ÇOCUK KATİLLERİ
Doç. Dr. Kürçüoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Ermenistan ordusu ile Rus silahlı kuvvetlerinin Yukarı Karabağ'da konuşlandırılan 366. Alayı'nın 26 Şubat 1992'de Hocalı Türklerine yönelik saldırısında 106'sı kadın, 63'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türkünü soykırıma tabi tutuklarına dikkati çekti.
BAŞLARI KESİLEREK KATLEDİLDİLER
Katledilen Türklerin 56'sının yakıldığı ve başları kesildiğini vurgulayan Kürkçüoğlu, katliam sonrası 1275 Azerbaycan Türkünün esir edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Hocalı katliamından 3 gün sonra K-25 stüdyosunun şehit kameramanı Cengiz Mustafayev, yabancı medya mensuplarını da yanına alarak katliam bölgesine gitmiştir. Onlarda bu insanlık dramını görüntülediler, tanık oldular. Taşnak Ermeni çeteleri Hocalı'nın savunmasız ahalisini katlettikten sonra, ölülere her türlü işkenceyi de reva görmüşlerdir. Kulakları kesilmiş, gözleri çıkarılmış, başları koparılmış şehitlerimizi gören batılı televizyon muhabirleri 'İsa'nın kulları nasıl böyle bir katliam yapabildiler' itirafından bulunmuşlardır. Bu gazetecilerden olan Fransız Saniv Yunet de Hocalı'da gördüklerini 'Biz Hocalı trajedisine tanık olduk. Sivil halktan öldürülmüş yüzlerce kadın, çocuk, ihtiyar ve Hocalı'yı müdafa edenlerin yığınlar halinde cesetlerini gördük. Bu manzara korkunç ve dehşet vericiydi. Hocalı katliamı insanlığın yüz karası olarak tarihe kaydedilmelidir' şeklinde ifade etmiştir.''
“HAÇ’IN HATIRI İÇİN”
Katliama şahit olanlar arasında Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan'ın da bulunduğunu anlatan Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Ermeni gazetecinin ülkesinden ayrılıp Beyrut'ta yerleştiğini ve 'Haç'ın Hatırı İçin'' adlı kitabı yazdığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''Ermeni gazeteci yazdığı kitabında Hocalı katliamını 'Ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı'nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı, yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Buna yanmakta olan ölü bedenleri arasında bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bun Şuşa'ya döndüm. Onlar Haç'ın hatırı için savaşmaya devam ettiler' ifadeleriyle gerçekleri anlatmaktadır. Tarihçiler, 26 Şubat 1992 Hocalı katliamı tarihe insanlık suçu olarak belgeleriyle mutlaka kaydetmeleri gerekli.''