ERZURUM gazetesi
Türkiye'nin Sağlıkta Dönüşüm Programı ile Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş tarafından başka ülkelere örnek gösterildiğinin altını çizen Bakan Akdağ, 10 yıl öncesine kadar ülkedeki her 100 bin hamileden 70'inin hayatını kaybettiğini, bu yıl ise bu rakamın 100 bin hamilede 16'ya düştüğünü ifade etti.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Hastanede çalışan bir hemşire 500-600 lira, yüksek okul mezunuysa 800 lira ek ödeme alabilirken bir toplum sağlığı merkezinde çalışan arkadaşımız 150 lira alıyorsa böyle düzen olmaz. Biz bu haksızlıkları ortadan kaldırmak üzere çalışıyoruz. Burada bütün mesele adaleti tahakkuk ettirmektir. Bunun için gerekli yeni düzenlemeleri yaparak yolumuza devam edeceğiz"
//SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM
Bakan Akdağ, Türkiye'de önemli bir sağlık dönüşüm programı yürüttüklerini söyledi. Bu programda tüm sağlık çalışanlarının çok büyük bir emeği olduğunu ifade eden Akdağ, "Bu emeği verirken kiminiz çalışma şartlarınız özelliklerinden, kiminiz yerinizi değiştirmek istediğiniz halde değiştiremediğinizden bir takım sıkıntılar çekmiş olabilirsiniz. Tabii ki tamamen böyle mükemmel, herkesin çok mutlu olacağı bir sistem arzu ederiz ama bu o kadar kolay bir şey değil. Ancak şunu yapmaya çalıştık başından beri. Bundan sonra da geliştirerek yapmaya çalışacağız. Birincisi vatandaşımızın sağlık hizmetine layık olduğu biçimde kolayca ulaşması. Kaliteli bir hizmet alması ve hizmeti alırken de cebinden mümkün olduğu kadar para ödememesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu arada bu hizmeti
birlikte sunduğumuz değerli mesai arkadaşlarımız var. Yani sizler bu işi götürürken sizin çalışma ortamınızı mümkün olduğu kadar en iyi hale getirmeye çalışıyoruz" dedi.
//HASTANELER YENİLENDİ
Bazı eski binalarda yenileme çalışmalarına başladıklarını ifade eden Akdağ, "15 senelik bir sağlık personeli olanları biraz hafızalarını azıcık bir harekete geçirsinler. Çalıştığımız eğer bir sağlık ocağı ise oranın kaloriferi olmaz ve biz oranın sobasını yakmak zorunda kalırız. Çalıştığımız yerde tentürdiyot ve pamuk bile bazen imkansızdı. Berbat ortamlar, kırık dökük camlar, böyle ortamlarda çalıştık senelerce. Hastanelerimiz içinde çalışan kimse huzurunu bozacak şekilde maalesef imkansızlıklarla doluydu. Sürekli olarak ta bu sebeple hastalarımızla karşı karşıya gelirdik. İhtiyacı görülmeyince hasta karşısında bakanı, hükümeti, başbakanı, valiyi bilmez ki. Karşısında beyaz önlüklü kimi görürse sıkıntı onunla oluşuyordu. Kimdir o beyaz önlüklü; ya hemşiredir ya doktordur ya da ebedir. Bu hususlarda mümkün olduğu kadar düzeltme yaparak yolumuza devam ediyoruz. İş olarak ne yaptık, şimdi yine hatırlayın. Hastaneye gelen bir kimsesin parası yoksa kendisini, çocuğunu, karısını ya da cenazesini biz rehin alıyorduk. Ondan sora gelip hemşireye, doktora yalvarıyordu. Zavallı hemşire ya da doktor ne yapsın. Hatta benim çalıştığım üniversite hastanesinde defalarca hastanenin personeline ve hemşiresine soruşturma açıldığını biliyorum. Neden? Hasta kaçtı diye. Bunun için biz personellerimize soruşturma açıyorduk. Böylesine sakat bir sistemin ortasındaydık. Ambulansla hastayı bir yere taşıyacaksın, mazot parası isteniliyordu. Hastane acilleri organize olmadığı için bir hastayı Bitlis'ten SSK hastanesine, oradan
devlet hastanesine, oradan üniversite hastanesine, oradan Erzurum'a gönderirlerdi. Tabii ki vatandaşta bu sıkıntıyı yaşayınca ister istemez sağlık çalışanı ile arasında büyük bir gerginlik meydana geliyordu. Bunlar tamamen ortadan kalktı diyemeyiz. Bazı yerlerde bazı problemler maalesef oluyormuş. Ama bunları mevcut şartlarda, mevcut binalarımızda olabildiğince düzeltmeye çalıştık. Şunu da görüyoruz, şimdi biz bazen öyle eski binalarda çalışıyoruz ki, yani değerli bayanlar bağışlasınlar 80 yaşındaki bir nineye makyaj yaparak genç bir kız haline getirmeye çalışıyoruz o binada. Dolayısıyla bu binalarda yenileme çalışmalarına başladık. Biliyorsunuz Van'da da çok mükemmel bir kampus yapıyoruz. İnşallah Nisan 2011'de bu binayı faaliyete sokacağız. Bir taraftan da aile hekimliğinde şartları düzelterek yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu.
//"HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRDIK"
Sağlık personeline yapılan ek ödeme konusuna da değinen Bakan Akdağ, Van'ın Özalp ilçesinde Toplum Sağlığı Merkezi'nde (TSM) görevli bir personelin aylık 114 lira ek ödeme aldığını öğrenince Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Hasan Güler'e dönerek, "Bak neredeyse ağlayacak. O ağlarsa ben de sizi ağlatırım, haberin olsun" dedi. Akdağ, bu konuda yeni bir yönetmelik hazırlandığını ve kanun maddesi oluşturulduğunu belirterek, "Özellikle TSM'ler açısından sorun yaşadığımız şehirler ya da alanlar var.
Bunun en kısa sürede çözülmesi talimatını arkadaşlarıma verdim. Bunu mutlaka çözeceğiz. Bizim için bir hemşirenin, ebenin emeği her yerde önemlidir. Hastanede de, aile hekimliğinde de, toplum sağlığı merkezinde de önemlidir. Hastanede çalışan bir hemşire 500-600 lira, yüksek okul mezunuysa 800 lira ek ödeme alabilirken bir toplum sağlığı merkezinde çalışan arkadaşımız 150 lira alıyorsa böyle düzen olmaz. Biz bu haksızlıkları ortadan kaldırmak üzere çalışıyoruz. Burada bütün mesele adaleti tahakkuk ettirmektir. Bunun için gerekli yeni düzenlemeleri yaparak yolumuza devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
//HEKİM DIŞI PERSONELE YAPILAN ÖDEMELER
Hekim dışı personele yapılan ödemenin az olmasının haksızlık olarak düşünüldüğünü anlatan Akdağ, "Ama daha önceki dönemde hekimlere muayenehanede kazanma hakkının verildiğini ve hekimlerin de orada çok yüksek kazançlar elde edebildiğini unutmamalıyız. Biz burada sistemi değiştirirken vatandaşın lehine bir değişiklik yapmaya çalışıyoruz. Yani hekimler daha önce vatandaştan aldıklarını kamudan alsınlar istiyoruz. Aradaki fark bundan dolayı oluşuyor. Bizim hedefimiz, sağlık personelinin öğretmen ve polislerle birbirine yakın kazançlara sahip olmasıdır. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Bu üç meslek de kendi içinde riskleri, önemi olan meslekler. Bir hemşire insanın hayatı, sağlığı için hizmet veriyor. Dolayısıyla bizim hükümet olarak önümüze koyduğumuz çerçeve budur. Bir takım dengesizlikler varsa bunları çözmek durumundayız" şeklinde konuştu.
//"SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI ÖRNEK ALINIYOR"
Türkiye'nin Sağlıkta Dönüşüm Programı ile Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş tarafından başka ülkelere örnek gösterildiğinin altını çizen Bakan Akdağ, 10 yıl öncesine kadar ülkedeki her 100 bin hamileden 70'inin hayatını kaybettiğini, bu yıl ise bu rakamın 100 bin hamilede 16'ya düştüğünü ifade etti. Bakan Akdağ, bu konuda Avrupa ortalamasının 100 binde 13 olduğunu hatırlatarak, "Bizim okuma yazma oranımız ve gelirimiz onlardan az. Coğrafyamız onlardan zor. Buna rağmen eğer Avrupa ortalamasını yakalayabiliyorsak bu sağlıkçıların, hepimizin başarısını gösteriyor. Türkiye'de bugün bebek ölümleri binde 10'un altına düştü. Bu bizim için bir hayaldi" dedi.