Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Türkiye’nin doğal kaynakları bütün olarak milletimizindir. Bu şuurdaki her Türk vatandaşı gibi milletimiz ve ülkemiz adına duyduğum mutluluğumu paylaşmak istiyorum" dedi.
Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervinin mutluluk verici olduğunu belirten Destici, “Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz bulunduğu açıklandı. Türkiye Petrolleri tarafından bulunan doğalgaz rezervi yine milli kuruluşumuz tarafından çıkarılacak. Türkiye’nin doğalgaz keşfi, başka bir açıdan ekonomimizde enerji ithalinden kaynaklanan kayıplarımızın azalması anlamına da geliyor. Enerji ve ekonomiyle ilgili teknik değerlendirmeleri yapacak çok zamanımız olacak. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin doğal kaynakları bütün olarak milletimizindir. Bu şuurdaki her Türk vatandaşı gibi milletimiz ve ülkemiz adına duyduğum mutluluğumu paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin bölgesinde daha güçlü bir ekonomiye sahip olmasının, Türkiye sınırlarında yaşayan hiç kimseyi rahatsız etmemesi, rahatsız olanların ay yıldızlı al bayrağın gölgesinde yaşamaya layık olmadıklarını düşünüyorum” dedi.
YUNANİSTAN
Yunanistan ile yaşanan soruna dikkat çeken Destici, “Topraklarının sadece yüzde 18’i adalardan oluşan Yunanistan’ın karasuları ve kıta sahanlığını sanki bir 'adalar devleti' imiş gibi belirlemeye çalışması ve ilan etmesi hukuksuzluktur. Yunanistan’ın Ege’de ve Akdeniz’de insan yaşamayan kayalıkları bile tıpkı bir anakara gibi karasuları ve kıta sahanlığının ekseni yapmaya çalışması hukuksuzluktur. Yunanistan’ın Ege’de ve Akdeniz’de hak iddia ederken Türkiye’nin Ege’de -adalar dışında- sahip olduğu 2 bin 805 kilometre ve Akdeniz’deki bin 577 kilometrelik kıyı uzunluğunu yok sayması hukuksuzluktur. Yaşananların neticesinde 'Yunanistan’ın ne istediği' ya da ne yapmak istediği' ile ilgili hiç kimsenin tutarlı bir izahının da var olmadığı, var olamayacağı kanaatindeyim. Bu akıl tutulmasının Türkiye’den çok Yunan halkının problemi olduğu, Türkiye’den ve Türklerden çok Yunanistan’ın ve Yunan halkının güvenliğini tehdit ettiğini düşünüyorum. Bu meselede Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili hiçbir endişe taşımadığımızı da ayrıca ilave ederek, şimdilik bu konuya nokta koymak istiyorum” değerlendirmesini yaptı.
“FRANSA HALKININ VE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN CİDDİYETLE DÜŞÜNMESİNİ TAVSİYE EDİYORUZ”
"Fransa’nın Yunanistan’ın şımarıklıklarını düşünmesi lazım" diyen Destici sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fransa’nın Nicolas Sarkozy’le başlayan ve bugün Emmanuel Macron’la devam eden liderlik problemi, Fransa’dan taşıp bir Avrupa meselesi haline dönüşmüş durumda. Avrupa’nın en köklü devletlerinden Fransa’nın sayısız hukuksuzluğu göz ardı ederek, Yunanistan’ın artık 'şımarıklık'la izah edilemeyecek saçmalıklarının peşine takılması ve Akdeniz’de oluşabilecek bir çatışma ortamına zemin hazırlaması üzerinde Fransa halkının ve Avrupa Birliği’nin ciddiyetle düşünmesini tavsiye ediyoruz.”
Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye’nin dik bir duruş sergilediğinin altını çizen Destici, “Maalesef Doğu Akdeniz kıyılarında 1800’lü yılların sonunda Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin bir benzeri yaşanıyor. Doğu Akdeniz’de var olduğu anlaşılan kaynaklara sahip olmak için küresel emperyalizm, bu bölgede kaynakları kendi kasasına akıtacak kukla yönetimler oluşturmaya çalışıyor. Ve bu operasyon, öncekilerde olduğu gibi hiçbir insanlık, ahlak ve vicdan ölçüsü taşımadan gerçekleşiyor. Türkiye, bu yağma düzeninin içinde onuruyla, kararlılığıyla, tarihi misyonuyla, bölgede mağdur edilen milyonlarca Müslüman'ın ve mazlumun yanında yer almasıyla doğru bir duruş ve tavır göstermiştir. Bu notada başta siyaset kurumu olmak üzere siyasetçilere ve her vatandaşımıza düşen en önemli görev ülkemize, milletimize katkı yapmak olmalıdır. Bu gayretteyiz, bu istikamette devam edeceğiz” diye konuştu.
GİRESUN'DAKİ SEL FELAKETİ
Giresun’da yaşanan sel felaketinin ardından vatandaşlarının mağduriyetinin giderilmesinin gerekli olduğunu kaydeden Destici, “Giresun’da büyük bir sel felaketi yaşadık. Şu an itibariyle 3’ü asker 8 vatandaşımız vefat etti, 8 vatandaşımız ise kayıp durumda. Öncelikle kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Vefat eden vatandaşlarımız geri getirmek elbette artık mümkün değil ama devletimiz, bu büyük yıkımın ardından yerleşim yerlerinin ve vatandaşlarımızın gördüğü zararları hızla gidermelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin buna gücü vardır. Yaşadığımız son felaketin ardından tabiatla ilişkimizi ve tabiata karşı davranışlarımızın muhasebesini tekrar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Doğayla savaşmamalıyız. Doğaya, ona zarar vermeden uyum sağlamalıyız. Yaşadığımız son felaketin ardından tabiatla ilişkimizi ve tabiata karşı davranışlarımızın muhasebesini tekrar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Doğayla savaşmamalıyız. Doğaya, ona zarar vermeden uyum sağlamalıyız.Devlet aynı zamanda bu görevler için vardır. Kamu kaynaklarının aktarıldığı, halkın verdiği yetkiyle ve devlet adına görev yapan belediyeler, şehircilikle ilgili düzenlemeleri yaparken yaşanabilecek bütün olumsuzlukları düşünerek tedbir almalı, hazırlıklarını buna göre yapmalıdır. Devlet aynı zamanda bu görevler için vardır. Kamu kaynaklarının aktarıldığı, halkın verdiği yetkiyle ve devlet adına görev yapan belediyeler, şehircilikle ilgili düzenlemeleri yaparken yaşanabilecek bütün olumsuzlukları düşünerek tedbir almalı, hazırlıklarını buna göre yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
“UMUYOR VE DİLİYORUZ Kİ HASTALIĞA AİT RAKAMLARIN İVMESİ AZALARAK DEVAM EDER”
Korona virüs tehlikesinin hala devam ettiğini söyleyen Destici, “Tüm dünya, bugün yaşayan hiç kimsenin daha önce şahit olmadığı olağanüstü bir dönemden geçiyor. Küresel salgın, ülkemizde de sosyal hayatın bütününü, bütün katmanları ve yönleriyle etkiliyor. Öncelikle kaybettiğimiz vatandaşlarımız Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu vesileye tekrar, şahsım ve camiamız adına, fedakar sağlık çalışanlarımıza şükranlarımı arz ediyorum. Umuyor ve diliyoruz ki hastalığa ait rakamların ivmesi azalarak devam eder ve hiç kimsenin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmediği günlere bir an önce ulaşırız” dedi.
Malazgirt Savaşı’nı ve Zafer Bayramı’nın anlamının büyük olduğunu dile getiren Destici, şunları dedi:
“Türk milleti, bugün sahip olduğumuz bilgi ve belgelere göre, 1000 yıldır devam eden araştırmalara göre çok daha uzun zamandır güçlü bir şekilde Anadolu’da varlığını devam ettiriyor. 26 Ağustos 1071 yılında kazandığımız ve tarihçiler arasında 'Türklere Anadolu'nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe' olarak anılan Malazgirt Zaferi’yle ise Anadolu, sonrasında milletimizin yaşadığı sayısız imha ve işgal girişimine rağmen bize ait olmaya devam etti, sonsuza kadar da milletimizin kalacak. 30 Ağustos tarihi, şartlar ne kadar zorlu olursa olsun, imkanlar ne kadar kısıtlı olursa olsun esir edilemeyeceğimizin, vatanımızı teslim etmeyeceğimizin, Türk milletinin hür ve bağımsız yaşama iradesinin yok edilemeyeceğinin abidevi bir ifadesi olarak bugün karşı karşıya olduğumuz meselelere, gelecek nesillere ve dünya üzerindeki tüm mazlum milletlere ışık tutuyor. Sultan Alparslan’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bu toprakları bize vatan yapan, İstiklal Savaşımızı kazanarak, ay yıldızlı al bayrağın altında hür ve bağımsız yaşamamızı sağlayan milletimizin kahraman evlatlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”