ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
ETÜ’de kurumsal istişare
ETÜ’de kurumsal istişare
Roshi Arnavutluk Milli takımına veda etti
Roshi Arnavutluk Milli takımına veda etti
 MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı
 MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı
Muş'ta ailelerin evlat nöbeti sürüyor
Muş'ta ailelerin evlat nöbeti sürüyor
Kırk Pencereli Mağaralar turizm gündeminde
Kırk Pencereli Mağaralar turizm gündeminde
HABERLER>EĞİTİM
17 Ekim 2024 Perşembe - 14:06

Tekin Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini paylaştı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “Yeni Maarif Modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor” dedi

Tekin Türkiye Yüzyılı Maarif Modelini paylaştı

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm süreci olduğunu belirterek, “Yeni Maarif Modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesi'nin 2024-2025 Akademik Yılı açılış törenine katıldı, akademik yılın ilk dersini verdi.

15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen törene Bakan Tekin'in yanı sıra Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, MHP İl Başkanı Adem Yurdagül, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ DÜNYANIN SAYILI EĞİTİM ÖĞRETİM KURUMLARINDAN BİRİSİ

Yeni akademik yılın hayırlı olmasını, sağlıklı ve başarılı bir eğitim öğretim sürecine vesile olmasını temenni eden Bakan Tekin, “1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi'nin aradan geçen süre içinde hem ülkemizin hem de dünyanın sayılı eğitim-öğretim kurumlarından birine dönüştüğüne şahitlik etmenin gururunu yaşıyor, geçmişten günümüze dek bu süreçte emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Bu başarı öyküsünün Erzurum'da neşet etmesi, mensubu olmaktan ötürü her zaman onur duyduğum güzel memleketime ait bir marka değer olarak temayüz etmesi ise beni ayrıca ve ziyadesiyle sevindiriyor” dedi.

Cumhuriyetimizin, “Doğu illerinde bir yükseköğretim ve kültür merkezi vücuda getirilmesi” idealine hayat vermek üzere tesis edilen Atatürk Üniversitesi'nin, kuruluşunu müteakiben başlayan gelişim süreci boyunca ürettiği akademik, entelektüel, sosyal ve kültürel müktesebat ile evrensel ölçekte tanınan ve kabul gören saygın bir bilimsel kurum hüviyeti kazandığını anlatan Bakan Tekin, “Mezun ettiği öğrenciler aracılığıyla ülkemizin yetişmiş insan kaynağına yaptığı nitelikli katkıların yanı sıra, zengin akademik kadrosu, kurumsal kültürü ve tecrübesiyle Anadolu'daki birçok üniversitenin kuruculuğuna da öncülük etmiştir. Bugün itibarıyla yerli ve yabancı yüzbinlerce öğrenciye ev sahipliği yapmakta, üniversite bünyesinde 2010 yılında faaliyete başlayan Açıköğretim Fakültesi'yle de Türkiye ve dünya genelinde yükseköğretim faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bütün bu veriler, Atatürk Üniversitesi'nin gerek kurumsal gerekse kuramsal düzeyde sergilediği performans ile Erzurum ve ülke sınırlarını aşarak uluslararası ölçekte etki ve varlık gösteren bir misyonu icra ettiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi.

"EĞİTİM ALANI, DOĞASI İTİBARIYLA DİNAMİK BİR ALANDIR"

Üniversitelerin kuruluş amacını oluşturan misyonun insana özgü en yüce yetenek tecellisi olan aklı ve ilmi merkeze alan, kendi özüne bağlı ve yekdiğerine karşı saygılı olan kadim ve güçlü medeniyetimiz ile onun tüm insanlığı kuşatıcı değerlerinden oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Tekin, “Yarınların dünyasında söz sahibi olabilmemiz için bu değerleri yeniden ve en güçlü şekilde ihya etmemiz gerekiyor. Bu ise, Atatürk Üniversitesi ve diğer üniversitelerimiz nezdinde karşılığını bulan bulması gereken tarihsel bir sorumluluğa işaret ediyor.

Aktüel zamanın genel eğilim ve kabullerine kolayca biat etmeyen, aksine onları aşmaya, değiştirmeye ve hatta onlara meydan okumaya dönük kolektif bir bilinçle yeni tanım ve arayışların ardına düşmemizi gerektiren bir sorumluluktan bahsediyorum.

Eğitim olgusu, hiç kuşku yok ki, söz konusu sorumluluğumuzun en önemli ayağını oluşturuyor. Bilimsel olanın evrenselliğini ve kültürel olanın milliliğini içeren kapsayıcı bir perspektifle eğitim olgusunu yeniden ele almak ve onu kendi özgünlüğümüzü yansıtacak şekilde tanımlamamız gerekiyor. Belirtmek isterim ki, bu gereklilik tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar ivedi bir ihtiyaca da denk düşüyor.

EĞİTİM SİSTEMLERİ

Eğitim sistemlerinin sürekli değiştiği ve araştırma imkânlarının hiç olmadığı kadar geliştiği günümüz dünyasında bizim özgün ve özgür bir bakış açısını esas alan yeni bir dil ve perspektif inşa etme zorunluluğumuz söz konusudur. Eğitim alanı, doğası itibarıyla dinamik bir alandır. Bu dinamizmi dolayısıyla da sürekli bir değişimi öngörür. Bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmeler, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçlar, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar, bireysel taleplerdeki çeşitlilikler. Bütün bunlar hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da değişimi zorunlu kılmakta, bizi hep daha iyisini aramaya yöneltmektedir. Bu alandaki değişim taleplerine yanıt vermediğiniz zaman donar kalırsınız ve içinde bulunduğunuz çağı da ıskalarsınız. Bir atasözümüzde ifade edildiği gibi, 'durgun su kirli olur'. Biz ne ülkemizin durağanlaşmasına izin verebiliriz ne de eğitim sistemimizin kirlenmesine müsaade edebiliriz.

DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM

Ülkemizde eğitim alanındaki değişim dönüşüm hamleleri yakın zamanlara dek işin ya da daha doğru ifadesiyle ‘sorunsalın' esasına odaklı bir perspektif üzerinden yapılmamıştır. Ana motivasyonunu çoğunlukla konjonktürel talep ve ihtiyaçların oluşturduğu bu hamleler eğitim alanına dönük şekli müdahalelerden ibaret kalmış; sosyolojik temelleri, ülke gerçeklerini, bilimsel ve pedagojik ilkeleri muhtevi bir felsefi zemin üzerine oturtulamamıştır. Bu nedenle, yapılan değişiklikler etkileri itibarıyla dar kapsamlı, zamansal açıdan ise kısa ömürlü olmuştur. Öyle ki, bazı uygulamalar, bu uygulamalar vesilesiyle elde edilmek istenen sonuçların dahi ortaya çıkmasına imkân tanınmadan ortadan kaldırılmış, kaldırılabilmiştir” dedi.

"EĞİTİM ORTAMLARIMIZI İNSANİ, FİZİKSEL, BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ALTYAPI AÇISINDAN GEÇMİŞLE MUKAYESE EDİLEMEYECEK VE ÇAĞDAŞ DÜNYADAKİ STANDARTLARI YAKALAYACAK ŞEKİLDE GELİŞTİRDİK"

Prof. Dr. Tekin, “AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden yaklaşık çeyrek asırlık süre boyunca, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde eğitim sistemimizi daha verimli sonuçlar üretecek şekilde ve geçmişteki hataları tekrar etmeden geliştirmeye çalıştık. Nitekim bu süreçte eğitim ortamlarımızı insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese edilemeyecek ve çağdaş dünyadaki standartları yakalayacak şekilde geliştirdik.

Ancak bizler eğitimi yalnızca bu yönüyle, yani ülkemizin maddi refahını artıracak zaruri bir yatırım alanı olarak ele almadık, almıyoruz. Onu aynı zamanda kültürel ve toplumsal varlığımızın ihyasını sağlayacak dinamik ve sürekli bir öğrenme süreci olarak da tanımlıyoruz. Eğitim sürecini, yeryüzündeki varoluşumuzun temel gerekçesini ve nihai hedefini oluşturan 'iyi insan' olmanın ve 'kendini tanımanın' tüm koşullarını içerecek bir özgürleşme süreci olarak görüyoruz. Bu, şüphesiz ki bizim müntesibi ve takipçisi olduğumuz büyük ve kadim medeniyet vizyonumuzun da bir gereğidir.

Öte yandan, bugün tüm dünyada eğitimin evrensel bir insan hakkı olduğu ve bu hakkın aynı zamanda diğer insan haklarına ulaşmanın bir yolu ve sosyal-ekonomik kalkınmanın önkoşulu olduğu yönünde küresel bir uzlaşı da söz konusudur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bu uzlaşının evrensel düzeyde geçerli olan hukuksal ifadesini oluşturmaktadır. Eğitim ile demokratik değerler arasında karşılıklı etkileşime dayalı olarak cereyan eden çok yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Eğitim, bir taraftan demokratik değerlerin özümsenmesine ve gelişmesine katkı sunarken, diğer taraftan demokratik kültürden etkilenmekte, içerik ve metodoloji açısından daha çoğulcu ve kapsayıcı bir mahiyet kazanmaktadır. İleri demokrasiler, bir yanıyla vatandaşlarının özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için ihtiyaç duydukları her türlü tedbiri alan yönetim biçimleridir.

ÖZGÜR DÜŞÜNME

Bu açıdan bakıldığında, eğitim alanının bireylerin özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için düzenlenmesi gereken alanların başında geldiği söylenebilir. Nitekim ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde, bu ülkelerin artık 20. yüzyılda kalmış olan 'bilgiyi kontrol etme ve öğrencilere belirli düşünceleri aşılama' misyonunu terk ettikleri ve öğrencilerin özgür düşünme kapasitelerini artıracak şekilde örgütlendikleri görülmektedir.

Bu nedenle demokratik yönetimler, sürekli bir şekilde öğrencilerin bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun pedagojik bir arayış içerisindedirler. Bu arayış, bir yanıyla başta okullar olmak üzere tüm öğrenme alanlarının demokratik bir içerik kazanmasını sağlarken, diğer yanıyla da demokratik bilinci yüksek ve çağdaş değerlere entegre bir öğrenci/vatandaş profilinin oluşmasına katkı sunmaktadır. Bu da, günümüzde eğitimin yalnızca okullarla sınırlı tutulmaması gerektiğini ve esasında tüm yaşam alanlarının bu doğrultuda işlevsel kılınabileceğini göstermektedir” şeklinde konuştu.

"GELECEĞİN DÜNYASINDA İNSANIN ÖZGÜR DENEYİMLERİ EĞİTİMİN ESASINI OLUŞTURACAKTIR"

Tekin, Millî Eğitim Bakanı olarak okulların klasik misyonunu tamamladığı yönündeki görüşün günümüz gerçekliğini tam olarak yansıtmadığını düşündüğünü belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Evet, küreselleşmenin ve bilimsel-teknik düzeyde yaşanan gelişmelerin de etkisiyle, eğitim, artık belirli zaman dilimlerine ve belirli mekânlara özgü olarak gerçekleştirilen bir olgu olmanın ötesine geçmiş durumda. Ancak bu durum, dünyanın her tarafında ve eşit ölçüde geçerli olan bir hususiyet de arz etmiyor. Özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde eğitim alanındaki ilişkilerin temel karakteristiğini halen klasik düzenin oluşturduğunu söylememiz mümkün. Kaldı ki, savaşlar ya da başka nedenlerle yoğun göç hareketlerinin yaşandığı günümüz dünyasında okullara ve okulların klasik misyonlarına duyulan ihtiyacın da artarak devam edeceği gerçeği orta yerde duruyor.

Ancak çağdaş dünya devletlerinin artık terk ettiği modası geçmiş yöntemleri bir kenara bırakmamız ve yeni yöntemsel arayışlar içine girmemiz gerektiği düşüncesini de yadsımıyorum. Bu arayış sürecinde, özgün ve ilk defa kullanılacak yöntem ya da yöntemler üretilebileceği gibi, Montessori yaklaşımı tarzında alternatif eğitim yöntemleri de tercih edilebilir. Zira içinde bulunduğumuz çağda, öğrencilerin bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına odaklanan, bireysel öğrenme hızlarına ve karakter özelliklerine uygun bu tarz pedagoji yöntemlerinin giderek revaç bulacağına inanıyorum.”

Geleceğin eğitiminin, insanın ve onun özgür ve rasyonel deneyiminin önemsendiği bir temele oturacağını ifade eden Bakan Tekin, “Geleceğin dünyasında insanın özgür deneyimleri eğitimin esasını oluşturacaktır. Bu bağlamda, eğitimi bir 'hayat deneyimi' olarak gören ve öğrencileri bu sürecin aktif bir öznesi olarak konumlandırarak yarınlarını buna göre organize edenler başarılı olacaktır. Eğitimi; insanı ve onun yaşam tecrübelerini merkeze alan bir 'hayat deneyimi' olarak değil de, öğrenciyi hayata hazırlayan sürecin pasif ya da edilgen bir parçası olarak konumlandıran anlayış ise kaybedecektir.

TOPLUMSAL GELİŞMELER

Zira günümüzdeki ekonomik, toplumsal ve teknolojik gelişmeler öğrenci merkezli anlayıştan bir adım daha öteye gitmeyi zorunlu kılmakta ve 'öğrenci tarafından yönlendirilen (student driven)' öğrenmeyi ön plana çıkarmaktadır. Nitekim biz de Millî Eğitim Bakanlığı olarak öğretim programlarında yaptığımız değişiklikleri bu türden bir motivasyonla gerçekleştiriyoruz.

Geçen ay itibarıyla uygulamaya giren ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ismini verdiğimiz yeni müfredat çalışmasını da bu motivasyonun bir gereği ve somut bir ürünü olarak görüyoruz. Zeminini millî değerlerimizin ve bilimsel gelişmelerin oluşturduğu bu modelle ‘köklü geçmiş güçlü gelecek' anlayışı doğrultusunda eğitimde zamanın ruhunu yakalamayı hedefliyoruz.

Beceri-hak ve gelişim temelli bir öğrenme sürecinin yanı sıra, erdem-değer-eylem çerçevesini haiz bütüncül bir yaklaşımla oluşturduğumuz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm sürecidir. Bu dönüşüm süreci, gençlerimizin hem doğal ve fıtri gelişimini esas alan hem de pedagojik gereksinimlerini karşılayan zengin bir içerikten ve ihtiyaç duyulan her aşamada güncellenebilecek canlı bir müktesebattan beslenmektedir.

YENİ MAARİF MODELİ

Bakanlığımızın bu perspektifle hazırladığı yeni maarif modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor. Dijital yetkinlikler ile Anadolu kültürü gibi geleneksel değerleri entegre ederek, öğrencilere 21. yüzyılın gerektirdiği teorik ve pratik becerileri kazandırmayı, ahlaki ve etik sorumluluklarımızı göz ardı etmeden teknolojinin eğitimdeki kullanım alan ve değerini artırmayı hedefliyor.

Böylece içeriğin birbirinden kopuk bilgi kompartımanları şeklinde değil, gündelik hayatta olduğu gibi birbiri ile ilişkili bir bağlam bütünlüğü içerisinde öğrencilere kazandırılmasını hedefliyoruz. Öğrencilerin gerçek hayatta karşılaştıkları problemler de olduğu gibi, olaylara çok boyutlu yaklaşmalarına imkân verecek bir anlayışı mümkün olduğunca hâkim kılmaya çalışıyoruz.

Tabii böylesi bir öğrenme-öğretme sürecini planlamanın ve uygulamaya geçirmenin oldukça zor bir uğraş olduğunun farkındayız. Ancak biliyoruz ki, siyasal, toplumsal ve ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi, bilimsel ve teknolojik gelişmenin sağlanması, düşünsel ve sanatsal ilerlemenin oluşması, çağcıl ihtiyaçlarla uyumlu ve hatta bunların ötesine geçen nesillerin yetiştirilmesi için eğitim alanını zamanın ruhuna uygun düşecek bir rasyonellik içinde organize etmek zorundayız” şeklinde konuştu.

 
Yaylalar beyaz örtüyle kaplandı
 
Erzurum Bölgesi Hakemleri sezonu açtı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Tekman’da Dünya gıda günü buluşması
Erzurum İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından "16 Ekim Dünya Gıda Günü" ...
ETÜ’de Siber Güvenlik Eğitimi gündemi
Erzurum Teknik Üniversitesi ve Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı arasında ...
Tekin: Devrim olarak tanımlanabilecek işler yaptık
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘Türkiye 2002 sonrasında birçok alanda ...
 
Robotları Erzurum için hazırladılar
Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği 16-19 Ekim 2024 tarihleri arasında ...
GSB 950 bin gence Yapay Zekâ eğitimi verecek
Türkiye İnovasyon Haftası'na katılan Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman ...
Tekin Milli Eğitim Sisteminin Geleceğini paylaştı
Avrasya Bir Vakfı 2024-2025 dönemi cumartesi konferanslarının açılışında ...
 
Atatürk Üniversitesi öncü rolünü sürdürecek
Rektör Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesinin edebiyat ve kültür alanında ...
‘Hayırlı olsun’
TBMM Genel Kurulu’nda Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin teklif kabul edildi ve yasalaştı.
ETÜ ilk 25’te
Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Onurun 41. Yılı
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hırsızlığa ‘zulüm’ dedikleri yerden buyurun!
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Peki bu işleri kim yapsın?
Ayhan Kara
Ayhan Kara
Bevval-i Ceh-i Zemzem: FETÖ ve İblis..
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Hitabetin İhtişamı ve Hikâyenin Gücü
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Ehramlı kadınlar çiftçi olamaz mı yani?
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva