Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, “Savaşlar, dış müdahaleler ve iç karışıklıklar her sene milyonlarca insanın vatanlarını terk etmesine neden olmaktadır” dedi.
TBMM Başkanı Şentop, 5. Dünya Parlamento Başkanları konferansına katıldı. Şentop, 5. Dünya Parlamento Başkanları konferansında, “İnsanlık tarihi, insanların yeryüzündeki hareketleriyle yakından ilgilidir. Nitekim tarihin en önemli düşünürlerinden olup daha 14. yüzyılda sosyolojinin temellerini atan İbn-i Haldun, tarihin gelişiminde göçlerin büyük etkisini ele alır. Tarihteki önemli değişimlerin insanların daha gelişmiş bölgelere doğru olan göçlerinden kaynaklandığını ifade eder” dedi.
“SAVAŞLAR, DIŞ MÜDAHALELER VE İÇ KARIŞIKLIKLAR NEDENİYLE İNSANLAR VATANINI TERK EDİYOR”
TBMM Başkanı Şentop, “Günümüzde dünya üzerindeki insan hareketliliğinin ulaştığı ve geçmişle mukayesesi mümkün olmayan boyutlar düşünüldüğünde, bugün aslında tarihin ne yöne evrileceğini belirleyebilecek derecede önemli bir meseleyi ele aldığımızı daha iyi anlamış oluruz. Savaşlar, dış müdahaleler ve iç karışıklıklar her sene milyonlarca insanın vatanlarını terk etmesine neden olmaktadır. İstikrarsızlık, açlık ve yoksulluk gibi olumsuzluklardan kaçan bu insanlar adeta hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Covid-19 salgınının olumsuz etkileriyle bu sayının artması kuvvetle muhtemeldir. İnsan hareketliliği sadece hedef ülkeyi etkilemekle kalmamakta, kaynaklık eden ve göç güzergâhında kalan ülkelere de önemli etkilerde bulunmaktadır. Dolayısıyla göç, küresel ölçekte kapsamlı bir yaklaşım gerektiren, insanlığın ortak faydası gözetilerek değerlendirilmesi gereken çok boyutlu, karmaşık bir olgudur. Aralık 2018 tarihinde Marakeş’te kabul edilen Güvenli, Sistemli ve Düzenli Göç için Küresel Mutabakat Metni, işaret ettiğimiz konuda küresel bir farkındalık olduğunu göstermektedir. BM çatısı altında tüm boyutları ile göç için ortak bir yaklaşım sergileyen ve göç üzerine küresel çapta uzlaşılan ilk uluslararası belge olması açısından bu mutabakatın büyük bir önem arz ettiği kanaatindeyim” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE 4 MİLYONA YAKIN SURİYE VATANDAŞINI MİSAFİR ETMEKTE”
Şentop, “Türkiye; üç kıtayı birbirine bağlayan ve farklı medeniyetleri buluşturan coğrafyasıyla göç ve insan hareketliliğini en yakından tecrübe eden ülkelerin en başında gelmektedir. Türkiye, komşumuz Suriye’de ortaya çıkan, yaklaşık 12 milyon insanı yuvasından eden ve şimdiye dek yaşanmış en büyük göç krizi sonucunda, 4 milyona yakın Suriye vatandaşını misafir etmekte, bu insanların barınmadan beslenmeye, eğitimden sağlığa her türlü ihtiyacıyla kendi vatandaşlarımızdan ayırmaksızın yakından ilgilenmektedir. Fakat, ne yazık ki bu insanlık krizinde uluslararası kamuoyu yeterli seviyede dayanışma sergileyememiştir. Bazı Avrupa ülkeleri sürekli öne çıkardıkları değerleriyle çelişme ve taraf oldukları uluslararası sözleşmeleri ihlal etme pahasına, Suriyelilere kapılarını kapamışlar, yeni sınırlar inşa etmişler, sınırlara dikenli teller çekmişlerdir. Ekonomik refahları ile övünen bu ülkeler, göç etmek zorunda kalan insanlara sırtını dönerken, Türkiye olarak bizler kimseye hiçbir ayrımcılık yapmaksızın her türlü din, dil ve etnik kökenden insanı kucakladık. Türkiye’nin göç mağdurlarına sağladığı eşsiz yardımlara bakarak ülkem adına iftihar ettiğimi de bu vesileyle bir kez vurgulamak isterim” dedi.
İNSANLIK ŞEREFİ
İnsanının, hangi coğrafyada olursa olsun insanlık şerefine yaraşır bir şekilde yaşamasını gerektiğini belerten Şentop, “Altını çizmek isterim ki, dünya nimetleri ayrıcalıklı bir zümrenin malı değil, yeryüzündeki tüm milletlerin hakkıdır ve vicdan sahibi olan herkes bu hakkı gözetmekle yükümlüdür. Ancak, bazı ülkeler göç meselesine sadece güvenlik ve çıkar penceresinden bakarak olayın insanî ve vicdanî boyutunu görmezden gelmektedir. Bu durum ise maalesef toplum içinde yabancı düşmanlığı, göçmen karşıtlığı gibi mültecilerin karşılaştığı sorunları körüklemektedir. Göç, iç siyasetin popülist söylemlerine bu şekilde malzeme edilmemelidir. Şunu unutmamak gerekir ki eğer başka ülkelerde barış, huzur, adalet ve refah yoksa, asgarî insanî şartlarda hayat sürmek mümkün değilse, insanlar göç etmek zorunda kalıyor ya da zorla yerinden ediyorsa, bu küresel bir sorundur ve çözüm için işbirliği ve eşgüdüm kimsenin kaçamayacağı bir sorumluluktur” ifadesini kullandı.