Atatürk Üniversitesi’nden bir grup akademisyenin bir araya gelerek oluşturdukları Osmanlı Felsefe Çalışmaları Atölyesi, nitelikli eserler vermeye devam ediyor. Kısa süre önce Ziya Gökalp’in Malta sürgününde verdiği dersler etrafında kaleme aldığı 12 defterden oluşan unutulmuş eseri, Felsefe Dersleri’ni yayına hazırlayan atölye, dikkat çekici 4 eseri daha okurların beğenisine sundu. Konya merkezli Çizgi Yayınları’ndan çıkan eserlerde Ali Utku, Erdoğan Erbay, Nevzat Hafiz Yanık, Arzu Ekinci ve Sebahattin Çevikbaş’ın imzası bulunuyor.
//“DÂRÜLFÜNUN FELSEFE DERS NOTLARI”
İlk kitap, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e devreden felsefe birikimine katkı sağlayan önemli isimlerden Rıza Tevfik Bey’in “Dârülfünun Felsefe Ders Notları”ndan oluşuyor. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay ve Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Utku’nun imzası bulunan eserde, Rıza Tevfik’in 1918-1921 yılları arasında Dârülfünun’da verdiği felsefe derslerine ait “Mâbadettabiiyât Derslerine Ait Vesâik”, “Ontoloji Mebâhisi”, “Estetik” ve “Bergson Hakkında” başlıklı taş basma ders notları bir araya getiriliyor. Hazırlayanların kaleme aldıkları, “Feylesof Rıza Tevfik Bey: Dârülfünun Kürsüsünden Felsefe Dersleri” başlıklı sunuşta bu ders notları, Rıza Tevfik’in geniş felsefi birikiminin vesikaları olarak sunuluyor. Ayrıca eserin girişinde Rıza Tevfik üzerine çalışmalarıyla tanınan Abdullah Uçman’ın da ““Rıza Tevfik’in Edebi ve Felsefi Portresi Üzerine Bir Deneme” başlıklı aydınlatıcı bir makalesi de yer alıyor.
//4 YENİ ESER…
Osmanlı Felsefe Çalışmaları Atölyesi’nin hazırladığı ikinci kitap ise, İkinci Meşrutiyet dönemi Osmanlı fikir hayatının önemli simalarından Doktor Abdullah Cevdet Bey’in “Fünun ve Felsefe ve Felsefe Sanihaları”nı anlatıyor. Doğu Dilleri ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat H. Yanık ile Yrd. Doç. Dr. Ali Utku’nun emeğinin bulunduğu eser, son dönem Osmanlı felsefe serüveni açısından önemli olarak değerlendiriliyor. 1906 ve 1912 yıllarında çeşitli ilavelerle genişletilip yeniden yayınlanan eser, Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif’lerden İctihâd Kütüphanesi’nin yayınladığı Abdullah Cevdet çevirisi kitaplara, Fransızca, İngilizce, Arapça ve Farsça eserlerden yerli-yabancı gazete ve dergilere Abdullah Cevdet’in düşünsel serüvenine tanıklık eden ilgi çekici dikkatlerin ördüğü bir derleme olarak tarif ediliyor. Eserin girişinde, Princeton Üniversitesi, Yakın Doğu Çalışmaları Bölümü Başkanı M. Şükrü Hanioğlu’nun “Abdullah Cevdet Bey ve Fünûn ve Felsefe” başlıklı bir makalesi de yer alıyor.
//İLK KADIN FELSEFECİ OLAN FATMA ALİYE HANIM…
Okurlara ulaştıran üçüncü eser de, Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı, “ilk kadın felsefeci” Fatma Aliye Hanım’ın Tedkik-i Ecsam’ı (Cisimlerin İncelenmesi) şeklinde karşımıza çıkıyor. “Türkiye’de bir kadın yazar tarafından kaleme alınan ilk felsefe tarihi olan” Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife daha önce “Osmanlı Felsefe Çalışmaları” dizisinde yayınlanırken, Tedkîk-i Ecsâm ile iki temel felsefi eser, bu çalışmayla okurlar buluşturulmuş olunuyor. Tedkîk-i Ecsâm’da Fatma Aliye, Osmanlı düşünce hayatında önemli tartışmalara konu olan materyalizme yönelik erken eleştirilerden birini ortaya koyuyor. Batılı felsefi tartışmalar karşısında İslâm kültür dünyasının birikimine yaslanmaya ve geleneği sürdürmeye çalışan Fatma Aliye, diğer felsefi metni Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife’deki (Filozofların Biyografileri) tutumuna benzer şekilde, Tedkîk-i Ecsâm’da materyalizm meselesini Batı felsefesinin olduğu kadar İslâm felsefesi ve kelâmının maddeye ilişkin tartışmalarının arka planıyla birlikte ele alıyor. Kitapta, yine Ali Utku ile Arzu Ekinci’nin imzası bulunuyor.
//LEİBNİZ VE İLK AKADEMİK ÇALIŞMA…
Atölye tarafından hazırlanan dördüncü ve sonuncu kitap ise, Zekeriya Kadri’nin 17. yüzyıl Batı felsefesinin büyük rasyonalist filozofu Gottfried Wilhelm Leibniz üzerine bir incelemesi olan “Wilhelm Leibniz” adıyla boy gösteriyor. Eser, Dârülfünun felsefe tarihi kürsüsünde gerçekleştirilen ilk akademik çalışma niteliği taşıyor. Dârülfünun felsefe kadrosunun, Babanzâde Ahmed Naim, İzmirli İsmail Hakkı ve Mehmed Emin Erişirgil gibi isimlerin öncü girişimleriyle gerek felsefe dili ve gerek yorum ve eleştiri etkinliği bağlamında kurduğu güçlü geleneğin değerlendirilmesine imkân sunması bakımından önem arz ediyor. Eserin girişinde S. Hayri Bolay’ın “Zekeriya Kadri ve Felsefe” başlıklı bir makalesi de yer alıyor.