Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Bakanı Dr. Ahmet Demircan, partisinin Bayburt İl Teşkilatı tarafından düzenlenen "Saadet Var Fark Var" konulu konferansta konuştu.
//TÜRKİYE GÜNDEMİNDE GERİLİM VAR
Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta konuşan SP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Demircan, Türkiye'nin gündeminde gerilim olduğunu ve bu gerilimin de iktidar partisinin işine geldiğini ileri sürerek, "Darbe yapmak suç, darbeyi planlamak suç. Birilerinin darbeye teşebbüs ettikleri iddia ediliyor ve bunlar tutuklanıyor. Ama ortada bir de darbe yapanlar var ancak onlar elini kolunu sallayarak geziyor. Neden onlar sorgulanmıyor, içeriye alınmıyor. Çünkü bunların arkalarında ABD ve
bazı dış güçler var. Onun için bunlara ilişilemiyor" dedi.
//TÜRKİYE’NİN DIŞARDAKİ VİZYONU
Dünyada yaşanan siyasi gelişimler içerisinde Türkiye'nin devamlı gerilim içerisinde tutulduğunu ve bu gerilimlerden bir siyasi sonuç elde etmek isteyenlerin varolduğunu dile getiren Dr. Demircan, şöyle konuştu: "Türkiye'de gündem o kadar hızlı gelişiyor ve tüketiliyor ki, gündeme sürülen sorunlar birbiri ardınca yağmur gibi geliyor ama hiçbiri bir çözüme kavuşturulmuyor, hep rafa kaldırılıp atılıyor. Altı ay önce bir açılım ortaya çıktı, Türkiye açılacak, Türkiye bir sorunu çözecekti. İddia o idi. Birden bire gündeme yağmur gibi düştü, sel gibi yağdı, bir sürü gürültü çıktı. Kimi bağırdı böldürmeyiz diye, kimi bağırdı istemezük diye, biz de sorduk ne oluyor diye. Baktık ki ortada hiçbir şey yok. O gitti peşinden bir Ermeni açılımı geldi. Bir ayımızı da o harcadı. İki yıldır da gündemden bir türlü düşmeyen Ergenekon dosyaları var. Islak imza, kuru imza derken gündem gidiyor. Biz milletimizi bu ülkenin kiracısı olarak görmeyen bir zihniyete sahibiz. Biz milletimizi bu ülkenin ev sahibi olarak görüyoruz. Onun için milli görüş olarak milletimizin bakış açısından olaylara bakarız. Milletimizin bakış açısından olayları değerlendiririz. Demokratik bir ülkede milletin egemenliğinin geçerli olduğu bir ülkede milli egemenliği rafa atıp onun yerine darbe yaparak millet egemenliğine ülke egemenliğine el atmak en ağır suçtur. Ama geriye dönüp bakıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özellikle son elli yılda 4 tane açık darbe var. İçinde görev yapmaktan onur duyduğum 54. Erbakan hükümetine yapılmış hareket olan 28 Şubat'ın 13. yıldönümündeyiz. Darbe yapmak suçtur, darbeyi planlamak da suçtur. Darbe yapan darbeyi planlayanlara karşı harekete geçmesi gereken yargıdır. Birileri Türkiye'de darbe yapmak için hazırlık yapmış, onlar ortaya çıkmış, yargı onlardan hesap soruyor, doğrudur, sorulsun. Neden darbe yapanlara da hesap sorulmuyor? Nerede 28 Şubatçılar? Söylentiler doğruysa hükümete danışmanlık yapıyorlar. O zaman bunda bir çarpıklık var, bunun düzeltilmesi lazım. Millet şunu biliyor ki; 28 Şubat ve önceki darbelerin arkasında ABD var, dış güçler vardı. Türkiye'de ilk önce darbe anayasasını ortadan kaldırmak gerekir."
//ERZURUM OLAYI VE HSYK
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), Erzurum'daki özel yetkili savcıların yetkilerinin kaldırması konusuna da değinen Dr. Ahmet Demircan, hükümetin, HSYK'nın aldığı karardan şikayetçi olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Biliyorsunuz önceki günlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olağanüstü bir gündemle toplandı. Olağanüstü gündemle toplanmak ne demek, konusu belli olan demektir. Bu toplantıya Adalet Bakanlığı Müsteşarı, tabii üye olduğu için katılmadı mı, katıldı. Konuyu bilmiyor
muydu, biliyordu. Ne yaptı, toplantıya katıldı. Sen müsteşarını konuyu bile bile bu toplantıya göndereceksin, sonra da kalkıp kurulun aldığı karardan dert yanacaksın, mağdur ve mazlum edebiyatı yapacaksın, milleti aldatmak için timsah gözyaşları dökeceksin. Çünkü seçim yaklaşıyor, mağduru oynayacaksın ki, halktan daha fazla oy alasın. Biz her şeyde kitabın ortasından konuşacağız. Hükümetin yaptığı doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Şu anda hükümet, beni seçmezseniz CHP geliyor, CHP de laiklik eldengidiyor diyerek geçiniyor. Ama artık bu milletin karnı bu tür laflara tok. Çünkü 8 yıldır aynı edebiyatı tutturdunuz, hiçbir şey de yapmadınız" diye konuştu.
//EKONOMİK GÜNDEM
Türkiye'nin ekonomi politikalarını da değerlendiren Demircan, iktidarının, bu konuda da başarılı olamadığını kaydederek, "Bugüne kadar her şeyi özelleştirdiler. Özelleştirilecek bir şey kalmadı şimdi İstanbul'da itfaiyeyi özelleştiriyorlar. Devletin elindeki bütün her şeyi sattı, adı da özelleştirme. Allah aşkına Telekom'la kim rekabet ediyordu da onu sattın. Bu özelleştirme midir, hayır, düpedüz satmaktır. Milli görüş bu milletin bu coğrafyada mukadderatını değiştirecek bir ağır sanayi başlatıyordu.Eğer milli görüşün Türkiye'de başlatmış olduğu ağır sanayi hamlesi engellenmemiş olsaydı tamamlanmış olsaydı Türkiye şimdi kendi tankını yapan, kendi topunu füzesini yapan nükleer güç olmuş en az Fransa kadar büyümüştü. Peki, Türkiye bu güçte olsaydı Ermenistan Hocalı'da katliam yapabilir miydi? Karabağ a girebilir miydi? Amerika Irak'a girebilir miydi? Giremezdi tabii ki. İşte milli görüşün yokluğu nelere mal oldu. Oturup burada düşünelim. Amerika Irak'ı işgal etti. Türkiye'nin limanlarını kullandı.Irak'ı işgal eden Amerika'nın askerlerinin içtiği su bile Türkiye limanlarından gidiyordu. Milli Savunma Bakanı'nın Meclis'te bir soru önergesine verdiği cevapta söylediği şu, Türk hava sahasında 103 bin 500 sorti yapıldı. Türkiye'den kalkan 103 bin 500 uçak Irak'a gül atmadı, bomba attı. Orada 1 buçuk milyon insan öldü.
Bu tarihte bu milletin alnına yazılmış bir lekedir. Komşusunu haksız yere işgale gelenlere yardım edildi. Bu yardımın karşılığında para pazarlığı yapıldı. Yeni pazarlığın şimdi İMF karşısında yapıldığını görüyorsunuz. Türkiye'de ekonomi çökertildi. 7 sene İMF programı uygulanmış Türkiye'nin sorunları çözülememiş yine İMF'nin kapısına gidilip avuç açıldı. İMF kredi vermez önce program verir. Verdiğii programı uygulamayı kabul edersen sana öyle para verir. O dediği program seni bir daha el açıp istemeye götürür. Soyulursun ekonomin dışarı bağımlı hale gelir. Bağımsızlığın tehlike ve tehdit altına girer" ifadelerini kullandı.
//İŞSİZLİKTE PATLAMA
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verdiği yüzde 10'lardaki işsizlik oranının gerçeği yansıtmadığını, gerçek işsizlik oranının yüzde 20'lerde olduğunu ve 4 üniversite mezunundan 1'isinin işsiz gezdiğini ifade eden Dr. Demircan, "Türkiye'nin şu anda iç ve dış borcu 490 milyar dolardır. Burada sadece devlet değil halk da borçlu duruma düştü. Diğer taraftan kamunun elinde ne var ne yoksa hepsi satılıyor. Şimdi Karayolları satılacak, belediyeler satılacak. Belediyelerin bağlı olduğu İller Bankası'nı özelleştirmeye çalışıyorlar. Bunların yapmaya çalıştıkları milletin kendi toprağında boğaz tokluğuna amele olarak köle olarak çalışmaya razı olması. İMF'nin küresel sermaye hedefi bu. Türkiye'de tarım öldürüldü. Küresel sermayenin bir kolu olan marketler sokak aralarına kadar girerek irili ufaklı esnafımızı bitirme noktasına getirmiştir. Şimdi her şeyi ithal eder duruma geldik. Malı nereden alırsan oranın fabrikası çalışır. Ülkemizin fabrikaları kapatılıyor Çin'in veya başka ülkelerin fabrikaları çalışıyor. Onları zengin edip buradaki insanları borçlandırıyorsun. Geleceğini ipotek altına koyuyorsun. Türkiye'nin durumu bu. Bu coğrafya pahalı bir coğrafya; bu topraklarda zayıf olursanız ayak altında kalırsınız. Burada güçlü olursanız dünyaya yön verirsiniz.
Bu ülkede kiracı değilsiniz. Ülkede sizin istediğiniz olacak. Bu topraklarda yeniden tarihin şanlı sayfaları yazılacaktır" görüşünü dile getirdi.