Avukat Necati Bölükbaşı’nın kaleminden çıkan ve ilk baskısı büyük yankı uyandıran “Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekatı” isimli kitabin ikinci baskısı yolda. Kitabın ikinci baskısının önsözü de ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı yazdı. Prof.Dr. Ortaylı, Av. Bölükbaşı’nın kolay okunan, akıcı, delillere dayalı bir kitap yazdığını vurguladı.
ÖNSÖZÜ ORTAYLI YAZDI
ERVAK eski Başkanı Av.Necati Bölükbaşı’nın yazdığı “Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekatı” kitabı büyük ilgi gördü. İlk baskısı tükenen “Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekatı” isimli kitap, ulusal basında da büyük yer aldı. İkinci baskısı hazırlanan “Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekatı” kitabının önsözünü ise ünlü tarihçi Prof.Dr.İlber Ortaylı yazdı.
ORTAYLI’NIN VURGULARI
Hem kitabın içeriğinin hem de kullanılan üslubun çok anlaşılır olduğunu belirten Prof.Dr.Ortaylı, önsöze şunları yazdı:“Sayın Necati Bölükbaşı’nın Sarıkamış üzerindeki incelemesini yeni okudum. Piyasaya sevk edilen bir çalışma olmadığı halde, kulaktan kulağa yayılarak yazarının elindeki stokun hemen tükendiği anlaşılıyor. Bu konu bizim yakın tarihimizde bir muammaydı. Şurası bir gerçek; Birinci Cihan Savaşı’nın gazileri arasında şartlardan en çok şikâyet edenler Sarıkamış cephesindekilerdir. Gazilerin şikâyet ve değerlendirmelerini her şeyin üzerinde tutarız fakat tarih yazıcılığın bu kadarla yetinmemesi gerektiği açıktır. Birinci Cihan Savaşı gibi dünya tarihinin ilk topyekûn savaşını inceleme ve değerlendirme yöntemleri farklıdır. Ayrıca bu dünya savaşının içinde inanılmayacak kadar eksik teçhizat ve iaşe kıtlığıyla savaşan iki ordudan birincisi Rusya İmparatorluk ordusudur, ikincisi de Osmanlı İmparatorluğu’nun ordularıdır. Her iki cephenin de böyle bir savaş için en az hazırlıklı olduğu açıktır. Şu var ki Başkan Savaşı’ndaki siyaset ve yetersiz yönetimin sebep olduğu felaketten sonra Türkiye orduları hem komuta kademelerinin gençleştirilmesi hem talim ve teçhizatın modernleştirilmesinde önemli bir atılım yapmışken Rusya ordularında bu sürecin daha yavaş ilerlediği anlaşılmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’na taraf olan büyük devletler içinde Osmanlı Devleti savaşı mecburiyet tahtında karşılamıştır. Almanya’yı bertaraf etmek için hareket eden İtilaf Devletleri’nin tersine hak ettikleri (!) hegemonya peşinde koşan merkezi blokun üyeleri içinde bu çaresiz giriş sadece Türkiye’de görülür. Bu dehşete sebep Rusya’nın Akdeniz’e iniş konusunda tarihi politikasını reddeden Britanya ile anlaşması, Sedan’da yenilen Fransa’nın kayıtsız şartsız desteğinin yanı başında olması, Rusya’nın Sazanovçu politikayı fütursuzca götürmesine neden oldu.. II. Alexandre döneminin itidal sahibi Gorçakovçu politikası bir derecede III. Alexandre devrinde de devam etmişken, II. Nikola devri yetersiz desteğe rağmen beslenen büyük hayallerin dönemiydi. Diplomasi sanatına II. Abdülhamid döneminin aksine çok az başvuran Genç Türk idaresi Kuzey komşusunun bu saldırganlığına ve Batı Avrupa’nın Rusya’ya gösterdiği desteğe karşı tek çareyi Almanya ile savaşta gördü. Sarıkamış cephesinde Rusya ile savaşmak bu politikanın neticesidir. Askerin sevki için yol durumu müsait değildi, teçhizat yeterli değildi. Savaşı yöneten büyük komutanlar arasında bir eşgüdüm olduğu da söylenemez.
Sarıkamış üzerinde anlatılanlar ve yazılanlar genellikle bedbin bir edebiyattı. Karşı tarafa kurşun atmadan bütün kolordunun donması, sevkiyatın ilkelliğinden dolayı askerin cepheye hiç ulaşamadan telef olması, savaş sırasında cephedeki morali tutmak için ortaya konan bazı sloganların yetmiş sene sonra yapılan bir analizle başat unsur olarak kullanılması böyle örneklerdir. Diğer cephelerin aksine, Sarıkamış mağlubiyetin, ama mağlubiyetten çok imkânsızlıkların acı bir şekilde tadıldığı bir cepheydi. Rusya ile savaşa girince, Sarıkamış cephesinin açılması kaçınılmazdı. Savaşın tarihinin yazılması maalesef tarihçi çalışmasından ve gayretinden uzak durumda görünüyor. Bir asır sonra bu noksanın yarattığı uyarsız yorumlar da görülüyor. Bu nedenle Sayın Necati Bölükbaşı’nın gayet kolay okunan, akıcı, düzgün sorulara mantıki ve delilli cevaplar arayan önümüzdeki eserinin geniş kitle için çok yararlı olacağını ve yeniden basımının gerekli olduğunu düşünüyorum.”