Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan bilgi kirliliğinde rüya tabirlerinin de yer aldığını belirten Yakutiye Müftülüğü Uzman Vaiz Ahmet Ünal, “Bizler gördüğümüz her rüyanın bir hikmeti olduğunu düşünür, mutlaka bu rüyaların tabir edilmesi yoluna düşersek büyük zararlara uğrarız.” sözlerini kullandı.
Rüyanın önemine değinen Vaiz Ünal, “İnsanoğlunun uyku halinde gördüğü düşler rüya olarak adlandırılmaktadır. Rüyalar hem bilimin ilgi odağı olmuş hem de dinler ve çeşitli kültürlerde üzerinde ehemmiyetle durulan unsurlardan olagelmiştir. Tarihin her devrinde insanlar rüya ile ilgilenmişlerdir. Nitekim tarihi kaynaklara baktığımızda kâhin ve büyücülerin en önemli görevleri arasında rüya tabirleri gelmektedir. Kur’an ve Sünnette de rüya konusu sıkça ele alınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in gördüğü rüya üzerine Hz. İsmail’i kurban etmek istemesi, Hz. Yusuf’un Mısır firavunu yanında değer kazanması ve ileride Mısır’a hükümdar olmasının sebebi olarak Firavunun gördüğü rüyayı yorumlaması olduğu bizlere aktarılmaktadır. Yine Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber (s.a.s)’in gördüğü rüyaların sahih olduğu vurgulanmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s)’de rüya ile ilgili müminlerin gördükleri sadık rüyaların vahiy cümlesinden olduğunu vurgulamıştır. İslam âlimleri ise Kur’an-ı Kerim ve Sünnet ışığında rüyaları 3 kategoriye ayırmışlardır. Rahmani Rüya: Bu rüyalara rüya-yı sadık denir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in de müjdelediği rüya budur. Bu rüyalar kişi için yol göstericidir. Şeytani Rüya: Şeytanın aldatmacası olan, insanda vesvese üreten ve insanı kötülüğe sevk eden rüyalardır. Rüyanın şeytani olup olmadığını ise bu işin ehli olmayanlar anlayamazlar. Nefsani Rüya: Bu rüya nefsin hayal ve kuruntularının gece düşlere yansımasıyla oluşan rüyalardır. Kişinin günlük yapmış olduğu işlerin veya günlük nefsani heveslerin gece hayal âlemine yansımasıyla oluşur ki, bu rüyalara da itibar etmeye gerek yoktur.” şeklinde konuştu.
RÜYA GÖRÜLDÜĞÜNDE NE YAPILMALI?
Rüyalarını merak edelerin ne yapması gerektiğini aktaran Ünal, “Rüya görülmesi olağan bu durumdur. Bu durum fıtratın gereğidir. Önemli olan ise bu rüyaların mahiyetinin iyice anlaşılmasıdır. Ayrıca rüyanın tabir edilmesi de önem arz etmektedir. Bizler gördüğümüz her rüyanın bir hikmeti olduğunu düşünür, mutlaka bu rüyaların tabir edilmesi yoluna düşersek büyük zararlara uğrarız. Günümüz internet ortamının yaygın hale gelmesi, bilgi kirliliğinin had safhaya ulaşması rüya tabirlerini de problemli hale getirmiştir. Esasen rüyaların bir başkasına anlatılma mecburiyeti yoktur. Ancak eğer anlatılacaksa rüyayı hayra yorumlayabilen bir kişiye anlatılmalıdır. Rüya tabirleri ansiklopedilerini evine alıp, her gördüğü rüyayı kalkıp bu kitaba bakıp yorumlama yoluna düşenlerinde hayatlarını perişan ettiklerini müşahede etmekteyiz. Peki, biz ne yapalım? Rüya gördüğümüzde önce o rüyanın rahmani, şeytani ve nefsani bir rüya olup olmadığına bakalım. Her gördüğümüz kötü rüyanın hayatımızda kötülüklere sebebiyet verecekmiş yanılgısından kurtulalım. Eğer rüyamızı yorumlatmak isteyecek isek o zamanda en azından rüyayı hayra yorumlayabilecek bir kişiye anlatalım. Eğer böyle bir kişide yok ise ‘mutlaka rüyalar yorumlanmalıdır’ saplantısına düşmeyelim. Eskilerin dediği gibi ‘Hayrola’ diyelim ve bırakalım. Kendi rüyalarıyla bizlerin amel etmesini isteyenlere de fırsat vermeyelim ki, bir daha Ülkemizde kendi menfaatleri doğrultusunda iş yapmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olmayalım.” diye konuştu.