Başbakan Davutoğlu, "Terörizmin herhangi bir haklılığı olamaz ve kayıtsız şartsız kınanması gerekir.Terörizmi herhangi bir din veya herhangi bir etnik grup ile bağlantılandırmak da çok açık bir hatadır,sadece terörist tehdidi kuvvetlendirmeye yarar" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, trajedinin sona ermesi için Suriye'de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı bulunduğunu belirterek, "Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı" dedi.
BM GENEL KURULU’NA HİTAP ETTİ
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na hitap eden Davutoğlu, BM'nin, geçmişte çok daha ölümcül savaşları önlemekte yardımcı olduğunu ancak Bosna'da, Ruanda'da, son 4 yıldır da Suriye'deki olaylarda insanların çektiği sıkıntıların önüne geçmekte başarılı olamadığını söyledi.
"3 yaşındaki Aylan'ın trajik hikayesi bize BM'nin niçin var olduğunu hatırlatmalı" diyen Başbakan Davutoğlu, Aylan Kurdi'nin cansız bedenini bulan jandarma görevlisinin, "Kendimi, resmi görev yapan biri olmaktan ziyade bu çocuğun babası gibi hissettim" dediğini aktardı. Davutoğlu, "Aylan gerçekten hepimizin bebeği, çocuğuydu. Her birimizin, insanlığın çocuğu... Ve Aylan'ı cansız bedeniyle kıyıya vurmuş bulduğumuz anda kendi vicdanımızın ıstırabı içinde kaybolduk aslında. Bizler, insanlar olarak tarihin sayfalarında birer boş sayfa değiliz. Bizler ve yaptıklarımız, iyi şeyleri de kötü şeyleri de beraberinde getiriyor. Bu, basit ama çok kuvvetli bir antoloji aslında. Onun için iyi şeyleri yapabilmek için çabalarımızı bir araya getirmeliyiz ve hiç gecikmeden bugün insanoğlunun karşı karşıya kaldığı karmaşık ve trajik olaylara karşı mücadele etmeliyiz" diye konuştu.
"TÜRKİYE, ŞU ANDA DÜNYADA EN ÇOK MÜLTECİYE EV SAHİPLİĞİ YAPAN ÜLKE"
Türkiye'nin bu konuda üzerine düşenden fazlasını yaptığını aktaran Davutoğlu, 2 milyondan fazla Suriyeli ve 200 bin Iraklı'ya koruma sağlayan Türkiye'nin, şu anda dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke haline geldiğini anlattı.
"Kapılarımız, kalplerimiz açık olmaya devam edecek. Çünkü biz savaş ve zulümden kaçan insanları kucaklıyoruz" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin bu alanda şu ana kadar 8 milyar dolara yakın kaynak harcadığını, uluslararası yardımların ise 417 milyon dolarda kaldığını söyledi.
Türkiye'de şu ana kadar 66 bin Suriye'li bebeğin doğduğunu, bu insanlar için 9 milyon tıbbi muayene ve 280 bin ameliyat yapıldığına dikkati çeken Davutoğlu, 230 bin okul çağındaki Suriyeli çocuğa eğitim verildiğini, 460 bin çocuğun daha bu yılın sonuna kadar eğitim sistemine entegre edileceğini vurguladı.
"ESAD'SIZ BİR SURİYE'YE İHTİYAÇ VAR"
Akdeniz'de boğulan yasa dışı göçmenlerin sayısının da 6 bin gibi çok yüksek bir rakama ulaştığını söyleyen Davutoğlu, 55 bin kişinin ise Türk Sahil Güvenliğince kurtarıldığını anlattı. Ahmet Davutoğlu, 2011'den bu yana da Türk kolluk kuvvetlerinin 235 bin yasa dışı girişi önlediğini belirterek, kimyasal silahlar, füzeler ve bombardımandan kaçan Suriyeliler'in sayısının 5 milyonu aştığını aktardı.
Yarısı çocuk 12 milyondan fazla yerlerinden edilmiş insanın çok ciddi yardıma ihtiyaç duyduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bu trajedinin sona ermesi için Suriye'de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı var. Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı. Hem rejimin hava bombardımanından korunmalılar hem de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin kara saldırılarından. Esad'sız bir Suriye'ye ihtiyaç var. Bir tiran olup, varil bombaları ve kimyasal silahlarla halkını öldürüyor. Başta kaldığı her an, onu destekleyenlerin utancı bizim aklımızda olmalı ve diplomatik bir çözüm için, siyasi değişikliğin gerçekleşeceği bir geçiş dönemine ihtiyaç var. Türkiye de bu amaç için çalışmaya devam edecek."
"HAYATINI KAYBEDEN 300 BİN KİŞİNİN SESİNİ ARTIK DUYMUYORSUNUZ"
Başbakan Davutoğlu, Suriye'de hayatını kaybeden 300 bin kişinin sesini uluslararası kamuoyunun duymadığını belirterek, kendisinin geçen hafta Türkiye'de kilometrelerce yürüyerek Avrupa'ya geçmek isteyen Suriyeli sığınmacıların temsilcileriyle bir araya geldiğini anımsattı. Sığınmacıların temsilcileriyle yaptığı görüşmede, onların sesini dünya toplumlarına duyuracağına dair söz verdiğini hatırlatan Davutoğlu, "Vaadimi yerine getiriyorum, ama sorumluluklarımız halen devam ediyor" dedi.
Suriyeli sığınmacılara yönelik sorumluluğunun bilinciyle özelde Suriyeli sığınmacıların durumu, genelde ise Akdeniz havzasındaki düzensiz göçmenlerin sıkıntılarının ele alınması için Birleşmiş Milletler 70. Genel Kurulu'na gündem maddesi önerisinde bulunduklarını anlatan Davutoğlu, bu gündem maddesi önerisinin 18 Eylül tarihinde Genel Kurul tarafından kabul edildiğini söyledi.
Davutoğlu, bu gündem maddesi çerçevesindeki görüşmelerde "menşe ülke, geçiş ülke ve hedef ülke" arasında bir işbirliği kurarak bu göçmenlerin trajedilerine çözüm bulmaya çalışmak gerektiğini vurguladı.
BM'YE FİLİSTİN BAYRAĞI ASILMASI
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:"Sadece Suriye halkı değil bu sıkıntıları çeken, Filistin'deki trajedi de devam ediyor. 29 Kasım 2012'de burada yapmış olduğum konuşmada, uluslararası toplumu Filistinlilerle birlikte hareket etmesi, onlarla dayanışma göstermesi gerektiğinden bahsetmiştim. Filistinliler 60 yıldan fazla bir süredir kendi bağımsız devletlerini kurmak için uğraşıyorlar, bugün filistin bayrağının BM'de diğer devletlerin bayrağının yanında dalgalanacağı anı birilikte idrak edeceğiz. Bu an tarafların masada eşit bir şekilde temsil edilebilmeleri ve sonuçta hakkani ve sürdürülebilir bir barışa erişmek için sağlıklı bir müzakere süreci yönetebilmeleri için çok önemlidir.
Filistin bir gün bağımsız olacaktır, bugün veya yarın ve Doğu Kudüs de başkent olacaktır. Sayın Abbas'ın da söylediği gibi Doğu Kudüs'ün başkenti olduğu bir Filistin devletini hep birlikte kutlayabileceğiz, en yakın zamanda. Bütün Müslümanlar, Hrıstiyanlar ve bütün uluslar oraya herhangi bir kısıtlama olmaksızın gidebilecekler. Bu şehir bütün insanlık için önemlidir. Hem İslam'ın hem Hrıstiyanlığın kutsal saydığı bir şehirdir. Yasa dışı yerleşimlerin ve ihlallerin kutsal alanlara, özellikle Harem-i Şerif'e, Mescid-i Aksa'ya yönelik devam etmesi hemen ve kayıtsız şartsız durdurulmalıdır ki bir barış sürecinden bahsedebilelim. Harem-i Şerif'in zamansal ve mekansal olarak bütünlüğüne saygı göstermek gerekir. Herhangi bir şekilde Harem-i Şerif'in zamansal ve mekansal olarak bölünmesine karşı bütün adımları kuvvetle reddediyor ve kınıyoruz."
"GAZZE DE ÖZGÜR BIRAKILMALI"
Başbakan Davutoğlu, Filistin'in; Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'den oluşan bir bütün olduğuna işaret ederek, "Filistinlilerin bir bütün olarak birlikte yaşama haklarını teslim etmek gerekir. Bu çerçevede Filistin devletinin çok önemli bir parçası olarak Gazze de özgür bırakılmalı ve 8 yıldır devam eden yasa dışı, insanlık dışı ambargo sona ermelidir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Türkiye'nin Filistinlilerin onurlu bir hayat sürdürebilmesi için sağlayacağı siyasi ve ekonomik desteğinin devam edeceğini vurguladı.
"TERÖRİZMİN HERHANGİ BİR HAKLILIĞI OLAMAZ"
Suriye'deki kriz nedeniyle Türkiye'nin güney sınırında oluşacak mevcut boşluğun, Türkiye'yi de hedef alan teröristlerin işine geldiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu tehdit bütün bölgeye ve onun ötesine yayılma potansiyeline sahiptir. Terörizmin herhangi bir haklılığı olamaz ve kayıtsız şartsız kınanması gerekir. Terörizmi herhangi bir din veya herhangi bir etnik grup ile bağlantılandırmak da çok açık bir hatadır, sadece terörist tehdidi kuvvetlendirmeye yarar. Bugün geçmişte olduğu gibi Türkiye her türlü terörle mücadele etmektedir. Bunun içerisine DEAŞ ve PKK ile olan mücadele dahildir. Terörle mücadele faaliyetlerimiz ve bu amaçla uluslararası işbirliğine yönelik katkılarımız, partnerlerimiz tarafından çok iyi bilinmektedir. Biz de bu çerçevede partnerlerimizden önemli destekler bekliyoruz.
DEAŞ ile mücadele etmek, DEAŞ'ı ortaya çıkaran şartları yok etmekten geçer. Onun için Esad gidene kadar bu süreci devam ettireceğiz. Demokratik, çok kültürlü, Esad'sız ve DEAŞ'sız bir Suriye'nin oluşması için çalışmalarımızı devam ettireceğiz. O çerçevede müttefiklerimizin, ortaklarımızın, dostlarımızın Türkiye ile birlikte her türlü terörle mücadele konusunda birlikte dayanışma göstermesini bekliyoruz."