Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 72. Genel Kurul Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, geçtiğimiz 13 yılda önüne çıkan engelleri ve maruz kaldığı krizleri kabuğuna çekilerek değil; daha cesaretli bir şekilde öne atılarak aşmıştır” dedi.
TOBB İkiz Kuleler’de gerçekleşen törende TOBB çatısı altındaki kuruluşların temsilcilerinin yanı sıra; bakanlar, milletvekilleri ve iş dünyasının önemli temsilcileri hazır bulundu. Birlik delegesi olarak 10, 20 ve 33 yılını doldurmuş üyelere hizmet şeref belgelerinin verildiği törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Birliğin delegesi olarak hizmet şeref belgelerini alan üyeleri tebrik ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB tüm üyelerinin her birine, Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine yaptıkları katkı için teşekkürlerini ifade etti.
“TÜRKİYE’NİN 2023 HEDEFLERİ”
Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında, TOBB üyelerinin üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getireceklerine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ahilik teşkilatımızın günümüzdeki çatı kuruluşu olarak gördüğüm Birliğimizin, sahip olduğu bu mirasın hakkını vermek için gayret gösterdiğini biliyorum” dedi ve şunları ekledi: “Gerek Başkanımızla, gerekse iş adamlarımızın, esnaflarımızın temsilcileriyle bir araya her geldiğimizde, sorunlarla birlikte çözüm yollarının da ifade edildiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Sadece şikâyet etmek, sadece talep etmek bize de, size de yakışmaz. Sorunlarla, tespitlerle, teşhislerle birlikte çözüm önerilerini de konuşacağız, tartışacağız ki pratik sonuçlar elde edebilelim. Artık, sadece ülkemizin meselelerini değil, bölgemizi ve tüm dünyayı içine alacak şekilde küresel meselelerin çözümü için de sizlerle birlikte çalışıyoruz. G-20’den İslam İşbirliği Teşkilatı’na kadar, sorumluluk sahibi olduğumuz tüm platformlarda verimli bir iş birliği halindeyiz. İnşallah önümüzdeki dönem daha büyük başarı hikâyelerini de yine birlikte yazacağız.”
Her işte olduğu gibi iş dünyasının meselelerini de karşılıklı görüş alışverişiyle yürütmenin temel düsturu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB’un, iş dünyasının ve esnaflarımızın temsilcisi olan diğer kurumların toplantılarına katılmaya özel önem verdiğini, piyasada yaşananları yakından takip ettiğini söyledi.
“EKONOMİDE BİR KRİZLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ”
Piyasanın işleyişine engel olacak, ekonominin ritmini düşürecek, üretim ve ticaret peşinde koşanların önünü tıkayacak tutum içine giren hiç kimseye karşı en küçük bir müsamahalarının olmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, geçtiğimiz 13 yıldır önüne çıkan engelleri, maruz kaldığı krizleri, kabuğuna çekilerek değil; tam tersine, daha cesaretli bir şekilde öne atılarak aşmıştır. Bugün de, her konuda yapmamız gereken budur. Ekonomide, hamdolsun bir krizle karşı karşıya değiliz. Ama günü kurtarmaya çalışmak, cari durumu kâr saymak, mevcutla yetinmek gibi bir anlayışa da asla kapılamayız” dedi.
Altyapı yatırımlarından ticarete kadar her alanda yeni ve çok daha büyük hedefler için çalışmaya başlanması çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu kuruluşlarının yatırımlarını durdurmayıp daha da artırması, özel sektörün yatırımlarına ara vermeyip yeni yatırımları için kolları sıvaması, girişimcilerin daralan pazarlar için üzülmeyip daha büyük, daha bakir pazarlar bulmak için dünyayı dolaşması, turizmcilerin gelmeyen misafirlerinin yerine, farklı ülkelerden daha fazlasını tesislerine çekmenin yollarını araması gerektiğini belirtti ve “Böylece, hep birlikte Türkiye’yi daha da büyütmenin, daha da ileriye götürmenin mücadelesini vereceğiz. Başka türlü, 2023 hedeflerimize nasıl ulaşabiliriz? Başka türlü, bölgemizin ve dünyanın adeta fokur fokur kaynadığı şu dönemden nasıl güçlenerek çıkabiliriz? Daha da ötesi, eğer böyle yapmazsak, vatanımızın bütünlüğünü, milletimizin birliğini nasıl güvence altına alabiliriz?” diye konuştu.
“EKONOMİ BÜROKRASİSİ İŞ DÜNYASINA DAHA FAZLA KOLAYLIK GÖSTERMELİ”
Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmasında, TOBB üyesi olan her bir işverenin bir işsizi işe alması yönünde yaptığı çağrıya, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından ‘gerekli çalışmayı yapacağız’ müjdesi ile karşılık verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu ülke için yeni bir sıçrama noktası olarak gördüğünü söyleyerek, Hisarcıklıoğlu’na ve TOBB’a teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan TOBB üyelerine hitaben şunları ekledi: “Bu bizler için gerçekten çok çok önemli bir adım. Yılda 1 milyon 400 bin; artan nüfusla birlikte 1,5 milyon işsizin, 1 milyon 400 bin üyesi olan TOBB çatısı altında iş sahibi yapılması demek, hem sizin için, hem de ülke için inanın çok büyük bir dinamizmin kazanılması demektir. Ben bu gücün sizde olduğuna inanıyorum. Bunu TOBB gerçekleştirebilir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi bürokrasisinin iş dünyasına daha fazla kolaylık göstermesi, daha fazla destek olması gerektiğini, finansman konusunda yaşanan sıkıntıların çözümü için, faizlerin düşürülmesi başta olmak üzere, her dile getirdiği hususların daha fazla dikkate alınmasını beklediğini söyleyerek, bankacılık sektörüne de şu çağrıda bulundu: “Bankacılık sektörünün reel kesime karşı tavrı, zaman zaman, altın yumurtlayan tavuğu kesme durumuna dönüşüyor. Böyle bir anlayış olamaz. Dolayısıyla bankacılık sektörünün, bankacılık sektörünün, girişimcilerimizin önünü açması lazım. Bu nasıl olacak? Faizi düşürmek suretiyle olacak. Sürümden kazanın. Tavukların hepsini kes; ee? Ortada bir şey kalmaz. Bu adımların atılması lazım. Hâlbuki ekonomi, sadece bir tarafın kazanacağı değil, ancak hep birlikte kazanabilecek bir alandır. Sadece kendiniz kazanmaya kalkarsanız, bir süre sonra tüm muslukların kapandığını görürsünüz.”
“VİZE MUAFİYETİ KONUSUNDA MÜSTERİH OLUNMASI GEREKİYOR”
Vize konusunda da müsterih olunması gerektiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda yaşanan güncel gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Henüz Başbakanlığı döneminde, vize muafiyeti konusunda bu yılın Ekim ayı için kendisine söz verildiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şu açıklamaları yaptı: “Daha sonra ne yaptılar? ‘Biz bunu Haziran’a çekelim, Haziran’da yapalım’ dediler. Ama Haziran’a çekelim derken burada bir şey daha söylediler, ‘şunu şunu yapacaksınız’ diyerek, 72 tane madde öne sürdüler. İş bu rivayet yeni çıktı, yoktu bunlar, nereden çıktı bunlar? 5 tane madde var ki bunların içerisinde bir tanesi felaket. Nedir o? ‘Terörle Mücadele Yasası’nı değiştireceksiniz’ dediler. Bize bu aklı verenler önce Avrupa’da Parlamentosu’nun önüne teröristlerin kurduğu çadıra niye müsaade ediyorlar, önce bunun cevabını versinler. Önce bunun cevabını vermeleri lazım. Biz burada terörle, teröristlerle mücadele edeceğiz, beyler Parlamentonun önüne teröristlere çadır kurduracaklar. Baş teröristin de posterleri oraya asılacak, diğer teröristlerin posterleri oraya asılacak. Ee? Ondan sonra sen kalkacaksın, bana ‘Terörle Mücadele Yasasını değiştir’ diyeceksin. Sen Türkiye’nin ne zamandan beri bu tür talimatlar aldığını öğrendin? Böyle bir şey olamaz. Şimdi bugün birileri bazı açıklamalar yapıyorlar, buna benzer açıklamaları daha çok yaparsınız.”
“ADALETİN OLMADIĞI BİR DEVLET ÇÖKMEYE MAHKÛMDUR”
Hz. Ömer’in ‘Adalet mülkün temelidir, esasıdır’ sözünü naklederek bu sözdeki ‘mülk’ kelimesinin ‘devlet’ anlamına geldiğini hatırlatan adaletin olmadığı bir devletin çökmeye mahkûm olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bize bu tavsiyeleri yapanlar önce bir defa işe buradan başlamaları lazım, adil olmaları gerekir. Türkiye, artık bir sömürü ülkesi değildir, kusura bakmasınlar ve bu konuda da adil davranmaları gerekir. Bakın şurada 3 milyon mülteciye bu millet bakıyor değil mi? Ne dediler? ‘Biz size yılda 3 milyar avro vereceğiz.’ Peki, bu parayı verdiler mi şu ana kadar? Yok. Hala orta sahada top çeviriyorlar. Verecekseniz verin, bu parayı gidip de filanca yerden buraya dolaşıp gelecek diye bize adresler vermeyin. Buraya geliyor yöneticiler, gidiyor bizim kampları geziyor, öbür taraftan da diyor ki; ‘bize proje gönderin.’ Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Ne projesi, git 25 tane şu anda kamp var, bu kampları görüyorsun, proje diye bir şey yok. Biz uyguladık, biz işi bitirdik ne projesi? Biz konteyner kentleri kurmuşuz, çadır kentlerini kurmuşuz, bunlar bize hala ‘proje gönderin size para gönderelim’ diyor. Dalga mı geçiyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi? Bu bir milletin asaletiyle adeta dalga geçmektir, biz bu asaletimizle size dalga geçirtmeyeceğiz.”
Antalya’da yapılan G-20 Zirvesi’nde ilgili kişilerle görüştüğünü ve orada kendilerine “Biz ianeyle bunu yapmıyoruz, sizden lütuf da istemiyoruz. Biz bugüne kadar sizden para gelecek diye bu adımları atmadık” dediğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılar için bugün kadar devletin faturalı harcamasının 10 milyar doları geçtiğini, STK ve diğer kurumların harcamaları ile bu rakamın 20 milyar doları bulacağını, buna karşılık dünyadan gelen paranın 450 milyon dolar olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’den verileceği söylenen paranın, Türkiye bütçesine değil, kamplardaki mazlum ve mağdur sığınmacılara verileceğine işaret ederek, “Vermiyorlar, oyalıyorlar, ondan sonra da ‘biz şu kadar destek verdik, şu kadar yardım verdik’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
“VİZE KONUSUNDA AB’NİN BU YILIN EKİM AYI OLARAK DAHA ÖNCEDEN VERİLMİŞ SÖZÜ VAR”
Vize konusunda AB’nin bu yılın Ekim ayı olarak daha önceden verilmiş sözlerinin olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili açıklamalarını şu cümlelerle tamamladı: “İmzalar Ankara Palas’ta bu şekilde atıldı, atılmış imzalar da var. Şu andaki ‘Haziran’a çektik-çekiyoruz’, bu dört aylık olay var ya, bunların hepsi sadece kendilerine yeni ve tıkama için bir yol arama projesidir. Temenni ederim ki daha önce verdikleri sözü tutarlar ve en geç Ekim ayında bu işi bitirirler. Ha şimdi bitirirlerse hayırlı olsun deriz. Ve bütün bunlarla birlikte bu işler oldu oldu, olmadı biz yolumuza bugüne kadar vizeyle devam etmedik ya, yine aynı şekilde devam ederiz. Bu işi çok fazla da büyütmeye gerek yok arkadaşlar, bunların hepsinin çıkış yolları var. Dik duracağız dik, eğilmeyeceğiz; bu çok önemli. Bunları da duygusal konuşmuyorum, onu da söyleyeyim. Çünkü bu milletin tarihi böyle yazıldı da onun için böyle konuşuyorum.”
Geçtiğimiz haftalarda kutlanan, Çanakkale Zaferi, TBMM’nin açılışı, Kut’ül Amare Zaferi ve Sarıkamış Harekatı’nın yıldönümlerinin kutlandığına işaret ederek, tarihin tüm önemli dönüm noktalarının ve onların ifade ettiği anlamın çok iyi kavranması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü bugün yaşadıklarımızın hiçbiri, onlardan bağımsız değildir. Suriye’deki olaylar, sadece o topraklarda hayatlarını sürdüren 23 milyon kardeşimizin meselesi değildir. Ki zaten bunların 12 milyonu evinden olmuş, 5 milyonu da yurt dışına sığınmış durumdadır. Suriye’de olanlar, tarihi bir hesaplaşmadır. Kilis’e düşen roketler, oradaki üç-beş teröristin şımarıklığı değil, işte bu tarihi hesaplaşmanın bir parçasıdır” şeklinde konuştu.
“KİLİS HALKININ YAŞADIĞI ACILARI GAYET İYİ BİLİYORUM”
Kilislilerin yaşadığı acıları, sıkıntıları gayet iyi bildiğini ve burada yaşana sorunu çözmek için, tüm alternatiflerin gündemlerinde ve masa üzerinde olduğuna, bununla ilgili tüm operasyonların acımasız bir şekilde sürdüğüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kilis’e düşen roket ve bombalar sebebiyle şehit olanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi ve meseleye kesin bir çözüm getirecekleri günlerin yakın olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer taraftan, artık bu ülkede bizimle birlikte yaşayamayacağını söyleyenler olduğunu görüyoruz. Öncelikle gönüllerindeki hevesi açıkça söyledikleri için, -layık değiller ama- kendilerine bir teşekkür edeyim, bizi niyet okuma, bir sürü süslü kavram ve laf kalabalığının arasından asıl mesajları almaya çalışma derdinden kurtardılar. Biz de bundan sonra kendilerine dolaylı yollardan cevap verme sıkıntısından kurtulmuş olduk, artık söyleyeceğimizi işte burada olduğu gibi açıkça söyleme hakkını sahibiz. Her sözün bir bedeli vardır. Biz bu toprakları vatanımız kılmaya söz verdiğimizden beri kesintisiz bedelini ödüyoruz. Ayrılma sözü edenler bunu şahıs olarak kendilerinin bir yere avdet etmesi anlamında söylüyorlarsa, buyursunlar diledikleri yere gitsinler. Yok, vatan topraklarının bir kısmına gözü dikmek anlamında bu ifadeyi kullanıyorlarsa, açıp Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiirini, Mehmet Akif’in Çanakkale şehitlerinin anısına yazdığı şiiri, hiç olmadı İstiklal Marşımızı bir okusunlar, orada kendileri için her türlü cevap var.”
Türkiye’nin; Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının adeta kalbi konumunda olan bir bölgenin tam merkezinde yer aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu coğrafyanın stratejik önemi sebebiyle her dönemde planların, dikkatlerin ve arzuların üzerinde odaklandığı bir bölge olduğunu vurguladı.
“AVRUPA ÜLKELERİ, TERÖR KONUSUNDA TÜRKİYE’YE GEREKEN DESTEĞİ HİÇBİR ZAMAN VERMEDİ”
“Uzun yıllar ‘ayrılıkçı milliyetçilik’ üzerinden ‘böl-parçala-yönet’ veya ‘böl-parçala-yut’ taktiğiyle biçimlendirilen bölgemiz, bugün terör örgütleri üzerinden kontrol edilmeye çalışılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada esas gaye, bölge ülkelerinin imkanlarını ve enerjilerini bu tehditlerle boğuşmaya hasretmesini sağlamak, böylece kalıcı istikrar yerine sürdürülebilir istikrarsızlığı hakim kılmaktır, yaptıkları bu. PKK, YPG, DHKP-C, DAEŞ, El Kaide gibi terör örgütleri de bu projenin birer maşasıdır. Türkiye ne zaman iç barışını tahkim edecek, ekonomisini büyütecek, demokrasisini güçlendirecek adımlar atmaya kalksa, hemen ekonomik ve siyasi tetikçiler devreye girmiştir. Ne zaman bakışlarımızı sınırlarımızın dışına yöneltsek, Orta Asya’daki, Kafkasya’daki, Balkanlar’daki, Orta Doğu’daki kardeşlerimizle kucaklaşsak terör örgütleri silaha sarılmışlardır” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’ye demokrasi, insan hakları dersi vermeye kalkanların, ekonomik kalkınmanın yolunu gösterenlerin, bunun önündeki en büyük engel olan terör konusunda gereken desteği hiçbir zaman vermediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Tam aksine, teröristleri kendi ülkelerinde beslediler, onlara parasal kaynaklar temin ettiler, onlara yataklık yaptılar. Bugün bölücü terör örgütünün militanları için Suriye ve Irak ne kadar önemliyse, emin olun siyasi uzantıları için de çoğu Avrupa ülkesi o derece güvenli limanlardır. Yanı başımızdaki bir Avrupa ülkesinde terör örgütlerin militanlarına silahlı ve ideolojik eğitim verdikleri kamplar faaliyet gösterebiliyor, bunları takip ediyoruz, biliyoruz. Türkiye’de suç işlemiş, cinayete karışmış, adam öldürmüş, bombalı eylem yapmış, terör örgütü adına haraç toplamış suçlular tüm Avrupa ülkelerinde ellerini kollarını sallayarak serbestçe gezebiliyorlar. ‘Siyasi sığınmacı’ denilerek eli kanlı caniler, terör örgütünün liderleri himaye ediliyor, korunuyor. İade taleplerimiz ya yargı sistemi içinde akamete uğratılıyor ya da bürokrasiye boğularak bir şekilde engelleniyor.”
“TAM BİR KARA MİZAH ÖRNEĞİ”
Bütün bunlara rağmen Avrupa Birliği’nin terör kavramı üzerinden Türkiye’yi hedef alan açıklamalar yapmasının tam bir kara mizah örneği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Avrupa Birliği üyesi ülkelerden öncelikle teröre destek veren kendi mevzuatlarını düzeltmelerini, bir an önce bu yüz kızartıcı tablonun önüne geçmelerini bekliyoruz, önce bunu halletmeleri lazım. Şayet Türkiye’den canlı bombalar için başkentine taziye çadırı kurduracak, teröristleri baş tacı edecek, terör örgütleri arasında ayrım yapacak bir mevzuat istiyorlarsa, hiç beklemesinler, Türkiye onların yaptığı gibi teröre ve teröristte kucak açmaz” sözlerine yer verdi.
Avrupa Birliği’nin öncelikle kendi üye ülkeleri arasında ortak bir terör tanımı benimsemesi, bu konuda net bir tutum ortaya koyması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şu eleştirilere yer verdi: “Bizim ödediğimizin bedelin, yaşadığımız acının, verdiğimiz can kayıplarının 10’da 1’ni dahi yaşamamış ülkelerin en küçük hadiseler karşısında aldıkları tedbirleri, attıkları adımları görüyoruz. Bırakın mahkeme kararlarını, kanunları, idari düzenlemelerle özgürlükleri nasıl askıya aldıklarını, güvenlik tedbirlerini nasıl genişlettiklerini çok çok iyi biliyoruz. Hani derler ya, ‘ele verir talkını, kendi yutar salkımı’; bunların durumu bu, Avrupa Birliği’nin yaptığı işte tam bu.”
AK PARTİ’NİN OLAĞANÜSTÜ KONGRE KARARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidar partisi AK Parti’nin olağanüstü kongre kararı almasıyla başbakan ve hükümet değişikliği sürecinde olunduğuna değinerek, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na hizmetleri için tekrar teşekkür etti. AK Parti kongresinde seçilecek yeni genel başkanın, dolayısıyla başbakanın şimdiden Türkiye’ye hayırlı olması temennisinde bulundu. AK Parti’nin kongre kararı alması ile ilgili muhalefet partilerinin tutum ve yorumlarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili çevrelere, “Güçlü bir demokrasi güçlü bir muhalefetle olur. Siz hiçbir zaman güçlü bir muhalefet olamadınız, önce bunu bir düzeltin” çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği 10 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye’nin artık yeni bir döneme girdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu mesele asla şu veya bu şahıs meselesi değildir. Konuyu sadece isimler üzerinden okuyanlar ülkeye de, millete de kötülük ettiklerini bilmelidirler. Türkiye’nin meselesi açık ve net söylüyorum, sistem meselesidir” dedi.
Yeni Anayasa konusunda, donanım- yazılım benzetmesi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Biliyorsunuz bilgisayarda bir donanım, yani kasa ve içindeki parçalar, bir de yazılım, yani o bilgisayarın çalışmasını sağlayan program var. Türkiye geçtiğimiz 13 yılda kat ettiği büyük mesafe sayesinde donanımını baştan aşağı değiştirdi, geliştirdi. Buna karşılık hala 1960 ve 1980 darbelerinin milletimize dayattığı bir anayasayla, yani eski sürüm bir yazılımla bilgisayarımızı kullanmaya çalışıyoruz. Bazı ülkelerde Anayasalar tarihi metinler olduğu için yeniden yazılmak yerine, yeniden yorumlanarak güncel gelişmeler karşısında ne yapıyor? Korunabiliyor. Bizim Anayasamızın böyle bir özelliği de yok, yani tarihi değerinin hatırına korumamız gereken bir Anayasa da sahip değiliz. Değiştirile değiştirile zaten yamalı bohçaya dönmüş, bütünselliğini kaybetmiş bir Anayasayla karşı karşıyayız. Öyleyse sahip olduğumuz güçlü donanımı buna uygun bir yazılımla destekleyerek verimimizi katbekat artırabilmenin yoluna gitmeliyiz; yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi meselesine işte böyle bir anlayışla yaklaşmamız gerekiyor. Hiç kimsenin Türkiye’yi vejetaryen diyete mahkûm edilmiş bir aslanlar ülkesi haline getirme hakkı yoktur. Milletimizin arzusu neyse, ülkemizin ihtiyacı neyse ona uygun çözümleri bulmalı ve hayata geçirmeliyiz.”
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Yeni anayasa konusunda hep mümkün olan en geniş uzlaşmayla hallinden yana olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama maalesef ülkemizde kendisi yeni bir şey üretmeyen, yapılanlara da engel olmayı asli görevi sanan bir müzmin muhalefet anlayışı var. Bunun için daha önceki yeni anayasa teşebbüslerimizde arzu ettiğimiz neticeleri alamadık” şeklinde konuştu.