Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Tarih Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kaya, sanat dallarından en etkilisi olan sinema ve tarih hakkında önemli tespitlerde bulundu. Sinemanın insanları etkileme gücünden dolayı başta II. Dünya Savaşı olmak üzere geçmişte ve bugün bir ideoloji ve propaganda aracı haline getirildiğini anlatan Kaya, “Geçmişi sadece tarihçiler ele almazlar. Değişik sebeplerle edebiyatçılar, yönetmenler, televizyon program yapımcıları, tiyatro oyun yazarları, gazete yazarları ve politikacılar da geçmişi ele alır ve kullanırlar. Bunların geçmişi ele almasının sebeplerinden birisi tarihin ideoloji ve propaganda adına kullanımıdır. Örneğin sinemanın insanları etkileme gücünden dolayı başta II. Dünya Savaşı olmak üzere geçmişte ve bugün nasıl ideoloji ve propaganda adına bir araç haline getirildiğinin çok çeşitli örnekleri vardır.” dedi.
//TARİHİ FİLİMLER
Sinema ve tarih denilince akla ilk gelenin tarih filmleri olacağını vurgulayan Ramazan Kaya, sinema gibi bir sanat dalında tarih ele alınırken, bilimsellikten ziyade sanatsal ve ticari kaygıların ön planda kaldığını belirtti. Bunun yansıra tarihsel filmleri yapan insanların da bir bilgi birikimi ve bir dünya görüşü olduğuna işaret eden Kaya, “Doğal olarak bu insanlar aynı zamanda bir tarih bilgisi ve tarih anlayışına da sahiptirler. İster istemez bu bilgi, görüş ve anlayışları eserlerine yansıyacaktır. Bu yüzden aynı konu hakkında farklı yönetmenler farklı yorumlara sahip film yapabilirler. Bir sinema yapıtını değerlendirirken sanatçının özgürlüğünü de unutmamak gerekir.” diye konuştu.
//KAYA: SANATÇI, SANAT ÖZGÜRLÜ ADINA TARİHİ ÇARPITMAMALIDIR
Tarihçilerin bir konu hakkında farklı bakış açılarına ve yorumlara sahip olmaları gibi, aynı durumun sanatçılar için de geçerli olduğunu kaydeden Ramazan Kaya, “Fakat sanatçı da sanat özgürlüğü adına tarihi bilerek çarpıtmamalıdır. Tarihin kötü amaçlarla çarpıtılması dışında bu eserlere bilimsel kriterlerle eleştiriler getirmek ise sanatçının özgürlüğünü kısıtlar. Çünkü bu bilimsel bir eser değil bir sanat eseridir. Daha çok sanat kriterleri içinde değerlendirilir.” dedi.
Özellikle tarih filmlerinin en çok tartışılan ve gündemde olan eserlerden biri olduğuna işaret eden Kaya, “Çünkü bu filmler özellikle de okuma-yazma oranının düşük olduğu toplumlarda insanların tarih bilincini etkilemede etkin bir güce sahiptir. Bunun dışında bütün dünyada tarih filmleri insanların ilgisini çeker. Çünkü sinema görseldir. Okuma işlemi yapmadan, beynimizi fazla zorlamadan izleriz. Bu filmlerin dramatik kurguları vardır. Bazen kendimizi kahramanın yerine koyarız. Bu dünyada yapamadıklarımızı onlar bizim yerimize yaparlar. Ama daha da önemlisi akademik kitaplarda ve tarih ders kitaplarında tam olarak göremediğimiz insan unsurunu ön plana çıkarırlar. Özellikle okullardaki ders kitaplarında padişah, kral gibi yöneticiler sadece siyasal eylemleriyle ve savaşlarıyla yer alırlar. Filmlerde ise yöneticilerin yanı sıra sıradan, normal insanlar da hayat bulur. Bunun yanı sıra padişahlar, krallar duygusal yönleriyle yani insani yönleriyle karşımıza çıkarlar. Biz kitaplardaki kalıpsal ifadeler ve kuru geçmiş yerine sinemada hayatı, yaşamı, insanı görürüz. Bu yüzden tarih filmlerini severiz.” ifadelerini kullandı.
//GÖRSEL TARİHİN SINIFLARA GETİRİLMESİ VE İNCELENMESİ ÖNERİSİ…
Tarih dersini sevdirmek için görsel tarihin sınıfa getirilmesi ve incelenmesinin gerektiğini vurgulayan Kaya, bunu yaparken de, bazı hususlara dikkat edilmesinin büyük önem taşıdığını kaydetti.
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Tarih Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kaya, şunları söyledi: “Derste esas amaç, sadece filmin izlenmesi değil, ama aynı zamanda bunların yorumlanmasıdır. Filmde ne amaçlanmış? Yönetmen bu konuyu niçin bu şekilde yorumlamış? Yönetmenin atladığı veya görmezden geldiği yerler var mı? Aynı konuda farklı yoruma sahip filmler var mı? Filmde yapılan yorum ders kitaplarında ve akademik kitaplarda yapılan yorumlarla uyuşuyor mu? gibi sorularla öğrenci eleştirel düşünmeye ve araştırmaya sevk edilebilir. Bu yapıtlar belli bir dünya görüşü ve sanat anlayışı çerçevesinde oluşturulmuştur. Özellikle filmler birer kurgudur. Yani yüzde yüz gerçeği yansıtmazlar. Ayrıca insanları etkileme gücünden dolayı ideolojik yapıya da sahip olabilirler. Öğrencilere bunların öğretilmesi gerekir. Böylece tarih dersinde edineceği bu beceriler, dışarıda yaşamında da işine yarayacaktır. Evde bir filmi izlerken onun sanatsal bir eser olduğunu, gerçeği birebir yansıtmadığını, aynı konuyu başka bir yönetmenin farklı bir şekilde ele alabileceğini öğrenir. Bunlara dikkat edilirse hem dersler eğlenceli hale gelir hem de öğrenciler bilinçli bir izleyici olur.”