Derginin yayın hayatına başlayışı, edindiği ilkeler ve Erzurum’a sunduğu katkılar noktasında değerlendirmelerini paylaşan Ayraç Genel Yayın Yönetmeni Şahin Torun, 8-9 sayı yerelde çıkan derginin, daha sonra kitap tahlili ve eleştiri dergisi olarak İstanbul’da çıkmaya başladığını ifade etti. Dergiye yeni metinler ulaştıran kişilerin metinleri üzerinde kritikler, eleştiriler yaparak kendi yazarlarını yetiştirmeye başladıklarını kayda geçen Torun, kısa zamanda Ayraç’ın bir buluşma mekânı haline geldiğini vurguladı.
Ayraç’ta yayınlanan kitap tahlili ve eleştiriler ile farklı bir boyutun ele alındığını dile getiren Torun, “Metropolde dönenip duran büyük edebiyatla Erzurum’da ki okurlarımızı, genç kuşakları, özellikle akademisyen dostlarımızı buluşturma imkânı sağladık. Bu sayede Erzurum’da çok ciddi bir okuma ve inceleme geleneği olduğunu, bir altyapı olduğunu metropole iletme imkânımız oldu” diye konuştu.
Derginin 100’üncü sayısı ile birlikte kitap yayınlamayı düşündüklerini kaydeden Torun, “Yayıneviyle birlikte kitap konusunda da gerçekten bir yol açacağımızı, güzel bir yol tutturacağımızı düşünüyoruz” dedi.
DERGİNİN YAYIN HAYATINA BAŞLAMA SÜRECİ
Konuya ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Torun, “Yaklaşık 10 yıl önce, ismini anmadan geçemeyeceğim şuanda şehrin eğitiminde önemli katkıları olan sevgili Mustafa Kızılyarın ve iyi bir grafik tasarımcısı olan Sezer Erdoğan’ın çıkarmış oldukları bir dergi için bezi ziyarette bulundular. Bu sayede dergiye yazar olarak dahil oldum. Fakat arkadaşların yüksek kaygıları, Ayraç işle yapmak istedikleri şey bana o kadar güzel geldi ki, sonradan Ayraç editoryasına dâhil oldum. Erzurum’da Ayraç sanırsam 8-9 sayı yerelde çıktı. O süreçte sevgili Sezer Erdoğan İstanbul’da grafik tasarım işi ile meşgul. Ekibi çok sevdiği, aynı zamanda bizim de çalışmalarımızı okuduğu için bir Erzurum ziyaretinde “Hocam bu dergiyi İstanbul çapında büyütebilir miyiz” gibi güzel bir teklif getirdi. Bu bizi çok heyecanlandırdı. Bu vesile ile İstanbul’dan yayınımıza başladık. Orada belki Ayraç’ın geçmişine bir vefasızlık ettik, 8-9 sayısı Erzurum’da çıkmış dergiyi yeniden 1’inci sayıdan başlattık. Aslında vefasızlık sayılmaz çünkü kitap tahlili ve eleştirileri olarak ilk sayımızdı” diye konuştu.
“ÇOK BÜYÜK BİR KADRO İLE İLK SAYIMIZI İSTANBUL’DA ÇIKARDIK”
Yerelde 8-9 sayı çıktıklarını ifade eden Torun, kitap tahlil ve eleştirileri bakımından ilk sayının İstanbul’da çıkarıldığını belirterek, “Çok büyük bir kadro ile ilk sayımızı İstanbul’da çıkardık. Şehrimizden çok kıymetli dostlarımız, kardeşlerimiz Ali Utku, Ahmet Sarı, ha keza yakın dönem Türk Edebiyatı çalışan İstanbul’dan dostumuz İbrahim Tüzer, yine aynı şekilde Erzurumlu çok kıymetli dünya çapında büyük bir hocamız Feridun Andaç, daha sonra dâhil olan İbrahim Tenekeci, Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu gibi Edebiyatın, öykü, deneme anlamında damarını tutan çok kıymetli dostlarımız destek verdiler. Bir anda Ayraç kitap tahlili ve eleştiri dergisi olarak kendini gösterdi” dedi.
“DERGİLER HÜR TEFEKKÜRÜN KALELERİDİR” SÖZÜNDEN İLHAM ALDIK”
Ayraç’ı çıkarırken Cemil Meriç’in “Dergiler hür tefekkürün kaleleridir” sözünden ilham aldıklarını kayda geçen Torun, derginin kısa zamanda bir buluşma mekanı haline geldiğine değinerek, “O dönem hepimizin okuduğu ve faydalandığı Virgül kitap tahlili ve eleştiri dergisi vardı. Biler Virgül’ü okuyarak olgunlaşmıştık. Tabi daha sora hepimizi üzen bir veda gerçekleşti ve Virgül Dergisi kapandı. Ayraç’ı çıkardığımız zaman biz Virgül’le yanı raflarda olmanın heyecanını yaşıyorduk. Daha sonra Ayraç rakipsiz bir şekilde sürdürdü. Ayraç’ı çıkarırken Cemil Meriç üstadımızın da söylediği gibi “Dergiler hür tefekkürün kaleleridir” sözünden de ilham alarak dergimizi kitap tahlili ve eleştiri noktasında popüler endişelere kapılmadan, ucuz basit çalışmalara yer vermeden, ülkenin neresinde olursa olsun çok kıymetli kitaplarımızı Doğu’dan ve Batı’dan okumamız gereken eserleri tanıtan, tüm eli kalem tutan dostlarımıza, akademisyen arkadaşlarımıza, alaydan ve mektepten yazarlarımıza yer verdik. Bu vesile ile Ayraç kısa süre içinde bir buluşma noktası oldu. Edebi, kuramsal, sanatsal, kitabi endişeleri yüksek okur ve yazarlar çevresinde bir buluşma mekânı haline geldi” şeklinde ifadelere yer verdi.
“KENDİ YAZARLARIMIZI YETİŞTİRMEYE BAŞLADIK”
Kendilerine yeni metinler ulaştıran kişilerin metinleri üzerine eleştiriler, kritikler yaparak bir zaman sonra kendi yazarlarını yetiştirmeye başladıklarına dikkat çeken Torun, “Bu tabi zamanla genç kuşakların da katılmasına, onların kendilerini tanımlarına imkân tanıdı. Şunu söylemek gerekirse; bu manada çok katı davrandık. Gelen ilk eserlerin, ilk çalışmaların tümünü ayraç gibi bir dergiye koymamız mümkün değildi. Bu süreçte yine çok kıymetli hocalarımızın arkadaşlarımızın da katılımıyla bize yeni metinler ulaştıran arkadaşlarımızın, metinleri üzerinde kritikler, eleştiriler yaparak kendi yazarlarımızı yetiştirmeye başladık. Asistan, doktora kuşağında tahmini 99-2001 tarihlerinde doktoralarını yapan kritik, tahlil ve eleştiri yapmak isteyen kardeşlerimizin ilk yazıları üzerinde çalışarak onların usta eleştirmenler, yazarlar, kritikçiler, tahlilciler olmaları yönünde de katkı sağlamış olduk. Tabi daha sonralarda onların da dergiye çok güzel katkıları oldu” diye konuştu.
BÜNYAMİN AYDEMİR VE ZİYA KİBAR’IN ESERLERİ İSTANBUL OKUYUCUSU İLE BULUŞUYOR
Atatürk Üniversitesi güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim üyesi, aynı zamanda yetiştirdiği öğrenciler ile dikkat çeken Bünyamin Aydemir ve Kültür Sanat Merkezinde görev yapan Dramaturg Ziya Kibar’ın kıymetli eserlerini İstanbul okuru ile buluşturduklarını vurgulayan Torun, “Bu meyanda Erzurum’da Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim üyesi olan, yetiştirdiği öğrencileri ile de dikkatleri üzerine çeken çok kıymetli, sevgili Bünyamin Aydemir Hocamız, beraberinde Büyükşehir Belediyemizin Kültür Sanat Merkezinde Dramaturg Ziya Kibar kardeşimizin tahlillerini, denemelerini İstanbul okuru ile buluşturduk. Erzurum’dan yine çok kıymetli öğretmen arkadaşımız Sevgili Nurullah Aydın’ın adeta Mehmet Kaplan tarzı özellikle tahlil ve eleştiri yazılarını merkeze ulaştırdık. Zaten kendileri başka yerlerde de yazan arkadaşlarımız. Bu sayede de Erzurum’da çok ciddi bir okuma ve inceleme geleneği olduğunu, böyle bir altyapı olduğunu metropole, büyükşehre iletme imkânımız oldu” ifadelerini kullandı.
METROPOLDE DÖNEN BÜYÜK EDEBİYATLA ERZURUM’DA Kİ OKURLARIMIZI BULUŞTURDUK
Farklı bir boyut ta Ayraç ile birlikte metropolde dönüp duran büyük edebiyatla, özellikle Erzurum’da ki akademisyen kesimi buluşturduklarını söyleyen Torun, “Yine farklı boyutta bir yan fayda olarak metropolde dönenip duran büyük edebiyatla da Erzurum’da ki kıymetli okurlarımızı, genç kuşakları, özellikle akademisyen dostlarımızı da buluşturma imkânı sağladık. Bu bir nevi toplu bir haylin ülke çapında gerçekleşmesi oldu. Bu manada Erzurum’da görev yapan kitap kültür eksenli kurum kuruluşlarımızdan, belediyelerimize, akademiye ve hocalarımıza kadar pek çok yerden ciddi manada destek bekliyoruz. Erzurum’dan neşet etmiş ülke çapında ki bir yayın olarak biraz da yalnızlık çekiyoruz. Sadece konuyu çok ciddi anlamda sahiplenen bazı arkadaşlarımız, bazı hocalarımız dışında Erzurum’dan fazla bir destek aldığımız da söyleyemiyoruz. Bu manada ilginizden, alakanızdan ötürü öncelikle size ve gazetenize teşekkür ediyorum” dedi.
“100’ÜNCÜ SAYIMIZLA BİRLİKTE KİTAP YAYINLAMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
100’üncü sayının yayınlanmasını ardından kitap yayınlamayı düşündüklerini dile geren Torun, “Ayraç Dergisi’nin İstanbul dizgesini konuşacak olursak olarak 10’uncu, Erzurum dizgesiyle de 11’inci yılına girdi diyebiliriz. İnşallah gelecek sayımız 100’üncü sayımız olacak. 100’üncü sayımızla birlikte CNR Fuarında çok geniş çaplı bir tanıtımla yayın işine girmeyi kitap yayınlamayı düşünüyoruz. Mütevazı 4-5 tane de kitap hazırladık. 2 çevirimiz var Fransızcadan, 2’de öykü kitabımız var. Bununla alakalı olarak geniş bir toplantı yapacağız. Gazetemizin kıymetli okurlarına şunu söyleyebilirim, inşallah oldukça kaliteli ve edebi bir düzeyden, çok yakın bir tarihte Dergah gibi, Ötüken gibi yayınevlerinin yanında Erzurum kökenli, tamamen Erzurum’un üst düzey emeği ile yola çıkılmış bir yayınevi daha olacak. Yardımcı olan tüm arkadaşlarımız sağ olsunlar. 100’üncü sayımızdan sonra yayıneviyle, kitap konusunda da gerçekten bir yol açacağımızı, güzel bir yol tutturacağımızı düşünüyoruz” diye söyledi.