahipliği yaptığını anlattı.
Bu forumun amacının, ortaklıkları geliştirmek ve sürdürülebilir kalkınma için insan hareketliliğini ele almak olduğunu dile getiren Davutoğlu, bu öncelikleri, kalkınma ile göç arasındaki ilişkileri olumlu şekilde geliştirerek devam ettirmek gerektiğini vurguladı.
Bu karmaşık süreci insani çalışmalarla kalkınmayı birbiriyle bağlantılandırılmak gerektiğine işaret eden Başbakan Davutoğlu, bu çerçevede gelecek sene 23-24 Mayıs'ta ilk defa İstanbul'da yapılacak "Dünya İnsani Zirvesi"nde herkesi görmek istediklerini söyledi.
KÜLTÜREL BÖLÜNMELER
Davutoğlu, şöyle konuştu:"Kültürel bölünmeler de eğer müsaade edersek geleceğimizi tehdit edebilirler. Dünyada nefret, ayrımcılık ve aşırıcılığın yayılmasıyla ortaya çıkacak çatışmalar çok ciddi sorunlar, sonuçlar doğurabilir. İnsanların belli bir etnik ve dini bağlantıları nedeniyle birbirlerinden ayrı görülmeleri bize çok ciddi sorunlar getirebilir. Bu çerçevede biz belli toplulukların veya dinlerin herhangi bir şekilde dışlanması, tecrit edilmesi ve kötü gösterilmesini gayet olumsuz bir şekilde karşılıyoruz, bundan kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu şekilde birlikte hareket edebiliriz. O nedenle de ırkçılığa, İslamofobi dahil olmak üzere yabancı düşmanlığına, hepsine karşıyız. Aşırıcılık, radikalleşme ve terörizmle de efektif şekilde birlikte mücadele etmeliyiz. Bunları yapabilmek için kapsayıcılığa, demokratik meşruiyete önem vermeli, halkın iradesine saygı göstermeliyiz. Ancak bu şekilde hareket edebiliriz. Yoksa baskıcı güvenlik anlayışıyla evrensel hak ve özgürlüklerimizi bertaraf edemeyiz. Aramızda farklılıklar olabilir ancak ortak çabalarımızı bir araya getirmezsek bu farklılıklarımız daha güçlenir ve bizi daha da zor duruma sokar. O nedenle 10 yıl önce Türkiye ile İspanya'nın başlattığı Medeniyetler İttifakı gibi projeler, bu sorunlara kalıcı çözümler bulmak açısından çok önemlidir."
"SORUNLARI ÇÖZMENİN YOLU ARABULUCULUK"
Uluslar ve toplumlar arasında çatışma, nefret, korku gibi unsurların ortaya çıkmasının çok çeşitli şekillerde olabileceğini anlatan Davutoğlu, bu karşılıklı anlayış eksikliğinin birtakım çatışmalara sebebiyet verebileceğini ancak sorunları çözmenin başka yolunun arabuluculuk olduğunu vurguladı.
Başbakan, Türkiye ile Finlandiya'nın BM'de 5 yıl önce başlattığı "barış için arabuluculuk" girişiminin de bu çerçevede çok önemli adımlar atılmasını sağladığını, buradan olumlu sonuçlar elde edildiğini kaydetti.
Ukrayna ile ilgili olarak siyasi çözümün bulunmasına önem verdiklerini Minsk Anlaşmaları ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğü çerçevesinde yapılan bu çalışmalarda Kırımlı Tatarların hak ve özgürlüklerinin ve güvenliklerinin sağlanmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Güney Kafkasya'nın güvenliği, refahı ve barışının da çok önemli olduğunu, bu bölgede üç büyük ihtilaf nedeniyle istikrarsızlığın devam ettiğini belirten Davutoğlu, bunların hiçbirinin çözülmediğine vurgu yaptı.
Davutoğlu, Azerbeycan Cumhuriyeti'nin uluslararası tanınmış sınırlarına saygı gösterilmesi çerçevesinde sorunların çözülmesini istediklerini, Gürcistan için de toprak bütünlüğü, birlik ve egemenliğin altını çizdiklerini söyledi.
"TÜRKİYE AVRUPA'NIN BİR PARÇASIDIR"
Balkanlar'da normalleşme ve daimi istikrar açısından yürütülen adımları memnuniyetle karşıladıklarını, "Belgrad-Priştine diyalog sürecini" de olumlu gördüklerini dile getirdi.
Davutoğlu, "Türkiye Avrupa'nın bir parçasıdır. Ortak paylaşılan evrensel değerler çerçevesinde Avrupa Birliği üyesi olmak konusundaki stratejik hedefimiz yolunda çalışmaya devam edeceğiz. Bize göre bugün Avrupa'nın Türkiye'ye her zamankinden daha çok ihtiyacı var ,özellikle güvenliği ve refahı açısından. Afrika'yla ilişkilerimizi, iş birliğimizi geliştirmek de diğer taraftan Türkiye'nin çok boyutla dış politikasının önemli bir parçası olmuştur. Bu bağlamda insani diplomasiye de önem vermeye devam ediyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin Afganistan'da kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için uluslararası çabaların önemli bir parçası olduğunu belirten Davutoğlu, Afganistan'a yönelik desteğin devamının önem arzettiğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, "Kıbrıs için adil, kapsayıcı ve kalıcı bir çözümün bulunması konusundaki taahhüdümüzün altını tekrar çizmek istiyorum. Bu çerçevede iki halkın adının eşit şekilde sahibi olması vasıtasıyla siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme ulaşmalarına destek olmaya devam edeceğiz. Bu konuda çalışmaların yakın zamanda tamamlanabileceğini umuyoruz ve Kıbrıslı Türklerin etkili ve yapıcı çabalarını desteklemeye devam ediyoruz" şeklinde konuştu.
" SON 70 YILDA HEM DÜNYA HEM DE BM ÇOK DEĞİŞTİ, GELİŞTİ"
Dünyanın 11 milyarlık nüfusa doğru gittiğini, küresel toplumun da kritik bir dönemin eşiğinde durduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:"Bütün çabalarımıza rağmen özgür, barışçı, istikrarlı, müreffeh ve adil bir dünya için daha çok çalışmaya ihtiyacımız var. Barış, güvenlik ve insan haklarına yönelik yol, iyi niyet taşlarıyla döşenecektir. Ancak bu iyi niyetimiz büyük ihtimalle karşımızdaki zorlukların üstesinden gelmemiz için tek başına yeterli olmayacak. Onun için bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. BM çok önemli bir küresel ve barış vizyonunu temsil eden bir kurum olarak bütün bu zorlukların üstesinden gelebilmek için etkili şekilde çalışmaya devam etmelidir. Bu zorluklar, bizim önümüze çok çeşitli yeni trajediler getirdi. Son 70 yılda hem dünya hem de BM çok değişti, gelişti. Ama BM şu ana kadar değişim, amaçlara hizmet etmek açısından henüz yeterince kapsamlı değil. Bugünkü küresel gerçekliklere adapte olmak için BM reformlarının tamamlanması özellikle de Güvenlik Konseyi reformunun tamamlanması gerekiyor. Aksi takdirde bu süreç eksik kalacaktır."
70 yıl önce bu kurumu kuranların kuruma insan onurunu, güvenliğini ve refahını koruma görevini verdiğini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Bugün bu görevi yerine getirebilmek için dünyanın her yerinde saldırganlık gösteren ve saldırganların yürüttüğü zulme karşı, kararlı şekilde harekete geçmemiz gerekiyor. Bunu yapamazsak o zaman devam eden krizlerden etkilenen milyonlarca insanın hayatı tehlikeye gereceği gibi BM sisteminin inandırıcılığı sorgulanacağı için bütün gelecek nesillerimiz tehdit altında olacaktır. Güvenlik Konseyinin daha demokratik, daha temsili kuvvetli, şeffaf, efektif daha hesap verebilir olmasını sağlamak için kapsamlı bir reform süreci yürütmek için ve bunun için mümkün olan en geniş konsensüsü oluşturma sorumluluğu hepimizin. Biz bunu hem gelecek nesillere borçluyuz hem de bu kurumu kuran vizyonel kuruculara borçluyuz."