Kemah ilçesinde bulunan Mengücekliler dönemine ait Kemah Kalesi’nde, 2010 yılında başlayan ve El yazmalı Kuran’ı Kerimlerin bulunduğu kazı çalışmaları tamamlandı. Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nün yürüttüğü çalışma turizme kazandırıldı. Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı ve kazı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, kazı çalışmalarıyla ilgili GÜNEBAKIŞ’a bilgi verdi.
5 YILLIK YOĞUN ÇALIŞMA BİTTİ
Kemah Kalesi çalışmaları hakkında Atatürk Üniversitesi’nin gerçekleştirmiş olduğu başarılı çalışmaları anlatan Yurttaş, “Erzincan’a bağlı Kemah ilçesinde bulunan Kemah Kalesi Kazısını tamamladık ve üniversitemize döndük. Kültür Bakanlığı adına Bakanlar Kurulu Kararıyla 5 yıldır yapmış olduğumuz Kemah Kalesi kazısı, bu dönemde devam edildi. Yaklaşık 15-20 kadar öğrencemizle 4 hocamızın başkanlığı altında gerçekleştirilen Kemah Kalesi kazısında kazı başkanı olarak ben Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarım Haldun Özkan, Süleyman Çiğdem, Zerrin Köşklü ve öğrencilerimizden oluşan bir ekiple bu kazıyı gerçekleştirdik. Ankara Gazi Üniversitesi’nden de Nurşen Fındık hocamız kazının son dönemine katıldı. Kemah Kalesi kazıları 2010 yılında başlatıldı. Fiili olarak 2011 yılından itibaren kaledeki kazılarımıza başladık. Kale içersinde bir camii ortaya çıkarılmıştı. Hamam kalıntıları vardı, onların kazıları tamamlandı. Daha sonra bu seneki çalışmamızın da odak noktası olan kaledeki sivil mimari yerleşimler ele alandı. Kazılarımız bu alanlarda devam etti.” dedi.
ÖZELLİKLE SİVİL MİMARİ ARAŞTIRILDI
Yapılan çalışmalarda sivil mimari üzerinde çokça durulduğunu ifade eden Yurttaş, “Kalenin özellikle kuzey kesiminde yerleşimin olduğunu biliyoruz, Evliya Çelebi’nin de Seyahatnamesi’nde de bahsettiği gibi 600 civarında evin varlığı gerçektende duvar duvara bitişik olarak inşa edilen evler ortaya çıkarılınca daha bir gerçeklik kazanıyor. Bu kesimdeki evler ve aralarındaki dar sokaklarıyla Kemah Kalesi’nde sivil yerleşim yeri olarak kullanılan alanın ortaya çıkarılması amaçlanmıştı. Bu seneki çalışmamızda da yine konutla ve içersinde tandırlar, çardaklar ve bir takım kap kaçaklara ait seramik buluntuları elimize geçti. Ama şöyle bir durumda söz konusu, Kemah Kalesi’ndeki yaşantı yaklaşık 100-150 yıl önce aşağıya, şimdiki Kemah İlçesi’ne taşınmış durumda. Dolayısı ile kaleden aşağıya inerken kullanabilecekleri bütün malzemeyi yanlarında götürmüşler. Ondan dolayı fazla bir kalıntıya rastlanamadı. Etrafta dolaşmak ve yol güzergâhında gezmelerinin zor olduğu için gerekli çalışmaları da gerçekleştirdik. Yaklaşık 150 yıldır kaybolmuş durumda olan Kemah Kalesi’ni Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi olarak gün yüzüne çıkararak turizmin hizmetine sokmuş olduk.” diye konuştu.