Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün, bayrağın dalgalanması Filistin halkına bir ümit ışığı oldu. Mescid-i Aksa'da, oraların kudsiyeti için dimdik ayakta duran Filistinli kardeşlerime selamlarımı, takdirlerimi iletiyorum." dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Filistin bayrağının BM'de göndere çekilmesine ilişkin, "Bugün dalgalanan sadece Filistin bayrağı değil, dalgalanan insanlık onurunun bayrağıdır. Özgürlüğün, onurun, insanlık izzetinin, şerefinin bayrağıdır. Allah, inşallah bu bayrağı Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da da dalgalandırmayı nasip eder" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Filistin bayrağının BM'de göndere çekildiği törenin ardından TRT canlı yayınında değerlendirmelerde bulundu.
Töreni, "Çok duygulu bir andı" sözleriyle niteleyen Davutoğlu, 29 Kasım 2012'de BM Genel Kurulu'nda Filistin'in "üye olmayan gözlemci devlet" olarak tanınması kararı alındığında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yanında kendisinin salonda bulunduğunu ve kararın ardından büyük bir mutluluk yaşandığını anlattı.
Filistin'in, o gün BM tarafından resmen devlet olarak tanındığını ve statü kazandığını hatırlatan Davutoğlu, "O gün 'Bir gün Filistin bayrağının da bu binanın önünde dalgalandığını hep beraber göreceğiz, hep beraber orada olacağız' demiştim. Sayın Mahmud Abbas, görüştüğümüzde 'Dileğiniz yerine geldi' diyerek onu hatırlattı" diye konuştu.
BM Genel Kurulu'nda bugün önce Abbas'ın konuştuğunu ancak tören için kendisinin konuşmasının bitmesini beklediğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Konuşma bittikten sonra birlikte el ele geldik. Yolda da 'Siz olmadan bu tören olmazdı. Çünkü herkes bizi terk ettiğinde yanımızda bir tek siz vardınız'. O zaman, 29 Kasım 2012'de kimse o kararın alınabileceğini düşünmüyordu. Biz inanıyorduk. Bütün ülkeler nezdinde lobi yaptık ve büyük bir farkla kazandık. Onun için bugün bu mutluluğu aynı Mahmud Abbas gibi yaşıyorum.
Konuşmamda da 'İnşallah bir gün bu bayrak Kudüs-ü Şerif'te, Mescid-i Aksa'da dalgalanacak, hep beraber orada olacağız' dedim. İnşallah o günü de görmeyi Rabbim bize nasip eder ama bugün dalgalanan sadece Filistin bayrağı değil, dalgalanan insanlık onurunun bayrağıdır. Dalgalanan, Mescid-i Aska'yı, asırlarca huzur diyarı olarak Kudüs-ü Şerif'i muhafaza etmiş Türklerin bayrağıdır, hepimizin bayrağıdır. Özgürlüğün, onurun, insanlık izzetinin, şerefinin bayrağıdır. Büyük bir mutluluk duyuyoruz. Allah, inşallah bu bayrağı Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da da dalgalandırmayı nasip eder."
"BAYRAĞIN DALGALANMASI FİLİSTİN HALKINA ÜMİT IŞIĞI OLDU"
Filistin davasıyla ilgili gelecek dönemde neler beklendiğinin sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, New York'taki ilk görüşmelerinden birini Filistin Devlet Başkanı Abbas ile yaptığını hatırlattı.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Bundan sonra diğer uluslararası örgütler de Filistin tanınma sürecine girecek ve hepsi Türkiye, Filistin'in yanında olacak, tanıyacak. O bizden destek istedi. Ben de 'Nerede, hangi şartlarda olursa olsun' yanınızdayız' dedi. Bundan sonraki aşama, diğer uluslararası örgütlerde de Filistin bayrağının dalgalanmasıdır.
Mescid-i Aksa'da yaşananları görüyorsunuz, büyük bir baskı ve zulüm var. Bugün, bayrağın dalgalanması Filistin halkına bir ümit ışığı oldu. Mescid-i Aksa'da, oraların kudsiyeti için dimdik ayakta duran Filistinli kardeşlerime selamlarımı, takdirlerimi iletiyorum. Bu mücadeleyi sürdürmemiz şart."
Ürdün Kralı 2. Abdullah ile yaptığı görüşmede de Mescid-i Aksa'nın statüsü ve Kudüs-ü Şerif konusunda konuştuklarını ve birlikte bazı adımlar atacaklarını bildiren Davutoğlu, "Yeter ki bu emanete sahip çıkalım" dedi.
SORUMLULUĞU PAYLAŞMA ZAMANI GELDİ
Suriye krizi için, "Turnusol kağıdı" benzetmesini yapan Davutoğlu, göç konusunda birlikte adım atma ve gelecek için sorumluluğu paylaşma zamanının geldiğini söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Suriye'ye komşu ülkelerin yükünün acil bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Türkiye'den ve diğer komşu ülkelerden sığınmacı baskısının getirdiği baskı, risk ve tehditleri tek başlarına göğüslemelerini beklemek adil de mümkün de değildir" dedi.
Davutoğlu, BM'de Genel Sekreter Ban Ki-mun'un başkanlığında yapılan "Göç-Sürdürülebilir Kalkınma" konusundaki üst düzey toplantının açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük insani krizle karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
Suriye'deki kriz beşinci yılına girerken 300 bin kişinin hayatını kaybettiğini, 4 milyon kişinin komşu ülkelere sığındığını, 7 milyondan fazla kişinin de ülke içinde yerlerinden edildiğini kaydeden Davutoğlu, Türkiye'nin bazı sınır kentlerinde Suriyelilerin sayısının Türk vatandaşlarının sayısını geçtiğini ifade etti. Kilis'in nüfusunun yüzde 54'ünü Suriyelilerin oluşturduğunu, Türklerin azınlık durumunda kaldığını belirten Davutoğlu, "Ancak Türkiye'de bugüne kadar tek bir defa bile Suriyeli ya da göçmen karşıtı gösteri ya da protesto yapılmadı. Biz, Suriyeli kardeşlerimizi, akrabalarımız ve komşularımız olarak kucakladık ve kapılarımızı, kalbimizi açtık" ifadesini kullandı.
Uluslararası toplumun Suriye krizindeki başarısızlığına rağmen Türkiye'nin bu insani politikayı sürdürmeye devam edeceğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumunda olduğunu dile getirdi.
Aylan Kurdi ve babasından da bahseden Davutoğlu, Aylan'ın ailesi gibi milyonlarca aile olduğunu söyledi. Davutoğlu, "Tekrar belirtmek istiyorum ki Suriye'ye komşu ülkelerin yükünün acil bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Türkiye'den ve diğer komşu ülkelerden sığınmacı baskısının getirdiği baskı, risk ve tehditleri tek başlarına göğüslemelerini beklemek adil de mümkün de değildir" değerlendirmesini yaptı.
"KISA DÖNEMLİ GÜVENLİK KAYGILARI, TEMELE İNMEMİZİ ENGELLEMEMELİ"
Türkiye'nin bu kapsamda Akdeniz ve bölgedeki düzensiz göç olgusunu BM Genel Kurulu gündemine aldırdığını anlatan Davutoğlu, düzensiz göç olgusunun ancak ana nedenlerin çözülmesiyle ortadan kalkacağını belirtti. Başbakan Davutoğlu, "Kısa dönemli güvenlik kaygıları, sorunun temeline inmemize engel olmamalı" dedi.
Bu kritik dönemde Türkiye'nin, Küresel Göç ve Kalkınma Forumu'na eş başkanlık ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Şu açıktırki göçmenlerin acil yardımlardan daha fazlasına ihtiyaçları var. Haklarına saygı gösterilen, kalkınmaya katkı sağlayabildikleri ve kalkınmadan pay alabildikleri bir geleceğe de ihtiyaçları var" diye konuştu.
Türkiye'nin, 2030 kalkınma süreçlerine göçmenlerin de entegre edilmesi için çaba harcadığına işaret eden Davutoğlu, "Uluslararası göç, tek bir ülke tarafından, diğer ülkelerin işbirliği olmadan etkili bir şekilde yönetilemez" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye krizi için, "Turnusol kağıdı" benzetmesini yapan Davutoğlu, göç konusunda birlikte adım atma ve gelecek için sorumluluğu paylaşma zamanının geldiğini söyledi.