AYHAN TÜRKEZ (İHA) - Türkiye'de deprem denince ilk akla gelen şehirlerden biri olan Erzincan'ın yaşadığı büyük deprem acıları, toplumsal hafızada derin izler bıraktı. Bölgedeki her deprem, korku ve endişe ile birlikte bu acıların tazelenmesini ve hatırlanmasını da beraberinde getiriyor. 1939 depreminde öyle bir olay yaşanıyor ki, adeta bugün geldiğimiz noktayı gözler önüne seriyor.
Van'da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından Van M tipi cezaevinden yaşanan firar olayları ile Erzincan'da 1939 depreminde yaşanan benzer olay, o günden bugüne ne kadar çok şeyin değiştiğini ortaya koyabiliyor. 1939, 26 Aralık'ı 27 Aralık'a bağlayan gece, saat 02.00'de 7,9 şiddetindeki deprem, Erzincan'ı 52 saniye boyunca sallamıştır. Depremde hapishanenin duvarları yıkılmıştır. Fakat mahkumlardan bir tanesi bile kaçmamış ve kaçmaya teşebbüs etmemiştir. Mahkumlardan hayatını kaybedenler de vardır.
AKÇAL’IN YAKLAŞIMI
Dönemin Erzincan Savcısı İzzet Akçal, mahkumları bir araya toplar: ''Sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Aranızda civar köylerden olanlar varsa iki günlüğüne köylerine gidip, ailelerini görebilirler. Ancak bir koşulum var; Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız. İşimiz bitince cezaevine döneceksiniz'' der.
Mahkumlar, büyük fedakarlık göstererek, günlerce depremzedeler için çalışırlar. Yaklaşık bin kişiyi kurtarırlar. İsmet Paşa, depremin yaralarını görmek için trenle kente gelmektedir. Erzincan yakınlarında bir istasyonda mola verilir. İsmet Paşa aşağıdan gelen bağırtılar üzerine yaverini çağırır ne olduğunu sorar, Yaveri bilgi verir: "Paşam kurtarma çalışmasına katılan bir mahkum Erzincan'a gelmek istiyor. Arkadaşlar kabul etmiyor" deyince gerçek ortaya çıkar ve o mahkum İsmet Paşa'nın bulunduğu tren ile Erzincan'a döner ve cezaevine giderek teslim olur. O gün bir tek mahkum bile firar etmemiştir ve 1940 yılında çıkarılan özel bir kanunla hepsi affedilir.