Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan ‘ikili ilişkiler protokolü’nün yankısı, her iki ülkede de devam ediyor. Ermenistan’la diplomatik ilişkiler kurulması ve bu ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan protokol, kimi çevreler tarafından; ‘sorunların çözümü’ olarak değerlendirilirken, bazı kesimler de, söz konusu girişimler için ‘taviz’ nitelendirmesinde bulunuyor.
PROF.DR.KONUKÇU’NUN DEĞERLENDİRMESİ
Türkiye ile Ermenistan arasında protokolle başlayan süreci akademisyen gözüyle değerlendiren Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, “Bu süreçte, Ermenistan’a, Türkiye’nin büyük bir devlet olduğu ve Karabağ meselesinin önceliği mutlaka hatırlatılmalıdır.” dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, Türkiye ile Ermenistan arasında protokol imzalanmasıyla başlayan süreci değerlendirdi. Ermenistan’ın, Türkiye’nin karşısına yıllardır hep ‘sorun’ olarak çıktığına dikkati çeken Prof. Dr. Konukçu, “Ermeni meselesi, günümüzün ortaya koyduğu siyasi bir durum değildir. Köklerini tarihin içerisinde aramak gerekmektedir.” dedi.
ERMENİSTAN’IN TÜRK EKONOMİSİNE SAĞLAYACAĞI HİÇBİR FAYDA YOK!
Ermenilerin, siyasi arenada, haç ve buna bağlı olarak Avrupa, ABD ve Rusya’yı arkasına aldığını kaydeden Konukçu, Türkiye ile de, bu şartlarda masaya oturulmak istendiğini belirtti. Türkiye ile Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin geliştirilmesini amaçlayan protokolün çok iyi okunması ve atılacak adımların da buna göre yönlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Konukçu, “Geldiğimiz nokta itibariyle; Ermenistan’ın Alican Sınır Kapısı konusunda müthiş bir ısrarı var. Bununla da kalmayıp, Karabağ meselesini gündemden çıkarma ve masada böyle bir şartla karşı karşıya kalmama yönünde de girişimleri var. Bu kabul edilemez bir tutumdur.” diye konuştu. Türkiye’nin, bu görüşmeler sürecinde ne kadar büyük bir devlet olduğunu ve Karabağ meselesinin de, öncelikleri arasında yer aldığını, Ermenilere mutlaka hatırlatması gerektiğini vurgulayan Konukçu, “Ermenistan’la ilgili olarak atılan adımları, Türkiye adına hiç kimse ekonomik bir kazanım olarak değerlendirmesin. Çünkü Ermenistan’ın Türkiye ekonomisine sağlayacağı herhangi bir fayda yoktur.” dedi.
“KARABAĞ MESELESİNDEN KAÇIYORLAR”
Ermenilerin, gelinen noktada hep Alican Sınır Kapısı üzerinde durduklarını anlatan Konukçu, “Ermeniler, Doğu Kapı’yı neden istemiyorlar? Hasret veya Ümit Köprüsü de, milletler arası kapı durumundadır. Ama nedense Alican Sınır Kapısı üzerinde büyük bir ısrar söz konusudur. Bu konuda eski emperyalistlerin şimdiki uzantıları olan AB üyelerinin de müdahil olduklarını görmekteyiz. Alican Kapısı’nın ısrarla açılması isteği ve buna mukabil Karabağ meselesinin de masadan kaldırılmak istenmesi, hoş bir tutum değildir. Bu da gösteriyor ki, konu tamamen ideolojiktir. Bu nedenle Türkiye’nin sunduğu açılım iyice incelenmeli ve Ermenilere, bizi büyük bir devlet olarak kabul etmeleri gerektiği hatırlatılmalıdır. Bizim hassasiyetlerimiz bellidir ve tüm dünya kamuoyu bu hassasiyetlerimizi bilmektedir. Bu nedenle Ermeniler çok iyi düşünmelidir. Soykırımı yalanı ve iftiraların peşinde koşmaktan artık vazgeçmelidir.” şeklinde konuştu.
“ERMENİ YAYGARACILIĞI”
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, söz konusu protokol kapsamında her iki ülkenin tarih arşivlerini araştırma için açma taahhüdünde bulunduklarına işaret ederek, Ermeniler hakkında yazılan tarihin, çok dikkatli bir biçimde okunması gerektiği görüşünü savundu. Ermeni yaygaracılığının, tarihi de işgal altına aldığını vurgulayan Konukçu, “Koskoca Med, Pers, Sasani ve İslam devletleri bir kenara atılıyor ve nedense tarihlerinde hep Ermenilerden bahsediliyor. Avrupa’da zengin Ermeni vakıfları da bu tür tarihçiliğin oluşmasına destek vermektedirler. Pastırmacıyan ile Rene Grousset’in telif ettikleri tarihler de böyledir. Ermeni tarihleri, din adamlarının kaleme aldıkları hikayeler külliyatından başka bir şey değildir. Ermeniler, Tarih formasyonuna hiçbir zaman sahip olamamışlardır. Erivan veya başka merkezlerdeki üniversitelerdeki tarihçiler de, bu bağnazlığa zaman zaman temas ediyorlar. Ermeni kiliseleri çevresinde kaleme alınan tarihi olaylar da tek yanlıdır. Bazen Türkler ve Moğollar hakkındaki övgü dolu metinler de yabancı dillere çevrilirken göz ardı edilmiştir. Sonuç olarak Ermeniler tarafından yazılan tarihlere çok iyi bir şekilde göz atmalıyız. Hemen görülecektir ki, tarih saptırılmıştır.” ifadelerini kullandı.
“ERMENİLERE AİT TARİH, ERMENİSTAN’IN TÜRK YURDU OLDUĞUNU BİLE GİZLEMEKTEDİR”
Tarihi sürecin, Ermenistan’ın aslında eski bir Türk yurdu olduğuna da şahitlik ettiğini kaydeden Prof. Dr. Enver Konukçu, Ermenilerin, kendi tarihlerinde bu gerçeği hep gözardı ettiklerine işaret ederek, Türk tarihi arşivlerini incelemenin, bu gerçekle yüzleşmek için yeterli olacağını ifade etti. Konukçu, “Ermenistan eski bir Türk yurdudur. Alagöz, Ağrı ve Tekelti dağları arasında kalan muhteşem manzaralı topraklar, Karakoyunluların yurdudur ve tarihlerde Sa’d ili diye anılmaktadır. Bunu Akkoyunlular ve sonra Osmanlılar ve Safeviler devam ettirmişlerdir. Ermenitan’ın başkenti Erivan’ın kurucuları bile Türk’tür. Türkler, burayı bir pazaryeri olarak tarihe kazandırmışlardır. Eğer iki ülke arasında tarihi arşivlerin açılması ve tarih incelemelerinin yapılması söz konusu edilecekse, Ermenistan’a ait tarih iyi irdelenmeli ve iyi okunmalıdır. Çünkü onların tarihi gerçeklerden uzaktır, tek taraflıdır ve ideolojiktir.” dedi.