“Türkiye’yi hayalleri ve hedefleriyle mutlaka buluşturacağız” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin ve Cumhurbaşkanlığı’nın yurt dışındaki temsilcileri olarak mesleki tecrübeleriniz, yetkinliğiniz, özveriniz ve görev bilincinizle hem sahada hem de masada her engeli aşacağınıza inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye sadece kendi geleceği için değil, bölgesinin barış ve huzuru için de inisiyatif almak zorundadır. Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize, ‘sahada olmadan, masada olunmayacağını’ bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde ‘zorlayıcı diplomasi’ araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak millî menfaatlerimizi mutlaka savunacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçilere Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde öğle yemeği verdi.
Yemekte bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelenekselleşen Büyükelçiler Konferansı’nın hariciye teşkilatıyla beraber diğer kurumlar için de geniş bir istişare zemini sunduğunu söyledi.
“DÜNYAMIZ, DİPLOMASİDE DE BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM SÜRECİNDEN GEÇİYOR”
Bu yıl Büyükelçiler Konferansı’nın “Sahada ve Masada Güçlü Diplomasi” temasıyla toplandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferans temasının Türk dış politikasının şu anki hassasiyetlerinin tespit ve tayini bakımından son derece isabetli olduğunu söyledi.
Dünyanın, teknolojik yenilikler yanında, diplomaside de büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ 20-30 yıl öncesinin dinamikleriyle, eski dönemin kalıplarıyla günümüzü değerlendirmek artık mümkün değildir. Bireylerle, şirketlerle, toplumlarla beraber devletlerin de zamanın ruhunu iyi okuması, politikalarını da buna göre belirlemesi gerekiyor” dedi.
Yeni dönemde uluslararası sistemin çok merkezli bir yapıya doğru evrildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu değişim öngörülemezliği artırmakta, karar alıcılar bakımından yeni riskleri beraberinde getirmektedir. Siyasi ve ekonomik kırılganlıkları dikkate aldığımızda, aslında sistemden ziyade ‘sistemsizlikle’ karşı karşıya kaldığımızı söylemek durumundayız” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzensiz göçten teröre, İslam düşmanlığından Batılı toplumlarda yükselen kültürel ırkçılığa, yabancı ve mülteci karşıtlığına kadar birçok alanda yeni bir durumun emarelerine şahit olduklarını belirterek son günlerde uluslararası gündemi meşgul eden ticaret savaşlarını da bu sistemsizliğin bir parçası olarak gördüğünü söyledi.
“KÜRESEL GÜVENLİK VE İSTİKRARI SAĞLAMAKLA GÖREVLİ MÜESSESELER ARTIK BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMIYOR”
Küresel güvenlik ve istikrarı sağlamakla görevli müesseselerin artık beklentileri karşılayamadığını, uluslararası toplumun, geleceğini tehdit eden güvenlik ve terör, açlık, istikrarsızlık, küresel ısınma gibi temel problemlere kalıcı çözümler üretme kabiliyetini giderek kaybettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yanda dijitalleşme, yapay zekâ, ekonomik büyüme, obezite konuşulurken, diğer yanda 2 milyar insanın yoksulluk içinde yaşadığı gerçeğiyle yüzleşildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerikalı siyasetçiler obeziteyle mücadeleyi, gıda israfını tartışırken; Somalili, Haitili, Gineli siyasetçiler vatandaşlarının hayatına mal olan fakirliğe, yokluk ve çaresizliğe çözüm bulmaya çalışıyor. Dünyanın en zengin 60 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denk ise, burada bir sorun var demektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütlerine yönelik çifte standart azalmak yerine yaygınlaşıyorsa, terör elebaşları başkanlık saraylarında ağırlanıyorsa; Birleşmiş Milletler’de eli kanlı terör örgütleri meşrulaştırılmaya çalışılıyorsa burada arızalı bir durum var demektir” ifadesini kullandı.
İnsana sadece insan olduğu için değer vermeyen bir anlayışın, küresel güvenliği ve huzuru sağlamasının söz konusu dahi olamayacağına ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iletişimin yaygınlaştığı, mesafelerin anlamını yitirdiği, dünyanın küresel köye dönüştüğü bir çağda, hiç kimsenin “başkasından bana ne” deme lüksüne sahip değil olmadığını vurguladı.
“BARIŞI KORUMAK UZUN SOLUKLU ÇETİN BİR MÜCADELEYİ GEREKTİRİR”
“Vicdanı olmayanın ne ahlakı ne kutsalı ne de ekseni, rotası, tutarlılığı olur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hadiselere “vicdan” penceresinden bakarak akılcı politikalar üretmek gerektiğini, Türk diplomasisinin çerçevesini çizen “girişimci ve insani dış politika” perspektifinin de bu ihtiyacın ürünü olduğunu söyledi.
Barışı korumanın, uzun soluklu çetin bir mücadeleyi gerektirdiğini ve Türkiye’nin zorun tarafında olarak barışı koruma mücadelesi verdiğini dil getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye sadece kendi geleceği için değil, bölgesinin barış ve huzuru için de inisiyatif almak zorundadır. Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize, ‘sahada olmadan, masada olunmayacağını’ bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde ‘zorlayıcı diplomasi’ araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak millî menfaatlerimizi mutlaka savunacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hariciye teşkilatı ve büyükelçilerin Türkiye’nin dış politikasının hayata geçirilmesinde en kritik rollerden birini oynadığına işaret ederek Türkiye’nin bugün 243 dış temsilcilikle dünyanın en büyük beş diplomatik ve konsolosluk ağından birine sahip ülke olduğunu, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Kızılay gibi kurumların da sahada büyükelçilerin en büyük destekçileri olduğunu anlattı.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ TERÖR BATAKLIĞINI KURUTMAK ÜLKEMİZİN EN ÖNCELİKLİ MESELESİDİR”
Türkiye’nin NATO üyeliğini, Avrupa-Atlantik savunmasının temel taşı ve güvenlik politikalarının ana sütunu olarak gördüğüne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin NATO müttefiki ve stratejik ortağı ABD’den gerçek bir müttefike yaraşır adımlar atmasını beklediğini yineledi.
Türkiye’nin, müttefikleriyle veya müttefikleri olmadan, millî bekasına yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme hakkına sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Suriye’nin kuzeyindeki terör bataklığını kurutmak ülkemizin en öncelikli meselesidir. Güney sınırımızda âdeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye kendini emniyette hissedemez. Şayet bugün gerekeni yapmazsak Allah korusun yarın bunu daha ağır bedeller ödeyerek yapmak zorunda kalırız. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarıyla başlattığımız süreci, inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin huzur, esenlik, güven içinde yaşayacağı bir Barış Koridoru’nu kurmuş olacağız. Atacağımız bu adımla, hem ülkemizi hem de Avrupa’yı, Suriye kaynaklı düzensiz göç baskısından kurtarmayı hedefliyoruz. Böylece, 8 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin ülkelerine geri dönüşlerini de hızlandırmayı amaçlıyoruz.”
“TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ, NATO’NUN VE TÜM BÖLGENİN GÜVENLİĞİ DEMEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güvenliğinin NATO ve tüm bölgenin güvenliği demek olduğunu vurgulayarak S-400’lerin NATO’ya ve F-35’lere zarar vereceğine dair hiçbir somut veri olmadığını, daha önce NATO ve AB üyesi birçok ülkenin Rusya’dan benzer hava savunma sistemleri satın aldıklarını anımsattı.
Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun, Türkiye için kriz hâline dönüştürülmesi iyi niyetli görmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin S-400’leri almasının “stratejik” değil tamamen “ticari” bir tercih olduğunu, Türkiye’yi bu tercihe zorlayanın da müttefiklerinin uzlaşmaz tavrı olduğunu söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın G-20 Osaka Zirvesi’nde “Türkiye’ye adil davranılmadığı” ifadesini anımsatarak bunun bir gerçeğin en üst düzeyde teyidi olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Trump’ın bu doğru yaklaşımını sürdürerek, S-400 konusunun Türk-Amerikan ilişkilerini esir almasına müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Amerika’dan, gerek FETÖ elebaşlarının ülkemize iadesi, gerek PKK-YPG terör örgütünün silahlandırılmasına son verilmesi konularında da net adımlar bekliyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİĞİ BİRKAÇ ÜLKENİN İHTİRASLARINA KURBAN EDİLMEMELİ”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefini de koruduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Birliğe üyeliğinin birkaç ülkenin ihtiraslarına kurban edilmemesi gerektiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik mücadelesini pozitif gündemle sürdürmeye çalıştığını belirterek, “Vize Serbestisindeki kalan son altı kriteri de süratle çözerek, vatandaşlarımızın hak ettiği kolaylığı sağlamak istiyoruz. Yargı Reformu Stratejimiz bu bağlamda çok önemli bir adım olacaktır. Yeni yasama döneminin başlamasıyla Meclisimizin yargı paketindeki reformlarla ilgili gerekli çalışmayı yapacağına inanıyorum” dedi.
Avrupa Birliği’nden Gümrük Birliği güncellemesi müzakerelerine başlanmasını ve fasıllardaki siyasi engelleri kaldırmasını beklediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli sığınmacılarla ilgili verilen sözlerin de yerine getirilmesine büyük önem verdiklerini kaydetti.
“SOÇİ MUTABAKATIYLA, İDLİP’TE BÜYÜK BİR İNSANİ TRAJEDİNİN ÖNÜNE GEÇTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile ilişkilerin çok geniş bir yelpazede yakın iş birliği içinde ilerlediğine dikkati çekerek, Türk Akım Projesi’nin yılsonunda bitmiş olacağını, Akkuyu Nükleer Güç Santralinin inşasının planlandığı şekilde ilerlediğini bildirdi.
İran’ın da katılımıyla yürütülen Astana sürecinde Suriye’de kalıcı çözüm yolunda önemli mesafe alındığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Soçi Mutabakatıyla, İdlip’te büyük bir insani trajedinin önüne geçtik. Anayasa Komitesi kurulması çalışmaları tamamlanmak üzeredir. İnşallah yakında bu konuda güzel haberler alacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.
“KUZEY IRAK’TA YÜRÜTÜLEN PENÇE HAREKÂTI HEDEFLERİMİZE UYGUN ŞEKİLDE BAŞARIYLA İLERLİYOR”
Irak’ın barış, huzur ve güvenliğine de özel önem verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve istikrarına verdikleri önemi sözde değil, eylemlerle de ortaya koyduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkmen kardeşlerimizin sıkıntılarını her seviyede gündeme getiriyoruz. Buradan Irak Türkmenlerine selamlarımı iletiyor, Türkiye olarak daima yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı bilmelerini istiyorum. Musul ve Basra’daki Başkonsolosluklarımızı yakında yeniden açacağız. Kerkük ve Necef’te de başkonsolosluk açma talebimizi Irak makamlarına ilettik” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğunda görevli Osman Köse’nin şehit edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Allah’tan rahmet diliyorum, sevenlerine, mesai arkadaşlarına sabırlar diliyorum. İstihbarat birimlerimizin çalışmaları, Irak Merkezi Yönetimi ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin desteğiyle şehidimizin kanını yerde bırakmadık. Terör eyleminin tüm faillerini ya yakaladık ya da başarılı bir operasyonla etkisiz hâle getirdik. PKK denen çıbanbaşını Irak topraklarından kopartıp atmakta kararlıyız. Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe Harekâtı hedeflerimize uygun şekilde başarıyla ilerliyor. Irak ve İran yönetimleriyle de terörle mücadele noktasında hemfikiriz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’a yönelik azami baskı politikasının Türkiye’nin ve bölge ülkelerin ekonomilerine zarar verdiğine işaret ederek tek taraflı yaptırımların sivil halkı cezalandırmanın dışında bugüne kadar hiçbir etkisi olmadığını, İran’da da yaptırımların işe yaramayacağına, sorunların ancak diyalogla çözüme ulaşacağına olan inancını dile getirdi.
“İLK KIBLEMİZ, GÖZ BEBEĞİMİZ KUDÜS’Ü İŞGALCİLERİN İNSAFINA ASLA TERK ETMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin meselesine değinerek, ‘İsrail’in hukuk tanımayan işgal, zulüm ve yıkım politikasının yanı sıra, bazı dış aktörlerin müdahaleleri de barış umutlarını baltalıyor. 1967 sınırları temelinde Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ve tanınması artık bir tercih değil, mecburiyettir. Türkiye olarak Filistin meselesinde sonuna kadar adalet ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. İlk kıblemiz, göz bebeğimiz Kudüs’ü işgalcilerin insafına asla terk etmeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Doğu Akdeniz’in istikrarının Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın güvenliği için önemli olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar ancak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle mümkündür. Bu bölgede sondaj adı altında yürütülen gasp ve sabotaj girişimlerine kayıtsız kalamayız, hem ülkemizin hem de Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız” uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyası ile bağları yeniden tahkim ettiklerini, Türk Konseyi’nin 10. yıl dönümünü Ekim ayında Azerbaycan’da kutlayacaklarını, Afrika ile ilişkilerde yakalanan ivmenin güçlenerek devam edeceğini, gelecek yıl Türkiye’de Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin düzenleneceğini anlatarak Latin Amerika ve Karayipler Eylem Planı’ndaki hedeflerin adım adım gerçekleştirildiğini, Güneydoğu Asya ve Pasifik Bölgesi’nin dış politikadaki önemi ve ağırlığının günden güne artığını, Asya’ya yönelik de “Yeniden Asya” adıyla bir açılım politikasını hayata geçirmeyi planladıklarını açıkladı.
“TERÖRİSTİ RENGİNE, İDEOLOJİSİNE, ETNİK KİMLİĞİNE GÖRE AYIRMA YANLIŞINDAN ARTIK VAZGEÇİLMELİDİR”
Keşmir’de yaşanan hadiseleri de yakından takip ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Pakistan Başbakanı İmran Han ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, Hindistan Başbakanı Modi ile de görüşerek gerilimin azaltılması için çaba harcayacaklarını söyledi.
Yeni Zelenda ve Sri Lanka’da ibadethaneler yapılan saldırıların terör ve radikalizmin ulaştığı noktayı açıkça gözler önüne serdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen menfur eylemler ırkçı terörün kanlı yüzünü tüm dünyaya gösterdi. Teröristi rengine, ideolojisine, etnik kimliğine göre ayırma yanlışından artık vazgeçilmelidir. Ne 2011 yılında 77 insanın hayatına mal olan Breivik katliamı ne de 52 kardeşimizi şehit verdiğimiz Christchurch vahşeti Neonazi tehdidinin anlaşılmasını sağlamıştır maalesef. DEAŞ’la nasıl mücadele ediliyorsa PYD, YPG, FETÖ veya Neonazi terör yapılarıyla aynı şekilde mücadele edilmelidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakınız, biz Solingen’de ve NSU cinayetlerinde vatandaşlarını ırkçı cinayetlere kurban vermiş bir ülkeyiz, böyle bir milletiz. Bugün 6 milyonu aşkın insanımız yurt dışında yaşıyor, hemen her gün Avrupa’daki vatandaşlarımıza ait iş yerlerine, mescitlerine, evlerine yönelik saldırı haberleri alıyoruz. Yurt dışındaki insanlarımızın hak ve hukukunu savunmak bizim ve devletimizin temsilcisi olan sizlerin en önemli görevidir. Irkçı saldırıların engellemesi ve faillerin bulunması noktasında gereken her türlü çabayı göstermeliyiz. NSU cinayetlerinde bütünüyle olduğu gibi birilerinin bu tür ırkçı eylemleri dönerci cinayetleri tarzı yaftalarla önemsiz hale getirmesine fırsat veremeyiz” diye ekledi.
“GAZETECİ CEMAL KAŞIKÇI DAVASINDA ADALETİN TECELLİSİ İÇİN SİZLERİN DE ÇALIŞMASINI BEKLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin mahkeme salonunda hayatını kaybettiğini anımsatarak, “25 dakika bütün hâkimlerin önünde kıvranarak ölmesine seyirci olan bir dünya, bizim dünyamız olamaz. Onu da bir kenara koyalım, eşini defin hadisesine gitmesine müsaade etmeyenler insanlıktan nasibini almamıştır. Sadece avukatı ve iki evladıyla beraber bir defin hadisesi ve düşünün ki vasiyeti olan köyüme beni defnedin, buna bile müsaade etmeyenler gelmişler devlet mezarlığına defnetmişlerdir; bunlar insanlıktan nasibini almamış olanlardır” ifadelerini kullandı.
“Gazeteci Cemal Kaşıkçı davasında da adaletin tecellisi için biz sizlerin de çalışmasını bekliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu iki mesele uluslararası toplum açısından bir turnusol kağıdıdır. Mursi’nin şahadetindeki sır perdesi kalkmadan, Kaşıkçı cinayetinin tüm sorumluları adalete hesap vermeden mahşeri vicdan rahatlamayacaktır” sözlerine yer verdi.
“TÜRKİYE’Yİ HAYALLERİ VE HEDEFLERİYLE MUTLAKA BULUŞTURACAĞIZ”
Türkiye’yi gelecek yıllarda dünya siyaset ve ekonomi çerçevelerinin en önemli buluşma, konuşma, tartışma, fikir üretme merkezi hâline getirmek için çeşitli adımlar atacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte büyükelçilerin gayretlerinin belirleyici olacağını, son 17 senede diplomatların özverili çalışmalarının Türkiye’nin önünde yepyeni ufuklar açtığını, Türk dış politikasına güç, itibar kazandırdığını kaydetti.
“Türkiye’yi hayalleri ve hedefleriyle mutlaka buluşturacağız” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin ve Cumhurbaşkanlığı’nın yurt dışındaki temsilcileri olarak mesleki tecrübeleriniz, yetkinliğiniz, özveriniz ve görev bilincinizle hem sahada hem de masada her engeli aşacağınıza inanıyorum” diye konuştu.
NOT: HABER METNİ CUMHURBAŞKANLIĞI WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR