SUNUM: Gurbetteki Erzurum Dizimizin Haziran ayı konuğu eğitimci Murat Çatakçı. Yeğenağa’dan Ankara’ya uzanan sılaya özlem yolunda, Erzurum ruh, duruş ve manasına bir hasreti temsil eden saygın bir eğitimci.
Erzurum Tarihinin evlere yansıdığı, kent imaj ve rengini, motif motif geçmişten geleceğe taşıyan bir mahallenin, Yeğenağa’nın evlatlarından Murat Çatakçı.
Her sokağı, yolu ve evi tarih deseni ve ruhuyla bezeli bir semt Yeğenağa..
Erzurum Tarihinin özeti..
Ve belki de yaşayan son Erzurum..
Arnavut kaldırımlarından bar ritmine eş, tarih seslerinin yükseldiği, konaklarının pencerelerinden tahini süzüldüğü Yeğenağa’da dünyaya gelmiş Çatakçı Hoca. Mahallebaşı’nın olduğu gibi Erzurum’un en saygın ve en tarihi ilköğretim okullarından olan Gazi ilkokulunda başlamış tahsil hayatına. Sonra Tosya’nın remzi haline gelmiş 23 Temmuz ortaokulunun öğrencisi olmuş. Dönemde ilik iki erkek lisesinden biri olan Atatürk Lisesinde tamamlamış eğitimini..
Yüksek öğretime Kazım Karabekir Eğitim enstitüsü, sonraki adıyla Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümünde başlamış..
Genç yaşında hayata bir edebiyat öğretmeni olarak girmiş..
Mezuniyetini müteakip, Erzurum, Malatya ve Ankara'da Edebiyat öğretmenliği ile yöneticilik yapmış. Halen bu saygın mesleğini bir yönetici olarak sürdürüyor..
Yerel ve Ulusal Basında köşe yazarlığı da yapan Çatakçı. Devlet Lisan Okulunda da 1 yıl yabancı dil eğitimi almış ve Bakanlığın Yurtdışı hizmetlerinde bulunmuş.
Dostlarının Erzurum Sevdalısı olarak tarif ettiği Çatakçı Hoca, Erzurumlular Derneği Başkanlığı, Erzurum Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcılığı ve Erzurum Vakfı Genel Başkan Vekilliği görevlerini de yürütüyor.
ANKARA’DAN ERZURUM’A GÖNÜL SEYAHATİ
Erzurum’dan yüzlerce kilometre ötede, Başkentte Erzurum’u konuşuyoruz Çatakçı Hocayla.. Sohbetimiz Dünün Erzurum’uyla başlıyor..
Bir yürek sızısı kaplıyor ortamı ve bir hasret..
Ruhumuzda Erzurum, sesimizde Erzurum,yüreğimizde Erzurum var..
Hasret hasret bir Şehri Mübarek’i konuşuyoruz..
GENÇLİĞİM EYVAH MI?...
Kısıtlı imkanlara rağmen gençliğinin Erzurum'da çok güzel geçtiğini aktarıyor Çatakçı.. Lise yıllarında babasından gizli olarak Yol Spor Boks takımına idmana gittiği günleri anlatıyor..Okul çıkışlarında Mahallebaşı'nda çalıştırdıkları Doğu Palas otel ve kahvehanesine gittiğini, orada Erzurum’un ritim ve ahengini ifade eden dadaşların sohbetlerini tarif edilemez bir haz ile paylaştığını ifade ediyor Çatakçı.
Çocukluk ve gençlik dönemlerine 1965’lerin 70’lerin Erzurum’una dönüyoruz bir gönül turuyla..
TÜRBEDEN FUARA ERZURUM YAZLARI
Yaz aylarında Tepe mezarlık yanındaki musallanın önünden kamyondan bozma Belediye Otobüsü ile Türbeye piknik seyahatlerini paylaşıyor Hoca.. O yarım saatlik seyahat boyunca konuşulanları dün gibi hatırladığını, Eski fakat asla köhneleşmeyen Erzurum’un hakiki sesinin sohbetlerde ifade bulduğunu ve kulaklarından gitmediğini söylüyor.
Türbede kesilen kurbanların orada bulunanlarca sofra sofra ve yürekten nasıl paylaşıldığını anlatıyor yüreğiyle..
ÇADIR ÇADIR HASANKALE
Fayton sefalarını, Hasankale ve ılıca’da yaz aylarında yaşanan çermik sefalarına geliyor sohbet..
Kala’da kurulan çadırlarda yaşanan samimiyeti ve gönül birlikteliğini taşıyor sohbete Çatakçı Hoca..
Kendimizi semaverlerde yanan odun kokusu içinde hissediyor, çay sohbetlerini konuşuyoruz onunla..
Hasankale akşamlarında kalıyoruz uzun süre..
Erzurum’un ruh fezasına çıkıyor, çadır ışıklarından süzülen lüks lambaları ışığı ambiyansına giriyoruz bir anda..
Çadır çadır Hasankale’yi yaşıyoruz..
Çadır çadır…
TARİH OLAN DOĞU FUARIMIZ
Sonra oradan kalkıp artık tarihe gömülmüş olan ve geçmişte her Temmuz Erzurum kültür, sanat ve ticaret ufkunun sembolü haline gelmiş 23 Temmuz Erzurum Doğu Fuarı alanına giriyoruz..
Gönül turumuzla, Oradaki stantları geziyor, sirki seyrediyor, konserleri dinliyoruz tarih teybinden.
Erzurum akşamlarına dönüyoruz yeniden
Tarihe karışmış tarihi mekan Ömür Çaybahçesi’ne atıyoruz ruhumuzu..
Ve eski Erzurum’u, eskimeyen ahengiyle paylaşıyoruz gönül gönül..
ORUÇ KOKAN ERZURUM..
Erzurum denince akla gelen ilk şeyde duruyor, Erzurum Ramazanlarına salıyoruz yüreğimizi..
Solakzade terbiyesinden geçmiş, Alvarlı Efe duruşlu hocaların Ramazan vaaz ve sohbetlerini, Suat Hafız’ın Lalapaşa minaresinden gönüllere sızan ezanını, ayran aşı, kıymalı, kadayıflı Erzurum iftarlarını yad ediyoruz..
Oruç kokan Erzurum semalarına çıkıyoruz..
Sonra Erzurumluluk hasletlerini..
Emsali olmayan paylaşma ve dayanışma iklimini anlatıyoruz birbirimize..
Hoşgörü şehrine konaklıyoruz tüm varlığımızla..
Ve Erzurum’u hissedip, Erzurum’u yaşıyoruz..
ERZURUMLULUK DURUŞU
Erzurumluluğun çok özel bir duruş olduğunu söylüyor Çatakçı hoca..
Dadaşlığın bir doğum yeri üst kimliği değil, bir ruhun tarifi bulunduğunu kaydediyor..
Erzurum’da doğmakla dadaş olmak arasındaki nüansa getiriyoruz sözü..
Ve dadaşlarla ve dadaşça yaşayanlarla selam selam buluşturuyoruz ufkumuzu..
YEĞENAĞA’DA ŞEKİLLENEN ERZURUM
Yeğenağalı ya Çatakçı hoca..
O semtin rüyada kalmış konaklarını, evlerini konuşuyoruz..
Gönüllere açılan tırhıçlı kapılarından giriyoruz içeriye..
Kileri, su kurunlarıyla, cumbalı pencereleriyle, ahlat taşlarıyla Erzurum evlerini yad ediyoruz yüreğimiz yanarak, genzimiz sızlayarak..
Erzurum ruhunu taşıyan tarihi evlerin, ruhsuz taş yığınlarına dönüşüm sürecini konuşuyoruz içimiz acıyarak..
Ve tarihimizi, tarih kokan mekanlarımızı koruyamamanın acısını paylaşıyoruz yürekten..
Kan damlıyor yüreğimize..
Yaş düşüyor gözlerimize..
Eski Erzurum’u anıp, yağlıyoruz gizlice…
Ağlıyoruz..
Eski erzurum..
Yüreklerde hiç eskimeyen Erzurum’u anılarla aktarıyoruz birbirimize..
Yalnız anılarla…
GURBETTEKİ ERZURUM
Söz dolaşıp Gurbetteki Erzurum’a geliyor..
Hayalindeki Erzurum’u sual ediyoruz Çatakçıya..
İşsizliğin olmadığı, göçün durduğu, dünü ve bugünüyle bir tarih bütünü halinde ayakta kalan Erzurum’un özlemi olduğunu söylüyor..
GÖÇ VE GÖÇ…!
Göç gerçeğini irdeliyoruz..
Erzurumlu ruhunu şekillendiren ve özelleştiren bir şehirden niçin göç eder ki…
Herşey iş midir, yada sağlık sebepleri, yada ağır Erzurum kışları..
Göçün katarının lokomotifi olan sebep nedir?
Sonra çözümler geliyor peşpeşe..
Hemen her zeminde konuşulan ve fakat asla hayata geçmeyen çözümler..
Devletin bir ‘Erzurum Yaklaşımı’ olması gereğinde buluşuyoruz.
Enerji ve ısınma giderlerinin devlet tarafından karşılandığı, tarım alanlarında çiftçisine, besicisine özel desteklerin verildiği bir Erzurum..
Ulusal ve uluslar arası çapta Erzurum’un yeterince tanıtılmadığı fikrini paylaşıyoruz.
Erzurum Ramazanlarının çok özel olduğunu hatırlatıyor Hoca ve Ramazan ayı ile kurban bayramlarında ilin bu özelliklerinin öne çıkarılmasıyla bir hemşehri turizminin geliştirilebileceğini kaydediyor.
Erzurum’un son yıllarda bir Eğitim ve Sağlık şehri haline gelişinin önemli olduğunu, Kış Turizmiyle Dünya gündemine giren şehrin il içi ve dışında bu farklılıklarıyla gündeme taşınması gerektiğini ifade ediyor.
GİDEN NİYE DÖNMEZ Kİ… GİDEN NİYE…!
Sonra gurbetten Erzurum’a dönüşe getiriyoruz sohbeti..
Yurdunu, yuvasını gurbete taşımış, hayatını gurbette şekillendirmiş Erzurumluların sılaya kesin dönüşlerinin pek de mümkün görünmediğinin altını çiziyor Çatakçı.
Sılayı Rahimle hasretlerin geçici olsa da giderildiğini, kendi ve ailesinin Ramazan ayları bazında olmak üzere yılda beş altı kez Erzurum’a gelerek, ruhlarını yenilediklerini anlatıyor.
Dadaş Kültürünü gurbette yaşatmanın her Erzurumlu için bir vazife olduğunu söylüyor Çatakçı.
Mertliği, yiğitliğiyle dadaşlığı..
İnancı, gelenekleriyle Erzurum ruhunu..
Beşeri sermayesi, fiziksel değerleriyle Erzurum’u..
ERZURUM’u SEYREDİYORUZ GÖNÜL GÖZÜYLE..ERZURUM’U…
Orhan Veli’nin
‘istanbul’u seyrediyorum gözlerim kapalı’ dizelerinde olduğu gibi, Çatakçı Hocayla Erzurum’u, yüreğimizde daim kalacak olan Erzurum’u seyrediyoruz, gözlerimiz kapalı, gönül gözümüz açık olarak..
Ve aynı duayla tamamlıyoruz söyleşimizi..
Ve aynı temenni ile nihayetlendiriyoruz sohbetimizi…
‘Mevlaya emanet olsun Erzurum’