Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen Ombudsman Muhtarlarla ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla Buluşuyor” başlıklı toplantıda Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi adına bir konuşma yapan TDED Erzurum yönetim kurulu üyesi Bünyamin Aydemir, 2017 yılının Türk Dili Yılı ilan edildiğini hatırlatarak kurumun etkinliklerde “Ombudsman” kelimesinin kullanılmasının yanlış olduğunu ifade etti. Konuşmasında KDK’nın önemine değinen Aydemir, büyük bir medeniyet dili olan Türkçemize saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Aydemir sözlerine şöyle devam etti:
“Konuşmamı oldukça kısa tutmak istiyor ve özellikle söyleyeceklerimi bir teşekkür, bir talep ve bir de şikâyet olmak üzere üçlü sacayağına oturmak istiyorum, izninizle.
Öncelikle, şahsınızda, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet ve hükümet yetkililerimize böylesi bir kurumu işler kıldıkları için minnet ve şükranlarımızı arz ediyorum. Özellikle devlet-vatandaş ilişkisindeki hırpalanmış adalet duygusunun onarımı, hatta yeniden inşası için önemli bir görev üstlenmiş olan bu kurum, kuşkusuz etkinlik alanı şimdilik arzulanan seviyede olmasa da, ileride milletimizin en önemli hayır kapılarından biri olacaktır. Kurumsal olarak Avrupa'da 200 yıldır, bizde ise 3-5 yıldır faaliyette bulunan Kamu Denetçiliği kurumuna ilişkin temelde üç sorundan söz edilebilir. Bunlardan biri, kurumun toplumdaki tanınırlığı ve bilinirliğinin yeterli düzeyde olmaması. Diğeri, kurumsal etkinliğin Avrupa'ya kıyasla henüz düşük seviyelerde olması. Son olarak da, toplumumuzdaki hak arama kültürünün daha yeni yeni yeşermekte olması. Bilhassa doğulu toplumların bir özelliği olan hak arama kültürünün yoksunluğu, ülkemizde batıdan başlayarak küçük küçük kıpırdanmalar halinde yerini olumluya dönüştürmektedir. Burada yine bir kıyaslama yapacak olursak, Türkiye Avrupa'ya oranla hak arama kültüründe nasıl gerilerdeyse, Erzurum'un da Batılı şehirlere oranla oldukça gerilerde olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar toplumumuzdaki ve kurumun işlevselliği önündeki çapaklar. Umudumuz odur ki, başta bu kurum sayesinde bu çapaklar kısa sürede temizlenecek ve yerini adalet duygusunun tam anlamıyla yeşerdiği bir topluma bırakacaktır. Bu, gerçekten zorlu yolda sizlere başarılar diliyor, bir kez daha çaba ve emekleriniz için şükranlarımızı sunuyorum. Konuşmamın ikinci ayağında bir talebimizi dile getirmek istiyorum. Bu talep, kurumunuza ait "Ombudsman" şeklindeki isimlendirmenin artık ve derhal Türkçe karşılığının kullanılması talebidir. Telaffuzun da bile bir hayli zorlandığımız Ombudsmanlık kelimesinin yerine, yaptığınız işin ruhuna uygun, medeniyet köklerimizi de ifade eden ya yeni bir kelime veya kavramla ya da sadece kamu denetçiliği kavramıyla adlandırılmasının oldukça elzem olduğunu düşünüyoruz. Kuruma dair yaptığımız tüm araştırmalarda ombudsmanlık kelimesinin, yazılı, görsel ve işitsel tüm çıktılarınızda sıklıkla kullanıldığını üzülerek müşahede ettiğimizi belirtir, toplumumuzun kurumunuza karşı yakın bir ünsiyet duymasının gerekli koşullarından birinin bu gibi yabancı isimlendirmelerin perdelemelerinden kurtulmak olduğunu önemle vurgulamak isteriz. Konuşmamı oluşturan bir diğer ayak ise şikâyet bahsi barındıran bir konuyla ilgili. Başta yerel yönetimler olmak üzere, genel idarenin ve özel sektörün de istenilen kıvamda hassasiyet göstermediği Yabancı kelimeli tabelaların yerine Türkçe kelimeli tabelaların konuşlandırılması konusu. Asimile olmamaya yüzyıllardır direnen bir milletin, bizce en mahrem, en hassas konusu budur.
Yabancı kelimeli tabelaların bir an önce Türkçe kelimeli tabelalarla yer değiştirilmesi için başta yerel yönetimler olmak üzere, bu konuda sorumluluğu olan herkese ve her merciye önemli görevler düştüğünü buradan sizin vasıtanızla bir kez daha hatırlatmak ister, bu şikâyetimizin tarafınızca her zaman ve her yerde gündeminizde olmasını istirham ederiz. Kuşkusuz, küreselleşmenin bir getirisi olan yabancı kelime taarruzuna muhatap olma durumu, hiç de çözümsüz değildir. Yapılacak teşvik, özendirme, ödüllendirme ve hatta cezalar bu konuda ciddi iyileştirmelerin yaşanmasına sebep olacaktır. Sizlerden nacizane isteğimiz, böylesi bir konuyu kurumsal hassasiyetlerinizin merkezine yerleştirmenizdir. Bu işin lokomotifi olabilirsiniz. Böylece sadece bizler değil, gelecek tüm kuşaklar da sizlere minnettar kalacaklardır.”