ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Sekmen: Öğretmenlik fedakârlık demektir
Sekmen: Öğretmenlik fedakârlık demektir
Erzurum'da Nesilden Nesile Öğretmen Buluşması
Erzurum'da Nesilden Nesile Öğretmen Buluşması
Öğretmenlere diyabet bilgilendirmesi
Öğretmenlere diyabet bilgilendirmesi
Çiftçi’den Öğretmenler Günü mesajı
Çiftçi’den Öğretmenler Günü mesajı
‘Öğretmenler Günü Kutlu Olsun’
‘Öğretmenler Günü Kutlu Olsun’
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
30 Eylül 2009 Çarşamba - 03:31

Türk islam Sanatı

“İslam sanatında rastlanan büyük süsleme dehasına hiçbir halkın sınaî sanatlarında rastlamak mümkün değildir.” Guston Migeon

Türk islam Sanatı

Yazma kitaplarda, murakka adı verilen yazı albümlerinde, ferman ve hüsn-ü hat levhalarında altın ve boya ile yapılan her türlü süsleme işine tezhip adı verilir.
Yazma kitaplarda, murakka adı verilen yazı albümlerinde, ferman ve hüsn-ü hat levhalarında altın ve boya ile yapılan her türlü süsleme işine tezhip adı verilir.Sözcük Arapça zeheb (altın)’den gelir ve “altınlama” demektir; Tezhip sanatında altının yanında doğal boyalar da kullanılır.
Tezhibi yapan sanatçıya müzehhip, tezhipli esere müzehheb denir.
TEZHİP SANATINDA KULLANILAN MALZEMELER
 Altın tezhip sanatının başlıca malzemesidir. Müzehhipler altını varaklar halinde hazır temin ederler. Fakat varak altınların (2) tezhip sanatında kullanılabilmesi için ezilmesi gerekir. Varak altın Arap zamkıyla karıştırılarak derin olmayan sırlı bir tabak içinde parmak ile ezilir. Ezme işlemi tamamladıktan sonra üzerine su konan altın dibe çökerek Arap zamkından ayrılır.Beş saat bekletildikten sonra dibe çöken altın başka bir kaba alınır. Tekrar su konarak altın yıkanır ve dibe çöker. Üstteki su süzülerek altın kullanılacak hale gelir. 
Ezilen altın jelatinli su ile karıştırılarak fırçalar yardımı ile sürülür. Altının yanısıra doğal boyalar, maden oksitler, kök boyalar jelatinli su ile karıştırılarak tezhip sanatında kullanılır.Yalnız altın ile yapılan tezhibe “halkâr” adı verilir. Tezhip sanatında altının ve boyanın sürülmesi, tahrirlerin çekilmesi (kontür) fırça ile yapılır. Bu açıdan fırça önemli bir malzemedir.
TEZHİP SANATININ İNCELİKLERİ
 Kullanıldıkları yere göre değişik isimler alırlar.Tahrir çekmek için tahrir fırçaları, zemin boyamak için zemin fırçaları, altın sürmek için altın fırçaları vardır.Tezhip sanatında her kağıt kullanılmaz. Kullanılan kağıtların bazı aşamalardan geçmesi gerekir: Kağıt önce aharlanır.
Aharlanan kâğıt, kâğıt mühresi ile parlatılır.Uzun süre bekletilen kâğıt kullanıma hazır hale gelir. Tezhipte kullanılan diğer bir malzeme ise mühredir. İki çeşidi vardır; Kâğıdı parlatmak için kullanılana kâğıt mühresi, altını parlatmak için kullanılana altın mühresi adı verilir.
TEZHİBİN UYGULANIŞI
 Tezhibin uygulanışına, altın ve boyalar hazırlanıp, kağıt bazı aşamalardan geçirilip, dinlendirildikten, sonra başlanabilir. Genellikle yazı yazıldıktan sonra tezhip uygulanır.
Yazının cinsine, iriliğine ve karakterine göre desen hazırlanır. Desen çizerken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır;
1-Desenin çizileceği alanın ölçülü ve uyumlu olarak paftalara ayrılması şarttır.
2-Çok çizgili desen üzerinde yaptığımız motif gruplarının, dolaşan desen üzerinde olmasına dikkat edilmesi gerekir.
Yani bir çiçekten bir rûmi veya bulut çıkamaz, eklenemez.
3- Motifleri ölçülü ve simetrik olarak yerleştirilmelidir. 
Bir desen çizimi sırasında desenin geneline bakıldığında bir tarafın diğer taraftan ağır tezyin edilmemesi gerekir. Yani iri motifler bir tarafta, küçük motifler diğer tarafta toplanmamalıdır.
Temel felsefe dengedir. Müzehhip yukarıdaki hususlara dikkat ederek deseni bir kağıda çizer. Bu desen kağıdı şimşir veya çinkodan sert bir zemin üzerine konarak çizgilerde boş yer kalmayacak şekilde iğne ile delinir.
Daha sonra iğnelerle delinmiş desen kalıbı tezhiplenecek zemin üzerine konularak üstünden ince kömür tozu geçirilir. Böylece desen kâğıda geçirilmiş olur. Ardından kâğıt üstündeki kömür tozları tek kıllı fırça ile birleştirilerek desen belirlenir. Bu işlem tamamlandıktan sonra boyamaya geçilir. Altınlar sürülür, motifler renklendirilir, tahrirler çekilir, zemin doldurulur.
Motiflerin renk tonlamaları yapıldıktan sonra mühre ile altınlar parlatılır. Böylece tezhip bitirilir.
TEZHİP VE SABIR
 Gerçekten büyük sabır gerektiren tezhip sanatının uygulanışı büyük emek istiyor.
Geçmişte eserler grup çalışması ile vücuda getirilirken günümüzde tezhip sanatçıları bütün işlemleri kendileri yapmak zorundalar. Bu açıdan da bu sanatın uygulanışı çok zor.
Ama bu zorluğa katlananlar, Türk zevkini okşayan eserler meydana getirmekteler.
Tezhip sanatında önemli bir husus da renk dengesidir. Geleneksel anlayışta hakim renkler lacivert, turkuvaz, altın, kahverengi ve siyahtır. Bu renkler zemin rengi olarak tercih edilir. Motiflerde ise pembe, mavi, sarı, eflatun, kırmızı kullanılır. Renklerin dağılımı önemlidir. 
Desenlerde olduğu gibi burada da denge aranır. Motifler birleşerek desenleri, desenler birleşerek kompozisyonları oluşturur. Doğada olan her şeyin bir dengesinin olduğu gibi tezhipteki kompozisyonlarda da dikkat edilecek husus dengedir.
TEZHİP SANATINDA KULLANILAN MOTİFLER
 Ecdadımız mana aleminin samimi, her türlü mübalağa ve gösterişten uzak, engin güzelliğini, kendi estetik anlayışı içinde, motiflerden meydana getirdikleri desenlerle süslemişlerdir. Süsleme unsuru olan bu bezeme ve motifler devirlerin tecrübe ve zevk süzgecinden elenerek ulaşılması zor bir zirveye ulaşmıştır. Bu sebeple motifler çok önemlidir.
Tezhipte kullanılan motifleri bu yazı dahilinde almamız mümkün olmadığı için sadece isimlerini vermekle yetineceğiz.
ANA MOTİFLER
Tezhip sanatında ana motif olarak hayvan kökenli olduğu düşünülen rûmi; üçgen altıgen, kare gibi geometrik şekiller; daha çok Selçuklularda görülen ve birbiri üzerine eklenen eğrilerden meydana gelen münhani; stilize çiçek motifleri olan hatayi; Çin kökenli bulut; kıvrımdal da denen sazyolu; yardımcı motif olarak da tığ kullanılır.
Yazılı ve tezhipli kısım oranı kadar boş bırakılan kısmın oranı da güzelliği etkiler.
Tığ süslemenin dışa doğru uzanan ucu sivri, ince ok gibi kısmıdır ve gözün süslemeden boş kenara geçişini sağlayarak denge oluşturur.
MOTİFLERİN SEMBOLİK ANLAMI
Tezhipte kullanılan motifler ve renkler rasgele seçilmemiş olup, hepsinin birer sembolik anlamı olduğu gibi bilinçli olarak seçilip kullanılmıştır: Tezhipli süslemelerde çok kullanılan kare ve dikdörtgenler yeryüzünü, yarım daireler ve üçgenler gökyüzünü simgeler. Aynı motiflerin devamlı şekilde tekrarı dünya ve evrendeki ritmi simgeler.
Tek sayfa üzerindeki bezeme mikrokozmozu , çift sayfa bezeme evrenin uyumunu ve mikrokozmozun bu armoniye katılışını temsil etmektedir.
Ortak merkezli daireler de biri diğerinin gerisinde hayali uzay yaratmaktadır.
Bütün bunlar İslam Dininin görkem ve güzelliği ile ilgilidir.
Görkem tam bir yansıma, güzellik de bir merkezden kollar halinde sonsuz çıkmalar olarak sürekliliği belirtir. Bütün sayfa süslemelerinde uygulanan geometrik elemanların uyum ve dengesiyle mükemmellik korunmaya çalışılmış, onun etrafını çeviren poligonal formlarla göze görülmeden ama güçlü bir şekilde sonsuzluk etkisi verilmiştir. Renklerle de bu etki artırılmaya çalışılmıştır.
Altın, baş eleman olarak güneşi sembolize ederken, ışığın rengi olan sarı da gerçekte bilgi sembolü olarak kullanılmıştır.
Motif olarak tanıdığımız şemse, Arapça güneş kelimesinden gelmektedir. Altından sonra tezhipte kullanılan mavi ise sonsuzluğun rengi olarak gökyüzünü simgeler.
TEZHİP SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ
 Tezhip sanatının nasıl ve nerede doğduğu ile ilgili kesin bilgimiz mevcut değil. 9.-10. yüzyıllarda Yemen’de, Tunus Kayrevan Ulu Camiinde ortaya çıkarılan Kur’an nüshalarından anlaşıldığı gibi, sayfaları tezhiple bezeme geleneğinin bu kutsal kitabın sayfalarında başladığı söylenebilir.
Hz. Ali (R.A) Kur’an’ı tezyin ettiren ilk kişidir.
Padişahlar ve devlet ileri gelenleri yaptıkları camilere bir tür itibar gösterisi olarak tezhipli, deri ciltli Kur’an’lar vakfetmişlerdir. Yine bu Kur’an nüshaları diplomatik hediye olarak tercih edilmiştir. Bu da tezhip sanatının gelişmesine sebep olmuştur.
Türk tezhip sanatını Selçuklu, Osmanlı erken dönem, klasik dönem ve batılılaşma dönemi olarak dört ana başlık altında incelemek mümkündür. Büyük Selçuklulardan sonra Anadolu’da bağımsızlığını kazanan Anadolu Selçuklu Devleti tezhip sanatını Anadolu’ya taşımışlardır. Selçuklu tezhibinde geometrik motifler hakimdir.
Bunların içi benek, yıldız, yaprak motifleri ile süslüdür.
Madalyonların etrafında münhaniler görülür. Ana renkler altın, lacivert, beyaz ve kahverengidir. Tığ yoktur veya ince, seyrek çizgiler halindedir.
 Osmanlı tezhip sanatı saray nakkaşları eliyle hat sanatı doğrultusunda gelişme göstermiştir. Osmanlı erken dönem tezhiplerinde daha çok Selçuklu üslubu görülmektedir.
OSMANLI TEZHİP ÖRNEKLERİ VE AHMEDİ DAİ
 Osmanlı tezhip örneklerinin tarihi bilinen ilk örneği, Ahmed-i Daî’nin Divanı’nın ilk iki sayfasında görülmektedir.Sultan II. Murad’a sunulan musıkî kitabının tezhipleri ise zengin tasarımı ile ilk örnektir. 15.yüzyılda özellikle Fatih Sultan Mehmed döneminde birçok eser tezhiplenmiştir. Fatih saray nakkaşhanesinin başına Özbek asıllı Baba Nakkaş’ı getirmiştir.Böylece Türk zevkini okşayan nadide eserler vücuda getirilmiştir.
Bu dönemde motifler zenginleşmiştir. Lacivert, siyah, beyaz, yeşil, turuncu, mercan kırmızısı egemen renklerdir. Bu dönemde iki çeşit altın tercih edilmiştir. Motif olarak rumiler, bulutlar, hatayiler, üsluplaştırılmış çiçekler kullanılmıştır.
 II. Bayezid döneminde İran’dan gelen sanatçıların etkileri görülür.
Yavuz Sultan Selim döneminde tezhip gelişmesini sürdürmüştür. Bunda Yavuz’un Mısır Seferi etkili olmuştur. Özellikle Tebriz’den Amasya’ya sürgüne gönderilen Bağdatlı sanatçı Şahkulu Türk tezhip sanatına yenilikler getirmiş, geliştirdiği saz üslubu (3) ile Osmanlı süsleme sanatında bir okul yaratmıştır. Kanuni Sultan Süleyman Dönemi, tezhip sanatının en parlak dönemidir.
16.YÜZYIL VE TEZPİH SANATI
Tezhip sanatı teknik, işçilik ve tasarım bakımından 16.yüzyılın ikinci yarısında doruğa ulaşmıştır. Bu dönemde natüralist çiçek motiflerinin tezhipte kullanıldığı, özellikle altın ve lacivert rengin hakim olduğu görülür.
Renklerin kullanımında kısıtlamaya gidilmemiş fakat renkler arasında uyum ve denge her zaman korunmuştur. Bulut motifleri, rumiler çiçeklerle birlikte kullanılmıştır.
Tığlar da en olgun şeklini almıştır. Bu dönemin en önemli müzehhibi Karamemi’dir.
Nakkaş Karamemi adıyla tanınan Mehmet Çelebi Şahkulu’nun öğrencisidir.
Karamemi klasik tezhip sanatının en güzel örneklerini vermiştir.
Natüralist üslupta yaptığı buket ve tek çiçeklerle şükûfe tarzı (4) süslemenin ilk örneklerini ortaya koymuştur. 17.yüzyıl başlarında tezhip 16.yüzyılın devamı gibidir.
Geleneği devam ettiriri. Fakat zaman ilerledikçe bozulmalarda başlar. Önceki döneme göre en önemli değişim renklerde görülür. Özellikle lacivert parlaklığını ve geniş kullanım alanını kaybeder, soluk bir maviye dönüşür. Soluk altın geniş yüzeylere uygulanır.
Altın zemin üzerine iğne perdahlı süslemeler görülür. Bezeme zarifliğini yitirir.
OSMANLI MÜZEHHİPLERİ
Bezeme elemanları seyrekleşerek ayrı ayrı seçilir duruma gelir. 18.yüzyılda klasik tezhibin değişmeye başladığını gösteren büyük çiçekli, karışık motifli süslemeler uygulanmış, tığlarda bile büyük ve renkli çiçekler uygulanmıştır.
Ayrıca Barok ve Rokoko üslupları tezhibe girmiş, bu tarzda yapılan kurdeleler, doğal dal ve yapraklar, sazyolu üslubu, aşırı süs ve kıvrımlar tezhibe hakim olmuştur.
 Müzehhip Ali Üsküdari bu üslubu döneminde ustalıkla uygulamış, yeni anlayışla, geleneği kaynaştırarak kendine özgü yorumlar yapmıştır.
Fakat kendisinden sonra bu üslubu başarı ile devam ettiren olmamıştır.
Barok ve Rokokonun etkisiyle vazolar, sepetler, buketler, saksılar içinde, gölgeli boyanarak hacim kazanmış çiçekler, kurdeleler, perdeler, fiyonklar tezhibe hakim olmuştur. 19.yüzyılda tezhip önemini kaybetmiştir. Fakat birkaç sanatçı bu sanatı yaşatmaya çalışmışlardır. 20.yüzyılda tezhip sanatı eski güzelliğine kavuşturulmak istenmiş, bu yönde bazı çalışmalar yapılmıştır .
Bu sanatı gelecek kuşaklara aktarmak için A. Süheyl Ünver, Muhsin Demir Onat, İsmail Hakkı Altunbezer, Necmettin Okyay, Rikkat Kunt gibi sanatçılar önemli çalışmalar yapmışlardır.
Günümüzde Tahsin Aykutalp, Çiçek Derman bu sanata emek verenlerdir. 1914’de İstanbul’da açılan “Medresetü’l Hattatin”de bu sanat öğretilmeye başlanmıştır.
Bugün de bazı üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri ve özel kurslarla tezhip sanatı yaşatılmaya çalışılmaktadır.
 
                                                                                                                                                                                                                                                            KAYNAKLAR
*AKSU, Hatice, “Türk Tezhip Sanatının Süsleme Unsurları”, Yeni Türkiye , İstanbul, Mart Nisan 1989
*ARSEVEN. Celal Esad, “Sanat Ansiklopedisi” ,c.IV, İstanbul 1975    
 
*BİROL, İnci- Çiçek Derman, “Türk Tezyini Sanatlarında Motifler”, İstanbul,1991
 
*ERSOY, Ayla, “Türk Tezhip Sanatı”
 
*KESKİNER, Cahide, “Türk Süsleme Sanatlarında Rumi”, Antika Der. s.34, İstanbul,1988
 
*ÖZEN-ESİNER, Mine, “Türk Tezhip Sanatı”, İstanbul, 1989
 
*ÖZEN-ESİNER, Mine, “Yazma Kitap Sanatları Sözlüğü” İstanbul, 1985
 
*SÖZEN, M. – R. Güner , “Geleneksel Türk El Sanatları” , İstanbul , 1998
 
*TANINDI, Zeren. “Kitap ve Tezhibi” , Osmanlı Uygarlığı 2, İstanbul, 2003
 
*Thema Larousse Ansiklopedisi , cilt. 6

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Erzurum’un Sanat Değerleri
Altan Erbulak 11 Kasım 1929da Erzurum’da doğdu.Annesi, dini bütün bir ...
Atatürk ve TDK
TDK’nin kurucu ve koruyucu (hami) başkanı Yüce Atatürk, 12 Temmuz ...
İsmâil Dede Efendi
Kalıbı ile Osmanlı tahtında oturan Üçüncü Sultan Selim, gönlü ile Mevlevi ...
 
Akif’e Saygı
"Akif'e saldıranlar, onun İstiklal Marşı'nı dinleyerek bayrağı selamladılar: ...
Gönül Telimizi Titretenler
“Geçti zahm-ı tîr-i hicrin, tâ dil-i nâşâdıma, Merhamet ey gamze-i câdû, yetiş imdâdıma"
İnsanın En Temel İhtiyacı Sevgi
İslam dini sevgi dinidir. Mümin seven insandır, sevgi müminin ziynetidir. Sevgi; ...
 
Dördüncü Boyuta Şiir Yazan Adam
Çağının, bedeninin ve ruhunun yalnızı… Yıllarca aradı; kâh hakikatin ...
Ateşte Açan Çiçekler Kenti (3)
Bizde sanıyoruz Rüstem Paşa Çarşısı yalnız bizde var. Adamlar nasıl sahip ...
Ateşte Açan Çiçekler Kenti (2)
Size bir hamamın müzeye dönüştürüldüğünü gördünüz mü desem sanırım bazılarınız ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kayyım uygulaması milletin ortak talebidir
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva