KuzeyDoğa Derneği Başkanı ABD Stanford Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Çağan Şekercioğlu, Türkiye'deki 465 kuş türünün 214'ünün görüldüğü Aras Kuş Cenneti'nin 10 yıl önceki yanlış uygulamalar yüzünden kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Her şeyin küresel ısınmaya bağlanmaması gerektiğinin de altını çizen Şekercioğlu, "Her şeyde küresel ısınmayı bahane etmememiz lazım. Son birkaç yılda her ne kadar bir çok kuraklık küresel ısınmaya bağlansa da bunu söylemek doğru değil"
dedi.
Türkiye'deki 465 kuş türünün 214'ü Iğdır Tuzluca Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi İstasyonu'nda, 204'ü de Kars'ın Kuş Cenneti Kuyucuk Gölü'nde görüldü. Kars-Ardahan Çıldır Gölü, Kars Aygır Gölü bir çok önemli kuş türlerinin görüldüğü bölgelerde de kuş türlerinin muhafazası için KuzeyDoğa derneği, Kafkas Üniversitesi ve İl Çevre ve Orman Müdürlükleri çalışmalarını hızlandırdı.
"HER ŞEY KÜRESEL ISINMAYA BAĞLANMAMALI"
KuzeyDoğa Derneği'nin Iğdır Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi İstasyonu ile Kars'ın Kuş Cenneti Kuyucuk Gölü'nde 2004 yılında başlattığı çalışmalarla bu bölgeler ve kuş türlerinin korunması daha da etkin hale getirildi. Bölgede yıllar süren çalışmalar ve elde edilen bilimsel verilerden yola çıkan KuzeyDoğa Derneği Başkanı ABD Stanford Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Çağan Şekercioğlu, Küresel ısınmanın çözümü için en büyük önlemin tüketimin mümkün olduğu kadar azaltılmasıyla olabileceğini belirtti.
Şekercioğlu, bunun dışında daha sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçilmesinin gerekliliğinden de söz ederek, "Güneş enerjisi yeterli miktarda kullanılmıyor. Küresel ısınma dünyadaki sadece insanların değil diğer canlıları bizden daha çok etkiliyor. Çünkü bu canlıların teknolojik çözüm imkanları yoktur. Bunların yaşadıkları doğal ortamlar küresel ısınmanın etkisiyle yok oluyor, yerleri değişiyor. Bunları takip edemeyen, bunlara uyum sağlayamayan canlıların çoğunluğu yani yüzde 90'ı bu gelişmelere uyum
sağlayabilecek kapasitelerde değiller. Böylelikle bu canlıların soyunun tükenme riski var" dedi.
"KUŞ TÜRLERİNİN YÜZDE 30'U 2100 YILINA KADAR YOK OLACAK"
Şekercioğlu, 2008 yılında yaptığı bir çalışmada dünyadaki kuş türlerini küresel ısınmanın etkileri açısından incelediğini söyleyerek, "Ortaya çıkan senaryo en kötü ihtimalde kuş türlerinin yüzde 30'undan fazlasının 2100 yılına kadar yok olabileceğini gösterdi. Maalesef bu en kötü ısınma senaryosu bile son bir yıl içinde daha kötü senaryoların olduğu ihtimalini ortaya çıkardı. 2100 yılına kadar 6.4 dereceden daha fazla ısınma söz konusu olabilir ki bu da ortalama bir ısınma. 10-15 derece daha fazla
ısıların görüldüğü sıcak dalgaları da ihtimal dışı değil. O yüzden ortalama deyip geçmememiz lazım. Hava olaylarının şiddetini, etkisini de artırıyor. Bunun nedeni de iklim değişikliği ve küresel ısınma sonucu sisteme daha fazla enerji giriyor. Yani ısınma sonuçta sistemin enerjisini artırıyor. Sistemin enerjisi artınca da; fırtına, sel gibi hava olaylarının daha doğrusu büyük yağmur olaylarının sistemi ve miktarını da artırıyor" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE SULAK ALANLARIN YARISINDAN FAZLASI 50 YIL İÇİNDE KURUTULMUŞ "
Sulak alanların su kuşları için çok önemli olduğunu da vurgulayan Şekercioğlu, "Maalesef Türkiye'de bu sulak alanların yarısından fazlası son 50 yıl içinde kurutulmuş durumda, bu da yaklaşık 1.3 milyon hektara tekabül ediyor. Bu sulak alanlar küresel ısınmadan da olumsuz etkilenecek. Kuzey Doğu Anadolu'da yağışlarda daha az azalma olacağı tahmin ediliyor. Fakat Iğdır bölgesi için bu kesin değil. Çünkü Iğdır bölgesi aynı zamanda Güney Doğu Anadolu iklimi gösteren bir bölge. Daha çok Kars platosuna, Doğu
Anadolu platosuna, Doğu Karadeniz'e baktığımızda daha fazla yağış olma ihtimali var. Fakat genelde Türkiye çapında daha fazla kuraklık bekleniyor. Bu açıdan bu sulak alanlarımızın daha iyi korunması kesinlikle şart. Bunun yanında son birkaç yılda her ne kadar bir çok kuraklık küresel ısınmaya bağlansa da bunu söylemek doğru değil. Çünkü; kuraklıkların çoğunda, sulak alanların kurumasının çoğunda halen en önemli faktör Türkiye'nin yanlış su politikasıdır. Suyun yeterince değerlendirilmemesi daha doğrusu suya
yeterince değer verilmemesi ve aşırı miktarda verimsiz su kullanımıdır. Bu açıdan Türkiye'nin su politikasında çok daha verimli ve sulak alanları ve nehirleri korumaya yönelik bir su politikası olması şart. Yani her şeyde küresel ısınmayı bahane etmememiz lazım. Kendi yaptığımız yanlışları da düzeltmemiz lazım. Yoksa kuraklıklar devam edeceği gibi küresel ısınmanın etkileri giderek görüldükçe durum daha da kötüye gidecektir. Her kuraklığı küresel ısınmaya bağlayamayız, her kuruyan gölü, sulak alanı küreselısınmaya bağlayamayız. Kendi yaptığımız işlere de bakmamız lazım. En doğru su politikalarını uygulamamız, suyun değerini bilmemiz ve suyu boşu boşuna ziyan etmememiz, harcamamamız lazım.Tüm bunları yaparken de suyun tüm diğer canlılar içinde en önemli ihtiyaç olduğunu göz önünde bulundurup, onların ihtiyaçlarını da düşünüp, sulak alanları, nehirleri, gölleri ve benzer yaşam ortamlarını diğer canlılar içinde korumalıyız" şeklinde konuştu.
"ARAS KUŞ CENNETİNİN BOZKIR HALİNE GELME İHTİMALİ VAR"
Şekercioğlu, Iğdır Tuzluca Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi İstasyonu'na yaklaşık 10 yıl önce bir set yapıldığını ve üzerinden bir yol geçtiğini hatırlatarak bu set yüzünden buranın doğal dengesinin bozulduğunu ifade etti. Şekercioğlu daha sonra şunları söyledi:
"Eskiden ilkbahar aylarında Aras Nehrindeki taşkınlarla burasının suyu yenileniyor ve zenginleşiyordu. Ayrıca, buranın hayatı yüzyıllar boyunca devam ediyordu. Şimdi ise Aras Nehrinden gelen ilkbahar suları artık buraya gelemiyor ve burayı yenileyemiyor. Etraf adeta kurak bir alan olmuş. Erozyonla buradan gelen topraklar burayı yavaş yavaş dolduruyor. Buranın geleceği konusunda endişelerimiz var. Su gelmediğinden, buranın çamuru nehirle götürülmediği için bu sulak alanın 5-10 yıl sonra giderek dolup,
kuruyup tarla veya bozkır haline gelme ihtimali var. O açıdan da burada korumanın haricinde bir sulak alan restorasyon projesinin gerçekleşmesi şart. Yoksa bir çok kuşun ürediği, dinlendiği, Türkiye kuşlarının yaklaşık yarısının bulunduğu dünya çapındaki kıymetli bu sulak alanı kaybedebiliriz."