Dernek Başkanı Haydar Filiz, vatana ihanet edenlerin idam edilmesini isteyerek, "Ankara'da bulunan OHAL Gazileri ve Şehit Aileleri Yardımlaşma Derneği mensuplarının Diyarbakır'a giderek ölen bir terörist ailesi ile görüştürülmesi ve akan kanın durdurulması konulu haberler tamamen maksatlı ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir. Çünkü bahsi geçen dernek, 2847 sayılı
Askeri Kökenli Dernekler Kanunu'na göre kurulmamış olup, yasal olmayan dernekler sınıfındadır. Ayrıca Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Siz önce PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul edin, ondan sonra size randevu veririm' sözünü unutarak, terör örgütünün siyasi kanadı olan DTP ile görüşmesi, şehit ailesi ve gaziler üzerinde olduğu gibi, duyarlı vatandaşlarımız üzerinde travmaya yol açmıştır. Bizim isteğimiz, vatana ihanet eden, kalleşçe polisimizi, askerimizi, kundaktaki bebelerimizi katleden,
ormanlarımızı yakan, masum halkımızın her türlü malına, namusuna göz diken bu barbar ve hainlerin bir an önce yakalanarak idam edilmeleridir. PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etmeyen parti, kuruluş veya sivil toplum örgütünün muhatap kabul edilememesini istiyoruz. Türk-Kürt kardeştir. Bizim derneğimizde de Kürt kökenli üyelerimiz bulunmaktadır. Kamuoyunda bütün Kürt kökenli vatandaşlarımız bölücü örgütün kontrolündeymiş gibi hava oluşturulmaya çalışılıyor, bu doğru değildir" ifadelerini kullandı.
Toplantıya katılan ve oğlu 2006 yılında şehit olan Cengiz Evranoz'un annesi Fikriye Evranoz, terörist ailesi ile kucaklaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Gözyaşlarını tutamayan Evranoz, "Ben Doğu kökenli bir şehit annesiyim. Batı'da dışlanmadım, horlanmadım, ayrıma uğramadım. Benim oğlum askeri okulda okurken, 'Okuyamazsın' demediler, ayrımı bizim siyasiler, rantçılar yapıyor. Bizim ayrışmamız mümkün değil. Kürt açılımı, etnik köken açılımı, dilleri, toprakları bunlar bize çok saçma geliyor. Benim bir
şehit annesi olarak bir terörist ailesi ile kucaklaşmam asla mümkün değil. Bana bu teklifi sunan olursa, getirsin çocuğunu kurşun sıkıp öldüreyim. O zaman o bana sarılabilirse ben de gidip terörist başına sarılabilirim. Ben zaten terörist başının İmralı'da ayrıcalık görmesine karşıyım. Benim oğluma da mezarda ayrıcalık tanısınlar o zaman. Benim ruhum sıkılıyor, psikolojim bozuldu, bana da ayrıcalık tanısınlar. İdama mahkum olmuş, müebbet hapse mahkum olmuş bir insanın avukatları her hafta özel botlarla
gidip ne görüşüyor? Ondan aldıkları mesajları gelip basına veriyorlar. Basına da sitemim var. Sürekli mikrofonlar onlara uzanıyor. Niye kimse bize mikrofon uzatmıyor? Hiç şehir görmemiş 60 yaşında insanlar var. Onlar nedense silah alıp dağa çıkmıyor. Bence Kürt açılımı diye bir şey yok. Alevi-Sünni açılımı, arkasından Kürt açılımı, bunları nefretle karşılıyorum" dedi.
Oğlu Bahattin Duman 1994 yılında şehit olan Tacettin Duman ise, Kürtleri kardeş olarak gördüğünü söyledi. Duman, "Kürt açılımı neymiş? Hükümetin yaptığı ayıp. Kardeş gibi severim ben Kürtleri" dedi.
"ÖCALAN'I ELİME VERSİNLER, PEK FAZLA MASRAF YAPMAYACAĞIM"
Oğlunu Batman'da 1994 yılında şehit veren Hüseyin Yorulmaz ise, Abdullah Öcalan'ın kendisine verilmesini istedi. Yorulmaz, "Pişmanlık yasası, eve dönüş yasası. Öldür 25-30 adamı, 5 yıl sonra dağdan in, 'Ben pişmanım' de, elini kolunu sallaya sallaya gez. Ben kan ağlarken, onlar cümbüş yapıyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kimsenin bölmeye hakkı yok. Abdullah Öcalan denen şerefsizi şehit babası olarak benim elime versinler, ne ceza vereceğimi ben biliyorum. Abdullah Öcalan'ı benim elime versinler,
pek fazla masraf yapmayacağım. 100 gram kıyma. Hiç karınca olmayan bir ağaca bağlayacağım onu, bir iki yerinden de jilet. O ağaçta karıncalar toplanacak etin başına. Onun idamını öyle gerçekleştirmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinde böyle bir açılımı kesinlikle kabul etmiyoruz. Hepimiz biriz. Kürt-Türk ayrımı yapıp siyaset avcılığı, oy avcılığı yapmasınlar. O insanlar da bu vatan için çalıştılar. Biz şehit anne ve babaları olarak o kişilere haklarımızı helal etmiyoruz. İki ellerimiz iki
yakalarında" ifadelerini kullandı.