ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Jandarma’dan düzensiz göçle mücadele
Jandarma’dan düzensiz göçle mücadele
Sarıkamış Şehitlerine vefa takvimi açıklandı
Sarıkamış Şehitlerine vefa takvimi açıklandı
Zehir tacirlerine darbe
Zehir tacirlerine darbe
Jandarmadan trafik denetimi
Jandarmadan trafik denetimi
Raci Alkır dualarla anıldı
Raci Alkır dualarla anıldı
HABERLER>TÜRKİYE
9 Kasım 2016 Çarşamba - 00:36

'AK Parti iktidarı, eser siyaseti yapan bir iktidardır'

Yıldırım, "Bir laf vardır, bilirsiniz, 'Adam o odur ki dünyada bırakır bir eser. Eser bırakmayanın yerinde yeller eser.' AK Parti iktidarı, eser siyaseti yapan bir iktidardır. Her şey gelip geçecek. Siyaset yapıyoruz ama siyaseti her zaman millete hizmet aracı olarak görüyoruz.'dedi

 AK Parti iktidarı, eser siyaseti yapan bir iktidardır

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "PKK'ya arka çıkan Avrupalı dostlarımıza buradan selam gönderiyorum. Bırakın Türkiye'nin hukuk meselesiyle uğraşmayı da gençliğinizi, geleceğinizi zehirleyen PKK, uyuşturucu tacirlerine bir laf edin, bir şey söyleyin. Bizim bu topraklardaki mücadelemiz sadece milletimizin huzuru, güvenliği değil aynı zamanda sizin de geleceğinizin mücadelesidir. Uyuşturucunun asıl hedefi Avrupa ülkeleridir, Avrupa ülkelerinin gençleridir." dedi. 

Yıldırım, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bugünün Dünya Şehircilik Günü olduğunu anımsattı.

Şehirlerin medeniyet olduğuna işaret eden Yıldırım, Edirne'den Kars'a hemen hemen her şehrin insan merkezli kurulduğunu, her sokağın, mahallenin insanın hoşgörüsünü yansıtan bir anlayışla şekillendiğini ve bugünlere geldiğini söyledi.

AK Parti'nin iktidara gelmesinden bu yana şehirlerin tarihi dokusunu, kültürel kimliğini korumak için gayret ettiklerini, sanatın, medeniyetin, mimarinin, turizmin, inancın merkezi olan şehirler inşa etmenin gayretinde olduklarını anlatan Yıldırım, yeşil alanlarıyla, sosyal tesisleriyle, köprüleriyle, yolları, alt ve üst yapısıyla insana huzur veren şehirler oluşturmaya çalıştıklarını belirtti.

Son 14 yılda ecdat yadigarı birçok vakıf eserini ihya ettiklerini dile getiren Yıldırım, kentsel dönüşüm başta olmak üzere yürüttükleri tüm şehircilik faaliyetlerinin hedefledikleri başarıya ulaşmasını temenni etti.

PANCAR EKİCİLERİNE MÜJDE 

Başbakan Yıldırım,  şeker pancarının 2017 avans alım fiyatını ton başına 210 lira olarak belirlediklerini açıkladı. Yıldırım,  geçen yıl bu rakamın 190 lira olduğunu anımsatarak, önemli ölçüde bir artış sağlayarak çiftçinin el emeğini, alın terini koruduklarını, üreticilerin kazançlarının kaybolmaması, değerini bulması için gerekli çabayı gösterdiklerini kaydetti.

Yıldırım, üreticilerin bereketli ve bol kazançlı bir mahsul yılı geçirmesini dileyerek, her zaman köylünün, çiftçinin yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini vurguladı.

SİZDEN BEKLENEN TERÖRÜ ŞIMARTMAK DEĞİL BU ALÇAK ÖRGÜTE KARŞI SESİNİZİ YÜKSELTMEK

Bakanlar Kurulunun dünkü toplantısında uyuşturucuyla mücadele konusunu kapsamlı şekilde ele aldıklarını dile getiren Yıldırım, "Allah'a şükür uyuşturucu kullanımı konusunda, gelişmiş ülkelere göre çok ama çok aşağı orandayız. Bu sevindirici, güzel bir şey ama tehdidi de yok sayamayız. Bugün olmayan tehdit, yarın bizim de önemli bir tehdit konumuz haline gelebilir." diye konuştu.

Yıldırım, uyuşturucu ile mücadelede en önemli çalışmalardan birinin toplumda farkındalığın oluşturulması olduğunu vurguladı.

Sigarayla mücadele konusunda geçen yıllarda başlatılan çalışmaların, kısa sürede semeresini verdiğini ifade eden Yıldırım, Türkiye'nin sigara ile mücadelede örnek sonuca ulaştığına işaret etti. 

Yıldırım, bu kez de uyuşturucuyla mücadeleyi etkin şekilde sürdürmek için başbakan yardımcısının koordinasyonunda, ilgili 8 bakanın bir arada olduğu Uyuşturucuyla Mücadele Yüksek Kurulu oluşturduklarını bildirdi. Bu kurulun, her alanda gerekli tüm çalışmaları gerçekleştireceğini belirten Yıldırım, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, iş dünyası gibi farklı çevrelerin bu mücadelede etkin olarak yer alacağını söyledi.

Uyuşturucu bulundurmak, uyuşturucu ticareti yapmak gibi konularda cezaları daha önceki yıllarda 2-3 katına çıkardıklarını bildiren Yıldırım, Meclisin gündeminde bu konuyla ilgili yeni düzenlemelerin de olacağını belirtti.

Başbakan Yıldırım, uyuşturucu ile mücadelede topyekün bir hareketin olması gerektiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sadece güvenlik, sadece ceza, sadece sağlık alanında alınan önlemlerin başarısı, toplumsal farkındalık olmadığı sürece sınırlı olacaktır. Bu nedenle gerek devletin gerek STK'ların enerjisi bir araya gelecek, vatandaşlarımızın da desteğini alarak gençlerimizin kanına giren bu belayla mücadeleyi başarıya ulaştıracağız.

Genç nesillerimizi kötü alışkanlıklardan korumayı öncelikli görevlerimizin başında görüyoruz. PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerinin coğrafyamız üzerinden 2 milyar dolar gelir elde ettiğini bu vesileyle hatırlatmak isterim. PKK'ya arka çıkan Avrupalı dostlarımıza buradan selam gönderiyorum. Bırakın Türkiye'nin hukuk meselesiyle uğraşmayı da gençliğinizi, geleceğinizi zehirleyen PKK, uyuşturucu tacirlerine karşı bir laf edin, bir şey söyleyin. Bizim bu topraklardaki mücadelemiz sadece milletimizin huzuru, güvenliği değil aynı zamanda sizin de geleceğinizin mücadelesidir. Uyuşturucunun asıl hedefi Avrupa ülkeleridir, Avrupa ülkelerinin gençleridir. Sizden beklenen teröre destek olmak, terörü şımartmak değil geleceğinizi karartan bu alçak örgüte karşı sesinizi yükseltmektir."

Geçen hafta yoğun bir program gerçekleştirdiklerini dile getiren Yıldırım, ilk olarak İstanbul'da, Türkiye-Afrika Ekonomi İş Forumu'nu yaptıklarını, bu forumda Türkiye ile Afrika'nın geçmişe dayanan ilişkilerinin, etraflıca görüşüldüğünü belirtti.

Yıldırım, AK Parti iktidarı döneminde Afrika ülkeleriyle ilişkilerin, her alanda süratle geliştirildiğini ve dört Afrika ülkesine sadece hava yoluyla seyahat varken bugün 50'ye yakın Afrika ülkesine doğrudan uçuşların başlatıldığını ifade etti.

Afrika ülkeleriyle toplam ticaretin, 7 milyar doların altındayken üç kat artış sağlanarak, 18 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Yıldırım, "Bizim Afrika ile ilişkilerimiz sömürgeci ülkelerin ilişkileriyle aynı değildir. Bizim Afrika'yla ilişkilerimiz, tek taraflı menfaat ilişkisi değildir. Bizim Afrika'yla ilişkilerimiz, ortak kültürümüzün, ortak geleceğimizin birlikte yapılması, birlikte korunması, kazan-kazan ilkesine göre tesis edilmiş ilişkidir." diye konuştu.

AK PARTİ İKTİDARI, ESER SİYASETİ YAPAN BİR İKTİDARDIR

Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde gerçekleştirilen Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni'ne katıldığını anımsatan Yıldırım, birçok alanda başarıları ortaya koyan sanatçıların ödüllendirildiğini kaydetti. 

Yıldırım, "Bir laf vardır, bilirsiniz, 'Adam o odur ki dünyada bırakır bir eser. Eser bırakmayanın yerinde yeller eser.' AK Parti iktidarı, eser siyaseti yapan bir iktidardır. Her şey gelip geçecek. Siyaset yapıyoruz ama siyaseti her zaman millete hizmet aracı olarak görüyoruz. Millete hizmeti hedef olarak görmeyen siyaset varsın olmaz olsun." ifadelerini kullandı.

Geçen hafta İstanbul'da, Dünya Denizcilik Günü kutlamalarının yapıldığını hatırlatan Yıldırım, etkinliğe, Dünya Denizcilik Örgütü (IMO) Genel Sekreteri Kitack Lim'in yanı sıra yurtdışından seçkin 150'nin üzerinde misafirin katıldığını belirtti.

DENİZCİLİK DÜNYAYA DA LAZIM, TÜRKİYE'YE DE LAZIM 

Dünya denizciliğinin geçmişi ile geleceğinin, iki gün boyunca İstanbul'da konuşulduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Ana konu, denizcilik dünyaya lazımdır. Denizcilik dünyaya da lazım, Türkiye'ye de lazım. Denizcilik öyle bir sektör ki eğer denizcilik olmasa, deniz taşımacılığı olmasa dünyada 7 milyar insanın yarısı açlıktan, yarısı soğuktan ölür. O kadar hayati öneme sahip bir sektörden bahsediyoruz. Onun için Barbaros Hayrettin Paşa boşuna dememiş, 'Denizlere hakim olan cihana hakim olur.'  Allah'a şükür denizlerimize hakimiz, denizlerimizin önemini biliyoruz. Her alanda da denizciliğimizi geliştirmek için 14 yıldır çok büyük gayret gösteriyoruz."

Yıldırım, geçen hafta Asya Ülkeleri Siyasi Partiler Birliği üyeleriyle İstanbul'da bir araya geldiklerini ifade etti. 22 Asya ülkesinden, 40 civarında siyasi partinin yöneticileri ve temsilcilerinin İstanbul'da buluştuğunu anımsatan Yıldırım, programda, göç ve mülteciler konusunun enine boyuna değerlendirildiğini belirtti.

SÖYLENECEĞİNİZE BİRAZ YÜK ALIN YÜK

Küresel problemlerin başında göç geldiğine işaret eden Yıldırım, şu anda dünyada yerinden yurdundan edilen insanların sayısının 55 milyonu aştığına dikkati çekti.

Yıldırım, bu küresel probleme dünyanın maalesef duyarsız kaldığını vurgulayarak, "Sadece konuşuyorlar, sadece Türkiye'nin mülteciler konusunda ne kadar büyük fedakarlık yaptığını, mucizevi işleri nasıl başardığını söyleyerek vakit geçiriyorlar. Kardeşim söyleneceğinize biraz yük alın yük. Bugün Allah'a şükür biz, 3 milyon kardeşimize kucak açtık. Evimizi açtık, aşımızı paylaştık. Bundan da şikayetçi değiliz. Çünkü biz dünyada, 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin.' anlayışını, 6 asır yerleştirmiş ve bu yönüyle de dünyada barışı, kardeşliği ve huzuru hakim kılmış Osmanlı'nın torunlarıyız. Bize yakışan da budur." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin sığınmacılara 20 milyar doların üzerinde bir harcama yaptığının altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Helali hoş olsun. Daha fazlasını da yaparız. Ama istiyoruz ki bu ortak sorunu, bu insanlık dramı artık tek başına Türkiye'ye bırakılmasın. Herkes başta Irak ve Suriye olmak üzere, bölgesel sorunların çözülmesi için daha fazla elini taşın altına koysun. Bunun için Türkiye, ilk günden itibaren yapıcı ve çözüm arayıcı tutumunu bundan sonra da kararlılıkla sürdürecek. Ne dedik, 'dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız.' Çünkü Türkiye, bölgede barışın, istikrarın, kardeşliğin merkezidir. Onun gerektirdiği sorumluluğu aynen yerine getirmektedir. 15 Temmuz'un ardından her fırsatta hükümetimize desteklerini belirterek, bu etkinliği İstanbul'da yapmak için karar alan Asya Ülkeleri Siyasi Partiler Birliği üyelerine, buradan, bu dayanışma ruhundan dolayı teşekkür ediyorum."

Yıldırım, hafta sonu Erzincan ve Bayburt'ta birçok tesis ve hizmetin açılışını yaptıklarını anımsatarak, dev proje ve eserlerle milleti buluşturmaya devam ettiklerini söyledi.

Değişik partilerden 154 milletvekili hakkında 810 soruşturma dosyası bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, TBMM'nin 20 Mayıs 2016 tarihinde bu dosyalar bakımından söz konusu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını bir seferliğine kaldırdığını hatırlatarak, "Yani ömür boyu dokunulmazlık kalkmıyor. Mevcut dosyalardaki dokunulmazlıklar kalkmıştır." ifadesini kullandı.

TBMM'nin kararı ve Cumhuriyet savcılarının çağrısı üzerine AK Parti, CHP ve MHP milletvekillerinin dosyalarıyla ilgili ifade verdiklerini anlatan Yıldırım, 1 HDP milletvekili hariç 54 HDP milletvekilinin "mahkeme kararına uymayacaklarını, gidip ifade vermeyeceklerini" açıklayarak adeta hukuka ve mahkemelere meydan okuduklarının altını çizdi.

Yıldırım, "Devlete ve kurumlarına saygı göstermek, bu kurumların işleyişini sağlamak öncelikle siyasetçilerin görevidir. Ancak HDP'li bazı vekiller, buradan bir siyasi kriz çıkarma yoluna gittiler. Her fırsatı ülkeyi bir kriz ortamına sürüklemek için tepe tepe kullanıyorlar. Hukuk karşısında hiç kimsenin ayrıcalığı da üstünlüğü de yoktur. 'Bizi hiç kimse hukuk karşısına çıkarmaz, sorgulayamaz, yargılayamaz, mahkemelerinizi tanımıyoruz' gibi ifadeler halkın oylarıyla seçilen milletvekillerinin asla söyleyeceği sözler olamaz." diye konuştu.

HDP'li bir milletvekilinin korucuları hedef alan bir konuşmasında "bu memleketten defolup gideceksiniz, bize uzattığınız o keleşi size çevirmesini iyi biliriz." diyerek tehditler savurduğunu, bir başka HDP'li milletvekilinin "biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye, PYD'ye yaslıyoruz, PKK'ya yaslıyoruz. Bunu söylemekte, savunmakta sakıncı görmüyoruz." dediğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Teröristlerin kazdığı hendeklere 'kazanım' diyenler, belediyeleri 'öz yönetim' adı altında kurtarılmış alan olarak görüp destekleyenler elbette kuzu kuzu yargının karşısına çıkacaklar, çıktılar. Çıkacak ki bu ifadelerin altında yatan gerçekler bir bir ortaya çıksın. Meclis'te her düşünce hür biçimde ifade ediliyor, kimseye bir engel yok. Konuşmalar eyleme dönmezse hiç kimseye kimsenin bir şey söyleme hakkı yok. Türkiye'de siyasi katılım yolları sonuna kadar açık. Türkiye bir hukuk devleti, alınan bütün kararlar hukuk içinde alınmaktadır. 'Seçilmiş biri tutuklanır' diyor. Tamam tutuklanmasını biz de arzu etmeyiz ama bırakalım mahkemeler kendi işini yapsın, biz de kendi işimizi yapalım.

Seçilmiş olmak, kimseye suç işleme yahut da terörle iç içe girme hakkı vermez. Hiçbir vekil, milletten aldığı iradeyi ve yetkiyi milletin aleyhine, terör örgütlerinin lehine kullanamaz. Milletin vekili siyaseti kalkan olarak kullanıp, terörle iç içe olamaz. Devletin, milletin parasını teröre peşkeş çekemez. Milli iradeyi tanımayanı millet hiç tanımaz. Şimdi de bu vekiller kalkmış diyorlar ki yasama faaliyetlerini durduruyoruz. Millet sizden yasama faaliyetlerinizi durdurmanızı değil, terör faaliyetlerinizi durdurun dedi, yanlış anladınız. Milleti bile anlamamışsınız. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu ülkede vatana, millete ihanet asla karşılıksız kalmaz. Kimse millete karşı haddini aşmasın. Millete rağmen terör siyaseti yapamazsınız."

Yıldırım, CHP'nin hafta sonu Parti Meclisi (PM) toplantısı sonrasında yayımladığı bildiriyi eleştirdi. Yıldırım, Türkiye'nin terörle amansız bir mücadele içinde olduğunu, terör olaylarına karşı neden toplanılmadığını ifade ederek, "Ne oldu da birden bire hafta sonu programlarınızı iptal edip toplanıyorsunuz?" diye sordu.

Türkiye'de hukukun işlediğini vurgulayan Yıldırım, CHP bildirisinin "tam bir siyasi basiretsizlik örneği" olduğunu söyledi.

Bildiride "Cumhuriyet gazetesine yönelik hukuksuz operasyona son verilmesi, OHAL kapsamında görevden uzaklaştırılan vatandaşlara adil yargılanma hakkı tanınması gerektiğinin, milletvekillerinin tutuklanmasının anayasaya aykırı olduğunun ve otoriter rejimin terk edilmesi gerektiğinin" belirtildiğini anımsatan Yıldırım, şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın, AK Parti yöneticilerinin terör örgütleri PKK, IŞİD'e yardım ve yataklık ettiğini söyleyecek kadar basiretsiz bir tutum içindedirler. Nedir bu ya? Kepazelik. Üniversite öğrencilerinin her dersten sonra kapı önünde okudukları boykot bildirgeleri gibi. Siz siyasi partisisiniz kardeşim, ana muhalefet partisisiniz, iktidar alternatifisiniz. Bu kafayla sittinsene iktidar olamazsınız. CHP bu bildirisinin her satırıyla sanki terör örgütünün ayağını kaldırdığı yere ayağını basıyor. Doğrusu CHP'nin terör örgütlerini her fırsatta mağdur gösterme çabasını anlayabilmiş değiliz. CHP'nin kullandığı dil Türkiye'yi küresel düzeyde zayıf düşürmeye çalışanların kullandığı dille aynı. AK Parti'ye muhalefet edeyim derken CHP Türkiye'ye, millete muhalefet ediyor."

ADNAN MENDERES DE SEÇİMLE GELDİ

Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Seçimle gelen seçimle gider." sözüne değindiği sırada salondan "Adnan Menderes de seçimle geldi." sesleri üzerine şöyle konuştu:

"Bak; vatandaş 'Adnan Menderes de seçimle geldi' diyor. Duyuyorsunuz değil mi CHP'liler. Merve Kavakçı da seçimle geldi, Meclise sokmadınız değil mi? Ama şimdi o Mecliste, hem de değerlerinden, inançlarından ödün vermeden Mecliste. İşte demokrasi bu. Seçimle gelen Erbakan'a tankları gösterdilerse, AK Parti de tankları gösterenlere cevabını verdi. 'Seçimle gelen seçimle gider' lafı, terör örgütlerinin Türkiye'ye meydan okuduğu bir zeminde siyaseten anlamsızdır. Elbette seçimle gelen seçimle gider. Siyaset meşrudur. Gayrimeşru terör örgütleriyle, cinayet odakladıyla dünyanın hiçbir yerinde bir siyasi partinin organik ilişkisi kabul edilemez. Seçimle gelen seçmenin iradesine sadık kalacak.

Seçimle gelen terörü methedemez, şiddete çağrı yapamaz. Seçimle gelen terör örgütleriyle içli dışlı olamaz. Seçimle gelen demokrasiye, hukuk devletine kurşun sıkamaz. Ortada ciddi iddialar var. Bu iddialar araştırılacak, soruşturulacak, sonucu mahkemeler verecek. İddianameler ortaya çıktığında her şey açığa çıkacak. O zamana kadar ana muhalefet partisinin de görevi, hepimizin de görevi yargıya saygı göstermek, yargı kararını beklemektir. HDP'lilerin bir kısmının PKK ve uzantılarıyla, Kandil'le ilişkilerini açık açık söyledikleri, beyan ettikleri ortadadır. Bazı belediyelerin terör örgütlerine açıktan destek verdikleri de bir sır değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, bunların suç olmadığını mı düşünüyorsunuz açıkça söyleyin."

BİRLİĞİMİZİ BOZMAYA CHP'NİN DE GÜCÜ YETMEZ

Yıldırım, milletin artık kimin ne olduğunu bildiğini, bu ülkenin insanlarının terörün her türlüsünü lanetlediğini söyledi. 

Henüz CHP'nin bu şuuru gösteremediğini belirten Yıldırım, "Bunca insan teröre kurban gitti. Siz bunu şehit ailelerine nasıl izah edeceksiniz? CHP'ye oy veren vatandaşlarımız da partilerinin terör örgütüne olan bu müzahirliğinden son derece rahatsız. Biz CHP'li vatandaşlarımızla ülkemizi darbelere ve bütün terör örgütlerine karşı korumak için Yenikapı ruhunda bir araya geldik. Bu birliğimizi, beraberliğimizi, bu sözümüzü, bu ahdimizi bozmaya CHP'nin de gücü yetmez. Sayın Kılıçdaroğlu, ülkemiz adına ana muhalefet partisi olmanın gerektirdiği sorumluluğu, nezaketi, saygıyı lütfen muhafaza edin." diye konuştu.

Yıldırım, AK Parti hükümeti olarak demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceklerini vurguladı. 

AVRUPA TERÖRE KARŞI SUS PUS

Binali Yıldırım, tüm terör örgütleriyle mücadelenin amansız bir şekilde süreceğinin altını çizdi. Avrupa'nın demokrasi ve insan hakları konusunda dünyaya ders vermeye çalıştığını ifade eden Yıldırım, "Avrupalı dostlarımız maalesef konu terör örgütü olunca sus pus oluyorlar." dedi. 

 Avrupa'nın, terör örgütlerinden bazısına göz kırparak tam bir çifte standart ile demokrasiyi de hukuk devletini de can ve mal emniyetini de gözardı ettiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"15 Temmuz darbe girişimine karşı demokrasi dayanışmasından maalesef AB sınıfta kalmıştır. Aziz milletimiz o gece meydanlarda bütün dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Kendilerini ileri demokraside görenler kusura bakmasınlar, 15 Temmuz günü demokrasi dersinden sınıfta kaldılar. Türkiye'ye gelip demokrasinin yanında saf tutacaklarına darbecileri koruyup, darbecilerin fazla hırpalanmaması yönünde nasihatta bulunmuşlardır. AB'li dostlarımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye husumeti üzerinden maalesef terörün yanında yer alıyorlar.

Avrupa Parlamentosu duvarlarında PKK'lı teröristlerin fotoğrafları boy boy gösteriliyor ve meydanlarda açıkça terör propagandasına zemin hazırlanıyor. Almanya'daki Ermeni tasarısına karşı orada yaşayan vatandaşlarımızın düzenlediği çok yoğun katılımlı mitinge Cumhurbaşkanımızın video konferansla katılmasına Anayasa Mahkemesi kararıyla yasak getirdiler. Aynı Almanya, terör örgütü PKK'nın Almanya'daki mitingine Kandil'deki Cemil Bayık'ın katılmasına sesisini çıkarmadı. İşte Almanya'nın iki yüzlü tutumu ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru bir davası için yasak getirirken, terör örgütünün propagandasına olabildiğince müsamahalı davranmayı ihmal etmemiştir."

Yıldırım, Almanya'nın bir yandan PKK'nın terör örgütü olduğu yönünde karar aldığını, diğer taraftan gereğini yapmadığını aktararak, "Teröre karşı ortak mücadele edelim diyorsunuz, alttan alta da terörün propagandasını yapıyorsunuz. Meclis kararıyla dokunulmazlıkları kaldırılan vekillerle ilgili yaygarayı koparıyorsunuz ama Diyarbakır Bağlar'da alçak terör saldırısına karşı sus pus oluyorsunuz." diye konuştu.

Bağlar'daki saldırıda biri 3.5, diğeri 3 aylık bebeği olan 25 yaşındaki bir annenin gözü dönmüş PKK'lı teröristlerin bomlası ile hayatını kaybettiğine dikkati çeken Yıldırım, "Bu canilik sizler için bir şey ifade etmiyor mu ey Avrupalılar? Saldırıda 10 vatandaşımız hayatını kaybetti, 220 vatandaşımız yaralandı. Bu terör saldırısı hakkında sizlerden bir kınama bile duymadık. Birileri AB ile Türkiye'nin arasını açmak için sürekli operasyon yapıyor, bunun farkındayız."  dedi.

Yıldırım, Türkiye olarak Avrupa Birliği ile ilişkileri olumlu yönde geliştirmekten yana olduklarını ancak Avrupa'nın da çifte standardı terk etmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye aleyhindeki propagandaların, hiç kimseye, AB'ye ve Türkiye'ye bir şey kazandırmayacağını söyleyen Yıldırım, "Eleştiriye sonuna kadar açığız, karşımızdakilerin de aynı şekilde eleştiriye açık olmasını bekleme hakkımız var. Bizi hukuka saygılı olmaya çağıranlardan aynı şekilde hukuka saygılı olmalarını da bekleriz." diye konuştu.

Avrupa Birliğinin ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam korkusu konularında hiç iyi bir noktaya gitmediğine işaret eden Yıldırım, AB'nin bu hastalıklardan ancak Türkiye'ye bakışını düzeltmekle kurtulabileceğini aksi halde her geçen gün milletin nezdinde Avrupa Birliğinin inandırıcılığını kaybettiğini dile getirdi. 

Avrupalı dostlardan samimiyet beklediklerine işaret eden Yıldırım, "Bu hafta içinde Avrupa Komisyonu bir ilerleme raporu yayınlayacak. Avrupalı dostlarımızdan bir kez daha isteğimiz şudur, ön yargılardan arınmış, Türkiye'nin siyasetine, toplumsal gerçeğine uygun bir rapor görmek istiyoruz. Umarız ki bu rapor, şu ana kadar yapılan talihsiz açıklamaları ihtiva eden bir rapor olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin büyük hedeflerine doğru emin adımlarla yürüdüğünü söyleyen Yıldırım, çatlak seslere kulak vermeden çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirdi. Milletle el ele verip, 14 yılda büyük atılımlara imza attıklarını belirten Yıldırım, AK Parti hükümetleriyle ülkeye istikrar geldiğini ve bu istikrarı korumaya kararlı olduklarını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, özel sektörün canlandığını, finans sektörünün güçlendiğini, Türkiye'nin dünyanın her köşesinde yatırım yapan ve dünyanın her tarafından yatırım çeken bir ülke haline geldiğini ifade etti. Son 14 yılda doğrudan gerçek ekonomiye yapılan yatırımların tutarının 170 milyar doları geçtiğini söyleyen Yıldırım, yatırım yapacak girişimciler için Türkiye'nin bugün güvenli bir liman haline geldiğini aktardı.

Türkiye'nin yardım alan değil yardım eli uzatan dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında, en fazla yardım yapan ülkeler içinde yer aldığına işaret eden Yıldırım, ancak bunu yeterli görmediklerini bildirdi.

Türkiye'nin taşıdığı büyük ekonomik potansiyelle, milletin desteğiyle nice yıllara da damgasını vuracağını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin, 15 Temmuz'dan sonra bir değerlendirme kuruluşu, notunu alel acele düşürdü. Bu not düşürmenin hiçbir teknik, ekonomik, bilimsel tabanı yoktur, gerekçesi yoktur. Şimdi aynı değerlendirme kuruluşu, notu tekrar olumlu yönde, görünümünü olumlu yönde düzeltti. Bu bir yanlışlıktan dönülme adına olumlu bir adımdır ama yeterli değildir. Yapılabilirlik oranına baktığımızda Türkiye, bu seviyelerin çok çok üzerindedir. O yüzden o günlerde dedik ki, 'Bu alınan karar, alel acele alınmış siyasi bir karar niteliğindedir.' Neyse ki biraz şimdi düzelmiş gözüküyor, inşallah bundan sonraki aldıkları kararlarda aynı basireti göstermeye devam ederler."

Doğu ve Güneydoğu'da teröre bulaşan belediye başkanların görevden alınarak, yerlerine yenilerinin atandığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, yeni başkanların, göreve geldiğinden itibaren büyük bir gayretle vatandaşın işiyle, gücüyle, ihtiyaçlarıyla meşgul olmaya başladıklarını ve kısa sürede vatandaşın güvenini kazandıklarını söyledi.

Bu başkanları Ankara'da kabul edeceğini belirten Yıldırım, yıllardır ihmal edilen şehirlerin sorunları, ihtiyaçları hakkında değerlendirme yapacaklarını bildirdi. 

BU HAFTA SON ŞEKLİNİ VERECEĞİZ

Bu haftaki gündemlerinde anayasa değişikliğinin yer aldığına dikkati çeken  Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:

"Anayasa değişikliği konusunda da bir adım daha atıyoruz. Bu hafta siyasi partilerle görüşmelerimizi tamamlayıp, son şeklini vereceğiz. İnşallah bütün partilerimizin katılımıyla bu değişikliği gerçekleştirir, artık bu tartışmayı da ülkenin, milletin gündeminden çıkarırız. Çünkü millet artık bu tartışmalardan bıktı, usandı. Millet hizmet bekliyor, millet işinin görülmesini bekliyor, yaşamının kolaylaştırılmasını bekliyor, yaşam kalitesinin artırılmasını bekliyor. Kayıkçı kavgalarını dinlemek istemiyor. Millet geleceğine ne gibi yatırım yapılacak, gençlerimiz nasıl bir gelecek hazırlanacak bunu bekliyor, bunun yolu da en büyük dönüşüm anayasa değişikliğini yapmaktan geçiyor. Anayasa değişikliği ve hükümet sistemiyle ilgili yapacağımız değişiklikle inşallah artık bir daha Türkiye, koalisyon dönemlerini tarihe gömmüş olacak. Artık koalisyon yok, her zaman tek başına güçlü siyasi irade olacak. Güçlü siyasi irade Türkiye'nin bekası için, birliği için, beraberliği için olmazsa olmazıdır. İnşallah verdiğimiz bütün sözleri yerine getiren parti olarak AK Parti olarak bu sözümüzü de yerine getireceğiz ve milletimizin onayına sunacağız."

Mecliste bu hafta daha önce çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin görüşüleceğini ve daha sonra gündemde bulunan kanunların görüşülmesine başlanılacağını aktaran Yıldırım, başarılı çalışmalar diledi.

Başbakan Yıldırım, grup toplantısının kapalı bölümünde Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın 2017 yılı bütçesine ilişkin bir sunum yapacağını belirterek, tüm milletvekillerinin bu sunumu izlemesini istedi. 

Rus startejist ve siyaset bilimci Alexander Dugin de grup toplantısına katıldı. Başbakan Yıldırım'ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan Dugin, Yıldırım ile bir süre sohbet etti ve hatıra fotoğrafı çektirdi.

 
ERVAK‘tan yeni bir kültür hizmeti
 
Aktay: '15 Temmuz, milletin millet olma halidir”
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ağbal: "Bütçenin yüzde 20'sini eğitime ayırdık"
Bayburt Üniversitesi’nin 2016-2017 Akademik Yılı açılışı dolayısıyla düzenelenen ...
'Benim için aslolan milletimdir'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a fahri doktora belgesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ...
'Milletimiz kazandı, darbeciler kaybetti'
Başbakan Binali Yıldırım, "Ülke ve millet olarak haince bir saldırıya ...
 
“Türk Milleti Hedeflerine de Sahip Çıktı”
Erdoğan," kimsenin Türkiye'yi terör örgütleriyle, bölünme, parçalanma ...
‘Köklerimizi, geçmişimizi daima yaşatacağız’
Başbakan Binali Yıldırım, "Millet şuuru, kültür değerlerimiz, inançlarımız, ...
'AK Parti zamanın ruhunu temsil ediyor'
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Grup Toplantısı'nda ...
 
‘15 Temmuz, Türk Milleti İçin Dönüm Noktasıdır’
Devlet ve milletlerin hayatlarında da insanlarda olduğu gibi iniş ve çıkışların ...
'Demokrasi nöbeti tutanlar kazandı'
Cumhuriyetin kuruluşunun 93. yıl dönümünü büyük bir coşku ve heyecanla ...
‘Bugün Türkiye, 15 Temmuza Kıyasla, Daha Güçlü’
Cumhuriyetin kuruluşunun 93. yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Müslümanlar Müslüman Olmadıkça
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Erdal mı kahraman, Zekeriya mı unutulan?
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Sosyal Medya ve Siyaset: Ahlakın Kaybolduğu Yer mi?
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Erzurum tarım ve hayvancılıkla şahlanır mı?
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Prof. Dr. Fatih Alper Gibi Derman Olacaksın !
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
İş Yapma Ayrı Sahiplenme Ayrı İştir Ve Erzurumspor
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva